29 Nisan 2014 Salı

Vadideki Zambak

0 yorum

Balzac'tan muhteşem ötesi bir eser! Tekrar okumaların en güzel yanı, unutulan ayrıntıların hatırlanması. Bu canlanmaların yanı sıra yeni bağların oluşması da apayrı bir tat! Bu tekrar okumalarda, farklı çevirileri okumak daha da güzeldir.

O müthiş Vadi ne hayatları içinde saklamaktadır! Balzac bize bunları sunmaktadır. Bu insan olma dersidir gözümde! Keşke sadece bu kitaplar için dersler olsa!

Felix 20'li yaşlarında bir gençtir. Hayatında çeşitli ıstıraplar çekmiştir. Ancak Henriette ile tanışımasıyla hayatının akışı değişmektedir. Göksel bir aşkı okumak! Vivaldi'nin Dört Mevsimi'yle Vadi'deki mevsimlerin geçişini seyretmek daha da güzeldir! Henriette'in Felix'e yazdığı mektuplarda hayatı daha iyi anlamak mümkündür ve günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır!

Kitabın çok özel bir kısmı da Natalie'nin mektubudur aslında. Kitabın sonudur aynı zamanda. Ne harika bir eser ama!

Muhteşem bir tattır Balzac okumak. Bu okuyuşumda; Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ait, Remzi Kitabevi'nden 1981 tarihli 8. baskısıyla Cevdet Perin çevirisini okudum. Kitaba bir küçük önsöz de eklemiş. Çeviride kelimeler hakkında küçük notlarla daha da güzel bir çeviri haline gelmiş! Ne varsa eskilerde var!

Mutlaka ama mutlaka okunması gereken, mutlaka kütüphanede olması gereken bir kitap! Severek, yıllarca okuyacağım bir kitap. Bilincime, bilinçaltıma sızmış bir eser!

Kitap:
Nadirkitap.com

20 Nisan 2014 Pazar

Sinestezya

0 yorum
Jeffrey Moore eseri! Okudukça içinde kaybolacağınız bir kitap! Harika bir kurgu içerisinde olay örgüsünün güzelliğini "hayalet yazar"ın kaleminden okuyoruz! Ara ara onu da olayların içinde görmek kitabı daha da eğlenceli bir hale getiriyor.

Sinestezya duygu algısında bütünlük anlamında olup, kelimeleri, harfleri renkli görmek gibi ya da bir rengin kokusunu almak gibi durumların tanımlandığı, kimine göre hastalık, kimine göre yetenek olarak tanımlamaktadır.

Noel Burun (Karakterin soyismi çevrilmemiştir.) doğal sinestezik başkahramanımız. Annesiyle olan bağının ifadeleri etkilemekten de öte, insanın içine işliyor.Bunun dışında Noel hiçbir şeyi unutamıyor.
Stella Burun, Noel'in annesi. Alzaymır hastalığına yakalanıyor.

Bu noktada ilk çatışma kendini gösteriyor. Bir çok çatışmanın işlendiği kitap bu açıdan da benim için ayrı bir yere sahiptir!

Norval Xavier Blaquière, Noel'in en iyi arkadaşı durumundadır. Gerçi Noel'in pek arkadaşı yoktur! Norval, yapay olarak sinestezik durum elde etmek için çalışmaktadır. Bununla birlikte, tuhaf da bir çalışması vardır.

Samira Darwish, tecavüz hapı kurbanıdır ve kısadönem amnezisi bulunmaktadır.

Jean-Jacques Yelle ise çok eğlenceli bir karakter olmakla birlikte çok ilginç bir yapısı vardır. Bu dört kişinin tam ortasında tutkal görevindedir, bir iyimserlik abidesidir!

Bu dört kişinin de doktoru Emile Vorta'dır.

JJ herkesi bir partiye davet etmiştir. Ancak NB, NXB ve SD, dışında kimse katılamıştır. Bu noktadan sonra olaylar iyice alevlenir. Stella Burun'un iyileştirilmesi konusu etrafında yaşamlar tahlil edilir.

Gerek Doğu olsun gerek Batı olsun, kültürler sentezi çok güzel bir şekilde ortaya konulmuştur. Bunun dışında kitapta Türkiye'nin de bahsi geçmektedir. Hem de oldukça ilginç bir alan için.

Bu karakterlerin tuhaf yakınlıklıkları ve çatışmalarıyla hayatın dört bir yanından kesitler görüyoruz! Bunun dışında bu kitabı okuduktan sonra -eğer izlemişseniz- Slumdog Millionaire filmine daha farklı bakacaksınız! Bi' hatırlatma daha, kitap filmden çok daha önce yazılmıştır.

Mükemmel bir kitap! Adam Fawer'ın Empati'si gibi bir kitap beklemeyin. Macera unsurlarından çok tahlil unsurları mevcuttur.

Kitapta bir metalurji mühendisi olarak dikkatimi çeken bir çeviri durumu da vardır: "Uzay merkez kübik"  şeklinde çevrilen malzemenin kristal yapısının Türkçe karşılığı "hacim merkez kübik"tir. (Maalesef sayfasını bulamadım. Notlarımı kaybetmemeliydim.)

Jeffrey Moore'dan harika bir kitap!

Bendeki kitap Engin Kaptan çevirisiyle April Yayıncılık'tan Ağustos 2013 tarihli cep boy baskısıdır. Kurgu içerisinde yazar dipnotlar da yazdığı için cepboy baskıdan ziyade standart baskısının okunması daha iyi olacaktır, bu da küçük bir not. Kitabın kapağını da ayrıca beğendim!


Kitap:
April Yayıncılık
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr



6 Nisan 2014 Pazar

Bir Ses Böler Geceyi

0 yorum
Ahmet Ümit'in kitabı. Başkomser Nevzat yok; Süha ile İsmayil var!

Süha, yağmurlu bir gece hocasını almak için tek başına yola çıkar. Yağmurun şiddeti ve görüşün kısıtlı olması yüzünden Süha kaza geçirir. Yardım çağırmak için yakındaki köye gider. Ancak köydeki evlerde kimseyi bulamaz. Derken, köy halkının bir evde toplandığını keşfeder. Kapıyı çalmadan önce içeriyi biraz dinler. Bunun sonucunda buranın bir cemevi olduğunu anlar.

Süha ile İsmayil birbirini hiç tanımamış iki kişidir. Ancak benzerlikler ve ayrılıklar konusunda sanki tek insan gibidirler. Ahmet Ümit, yerinde çatışmalarla çok hoş bir eser ortaya koymuş. Alevilik ve solculuk üzerine olan bu kitapta Aleviler ve solcuların yakınlığı bir yana, insanlar anlatılıyor! İnsanların tipik gerçekleri hiç değişmiyor! Gerek Süha'nın gerek İsmayil'in hakikat peşinde yolculuğu, Süha'da ise "kendini İsmayil görmeye" kadar gidiyor...

İncelikli bir noktaya Ahmet Ümit'ten incelikli bir roman! Rahat anlatımıyla hızlıca bitiveren bir kitap. Okunması gereken bir kitap. Mistik bir tatta olması da ayrıca güzel! Ahmet Ümit yergiden de kendini alıkoymamış, gayet yerinde çözümlemeler sunmuş!

İnsanlardaki bu önyargıların varlığını anlamak için sanırım bi' kırk fırında daha kitap okumam lazım! Ki onun bile yeteceğini tahmin etmiyorum... Ahmet Ümit ceviz kokulu, mis gibi bir kitaba imza atmış.

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ait Everest Yayınları'nın Eylül 2012 tarihli 19. baskısıdır.

Kitap:
Everest Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr

4 Nisan 2014 Cuma

Arsen Lüpen Herlock Sholmes'e Karşı

0 yorum
 Arsen Lüpen serisinin Güncel Yayıncılık'ın hazırladığı üçüncü kitabı. Arsen Lüpen serisi içinde merakla beklediğim kitap buydu aslında. Sherlock Holmes ve Arsen Lüpen çekişmesinin yıllardır olagelmesi hep ilgimi çekmiştir.

Serinin kitapları:
Herlock Sholmes'e Karşı
Oyun İğnenin Esrarı
Kontes Cagliostro
Saat Sekizi Çaldı

Arsen Lüpen ile Sherlock Holmes karşılaşması aynı zamanda bir İngiliz ve Fransız karşılaşması niteliğinde. Maurice Leblanc Sherlock Holmes ve Dr. Watson'ı yermekten kendini alı koymamış. Ancak Sherlock Holmes'ün büyüklüğüne karşı da saygısı olduğunu hissettirmeye çalışmış. Devamlı olarak bir berabere durumu yansıtılmış.

Arsen Lüpen, Herlock Sholmes ile karşılaşır. Bu karşılaşma bulunamayan bir elmas yüzükten dolayı olur.

Herlock Sholmes ve Dr. Wilson tuhaf bir şekilde köpeklere benzetilir. Herlock Sholmes bir avcı köpeği gibidir. Dr. Wilson da sadık bir köpek gibidir. Bu benzetme rahatsız edici olsa da zamanında çok sevilmiş. Tuhaftır... Ayrıca Dr. Wilson tamamen bir etkisiz eleman durumundadır. Aptalca bir insandır. Herlock Sholmes tam bir bencildir. Dr. Wilson'a da hiç önem vermez. Tek derdi, kendi zihnindekileri anlatmaktır.

Bu görüşe katılan olur katılmayan olur. Ancak şu da bir gerçek ki kimileri tarafından Dr. Watson ile Sherlock Holmes ilişkisi böyle görülüyormuş. Bunu yadsımak olmaz. Şahsi fikrim, ben bu görüşe katılmıyorum.
Herlock Sholmes karşımızdaydı işte; zeki, ileri görüşlü, gözlemci, içgüdülerini kullanmasını bilen bir fenomen! Doğa, sanki eğlenmek istercesine, hayal gücümüzü zorlayan, dünyanın en ünlü kriminalistleri sayılan Edgar Allen Poe'nun Dupin'iyle Gaboriau'nun Lecoq'undan da olağanüstü, daha yetenkli birini okuduktan sonra insanın kendine "Acaba şu Herlock Holmes bir efsane mi, bir kahraman mı, yoksa örneğin Conan Doyle gibi bir romancının uydurduğu bir tip mi?" diye sorası geliyor. (sayfa 65-66)
Maurice Leblanc'un Herlock Sholmes'ü, Conan Doyle'un Sherlock Holmes'ünden farklı. Herlock Sholmes, çok abartılı davranışlar sergiliyor. Sherlock Holmes, soğukkanlılığıyla tanınırken, Herlock Sholmes, duygularına devamlı yenilmektedir. Bununla birlikte, yukarıdaki metinde olduğu gibi doğrudan incelemelerde gayet saygındır Herlock Sholmes, ama tuhaf davranışlar sergiler. Lüpen'in inceliğinden yoksundur.

Maurice Leblanc'un Dr. Watson'a acımasız davranışı ise ayrı bir konudur. Sherlock Holmes'ü okurken Dr. Watson'ın dan okuyoruz. Arsen Lüpen'in de bir hikaye anlatıcısı olmasına rağmen, çok nadir karşımıza çıkıyor ve sonra kayboluyor. Bunun dışında bu anlatıcı, kişileri takip etmese de kişilerin ruh çözümlemesine kadar işi götürüyor. Bu da Arsen Lüpen serisi için benim gözümde büyük bir eksikliktir. Oysa Dr. Watson sadece gördüklerini yazıyor. Örneğin Sherlock Holmes Kızıl Saçlılar Kulübü davasında, dükkanın önünde asasını yere vurur, Dr. Watson bunu yazıya geçer ancak büyük bir olay olacağını düşünmez. Zira, arada karşılaşılabilecek bir davranıştır. Ancak Sherlock Holmes'ün bu hareketinin altında bir araştırma yatmaktadır. Leblanc'un anlatımı bu incelikli anlatımdan yoksundur. Ayrıca Leblanc, Lüpen'i sınırsız güce sahipmiş gibi anlatır. Bi' şeyleri bi' anda yapar sonra da çok basit olduğunu anlatır ve bizden buna itimat etmemizi bekler.

Bendeki kitap Güncel Yayıncılık'tan Saffet Günersel çevirisiyle Şubat 2004 baskısı.

Kitap:


1 Nisan 2014 Salı

Kara Nara

0 yorum
Kemal Tahir'in F. M. İkinci ismiyle 1955'te yayımladığı kitabı. Kitabı okuduğunuz zaman, dönemin popüler kültürüne besin için yazılmış olduğu kesinlikle belli. Aşırı argo kullanımı ve Amerikan argosuna özenmesi, "hey dostum senin sorunun ne ha?" tadında bir roman ortaya koymuş. Dönemin popüler kültürünü tahlil etmek için harika bir eser!
Valter Bleyk, namı diğer Kara Nara, hapisten kaçmıştır. Karısı Doroti, kızları Sofi'yi Mayk Hammer'a -hususi hafiye- yardım istemek için gönderir. Ancak Sofi Mayk'ın evinin önünden kaçırılır. Mayk bu kızı tanımıştır ve böylece olayların peşine düşer.

Mayk Hammer karakteri zampara bir tiptir. Yakışıklıdır. Kadınlar karşı koyamaz. Misal Bella adında bir işletmeciyi sorgulamaya gittiğinde çok tuhaf bir sorgulamayla karşı karşıya kaldım. Bunun dışında, devamlı argo konuşan, zeki bir hafiyedir. Kitapta genel olarak herkes argo konuşuyor zaten. 

Ayrıca dikkatimi çeken bir konu da, Mayk Hammer "Şerlok Holmes bu mesleğin piridir." der. 

Kemal Tahir'in müstear isimle yazması, edebi kaygıdan çok parasal kaygıyı işaret ediyor. Dönemin, Türklerin gözünde, Amerikan rüyasını yazıya taşıması ise ayrıca değerlidir. Bunun yanı sıra Mayk Hammer zaman zaman, Fransızca kelimeler kullanıyor. Bu da ayrıca dikkat çekici. Kot pantolonları, kovboy şapkalarıyla Niv York avönülerinde dolaşmak isteyen dönemin gençleri Mayk Hammer'la "amansız" bir takibe başlıyor. 

Okurken eğlendiren, dönemine götüren bir kitap. Mayk Hammer'la da böylece tanışmış oldum. 

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Şubat 2006 baskısıdır. İthaki Yayınları, kitabın ilk baskısının tıpkıbasımını gerçekleştirmiş. Eğlenceli de bir işe imza atmışlar. 
Kitap:

Bir İdam Mahkumunun Son Günü

0 yorum
 Victor Hugo'nun eşsiz eseri! Önce küçük bir oyun sahnesiyle başlayan bir roman. Sahnede, bir yazarın, idam mahkumunun son gününü yazdığı "çirkin" bir kitabı tartışıyorlar. Beğenmemek şöyle dursun, nefret raddesine ulaşıyorlar. Daha sonra roman başlıyor.

İdam mahkumu! Cinayet işlediğini biliyoruz. Ama cinayeti neden işlediğini bilmiyoruz. Victor Hugo bunu anlatmamış. İdam mahkumu önce eski binasından dönüştürülmüş akıl hastanesinde bekletiliyor. Burada idamına daha haftalar var ve itirazların sonucu da bekleniyor. İdam gününe adım attıkça değişimini okuyoruz. Betimlediği ruhsal durumu kavramamak ne mümkün!

Victor Hugo ve onun mükemmel eserlerinden birisi! İdam mahkumunun ağzından okuduğumuz olayın akışı da ayrıca iyi! Kütüphanede mutlaka yeri olması gereken bir kitap. Bir idam mahkumuyla yan yana bir giyotine giderken başınıza sahip olmaya çalışacaksınız.

Bu noktada Bordo Siyah için birkaç söz söylemeli; zira Bordo Siyah benim çocukluk dönemimde çok güzel basımlara imza atarken şu sıralar eski durumunda değil. Nedenini bilmiyorum. Kitabın iç baskısı gayet yerinde, baskı hatası yok. Ancak yine de eski Bordo Siyah tadını alamadım. Kapaktaki köprünün de anlamını hala çözebilmiş değilim. İdam Mahkumu, giyotin alanına giderken köprüden geçiyor, ona istinaden yapıldı desem; bahsi geçen köprü, asma köprü değil! Kapakta ağaç, köprü ve adam siluetleri kaldırılsa güzel bir kapak olabilirdi. Böyle tuhaf bir köprü yerine sadece bir giyotin bile çok yerinde olabilirdi. Eski kapaklarında parmaklık arkasındaki kişi varmış ve gayet de yerindeymiş!Arkapakta altakki olay da sanırım yayınevinin kendisini ifade etmek için oluşturulmuş bir şey. Kapak bu güzel kitaba yakışmamış!
"Onların şapkaları, benimse başım düşecek!" (sayfa 108)
Şu anda bile yakınlarımda, sarayı ve Greve Meydanı'nı saran bu evlerde ve Paris'in her tarafında giden ve gelen, sohbet eden, gülen, gazete okuyan ve işlerine odaklanan insanlar var; mallarını pazarlayan tüccarlar, bu gece için balo kıyafetlerini hazırlayan genç kızlar, çocuklarıyla oynayan anneler var! (sayfa 92)
Kitapta editör Veysel Ataman'ın bir sunuşu da mevcut.  Bendeki kitap Bordo Siyah Yayınları'ndan Mayıs 2013 tarihli Rina Mehyo çevirisidir.
Kitap:
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr

 
Copyright © Kitaplık
S.Y.