tag:blogger.com,1999:blog-19739157511947861682024-02-20T00:35:31.930-08:00KitaplıkSon mürekkep damlası.Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.comBlogger310125tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-57442023275929024372022-10-27T11:33:00.002-07:002022-11-10T10:22:47.823-08:00Leibowitz İçin Bir İlahiMerakla başladığım bir kitap birazcık hayal kırıklığına uğrattı. Nedenlerine gelmeden önce merakımı uyandıran arka kapak yazısıydı.<div><br /></div><div>Nükleer savaş sonrasında dünyadaki yaşam neredeyse yok olmuştur. <i>Cehalet </i>evrensel hale gelmiş ve kitaplar yakılmış, hatta okuma yazma bilenler öldürülmüştür.</div><div><br /></div><div>Beni yakalayan cümle bu oldu. Buradan sonra kitap içerisinden bilgiler olabilir.</div><div>Ben ne bekliyordum? <a href="https://www.kitapkritigi.net/2014/03/fahrenheit-451.html" target="_blank">Fahrenheit 451</a> distopyası değil elbette. <i>Cehaletin </i>yükseliği beni cezbetmişti. Nasıl da benziyor acaba diye. <a href="https://www.kitapkritigi.net/2014/03/kitap-hrsz.html" target="_blank">Kitap Hırsızı'nda</a> olduğu bir var oluş çatışması da değil. İnsanlığın nasıl gözünü kan bürüyordu? Savaştan çıkmış bir insanlık nasıl daha çok kan istiyor ve kana doyamıyordu?</div><div><br /></div><div>Leibowitz İçin Bir İlahi'de elbette bu konular işleniyor. Kitap üç bölümden oluyor. Ben bunları şöyle böldüm: Yakın Sonra, Unutanlar, Savaşanlar. Tarihin tekerrürü üzerine.</div><div>Kitap ise şöyle bölümlenmiş:</div><div>Fiat Homo -İnsan Olsun-</div><div>Fiat Lux -Işık Olsun-</div><div>Fiat Voluntas Tua -Senin İstediğin Olsun-</div><div><br /></div><div>Kitabın ilk bölümü beklediğim gibi başladı. Bir <i>kült </i>yok olmuş kitapları ve <i>bilimi</i> arıyordu. Kültün ilginç amacı kitapları bulup dünyanın geri kalanından saklamaktı. Cehalete olan övgünün nereden geldiğini çok geçmeden öğrendim.</div><div><blockquote>Bunu yapanları taşa tutalım ve karınlarını deşelim ve yakalım onları. Bu suçu işleyenlerin, uşakları ve bilgeleriyle birlikte, soylarını kurutalım; tüm eserlerini, isimlerini, hatta anılarını yakarak yok edelim. Onları mahvedelim ve çocuklarımıza bunun yepyeni bir dünya olduğunu ve daha önce olup bitenleri bilmemeleri gerektiğini öğretelim. Büyük bir saflaştırma yapalım ve dünya yeniden başlasın. (Sayfa 78)</blockquote><p>Yıllar geçmiş ve İsa'dan Sonra 3100'lere kadar gelmişiz. Peki Leibowitz bu yıllarında neresinde? Kitaba bu ismi veren kişi kimdir ve ona neden ilahiler okunuyor?</p><p></p><blockquote>"Beni yanlış anladınız, Sayın Dahim. Keçi suçlanmayacak, tam tersine kutsanıp şereflendirilecek! Aziz Leibowitz'in size gönderdiği taçla taçlandırın onu ve doğmakta olan gün için ona şükranlarınızı sunun. Sonra suçu Leibowitz'e yıkın ve onu çöle sürün. Böylece ikici tacı takmak zorunda kalmayacaksınız . Hani şu dikenli olanı. Onsa sorumluluk diyorlar." (Sayfa 242)</blockquote><p></p></div><div>Bunu anlamak için kitabın sonunu bekleyeceğimi düşünüyordum. Sadece ilk bölümün sonunu beklemem gerekiyormuş. Neden bu kadar erken cevaplanmıştı sorum? Leibowitz'in kim olduğunu öğrenince kültün detaylarını okuyacağıma dair umutlarım da söndü. <i>Ezberciler </i>gitti. <i>Kazıcılar </i>unutuldu. <i>Kopyacılar'</i>a teşekkür bile edile edilmez oldu.</div><script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-1177034510011103"
crossorigin="anonymous"></script>
<ins class="adsbygoogle"
style="display:block"
data-ad-format="fluid"
data-ad-layout-key="-gb-q-4z-ea+1hb"
data-ad-client="ca-pub-1177034510011103"
data-ad-slot="7442236477"></ins>
<script>
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
</script><div><blockquote>"Cehalet kraldır. Onun tahtından indirilmesi birçoklarının işine gelmez. Birçokları bu karanlık monarşi sayesinde parasına para katar. Onlar cehaletin maiyetidir ve onun adına insanları dolandırıp yönetir ve bu arada kendileri daha da zengin olup güçlenirler. Okuryazarlıktan bile korkarkarl, çünkü yazılı söz düşmanlarını bir araya getirebiliecek yollardan birisidir. Sİlahları keskince bilenmiştir ve onları ustalıkla kullanırlar. Çıkarlarının tehdit edilmekte olduğunu hissetiklerinde dünyaya savaşı dayacaklar ve bunu izleyen şiddet bildiğimiz şekliyle toplumsal yapı tamamen harap oluncaya dek sürecek ve yerini yeni bir toplum alacak. Üzgünüm. Ama ben böyle görüyorum." (Sayfa 252)</blockquote></div><div>Kitap zaten bu kültteki bir çömezin pederlik yolundaki sınavıyla başlıyor. Peki neden peder diye de ilk bölümün sonuna kadar kendime sordum. Nereye yönlendirecekti bizi pederler ve Leibowitz'in pederlerle ilgisi neydi ki?</div><div><br /></div><div>Vikipedi'de Leibowitz adında bir profesör, arama sonuçlarında ilklerde çıkıyor. Ona bir atıf mıydı acaba? Neden bir Yahudi soyadı? Bunu bana sordurtan yine kitabın kendisi oldu. İlk bölümde cehalete karşı kült ya da tarikat yapılanması ikinci bölümde Hristiyan yapılanması olarak karşımıza çıkıyor.</div><div><br /></div><div>Böyle olunca neden bir Yahudi isminden bahsediliyor? Gel gelelim Leibowitz'in kim olduğunu önceki bölümde öğrenmiştik. İkinci bölümde -yıllarımız İsa'dan Sonra 3700'leri gösteriyor- Leibowitzi'in adı devam ediyor ancak bir geçiş dönemi yaşanıyor. Aydınlanmayla birlikte bir çatışma, bir aç gözlülük çağı doğuyor tekrar. Siyasi yapılanmalar değişiyor ama tarikat bu yapılanmadan hariç kalmak için çaba gösteriyor. </div><div><br /></div><div>Sonuncu bölüm; ismiyle uyum içerisinde. Konunun biraz daha toparlanacağını düşünürken biraz daha içe dönüş gibi oluyor. Düşünceler kopuklaşıyor, zamana yayılıyor. Olaylar <i>yine </i>olacağına varıyor. Bu sefer kurtuluş için bir B planı düşünülmüş. Bir kaçış hikayesine bürünüyor. Bir ya da bakış açısını değiştirirsek bir <i>kurtuluş </i>hikayesi.</div><div><blockquote>"Hangisine inanacağız? Ya da aslında fark eder mi? Eğer katliama katliamla, tecavüze tacavüzle, nefrete nefretle karşılık verilecekse, kimin baltasının daha kanlı olduğunu sormanın bir anlamı kalır mı?" (Sayfa 328)</blockquote></div><div>Kitapta ilerlerken dinin bizi kurtaracağını ve ışığa yönelteceğini okumaya başladığımı hissettim. Bu da sonlara doğru beni koparttı. Bir dinin kendi içindeki bölümlerinin kültleşmesinin merkezdeki yapıyı daha da güçlendirerek dini bir sağlamlık sağlıyor. Bunu anlatmak istemiş olabilir mi Walter M. Miller JR gerçekten? Bu merkezdeki yapılanma insanlığı kurtaracak planlara mı sahip oluyor?</div><div><br /></div><div>Yahut tarih tekerrürden ibarettir olarak özetleyebilir miyim?</div><div><div><blockquote>... ne şair ne de dekan agnostik varsayımlarından vazgeçmişler ve şu sonuca varmışlardı: Non cogitamus, ergo nihil sumus (Sayfa 354)</blockquote></div><div>Descartes'ın söylediğinin zıttı galiba. Biz neden hiçiz? Savaşı önleyecek kanunların neden çıkmadığı sormadığımız için? Üçüncü sayfa haberlerinde işlenen cinayette kullanılan silahın nereden temin edildiğinin haberi olmadığı için?</div></div>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-16455901783366999842022-08-23T03:14:00.008-07:002022-08-23T03:19:09.189-07:00Tiamat<p> İhsan Oktay Anar'ın çok zamandır beklediğim kitabı. İhsan Oktay Anar yayınevi değiştirmiş, bu sefer kitap Everest'ten geldi. </p><p>Tiamat kelimesinin sözlük.gov.tr'de karşılığı bulunmamaktadır.</p><p>Vikipedi'ye göre <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Tiamat" target="_blank">Tiamat</a> kelimesinin kökeni Akadca yahut Yunanca'ya dayanmaktadır. Antik Mezopotamya tanrıçasıdır. İlkel tuz denizi tanrıçasıdır ve yaratılıştaki kaosun sembolü. <i>Parıldayan </i>olarak tanımlanır.</p><p>Deniz tanrıçası Tiamat.</p><p>İhsan Oktay Anar kendinde harmanladığı akımları çok keyifle okutuyor. Etiketler artık çok meşhur olduğu için kitabın benim için etiketlerini de aktarayım: <i>#steampunk #korsan #deniz #korku #gerilim #macera</i></p><p>Buradan sonra kitap içinden alıntılar vardır. </p><p>Tahtelbahir seyirdeyken uğursuz bir sanduka bulunur. Sandukanın esrarı, denizlerin dibinde kalması gerekirken gün yüzüne çıkar! Bu gün yüzüne çıkış; mürettebattan bir kişinin kolunun koparak sandukanın içinde sıkışmasıyla başlar. Yaralıyı yatakhanede dinlendirirken, yaralı bir anda kaybolur ve yaralının yatağındaysa kopan kol tek başına durmaktadır!</p><p>Tahtelbahir'in derinliklerinden; sandukayı kilitledikleri yerden; tuhaf sesler gelir, karanlık uyanmıştır içerisinde alevler ve kızıllığıyla.</p>
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-1177034510011103"
crossorigin="anonymous"></script>
<ins class="adsbygoogle"
style="display:block"
data-ad-format="fluid"
data-ad-layout-key="-gb-q-4z-ea+1hb"
data-ad-client="ca-pub-1177034510011103"
data-ad-slot="7442236477"></ins>
<script>
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
</script>
<p>Tiamat kimin mi ismi? Ölen gerçekten ölmüş müdür? Ölenlerin sesini duyabilir miyiz?</p><p>Kitap çok hızlı bitti, şimdi bekle ki gelsin yeni kitap. Tekrar tekrar okuruz bu arada. Ancak yayınevi değişikliği beni şaşırttı. İletişim'den beklerken kitabı... </p><p>Kitap:<br /><a href="https://www.everestyayinlari.com/kitap/tiamat-ihsan-oktay-anar/433759" target="_blank">Everest Yayınları</a><br /><a href="https://www.alfakitap.com/Kitap/tiamat-ihsan-oktay-anar-everest-yayinlari/433759" target="_blank">Alfa Kitap</a><br /><a href="https://www.kitapyurdu.com/kitap/tiamat-karton-kapak/608374.html&filter_name=tiamat" target="_blank">Kitapturdu.com</a><br /><a href="https://www.idefix.com/kitap/tiamat/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0001963542001" target="_blank">Idefix.com</a><br /><a href="https://www.bkmkitap.com/tiamat?waw_keyword=tiamat" target="_blank">Bkmkitap.com</a><br /></p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-41318678963701643852022-04-19T10:54:00.002-07:002022-05-13T07:02:30.961-07:00Kayıp Tanrılar Ülkesi<p> Ahmet Ümit'in 2021'de çıkarttığı son kitabı, <i>Kayıp Tanrılar Ülkesinde </i>Başkomser Nevzat romanı değil. Ama... Amasını; kitabı okuduysanız biliyorsunuz. Kitabın kapağı benim için ayrıca bir albeniye sahip. Anadolu topraklarındaki medeniyetlerin derinliği büyüleyici bir etkiye sahip. Antik kentlerin bir zamanlar capcanlı olduğunu hayal etmek bende tuhaf duygular oluşturur. Bir zamanlar o; ellerle biçimlendirilmiş mermerler üzerinde insanların hareket etmeleri, yaşamaları, düşünmeleri beni gülümsetiyor.</p><p>Bu kitapta da Ahmet Ümit bu kentlerden birisine geliyor: Bergama Akropolisi.</p><p>Yıldız Başkomser Berlin polis teşkilatında çalışan bir Türk asıllı Alman'dır. Cemal Ölmez, öldürüldükten sonra bu davayı araştırmak Yıldız Başkomsere kalmıştır.</p><p>Ahmet Ümit bu kitapta kimlik tartışmasını çok boyutlu olarak romanlaştırmış. Kimilerine kitabı beğenmiş kimileri beğenmemiş. Kitabın türü üzerine konuşulmuş vesaire. Ben kitabın temelindeki kimlik çatışmasını çok beğendim.</p><p>Kitaba başlarken <i>kimlik </i>nedir diye başlamak lazım. İnsanı belirleyenler neler? İsmi mi, milliyeti mi, ırkı mı, dili mi?.. Sonu yok! Bunlara sahip olan bir kişiliğin başka bir kişilikle çatışmasını bu kitapta elbette okuyorsunuz. Bunlara sahip bir kişinin kendi içinde de çatışmasının işlenmesi işte bu kitabı diğer Ahmet Ümit kitaplarından bence ayırıyor. Kimlik çatışmaları üzerine kurulu bir hikaye örgüsü... Kök, köken, uyum sağlama, sağlmama, unutma, hatırlama... Bunların hepsinin bir araya geldiği ve benim hiç gitmediğim bir şehri, <i>Berlin'</i>i polisiye çerçevesinde görüyoruz. Berlin mozağinde Türklerin Almanların, Türk asıllı Almanların, Safkan Almanların, Doğu Almanlarının, Batı Almanlarının, Alman olmayanların içe içe geçmiş bir yaşamı var.</p>
<script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-1177034510011103"
crossorigin="anonymous"></script>
<ins class="adsbygoogle"
style="display:block; text-align:center;"
data-ad-layout="in-article"
data-ad-format="fluid"
data-ad-client="ca-pub-1177034510011103"
data-ad-slot="2704518334"></ins>
<script>
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
</script><p>İnsanı insan yapan nedir, bu kimliği sonuna kadar koruması mı? Kimlikler arasında kaybolması mı? Kimliğin değerini kim nasıl belirler gibi sorular canlanıyor kitabı okurken.</p><p>Her yerde yazıldığı, söylendiği, anlatıldığı gibi mitolojisine daha gelemedim. Görüneni -evet- mitoloji ama mitolojideki kişilik çatışmaları. Zeus Altarı'nın hikayesi gayet net. Değer bilmez bir toplumdan alınıp değer gösterilir bir topluma verilmiş. </p><p>Zeus Altar'ı çevresinde şekillenen romanda Celal Ölmez öldükten sonra şüpheler ilk olarak Neo-nazilerin üzerinde toplanır. Ancak Celal Ölmez'in öldürülme şekli de bir acayiptir: Zeus'a kurban edilmiştir... </p><p>Bergama'dan filizlenen bir öykü kişiliklerin kavisli varlığında çatışarak, sevişerek, özleyerek, kinlenerek tanrılar yaratan insanların savaşını anlatıyor.</p><p>Peki okuyucu, sen kimsin?</p><p>Kitap;<br /><a href="https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/kayip-tanrilar-ulkesi-imzali.aspx" rel="nofollow" target="_blank">Yapı Kredi Yayınları</a><br /><a href="https://www.idefix.com/kitap/kayip-tanrilar-ulkesi/ahmet-umit/edebiyat/roman/polisiye/urunno=0001924003001" rel="nofollow" target="_blank">İdefix</a><br /><a href="https://www.kitapyurdu.com/kitap/kayip-tanrilar-ulkesi/583214.html&filter_name=kayıp+tanrılar" rel="nofollow" target="_blank">Kitapyurdu</a><br /></p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-7454831885875010622021-10-20T22:19:00.001-07:002022-05-25T07:06:47.047-07:00Sherlock Holmes 1. Cilt<p>Sherlock Holmes kanonu için muhteşem bir set. Sherlock Holmes öykülerinin yanı sıra editör Leslie Klinger'ın araştırmalarının sonuçlarını veya derlemelerini notlar halinde bulabiliyorsunuz. Bu notlar oldukça faydalı! Sherlock Holmes kanonu için bir başvuru kitabı! Tabii kimi noktalarda dipnot bekliyorsunuz ve olmadığını görüp neden olmadığını da merak ettiriyor. Haliyle Lesli Klinger'ın derlediklerinyle birlikte araştırılması gereken daha çok nokta ortaya çıkıyor!</p><p>Sherlock Holmes okurken o dönemin içinde kaybolup 221B'de bir köşede varlığımı sürdürdüğüm hissederim. Bu hissiyatımı görsellerle destekliyor bu kitap! Öykülerin ilk baskılarında kullanılan çizimler bulunuyor! Strand Magazine'i o zamanlarda okuduğunuzu düşünsesnize! Bu harika çizimlere editörün dönem fotoğrafları eşlik ediyor! Zaman yolculuğu inanılmaz bir hal alıyor. Bu görselleri incelemek için bile başlı başına bir zamana ihtiyaç var. </p><p>Sherlock Holmes'u ilk defa bu setten okuyacaklar bir önerim var. Önce sadece Sherlock Holmes'u okusunlar. İkinci veya artık kendinizi kaçıncı kere okurken bulursanız o zaman dipnotları kurcalamaya başlayınız. Dipnot dediklerim tek cümlelik açıklama değil! Bazıları notlara sayfa ayrılmaktadır. İşte bu sebeple dipnotları kurcalarken Sherlock Holmes'un hızına yetişemeyebilirsiz. Ancak başlıklara öykülerin başlıklarına ait 1 no'lu notları okumak öykünün basım tarihi hakkında bilgilendirir. </p><p>Kitapta beni çok büyük bir zahmetten kurtaran bir ayrıntı bulunuyor ve ben buna bayıldım! Kronolojik tablo! Sherlock'un ve Watson'ın hayatında yaşananlarla birlikte Arthur Conan Doyle'un hayatındaki önemli olaylar da listelenmiş durumda. Bunların yanında İngiltere gerçekleşmiş önemli olaylar, Avrupa'da ve Dünya'da yaşanmış önemli olaylar da listeye dahil! İşlevsel bir kronolojik tablo. </p><p>Kitabın mükemmel olduğundan bahsetmiş miydim?</p><p><script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-1177034510011103"
crossorigin="anonymous"></script>
<ins class="adsbygoogle"
style="display:block; text-align:center;"
data-ad-layout="in-article"
data-ad-format="fluid"
data-ad-client="ca-pub-1177034510011103"
data-ad-slot="8431637090"></ins>
<script>
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
</script></p><p>Bazı öykülerin sonunda da Sherlock Holmes'un yöntemlerine veya öykülerdeki tartışmalı konulara dair incelemeler ayrı bir başlıkla derinleştiriliyor.</p><p>Bu ciltte Sherlock Holmes Maceraları ve Sherlock Holmes Anıları bir araya geliyor. Cilt içindekileri aşağıdaki gibi özetleyeceğim:</p><p><i>Önsöz </i>Leslie S. Klinger'ın önsözüyle cilt başlıyor.</p><p><i>Giriş </i>bizleri bu dünyaya davet ediyor.</p><p><i>Sherlock Holmes'ün Dünyası</i> dönemi ve gelişmeleri bizlere özetlemekle birlikte Sherlock Holmes ve Dr John H. Watson'ın kayıtlı hayatını da anlatıyor. Bu başlığın altında Arthur Conan Doyle'un da hayatı ele alınıyor ve tabi ki Sherlock Holmes'un dostları ve taklitleri de bu başlık altında ele alınıyor.</p><p>Türkiye'ye <i>Abdülhamid ve Sherlock Holmes </i>başlığında Sherlock'un coğrafyamızdaki izlerini göryoruz.</p><p>Ardından <i>Sherlock Holmes'un Maceraları </i>başlıyor. Bu bölüm altında 12 adet öykü sıralanıyor. Burada şunu belirteyim, yazının sonunda öykü ve inceleme başlıklarını liste halinde paylaşacağım.</p><p><i>Bohemya'da Skandal </i>Irene Adler ile Sherlock Holmes'un tanıştığı öyküdür! Ziyarete önemli bir kişi gelir ve Irene Adler'in elinde ona ait bir şey vardır. Sherlock Holmes bu skandalı önleyebilecek mi? Kanonda kaç kere Irene Adler'den bahsedildiğini öğrenmek için tabi ki kitabın açıklamalarına bakmanız gerekecek. Bu gibi notların benim için çok keyifli olduğunu söylemeliyim. Yoksa kendim saymak zorunda kalıyorum ve bu beyaz yaka hayatında çok kolay olmuyor.</p><p><i>Kızıl Saçlılar Kulübü'</i>ne çağrı ile olaylar başlamaktadır. Jabez Wilson bu çağrıya cevap vermiştir ve ansiklopedi kopyalayarak para kazanacağı yeni bir alan oluşmuştur accak bir anda kulüp feshedilir! Bu muamma benim o dönemki insanların uğraşları konusunda ayrıca ilgimi çekmektedir. Kitaptaki dönem fotoğrafları da bu öyküyü daha da keyifli kılıyor!</p><p><i>Bir Kimlik Vakası'</i>nda anlatılan muamma şöyledir: Evin genç kızı büyümüştür ve bir erkek arkadaşı vardır. Erkek arkadaşıyla evliliğin kapısına kadar gelmişlerdir ancak damat tören esnasında kayıplara karışmıştır! Öykünün bir başka önemi de dönem kadınlarının yaşam şartlarını anlatmaktadır.</p><p><i>Boscombe Vadisi'ndeki Sır </i>katilin bulunmasıyla çözülür. Ancak bu muamma Sherlock Holmes olmasaydı çözülmezdi. İkinci derece kanıtlar maktulün oğlunu işaret etmektedir. Burada Sherlock Holmes'un kanıtları ele alış yöntemlerini de ayrıca görüyoruz. İkinci derece kanıtların güvenilir veya güvenilmez olduğunu nasıl ayrımına varıyordu? Öykünün 19 no'lu açıklamasında bu konuya da değiniliyor. Ancak yine de Sherlock'un davayı ele alış biçiminin öykü sonunda açıkladığıyla aynı olmadı hissine kapılırım bazen.</p><p><i>Beş Portakal Çekirdeği </i>öyküsü Amerika ile İngiltere arasındaki ilişkilere de göndermede bulunuyor. Cleaopatra's Needle'a bakmak yeterli. Peki portakal çekirdekleri ne ifade ediyordu? Klu Klux Klan günümüzde hala yaşıyor mudur? </p><p><i>Çarpık Dudaklı Adam'</i>ın mesleği günümüzde hala devam etmektedir. Peki dilencilik neden hala var? Bu muammayı Sherlock'a eşinin kayıplara karıştığını bildiren bir hanımefendi getiriyor. Kocası cinayete mi kurban gitti? Öykünün sonunda <i>Adı Farklı Olsa Da Gülün... </i>isimli, Dr. Watson'ın adını araştıran bir inceleme bulunuyor. Buna benzer incelemeler cilt boyunca var ve kanonu çok daha keyifli hale getiriyor.</p><p><i>Mavi Yakut Macerası</i>'nın bir noel öyküsü olduğu öykünün ilk cümlesinden anlaşılıyor. Öyküde Noel'in icadına da değiniliyor ve bir kazın peşinde koşturma başlıyor! Hırsız kimdi? Öyküde dönemin pazarlarıının görsellerini de görmek çok keyifliydi benim için. </p><p><i>Benekli Şerit Macerası </i>kurnazca planlanmış bir cinayeti anlatıyor. Sherlock Holmes ve Dr. Watson ile karanlıkta, o oda bekleyişin gerginliğini yaşıyorsunuz. Öykünün sonunda ise <i>Bu Bir Batanlık Engereği! ... Hindistan'ın En Ölümcül Yılanı </i>incelemesi bulunuyor. Benekli Şerit'in hangi tür olabileceğini inceliyor. Ardından bir inceleme daha geliyor! <i>Sherlock Holmes ve Dr. John H. Watson'ın Silahları. </i>Başlıktan da anlaşıldığı gibi ikilinin silahlarını üzerine bir inceleme.</p><p> <i>Mühendisin Başparmağı Macerası'</i>nda mühendisin kopan başparmağı bir çeteyi gözler önüne seriyor. Açıklamalarda kovalanan gerçek kişilerle bağlantı araştırmaları burada da mühendisin gerçek kimliğine dair bir bilgi veriyor.</p><p><i>Bekar Asilzade Macerası'</i>nda Robert St. Simon'un eşi evlendikten sonra kayıplara karışmıştır ve bulunması için Sherlock Holmes'tan yardım istenmiştir. </p><p><i>Beril Taç Macerası'</i>nda kaybolan tacın nerede olduğu araştırılmaktadır. Emanet olarak eve gelen tacın kaybolmasındaki suçlu evin oğlu mudur? Öykünün başlangıcında Holmes'tan yardım isteyecek kişiyi Watson'ın gözleriyle pencereden görüyoruz. O döneme 221B'nin penceresinden bakmak bana ayrı bir keyif vermiştir.</p><p><i>Kızıl Kayınlar Macerası</i>'nda dönemin kadınlara bakışına dair ipuçları sunuyor. Öykünün başlangıç cümlesini Sherock ve Sanat üzerine yazılabilecek makalelerin başlangıç noktası olur diyebilirim. Violet Hunter adında bir mürebbiyeye iş teklifi gelmiştir ancak yanında bazı tuhaf istekler de gelmiştir. Bu isteklerin ardında yatan nedeni bulmak için Mürebbiye Hanım Sherlock Holmes'tan yardım istemektedir. Bu öyküyle Sherlock Holmes'un Maceraları sona eriyor.</p><p><i>Sherlock Holmes'un Anıları </i>kitabı başlıyor. Bu kitapta 9 yıllık sessizliğe bürüneceği son öykü bulunuyor. Döneminde yaşasam ve bu son öyküyü okusam nasıl hissederdim acaba? Ciltteki bu bölüm 14 öyküden ve incelemelerinden oluşuyor.</p><p><i>Gümüş Alev </i>kaybolan atın adıdır ve bir de ölü beden vardır. Muammanın çözülmesi için Sherlock Holmes gereklidir. Ardından <i>...Bu Çok Basit Bir Hesap </i>başlığında Sherlock Holmes'un trenin içinde iken trenin hızını hesaplaması detaylı olarak ele alınıyor. Peşinden <i>Sıradaki Koşudan Para Kazanma İhtimalim Var </i>başlığında Sherlock Holmes'un finansal durumu üzerine görüşler yer alıyor.</p><p><i>Karton Kutu </i>içerisinden kesik kulak çıkmıştır! Kulağın sahibi kimdir ve neden kesilmiş? Ardında hüzünlü bir aşk hikayesi ve cani bir tutku yatmaktadır. Sherlock Holmes bu muammayı çıkarsama sanatıyla sonuçlandıracaktır.</p><p><i>Sarı Surat'</i>ta Grant Munro'nun evine komşu kulübeye yeni taşınmış kişilerin muamması anlatılmaktadır. Beyfendinin eşi bu kulübeye sıklıkla gitmeye başlamıştır ve işler bu noktadan sonra çetrefilleşir. Olayın arkasındaki gizem Sherlock Holmes yardımıyla çözüme kavuşur. Bu öyküde döneminde insanların ırklara nasıl yaklaştığına dair ipuçları da görülüyor. </p><p><i>Borsacının Katibi </i>işsiz kalmış ve iş aramaktadır. Tam yeni bir işe başlayacak iken daha iyi parası olan bir başka iş teklifi almıştır! İşe başlamışken işvereninde farkettiği bir şey kendisinin Sherlock'a başvurmasına neden olmuştur. Öykünün sonunda olayların bir başka Sherlock Holme öyküsüne benzediğini göreceksiniz. </p><p><i>Gloria Scott </i>Sherlock Holmes'un ilk üstlendiği vaka olarak kayıtlara geçer. Hem de bunu Sherlock kendisi söylemektedir. Ayrıca Sherlock Holmes'un bir gizemli arkadaşının ismi geçmektedir: Victor Trevor. Yolları daha sonra tekrar kesişmiş midir bilinmez... Sherlock ve Victor; Baba Trevor'un yanında tatildedir ve Sherlock da oradayken Hudson adında birisi gelir! O günden sonra Baba Trevor gün yüzü göremez. Olayların babasını neden bu kadar etkilediğini öğrenmek için Victor Sherlock'tan yardım ister.</p><p><i>Musgrave Töreni </i>bize bir define avı öyküsü sunmaktadır! Musgrave Konağı'ndaki uşak bir gece Reginald Musgrave'in belgelerini kurcalarken yakalanır ve kovulur! Ancak uşak biraz müsaade ister. Müsaade verilir ama bir gün ansızın kaybolur. Daha sonra da hizmetçilerden birisi kayıplara karışır! Muammanın çözümü için Sherlock Holmes'tan yardım istenir. Öykünün ardından <i>Musgrave'lerin Töreni </i>başlığı altında törende bahsi geçen yönergeler detaylı incelenerek öyküde bahsedilen konak ile eleştirme çalışmaları toplanmıştır. </p><p><i>Reigate Soyluları</i>'nda Holmes ve Watson; birlikte Watson'ın arkadaşına ziyarete giderler. Sherlock kanonda adı geçen ama detayları bilinmeyen bir muamma sonrası yorgun düşmüştür ve olaylardan uzak dinlenecektir. Ancak gittikleri yerde bir cinayet işlenir! Müteveffa'nın parmakları arasında bir kağıt parçası bulunur! Sherlock detaylı bir şekilde bu elyazısını inceler. Buna hayran olmamak elde değil.23 çıkarım daha bulunması bunların ne olabileceğine dair düşüncelere sürüklüyor insanı! Tabi ki öykünün onüç numaralı açıklamasında buna değinilmiş.</p><p><i>Biçimsiz Adam'</i>da bir odadan kaçış öyküsü bizleri bekliyor. Odada ölen kişiyi kim öldürmüştür? Yanındaki eşi mi? Yoksa başka biri mi? Peki anahtar nerede? Öyküden sonra <i>Hint Ayaklanması </i>başlığı altında öyküyle ilişkili olan dönemin siyası durumu inceleniyor.</p><p><i>Yerleşik Hasta </i>parlak bir geleceği olan yeni mezun bir doktora yatırım yaparak ona bir muayenehane açıyor ve onunla birlikte yaşıyor. Doktora iki gün peşpeşe gelen tuhaf bir hasta ve onun refakatçisinden sonra Yerleşik Hasta tuhaf davranmaya başlıyor! Doktor Sherlock Holmes'tan yardım istiyor. <i>"Yerleşik Hasta"nın Metni </i>başlığında metnin farklı zamanlarda farklı şekillerde yayımlanmasını irdeliyor.</p><p><i>Yunan Tercüman'</i>da Sherlock'un ağabeyi Mycroft Holmes ile tanışıyoruz! Yunan tercümanın içine düştüğü müphem olayların etrafında Holmeslar hakkında biraz daha bilgi ediniyoruz! Tabi ki öykünün sonunda <i>Mycroft Holmes </i>başlığına sahip incelemede ağabeyi biraz daha tanıyoruz!<i> </i></p><p><i>Bahriye Antlaşması</i>'nda Sherlock Holmes diplomatik bir krizi önlemektedir! Peki kaybolan antlaşma metni nerededir? Bu öykünün bir özelliği de Sherlock kısa öykülerinin en uzunu olması.</p><p><i>Son Mumma'</i>da Profesör Moriarty karşımıza çıkıyor ve Sherlock Holmes çatışmalarını okuyoruz. Kendi kendine satranç oynamak gibi! Öyküden sonra <i>'Son Muamma'yı Gözden Geçirme </i>başlığında altında bir inceleme yazısı bulunuyor.</p><p>Ardından Kronolojik Tablo ile bu muhteşem cilt sona eriyor. Mükemmel bir kitap!</p><p>Bendeki kitap Everest Yayınları'nından Mart 2013 tarihli ilk baskısı.Kitabın editörü Leslie S. Klinger. Çeviri Kaya Genç ve Berrak Göçer'e ait! Bu set çok zamandır kütüphanemin bir parçası ve bu muazzam setten bahsetmenin zamanı çoktan geldi!</p><p>Sherlock Holmes I. Cilt<br />Sherlock Holmes II. Cilt<br />Sherlock Holmes III. Cilt</p><p><u>Sherlock Holmes'un Maceraları</u><br /><span> Bohemya'da Skandal<br /><span> Kızıl Saçlılar Kulübü<br /></span><span> Bir Kimik Vakası<br /></span><span> Boscombe Vadisi'ndeki Sır<br /></span><span> Beş Portalak Çekirdeği<br /><span> Çarpık Dudaklı Adam<br /><span> </span><span> "Adı Farklı Olsa Da Gülün</span></span></span></span>"<br /><span> Mavi Yakut Macerası<br /></span><span> </span><span> Kursak Tartışması<br /><span> Benekli Şerit<br /></span><span> </span><span> "Bu Bataklık Engereği!...Hindistan'ın En Ölümcül Yılanı<br /><span> </span><span> Sherlock Holmes Ve Dr. John H. Watson'ın Silahları<br /></span><span> Mühendisin Başparmağı Macerası<br /><span> Bekar Asilzade Macerası<br /></span><span> Beril Taç Macerası<br /><span> Kızıl Kayınlar Macerası</span><br /></span></span></span></span></p><p><span><span><span><span><span><u>Sherlock Holmes'un Anıları</u><br /> Gümüş Alev<br /><span> </span><span> "...Bu Çok Basit Bir Hesap"<br /><span> </span><span> "Sıradaki Koşudan Para Kazanma İhtimalim Var."<br /></span><span> Karton Kutu<br /></span><span> Sarı Surat<br /></span><span> Borsacının Katibi<br /></span><span> Gloria Scott<br /></span><span> Musgrave Töreni<br /></span><span> </span><span> Musgravelerin Töreni<br /></span><span> Reigate Soyluları<br /></span><span> Biçimsiz Adam<br /></span><span> <span> Hint Ayaklanması<br /><span> Yerleşik Hasta<br /></span><span> </span><span> "Yerleşik Hasta"nın Metni<br /></span><span> Yunan Tercüman<br /></span><span> </span><span> Mycroft Holmes<br /></span><span> Bahriye Antlaşması<br /></span><span> Son Muamma<br /></span><span> </span><span> "Son Muamma"yı Gözden Geçirme</span><br /></span></span></span></span></span></span></span></span></p><p><br /></p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-81193131691285339762021-01-08T23:00:00.002-08:002022-04-22T11:53:27.180-07:00Tuhaf Masallar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYe2NFr4p0Q1ZFk270Oakj4ofrAzQLwk_Iao80weVRoJvajcLa3GkdImsWyoKJV-b8kCOOaBKduswqvaOf2ZojPqzes5zlCkn1JXEl_iZBwykd23-yAc313vD5DGgh9ByQAUmWFL7MtIg/s1599/tuhafmasallar_ransomriggs.jpeg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1066" data-original-width="1599" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYe2NFr4p0Q1ZFk270Oakj4ofrAzQLwk_Iao80weVRoJvajcLa3GkdImsWyoKJV-b8kCOOaBKduswqvaOf2ZojPqzes5zlCkn1JXEl_iZBwykd23-yAc313vD5DGgh9ByQAUmWFL7MtIg/s320/tuhafmasallar_ransomriggs.jpeg" width="320" /></a></div><br />Tuhaf Masallar; Ransom Riggs'in kaleminden <i>tuhaf çocukların </i>büyürken dinledikleri masallar. Kıssadan hisseler rahatsız edebilir. Kıssadan hisselere ulaşırken rahatsız yollardan geçilebilir. <div><br /></div><div>Masalları derleyen Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'ndan Millar Nullings olup çizimler Andrew Davidson'a ait. Syndrigast Yayınları bu masalların okunmasında bizi olanak sağlamış olup İthaki Yayınları sayesinde tuhaf olmayan bizlere ulaşmıştır.</div><div><br /></div><div>Kitap yayıncının notu ile başlıyor: <i>Elinde tuttuğun kitap yalnızca tuhaf gözler için yazılmıştır.</i></div><div><br /></div><div>Önsöz</div><div>Şaşaalı Yamyamlar</div><div>Çatal Dilli Prenses</div><div>İlk Ymbryne</div><div>Hayaletlerle Arkadaşlık Eden Kadın</div><div>Cocobolo</div><div>Saint Paul'ün Güvercinleri</div><div>Kâbusları Ehlileştiren Kız</div><div>Çekirge</div><div>Denizi Zapt Eden Oğlan</div><div>Cuthberg Efsanesi</div><div><br /></div><div><i>Önsöz </i>Bay<i> </i>Millard Nullings'in Maarif Doktoru Tıp Şirürji Bakaloryası Maliki imzasını taşıyor. Bu masalları neden derlediğine ışık tutuyor.</div><div><br /></div><div><i>Şaşaalı Yamyamlar </i>sürüldükleri topraklardan insan etine daha rahat ulaşabildikleri idam cezasının oldukları topraklarla giderken tuhaf bir köy ile karşılaşırlar. Bu tuhafların özelliği kopan, kesilen uzuvlarının yerine yenisi çıkmaktadır! Yamyamlar maden bulmuş gibi sevinmişlerdir eminim!</div><div><br /></div><div><i>Çatal Dilli Prenses'</i>in namı diyarları aşmıştır. Güzelliğinden herkes bahsetmektedir. Bu güzelliğin namına kapılan bir prens, prensesi görmeden evlenmeyi kabul etmiştir. Düğün günü tanışacaklardır ve prenses sadece hizmetçisiyle konuşmaktadır! </div><div><br /></div><div><i>İlk Ymbryne </i>masalı benim de içlerinde en çok merak ettiğim masaldı. Tuhafların cadılarla büyücülerle karıştırıldığı dönemde yurtlarından olmuşlardır! </div><div><br /></div><div><i>Hayaletlerle Arkadaşlık Eden Kadın'</i>ın tuhaflığını tanıyoruz ama düştüğü yalnızlığı sadece yapayalnızlar bilir!</div><div><br /></div><div><i>Cocobolo </i>masalı bana Uzakdoğu'nun tuhaflarının bir masalı. Bu tuhaflar ki zamanla <i>Cocobolo </i>olur!</div><div><br /></div><div><i>Saint Paul'ün Güvercinleri </i>gökyüzündeki huzurun da insanlar tarafından gasp edilmesiyle insanlara savaş açmıştır. Bu savaş hızla tırmanırken bir insan barış için aracı olur.</div><div><br /></div><div><i>Kâbusları Ehlileştiren Kız </i>babası gibi doktor olmak ister ancak kendisi daha farklı bir doktor olmuştur. Peki kabuslar da insanları ehlileştirir mi?</div><div><br /></div><div><i>Çekirge </i>aslında sevgiye muhtaçtı. Bu tuhafın insandan-insana olan tuhaf ve uzun yolculuğuna eşlik ediyoruz.</div><div><br /></div><div><i>Denizi Zapt Eden Oğlan </i>denize çok uzak bir yerde annesiyle yaşamaktadır. Annesinin ölümüyle denize ulaşır ama insanlar onu zapt etmeye uğraşır.</div><div><br /></div><div><i>Cuthberg Efsanesi </i>Devlerin yaşadığı dönemden gelen bir masal. 'Dost'un ne olduğunu analatır.</div><div><br /></div><div>Tuhaf Çocuklar Serisi:</div><div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/09/bayan-peregrinenin-tuhaf-cocuklar.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/09/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-golge.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/11/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-ruhlar.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2020/04/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-gunler.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Günler Haritası</a></div><div>Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Kuşlar Meclisi</div></div><div>Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)</div><div>Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Nisan 2017 tarihli ilk baskısı. Aslı Dağlı çevirisiyle bizlere ulaşıyor.</div><div><br /></div><div><a href="http://www.ithaki.com.tr/urun/tuhaf-masallar/" rel="nofollow" target="_blank">İthaki Yayınları</a><br /></div><div><a href="https://www.ilknokta.com/ransom-riggs/tuhaf-masallar-ciltli.htm" rel="nofollow" target="_blank">İlknokta.com</a><br /></div>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-91549591375889435842021-01-01T03:35:00.002-08:002021-01-01T03:45:54.901-08:00Süpersimetri<p>David Walton'ın Süperpoze kitabının devamı. İlk kitabı 2017 yılında okumuşum. Kitabı edinirken ikinci kitabın da geleceğini biliyordum. Lakin bir seri değil de birbiriyle küçük bağlantıları olan bir kitap diye düşünmüştüm o zamanlar ve ikinci kitap Süpersimetri 2019 Eylül'de Türkiye'de ilk baskısını gerçekleştirdi.</p><p>Kitabı endindiğimde ilk kitaptaki ayrıntıları çoktan zihnimin derinliklerinde kaybetmişim. Haliyle Süperpoze'yi tekrar okudum. Hemen peşinden Süpersimetri'ye başladım.</p><p>Bir Kuantum Romanı:<br /><a href="http://www.kitapkritigi.net/2017/05/superpoze.html" target="_blank">Süperpoze</a><br />Süpersimetri</p><p>İki kitap arasındaki bariz farklardan birisi; ilk kitapta olasılık dalgasını iki koldan; Üst Spin ve Alt Spin bölümleri ile okurken ikinci kitap Süpersimetri'de çizgisel bir anlatım yapısı kurmuş David Walton. Haliyle ikinci kitaptaki kötü adama karşı savaş heyecanı, ilk kitaptaki olasılığın tırmanışındaki heyecana çok yaklaşamıyor. </p><p>Bu da anlatımdaki akıcılık beklentimi biraz düşürmeme sebep oldu.. İlk kitapta çok daha hızlı giderken ikinci kitapta David Walton'ın anlatmak istediği zaman paradoksuna ulaşmak için meşakkatli ve çizgilsel bir yol izleniyor. Eğer zaman paradoksuna erişirseniz David Walton'ın devam kitabında ulaşmak istediği noktaya varmış oluyorsunuz.</p><p>İlk kitabı okumamış olanlar için bu noktadan sonra sürpriz kaçıranlar olacaktır. O yüzden önce ilk kitap: Süperpoze.</p><p>Süpersimetri iki ayrı öyküden oluşuyor. Birisi çevre öyküsü diğeri de karakterlerimizin öyküsü. Karakterlerimizin öyküsü malum kuantum evrenini makro evrene taşımayı başaran Jean ve kuantum evrenden gelen <i>Varcolac; </i>Jacob Kelley tarafından alt edilir. Ancak <i>Varcolac </i>nereye gitmişti? Bu gidişiyle arkasında iki olasılık dalgasının aynı anda var olmasını <i>sağlamış </i>yahut <i>neden olmuştu. Alex</i> ve <i>Sandra. </i>Aslında bir kişinin iki farklı olasılığı. David Walton bu çatışma üzerinden kişi kimdir sorusunu kurcalıyor biraz. Kıssadan hissemiz de kişiyi kişi yapan seçimleridir oluyor. Böyle kıssadan hisse kitaba çok yakışmasa da kitabın bilimkurgu-polisiye olduğunu unutmamakta fayda var. Alex fizikçi olur ve babasının eski çalıştığı New Jersey Süper Çarpıştırıcında çalışmaktadır ve biliminsanı Oronzi'nin projesinde görevlidir. Sandra ise polis olmuştur ve babasının da karşılaşmayı seyretmek için gittiği beyzbol stadındaki patlamada görevlendirilmiştir. </p><p>Karakterlerimizin yaşadığı dünyanın öyküsü ise daha da ilginç oldu benim. Türkler Avrupa'nın ortasına kadar ilerlemiştir. Slovenya <i>savaşın </i>sınır hattını oluşturmaktadır. Amerikan askerleri de Türklere karşı Polonya Krakow'da konuşlanmıştır. Okurken önce Slovakya'dır diye düşünmüştüm ancak haritalardan da teyit edince David Walton'ın bu şekilde bir harita çizdiğini gördüm. Aradaki ülkeler galiba Türklerde... David Walton bu tip bir haritayı oluştururken mutlaka bir altyapı kurmuştur ancak kitapta bu kısma değinmiyor. Ancak Türklerin, Avrupa'da nükleer silahlar olduğunu bildiğini ve bunlara karşı operasyon düzenlediğini okuyoruz. Haliyle Amerika da bu el değişimini kabul etmiyor ve CIA ile birlikte özel kuvvetler Polonya'da konuşlanmış bulunuyor. Böyle bir savaş durumu nükleer dehşet dengesi ana karakterlerimizin etrafını çevreliyor. Alex ve Sandra'nın erkek kardeşi Sean da burada özel kuvvetlerde askerdir.</p><p>Kitap New Jersey'da giriş yapıp çözüme Lübliyana'da kavuşuyor. </p><p>İlk kitap olasılıklar ile ilgilenirken ikinci kitap zamanın boyutlarına yöneliyor. Kitabı Süpersimetri olarak okuyunca daha güzel oluyor yani ilk kitaptaki beklentiyle ikinci kitaba başlamamak gerekiyor. Kitabın adı ise 277. sayfadan geliyor. Zaman-Mesafe grafiğinda Y eksenini zaman olarak düşünürsek ve X ekseni de mesafeyi tanımlarsak [+x,+y] bölgesininde bir noktanın x eksenine simetriğini alırsak [+x, -y] bölgesine gelmektedir. Bu simetrik görüntünün; y eksenini zaman olarak tanımladığımız için, -y'de bulunmasından dolayı zamanda geriye gittiğini ifade eder.</p><p>Kitap April Yayınları'ndan Eylül 2019 tarihinde ilk baskısını gerçekleştirmiştir. Çeviri Gökçe YAVAŞ'a ait.</p><p>Kitap:<br /><a href="http://aprilpublishing.com/product/supersimetri/" target="_blank">April Yayıncılık</a><br /><a href="https://www.amazon.com.tr/gp/product/6058108829/ref=ppx_yo_dt_b_asin_title_o03_s00?ie=UTF8&psc=1" target="_blank">Amazon.com.tr</a><br /><a href="https://www.kitapyurdu.com/kitap/supersimetri/513659.html" target="_blank">Kitapyurdu.com</a><br /><a href="https://www.idefix.com/Kitap/Supersimetri-Bir-Kuantum-Romani/David-Walton/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0001839879001" target="_blank">İdefix.com</a><br /></p><p><br /></p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-18445369584711789612020-12-24T14:00:00.001-08:002020-12-24T14:00:04.069-08:00Daha<p> Hakan Günday önyargımın bir bakıma çözülmesiyle elime aldığım kitap oldu. Bu önyargımın yıkılması izlediğim bir dizinin senaryosunu onun yazdığını fark ettiğimde çözülmeye başlamıştı. Böylelikle okumaya başladım.</p><p>Kitabın konusu baştan beni çekti ama endişelerim vardı. Marketlerde "edebiyat" veyahut "kültür" dergisi olarak satılan renkli baskılarda kutucuklar içinde süslenmiş devrik cümleler ile karşılaşacağımdan emindim. Velhasıl kitabın başlangıcında çokça "belki"li cümleyle karşılaşınca adım adım süslü kutucuğun vurgulu cümlesine geleceğiz diye düşündüm.</p><p>Öyle de oldu. Benzetme öncesi betimelemeler ve zemin hazırlanarak bilgi oluşturuluyor ve benzetme ile konu zirveye çıkıyor. Bunu Günday o kadar akışkan bir şekilde gerçekleştiriyor ki bir zaman sonra affedebiliyor, kendi haline bırakıp nereye götüreceğini merak edebiliyorsunuz.</p><p>Böylece Günday önyargım yıkılmaya devam ediyor.</p><p>Gazâ babasının oğlu bir insan kaçakçısıdır. Babası Ahad ne zamandan beridir bu işi yapıyor Gazâ bilmez. Gazâ zeki bir çocuktur ve insanı hızla içine çekebilir! Yaşı ilerledikçe babasıyla olan kavgası da içten içe ilerler. Mülteciler yahut kaçaklar ya da mallar gelip gitmeye devam eder ve Gazâ'nın oyuncakları haline gelir. Oyuncaklarını parçalamaktan korkmayan bir çocuk olarak deneylerine başlar hatta bilimsel makale yazacaktır. Kitabın en ilginç yanlarından birisidir. </p><p>Her bilimsel makale gibi bu da bir deney sonucu yazılıyor. Kitabın en güzel kısımlardan birisi buradaki benzetme oluyor. Haliyle Gazâ Spiral Yönetim Şeklini gözlemlemiş oluyor! Kitabın sadece bu kısmı başlı başına bir dünya! Bu deney Gazâ'nın kaçakların kendi arasında bir lider seçmesini talep etmesiyle başlıyor ve Gazâ'nın küçük ülke oyunu başlıyor. Bu küçük ülke hiç de yabancı değil!</p><p>Peki Gazâ iyi bir insan mıdır? Kötü bir insan mıdır? Kitapta bu çatışma da görülüyor ama çatışma olarak değil bir uyum olarak. Kahramanlar mükemmel iyidilerdir tezine karşı bir kitap. Okunan bu kahraman hiç de <i>kahraman</i> değil. Yaptıkları midenizi bulandıracak cinsten ama olduğu gibi. Mutlak iyi yoktur mutlak kötü yoktur. İyi ile kötü iç içe geçmiştir. Böyle bir burgaç içinde nefessiz kalacaksınız.</p><p>Kitabın kapağı kitap bittikten sonra daha bir anlamlı hale bürünüyor. Herkesin yolu bir labirentin içinde ve labirent yok olursa artık geriye kalan ne ise...</p><p>Gazâ'nın anlamı TDK'ye göre: İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal savaş. Gazâ'nın savaşı kimle?</p><p>Anlatıcı Gazâ'nın kendisi. Ondan dinliyoruz hayat öyküsünü bildiği ve anladığı kadar. Kitabın bölümleri Rönesans resim teknikleriyle ayrılmış.<br /><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Sfumato" target="_blank">Sfumato</a> ile başıyor. Buharlaşarak karışıyor.<br /><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Cangiante" target="_blank">Cangiante</a> ile devam ediyor. Ani renk değişimi.<br /><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Işık_gölge" target="_blank">Chiaroscuro</a> ile takip ediyor. Işık ile gölge çarpıyor, üçüncü boyut oluşuyor.<br /><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Unione" target="_blank">Unione</a> ile sonlanıyor. Sfumato'nun parlak, canlı renklerle vücut bulması. Kana bulanması.</p><p>Kitap Doğan Kitap'tan Ekim 2013'te çıktı. Bundan tam yedi yıl önce. Ne değişecekti ki?</p><p>Kitap:<br /><a href="https://www.dogankitap.com.tr/kitap/daha" target="_blank">Doğan Kitap</a><br /><a href="https://www.kitapyurdu.com/kitap/daha/320178.html">Kitapyurdu.com</a><br /><a href="https://www.idefix.com/Kitap/Daha/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0000000563302">İdefix.com</a></p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-12766000715091627352020-12-18T03:40:00.000-08:002020-12-18T03:40:12.540-08:00İnce Memed 3<p> İnce Memed yaralıdır. İnce Memed bitkindir ancak ismi Çukurova'da gezinmeye devam eder. İnce Memed'i bulmaya çalışırlar ancak bulamazlar. At'ı da göze görünür ama ne yakalanabilir ne de vurulabilir.</p><p><a href="https://www.kitapkritigi.net/2018/11/ince-memed-1.html" rel="nofollow" target="_blank">İnce Memed-I</a><br /><a href="https://www.kitapkritigi.net/2019/01/ince-memed-2.html" rel="nofollow" target="_blank">İnce Memed-II</a><br />İnce Memed-III<br />İnce Memed-IV</p><p>Umutsuzluk devam ediyor. Bir tarafta zorlu toprak diğer tarafta bu toprağı paylaşmış ağalar. Arada kalan köylülerin yaşam mücadelesi ve umutsuzlukları. Azıcık güvendikleri efsaneleşen İnce Memed. Ama her zaman da görülmüyor. Kırklara karışıyor.</p><p>İnce Memed artık bitirmek istiyor bu kavgayı. Çünkü ağaların biri gidiyor, biri geliyor ve köylüler ne kadar tutsalar da İnce Memed'i ağasız yaşam bilmiyorlar. Ağaların biri gidip biri geliyorsa bir İnce Memed gidip bir İnce Memed gelir!</p><p>Bu kitapta ağaları okuyoruz. Çok korkan Murtaza Ağa İnce Memed'in sonunu hazırlamaya çalışıyor. Kesek gibi düşünceler ve söylemler arasındaki farkları görüyoruz. Bu geçişler, söylemlerin değişmesinin sebepleri korku belli ki!</p><p>İnsanı anlatmaya devam ediyor Yaşar Kemal, eğrisiyle doğrusuyla. Bu kitapta dili anlatmak istediğine uygun bir şekilde evriliyor ve daha efsanevi bir anlatım gösteriyor. Ermişlere karışmış İnce Memed gibi.</p>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-35514703751245611312020-04-24T01:54:00.003-07:002022-04-22T11:54:22.069-07:00Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları Günler Haritası<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiorZ5PutVNxlgnwAlqidpMLM335xCeubD5aVnwbD3hdWECqr2J31yHJlBocZyRBV7YfoeyPZRMziIQnO1moZNGV6rh2tJ4oWsPhyphenhyphenOFlVYNAENtYO7FcSlChN4p79Nppq6rwQm-oWjMdm8/s1600/MissPeregrine.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="718" data-original-width="713" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiorZ5PutVNxlgnwAlqidpMLM335xCeubD5aVnwbD3hdWECqr2J31yHJlBocZyRBV7YfoeyPZRMziIQnO1moZNGV6rh2tJ4oWsPhyphenhyphenOFlVYNAENtYO7FcSlChN4p79Nppq6rwQm-oWjMdm8/s320/MissPeregrine.jpg" width="317" /></a></div>
Tuhaflıklar bitmedi!<br />
<br /><div><div>Tuhaf Çocuklar Serisi:</div><div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/09/bayan-peregrinenin-tuhaf-cocuklar.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/09/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-golge.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2016/11/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-ruhlar.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi</a></div><div><a href="http://www.kitapkritigi.net/2020/04/bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklar-gunler.html" rel="nofollow" target="_blank">Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Günler Haritası</a></div><div>Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Kuşlar Meclisi</div></div><div>Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)</div>
<br />
Jacob eve dönmüştür. Ailesi akıl hastanesine yatırılmasını düşünmektedir. Hatta yolculuğun hazırlığı tamamlanmış yola koyulacaklardı. Bayan Peregrine ve Tuhaf Çocuklar birden bitiverdiler!<br />
<br />
İki dünya arasındaki çizginin yok olmasıyla Jacob denge kurmaya çalışmaktadır. Ancak büyükbabası hakkında beklenmedik keşifler onu Amerika'da bir kovalamacanın içine sokacaktır. Öyle ki durumdan hakkında hiçbir bilgisi yoktur ve kendisini bir savaşın ortasında bulur ki bu sefer düşman gölgelerin kendisi değildir!<br />
<br />
Kitap üç günde bitti, yani üslup anımsadığım gibi akıyor, yormuyor. Ancak bu kitap kendim hakkında da küçük bir yolculuk oldu. İlk üçlüyü okuyalı dört sene olmuştu ve ben artık olay örgüsünü unutmuşum. Yaşlanıyorum sanırım! Kitabın içinde ilerlerken bir yandan da önceki kitapları düşünüyordum. Tuhaf Çocuklar'da ne vardı?<br />
<br />
Tuhaf Çocuklar dünya tarafından kabul görmemiş <i>tuhaf </i>yeteneklere sahip çocuklardır. <i>Ymbryne'</i>ler tarafından oluşturulan zaman döngülerinin içinde yaşamaktadırlar. Ancak tuhafların peşinde hortlaklar ve gölgeler vardır! İşte bunlara karşı verilen savaştan bizim tuhaflar galip gelmiştir.<br />
<br />
İlk üçlüyle dördüncü arasında bu kadar uzun zaman olunca ve kendimle ilgili bu -yaşlandım ve unuttum- cebelleşmesi baş gösterince daha geniş anımsatıcı kısımlar beklemeye başladım. Ancak yoktu. Küçük küçük metinler var. Bunun genişletilmemesinin sebebi de dördüncü kitaptaki olayların ilk üç ile doğrudan bağlantısı olmaması diye düşünüyorum. Abe'in geride bıraktığı sırların peşindeyiz bu sefer.<br />
<br />
Jacob tuhaflar dünyasına bir üne kavuşmuştur. Ancak diğer yandan da bir şarlatan olarak görülmektedir. <i>Ymbryne'</i>lere muhalif olan bir hareket de başlamıştır. Tüm bunlarla uğraşırlarken bir tuhaflar dünyasının yeniden yapılandırılması ve gölgelerle yaşanın savaşın yaralarının sarılması için gayret gösterirler.<br />
<br />
Bizim tuhaflara Arka Bahçe'de çeşitli görevler verirler ama bastıbacaklar -yüzlerce yıl yaşındalar! (Jacob hariç)- burun bükerler. İşlerin nasıl bir çıkmaza doğru gittiğinden haberleri yoktur ve Abe Portman gerçeğini belki de bilmiyorlar!<br />
<br />
Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Mayıs 2019 tarihli ilk baskısı.<br />
<span id="goog_1176810418"></span><a href="https://www.blogger.com/"></a><span id="goog_1176810419"></span><a href="http://www.ithaki.com.tr/urun/gunler-haritasi-bayan-peregrinein-tuhaf-cocuklari-4/" target="_blank">İthaki.com.tr</a><br />
<br />
Sağlıcakla.</div>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-36908285453751944692020-04-19T05:18:00.001-07:002020-08-06T08:31:48.092-07:00Bütün HikayleriEdger Allan Poe'nun bütün hikayelerinin tek cilt altında toplanmış olduğu bu baskıyı yıllardır gözüme kestirmiştim ancak okumak için zaman bulamayacağımdan edinememiştim. Karantina günleri benim için bu zamanı oluşturdu.<br />
<br />
Edger Allan Poe'nun dünyalar arasındaki geçişlerini okumak çok güzeldi! Hikayeler tarih sıralamasına sahip olduğu için Poe'nun üslubundaki geçişleri, ilerleyişleri okumak ve hissetmek apayrı bir güzellik oldu!<br />
<br />
İlk zamanları daha şiirsel bir üslup varken bu üslubu giderek sadeleşiyor. Zamanın keşfetme ilhamı onda vücut buluyor ve keşif gezilere türlü maceralarla karşılaşmak üzere çıkıyoruz!<br />
<br />
Kitabın arka kapağıdan:<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inanlara adıyorum. - Edger Allan Poe</blockquote>
Kitabın en büyük hadikapı dipnotları notlar olarak kitabın sonuna taşımışlar. 968 sayfalık kitapta ileri geri gitmek zorlayıcı olabiliyor.<br />
<br />
Diğer bir problem de İthaki'den beklemediğim baskı hataları! Birden fazlalar. Öyle ki daha ikinci başlıkta karşımıza çıkıyor. "E. A., Poe Üzerine"de ikinci harfin sonunda fazladan bir noktalama işareti, virgül çıkıyor!<br />
<br />
Edger Allan Poe'nun <i>Yazmanın Felsefesi</i> ile kitap başlıyor. <i>Kuzgun </i>şiirini örnekleyerek yazınını açıklıyor.<br />
<br />
Ardından Charles Baudelaire'in <i>E. A. Poe Üzerine </i>önsözü geliyor. Ben bu kısmı çok hızlı geçtiğimi itiraf edeceğim. Çünkü Poe öyküleri için çok sabırsızdım!<br />
<br />
<i>Şişede Bulunan Not </i>ailesi ve vatanı hakkında söyleyecek pek bir şeyi olmayan birisinin denize açılmasıyla yazdıklarını bir şişeye koyarak başına gelenleri okuyoruz. Onları alabora eden neydi?<br />
<br />
<i>Berenice </i>ile kuzeni birlikte büyümüşlerdir ve adım adım bir imkansız aşka ilerlemektedir. <i>Var oluşundaki tuhaf anomali </i>güzel dişlere ve bir küreğe bedeldi.<br />
<br />
<i>Morelle </i>ile bir arkadaş topluluğunda tanışmışlardı bu başlangıç onların sonuydu.<br />
<br />
<i>Bir Aslanın Hayatından Pasajlar (Aslanlaşma) </i>Robert burunoloji üzerine çalışmak istediğini babasına açıklar. Peki nedir burunoloji ve bir burun yoksa nasıl çalışır?<br />
<br />
<i>Hans Pfaal Diye Birinin Benzeri Görülmemiş Serüveni'</i>nde Hans Pfaal'ın Rotterdam'da neden olduğu kargaşayı ve Ay'a gidişini okuyoruz! (Öykü 1835 tarihini taşıyor. Ay'a ayak basma 1969 yılında!)<br />
<br />
<i>Randevu (Vizyoner) </i>Tanışı kendisini evine davet etmiştir, korkunç gerçek sonda görülecektir.<br />
<br />
<i>Bon-Bon </i>sıradışı niteliklere sahiptir. Gece ansızın gelen misafiriyse daha da ilginçtir.<br />
<br />
<i>Gölge: Bir Mesel'</i>de gölgeler diyarından bizlere yazandan alacağımız mesele kulak verin!<br />
<br />
<i>Nefesini Yitirmek "Blackwood'a Ne Uygun Olan, Ne de Olmayan Bir Öykü. </i>Ya nefessiz kalsaydınız ve hala hareket halinde olsaydınız? Yaşıyor musunuz? Öldünüz mü? Kim inanır!<br />
<br />
<i>Veba Kralı'</i>nın karşısına denizciler çıkar! Kendilerini zorla akşam yemeğine davet ettirmişlerdir.<br />
<br />
<i>Metzengerstein</i>. Dehşet ve ölümün asırlardır kol gezdiği bir tarihte, bir atın öyküsüdür karşımızda duran ateşler içindeki karanlık!<br />
<br />
<i>Dük De L'Omelette </i>ile Şeytan karşı karşıyadır.<br />
<br />
<i>Dört Hayvan Bir Arada; İnsan-Zürafa. </i>Şimdi üç bin sekiz yüz otuz senesinde olduğunuzu düşünün.<br />
<br />
<i>Bir Kudüs Öyküsü </i>cemaatten bağış toplayanların verdiği bir sınavdır.<br />
<br />
<i>Aldatma </i>soyluların düellosudur.<br />
<br />
<i>Ligeia </i>gölgeler diyarına gitmiş sevgili Leydi Ligeia! Bu gözler kimin?<br />
<br />
<i>Bir Blackwood Makalesi Nası Yazılır? </i>Bu ipuçlarını kullanarak kesinlikle bir makale yazabilirsiniz ipuçlar da Bay Blackwood'un kendisinden!<br />
<br />
<i>Kötü Bir Durum: Zamanın Tırpanı'</i>nda Bay Blacwood'tan alınmış derslerle bir makale yazılır.<br />
<br />
<i>Sessizlik Bir Masal: (Siope) </i>İblis konuşuyor.<br />
<br />
<i>Bitmiş Adam Son Bugaboo ve Kickapoo Seferi'nden Bir Öykü. </i>Fahri Tuğgeneral John A.B.C Smith'in ardında yatan gizem!<br />
<br />
<i>Çan Kulesindeki Şeytan </i>Dünyanın en güzel yerinin Hollanda'daki Vondervotteimittis kasabası olduğunu biliyor muydunuz? Ya çan bir kere fazla çalarsa?<br />
<br />
<i>Eiros'la Charmion'un Konuşması. </i>Onları gölgeler yahut ışıklar diyarından dinliyoruz!<br />
<br />
<i>Girdaba İniş. </i>Denizin en dibine yolculuktan sağ çıkmak.<br />
<br />
<i>Julius Rodman'in Günlüğü Kuzey Amerika'daki Rocky Dağları'nı Geçen İlk Uygar İnsanın Anlatısı. </i>Kuzey'e doğru bir keşif gezisi başlar!<br />
<br />
<i>Kalabalıkların Adamı </i>tenhada duramaz.<br />
<br />
<i>Morgue Sokağı Cinayetleri'</i>ni Mösyö C. Auguste Dupin çözecektir. Mösyö Dupin ile burada karşılaşıyoruz.(Mösyö C. Auguste Dupin ile 1841 yılında tanışıyoruz. Bay Sherlock Holmes ile de 1891 yılında.)<br />
<br />
<i>Usher Evi'nin Çöküşü. </i>Kasvetli bir ev kefene sarılmıştır.<br />
<br />
<i>William Wilson'</i>ın gerçek adını bilmiyoruz. Sayfayı gerçek adıyla kirletmek istememiştir ancak kendisinden bir tane daha vardır?!<br />
<br />
<i>Peri Adası'</i>nda çöken karanlığın içerisinde kaybolan bir peri.<br />
<br />
<i>Monos İle Una'nın Konuşması </i> Gölgelerden gelir sesleri.<br />
<br />
<i>Şeytan'la Asla Kafan Üstüne Bahse Girme </i>çünkü bir arkadaş bu bahsi çok fazla tutmak istemiştir..<br />
<br />
<i>Bir Haftada Üç Pazar </i>şartı koşmuştur büyük amcası Rumgudgeon evlenmeleri için. Bir haftada üç pazar yan yana gelirse sevdiğine kavuşabilecektir.<br />
<br />
<i>Eleonora </i>gençliğinde sevdiği kızdı ve kuziniydi ve yeminini bozacak mıydı?<br />
<i><br /></i>
<i>Oval Portre </i>canlı gibiydi. Belki de canlıydı!<br />
<i><br /></i>
<i>Kızıl Ölümün Maskesi </i>demişlerdi salgın hastalığın adına ve herkesten uzakta kilit altında yaşayacaktı. Maskeli balo verildi!<br />
<i><br /></i>
<i>Marie Rogêt'nin Sırrı "MORGUE SOKAĞI CİNAYETLERİNİN DEVAMI" </i>Mösyö Dupin tarafından çözülecektir. Bu olaya benzer bir kurban başka bir kıtada da yaşanmıştır: <a href="https://en.wikipedia.org/wiki/Mary_Rogers" target="_blank">Mary Rogers</a>.<br />
<i><br /></i>
<i>Kuyu ve Sarkaç. </i>İdam hükmünüz verilse ne hissederdiniz?<br />
<i><br /></i>
<i>Gammaz Yürek </i>Cehennemden gelen pek çok sesi işitiyordu. Deli miydi?<br />
<i><br /></i>
<i>Altn Böcek </i>bir gizemin ilk anahtarı.<br />
<i><br /></i>
<i>Kara Kedi </i>uğursuzluk mudur? Sizi ele veren bir gerçek midir?<br />
<i><br /></i>
<i>Dolandırıclık Pozitif Bilimlerden Biri </i>üzerine açıklamadır. Yöntemler şaşırtıcıdır!<br />
<i><br /></i>
<i>Bir Engebei Dağlar Öyküsü </i>Augustus Bedloe'nun etrafını sarmıştır. Ölü müdür diri mi?<br />
<br />
<i>Gözlük </i>görmenizi sağlar! Aşkın ise gözü kördür.<br />
<br />
<i>Balon Şakası </i>hava balonuyla Anlantik geçiliyor!<br />
<br />
<i>Hipnoz Altında İfşa </i>kabul edilebilir gerçekler midir?<br />
<br />
<i>Diri Diri Gömülüş </i>öldü sanılsa da ölmemiş olanların farkında olmadan toprağın altında kalması!<br />
<br />
<i>Uzun Sandık </i>gemiye yüklenmiştir. İçindeki sırlarla birlikte.<br />
<br />
<i>Tuhaflık Meleği BİR FANTEZİ </i>Kim demiş tuhaflıkların gerçekleşmediğini?<br />
<br />
<i>"Sen Yaptın" </i>Bay Barnabas Shuttleworthy günlerdir ortada yoktur ve çok yakın arkadaşı Yaşlı Charles Goodfellow bir arama ekibi toplamaktadır.<br />
<br />
<i>Çalınan Mektup</i>'u Mösyö Auguste Dupin bulabilecek midir?<br />
<br />
<i>Bay Thingum Bob'ın Yazın Hayatı </i>bizleri bir editörün kendi ağzından yazın yolundaki ilerleyişini gösteriyor.<br />
<br />
<i>Şehrazat'ın 1002. Masalı'</i>nı okuyoruz!<br />
<br />
<i>Mumyayla Konuşma</i> sandukanın açılmasıyla başladı.<br />
<br />
<i>Sözcüklerin Gücü</i>'nü konuşuyor Oinos ile Agathos.<br />
<br />
<i>Zıtlık Şetyanı</i>'nda frenolojistlerin araşatırmalarına dair sonuçları görüyoruz.<br />
<br />
<i>Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler</i>'in hipnotizmaya dayandığını baştan belirtelim. Daha önce kimse ölmek üzereyken hipnotize edilmemiştir.<br />
<br />
<i>Dr. Karan ile Prof. Telek'in Sistemi </i>bir akıl hastanesinde uygulanmaktadır!<br />
<br />
<i>Sfenks </i>kolera salgınında uzaktan yaklaşmaktadır.<br />
<br />
<i>Amontillado Fıçısı </i>bir mahzendedir, içinde gölgeler!<br />
<br />
<i>Arnheim Arazisi'</i>nin genişliğine bakınız.<br />
<br />
<i>Mellonta Tauta "Skylark" Balonunun İçinde</i>'n iğrenç yolculuğun notları vardır.<br />
<br />
<i>Aksak Kurbağa </i>kralın soytarısıdır. Şakasını hazırlamış adım adım sona yaklaşmaktadır.<br />
<br />
<i>Bir Makaleyi X'lemek </i>sansür müdür?<br />
<br />
<i>Von Kempelen'in Buluşu </i>neleri saklayabilir?<br />
<br />
<i>Landor'un Yazlığı "Arnheim Arazisi'ne Bir Ek </i>ile Bay Landor'un evini görüyoruz.<br />
<br />
<i>Wissahiccon'da Bir Sabah </i>bir geyik gezmektedir.<br />
<br />
<i>Eşya Felsefesi </i>dekorasyonun inceliklerini milletler kırınımında görüyoruz.<br />
<br />
<i>Nuntucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü </i>bir kısa roman aslında ve Gordon Pym'in denize açıldıktan sonra başından geçen <i>tuhaf </i>olaylara tanık oluyoruz.<br />
<br />
<i>Maelzel'in Satranç Oyuncusu </i>Türk olarak da bilinir peki nasıl çalışır?<br />
<br />
<i>Astoria </i>ticaret savaşları.<br />
<br />
<i>Deniz Feneri </i>Poe'nun bitmemiş öyküsü.<br />
<br />
Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Dost Körpe çevirisiyle Kasım 2019 tarihli 13. baskısı.<br />
<a href="https://www.ilknokta.com/edgar-allan-poe/butun-hikayeleri-edgar-allan-poe-ciltli.htm" target="_blank">İlknokta.com</a><br />
<br />
<br />
<br />Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-57252778369769835562020-04-19T02:30:00.000-07:002020-04-24T00:41:31.748-07:00Kutsal Dedektiflik BürosuDouglas Adam kitabı. Dirk Gently ile tanışıyoruz.<br />
<br />
<u>Kutsal Dedektiflik Bürosu</u><br />
<a href="https://www.kitapkritigi.net/2020/02/ruhun-uzun-karanlk-cay-saati.html" target="_blank">Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati</a><br />
<br />
Kitabın anadilindeki adındaki bir kelime çeviride kişileri zorluyor ki çevirilerde farklı isimleri görmenin sebebi de budur. "Holistic" kelimesinin karşılığında parçaları tek tek ele almaktan ziyade bu parçaların oluşturduğu bütünü görmeye çalışmak. Bir bakıma tümden gelim diyebiliriz. Dirk Gently her şeyin bir bütüncül yapı oluşturduğuna inanıyor.<br />
<br />
Tercümelerin de buradan yola çıkarak gerçekleştiğini düşünüyorum. Ancak bence olması gereken <u>Bütünsel</u> Dedektiflik Bürosu'dur. Kitabın ilerleyen sayfalarında Dirk Gently'nin bürosundaki tabelayı da zaten bu şekilde görüyoruz:<br />
<br />
Dirk Gently'nin Bütünsel Detektiflik Bürosu. Biz bir suçu BÜTÜNSEL çözeriz. Biz bir kişiyi BÜTÜNSEL buluruz. Sorununuza BÜTÜNSEL bir çözüm bulmak için bugün telefon edin. (Kayıp kediler ve çapraşık boşanma konularında uzmanız.) 33a Peckender sokak, Londra K1 01-354 9112 (sayfa164)<br />
<br />
Tercümeyle ilgili hassasiyet burada başlıyor. Çünkü dile yeni kelime kazandırma, nasıl yazılmasının gerekliliği gibi çalışmalar bir bakıma bu yolla da gerçekleşiyor. Tutarlılık kelimelerdeki anlam için önem arzediyor. Haliyle yazım şekilleri de kelimelerdeki tutarlılıkla birlikte ilerliyor. Başlıktaki "dedektif" ile metnin içindeki "detektik" farklı şekilde yazılmış ve tashihten geçmiş. Bu şekilde farklılıklar çalışmaların aksadığı izlenimi uyandırıyor.<br />
<br />
Douglas Adams kitapta kişileri betimlemiyor. Bu yüzden tanışmak kimileri için uzun sürebilir çünkü bir anda bir yerlerden isimler fırlayabiliyor. Haliyle yazarın yaratmak istediği ortama çok uygun bir davranış bu.<br />
<br />
Dirk Gently hapse düşerek eğitim hayatından ayrılmıştır. Bunun sebebi de rüyasında sınav sorularını görmesidir (?)<br />
<br />
Peki inanıyor musunuz? Eğer inanmakla zaman kaybetmek istemiyorsanız sizin için lazım olan bir <i>Elektronik Keşiş!</i><br />
<blockquote class="tr_bq">
Elektronik keşiş, bulaşık makinesi ve video kayıt cihazı gibi, zaman kaybını önlemek için yapılmış bir makinaydı. Bulaşık makinaları can sıkıcı tabakları sizin için yıkar, böylece sizi onları yıkama sıkıntısından kurtartır, video kayıt cihazları can sıkıcı televizyonu sizin için izler, böyece sizi izlemek sıkıntısından kurtarır. Elektronik keşişler de sizin için birşeylere inanır ve böylece herkesin sizden inanmanızı beklediği bütün o şeylere inanmak gibi gittikçe zahmeti artan bir işi yapmaktan sizi kurtarır. (sayfa 10)</blockquote>
Elektronik keşişleriniz hazırsa bütünsellik üzerine ilerleyelim:<br />
<blockquote class="tr_bq">
Kral bu zamanbilim kürsüsünü kurdu. Bunu yapmaktaki amaci, bir şeyin başka bir şeyin ardından olmasının özel bir nedeni olup olmadığını anlamak ve eğer böyle bir şey varsa, bunun nasn nasıl durdurulacağını öğrenmekti. (sayfa 24)</blockquote>
Herkes ve her şey bütünün bir parçasıysa ve bu bütün içerisinde bir kelebeğin kanat çırpmasının dev dalgalar oluşturmasında özel bir neden varsa bu özel neden niçin bulunmaktadır? Neye hizmet etmektedir? Bunu görebiliyor muyuz?<br />
<br />
Bu kaosun içinde güzel bir yolculuğa hazırlanın. Yolunuzu kaybetsenizde aslında yolunuzu kaybetmemişsinizdir.<br />
<br />
WayForward Technologies II firmasının sahibi Gordon Way arabasının bagajını kapatmaya çalışırken öldürülür. Telefonda kızkardeşi Susan Way'e telefonda mesaj bırakmaktadır. İşler burada çetrefilleşir. Dünya bir tehtit altındadır!<br />
<br />
Kitap:<br />
<a href="https://www.nadirkitap.com/kitapara_sonuc.php?kelime=Kutsal+dedektiflik+b%FCrosu" target="_blank">Nadirkitap.com</a><br />
<br />
<br />
<br />Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-3078892856860007072020-03-29T05:37:00.003-07:002020-04-09T06:48:33.658-07:00Son Av<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXuwd9kKzjFEWDMzMdUhyoJJNtBnEDarrRLDhdiXqbdpF0yWnxP_N2sA9CMkkSTZaGwcpjkgnAJhsOncwiHwKW_kPvNH6F6cHmcbS5HeReygfMAhrDsW82hJPtpCx9PKQp3e6T6QjJfWE/s1600/SonAv.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; display: inline !important; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1143" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXuwd9kKzjFEWDMzMdUhyoJJNtBnEDarrRLDhdiXqbdpF0yWnxP_N2sA9CMkkSTZaGwcpjkgnAJhsOncwiHwKW_kPvNH6F6cHmcbS5HeReygfMAhrDsW82hJPtpCx9PKQp3e6T6QjJfWE/s200/SonAv.jpg" width="142" /></a><br />
Grange'ın yeni kitabı. Bu karantina günlerine polisiye yakışacaktır elbet.<br />
<br />
Niemans adlı Fransız komiser başına gelen elim olaydan sonra sahadan çekilmiş ve eğitimci olarak devam etmektedir. Ancak yeni kurulan bir ekibin içine dahil edilmiştir. Danışman olarak vakalara yardım edecektir. Ancak ekip tek başına kendisinden oluşmaktadır.<br />
<br />
Niemans'ın isteği üzerine ekibe birisi daha katılmıştır. Ivana Slav genç bir polistir. Fransa-Almanya sınırında yaşanan bir cinayeti aydınlatmak için Alman polisiyle birlikte çalışacaklardır.<br />
<br />
Öldürülen ise ekonomik bir imparatorluğa sahip bir ailenin genç varislerinden birisidir. İpuçları çok belirsizdir. Tek büyük ipucu varis bir av yöntemine göre <i>-pirsch-</i> öldürülmüştür ve bu yönteme göre <i>temizlenmiştir. </i>Bu ikilinin ilk sorgusu aile doktoruyla başladı.<br />
<br />
Ölüm von Geyesberglerin kendi arazi olan Kara Orman'de gerçekleşmiştir. Bu orman ailenin kendi partileri özenle baktıkları, yetiştirdikleri bir özel mülk.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Aristokratın tek bir meydan okuması vardır, kan. (sayfa 276)</blockquote>
Peki bu meydan okuma sadece hayvanlara karşı mıdır? Yoksa insanlar bu <i>av partisinin </i>neresindedir?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Soy her şeydir ve öğrenim aşağı tabakalardan biri için zavallı bir umuttur. (sayfa 279) </blockquote>
Avlanma ile toplumsal yaşam arasındaki bağ ve bağlamlar yadsınamaz benzerlikler sergiliyor... İnsan en tepedeki avcı durumunda. Bizi avlayan var mı? Belki de Covid-19 bizim avcımızdır?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Gerçek çevreciler avcılardır. Bu doğru. Ormanı tehdit eden en büyük tehlike, aşırı kalabalıklaşmadır. (sayfa 71)</blockquote>
Av ve avcılığı insan harici düşündüğümüzde tamamen doğal ve dengeli oluyor. Hatta durumu kabulleniyoruz. Ancak insan işin içine girince olaylar çetrefilleşiyor.<br />
<br />
İnsan insanı avlar mı?<br />
<br />
Bendeki kitap Tankut Gökçe çevirisiyle Şubat 2020 tarihli ilk baskısı<br />
<br />
Kitap:<br />
<a href="https://www.dogankitap.com.tr/kitap/son-av" target="_blank">Doğan Kitap</a>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-70997538241178320322020-03-21T06:05:00.001-07:002020-03-21T06:05:05.050-07:00Bir Köpeğin AraştırmalarıFranz Kafka öyküsü. Bu seferki biraz uzunca çünkü bu kitabında bir <i>köpeğin </i>yaşamını ve yaşamındaki adanmışlıkları okuyoruz.<br />
<br />
Köpek olma felsefesini de görüyoruz, köpek olmanın ne demek olduğunu da anlıyoruz, varlığının kaynağına kadar düşünüyoruz.<br />
<br />
İnsanlar ne kadar köpekse köpeklerin de o kadar insan olduğunu düşünmemek elde değil.<br />
<br />
Köpeğimizin araştırmaları yemek üzerine, toprağın verdiği yemeği neden hava da vermesin? Havanın yemek vermesi için ne kadar beklemek lazım ve ne yapmak lazım?<br />
<br />
Belki de <i>yememek </i>lazım.<br />
<br />
Kitabın her cümlesini birden fazla kere okumam gerekti. Anlaşılmazlığından değil. Her okuyuşumda bambaşka düşünceler içerisinde kaldım. Köpeğin peşinden gittiğinizi düşünürken kendi kaybolmuşluğunuzda boğulabilirsiniz!<br />
<br />
Bu korona salgınında evde kalınız ve bol bol okuyunuz. Unutmayın ki size bir şey olmasa bile virüsü taşıdığınız ve çok sevdiğiniz kişi koronadan dolayı ölebilir!<br />
<br />
Sağlıklı günler!<br />
<br />
Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisi.<br />
<br />
<br />Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-43623147553419979672020-03-21T06:03:00.001-07:002020-03-29T05:38:05.055-07:00AteşHenri Barbusse kitabı. Birinci Dünya Savaşı'nın aslında kimler için olduğunu gösteren bir kitap.<br />
<br />
Kitabın ben dili ile ilerliyor ancak bir yandan da sanki bir fanus içerisinde saflarda ilerliyorsunuz. Yazar sizi tamamen savaşın içine sokmuyor ama savaştan da uzak tutmuyor. Bir başka deyişle üzerine kan bulaşmıyor ama kanın kokusunu ve tadını alıyorsunuz.<br />
<br />
Ancak bu hissiyat savaşın en korkutu zamanlarnda devam etmiyor. Üzerinizde mermiler uçuşurken yerde çamurun içine batmış şekilde bekliyorsunuz. Bu bekleyişe hareket ederseniz vurulacağınızın korkusuyla birlikte; çamurun içinde saplandığınz için hareket etmek istesenizde hareket edemediğinizin korkusu katılıyor.<br />
<br />
Bu hissiyatla savaş hatlarında geziniyoruz. Barut kokusu, kan kokusu, çamur ve lağım kokusu birbirine karışıyor. Hatlarda bu kokuların, tatların içinde kimler yaşıyor?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bu savaşta başlarını, buralarda mazgal deliklerinde, tehlikeye sokmuş aydın, sanatçı veya zengin hemen hemen hiç olmamıştır. Eğer olmuşsa tesadüfen buradan geçerken olmuştur ve muhakkak ki, başındaki kepi sırma şeritlidir. (sayfa 24)</blockquote>
Savaşı yaşayanlar ve savaşı isteyenler arasındaki çizgi böyle çiziliyor denebilir mi?<br />
<br />
Siperlerin dibinde benzer düzenin farklı ifadesini de görüyoruz. Bir bakıma insanın gerçek yüzü böylece görülüyor.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Her bitli asker, kendi arkadaşının sırtından yaşar, eğer sen karavanadan en iyi parçayı alır ya da bir anggaryayı atlatırsan ve görevde en rahat yeri alırsan, muhakkak bundan arkadaşların zarar görür. (sayfa 38)</blockquote>
İnsanın temel düzeni ortaya böylece çıkıyor. Hepimiz çamurun içindeyiz. Ama bizim mecmualarda okuduğumuzu hep çamurun cilde iyi geldiğidir.<br />
<blockquote class="tr_bq">
On beş aydır biz böyle şeyler okuyoruz; on beş aydır, müdür, yazarlara: "Omuzdaşlar, siz bütün bunlarla şu kirletmemiz lazım gelen şu dört beyaz sayfayı bulayınız," diyor. (sayfa 43) </blockquote>
Savaşı kim istiyor sorusuna gizli bir cevap bu. Peki insanın ihtiyacı mıdır savaşmak?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Ne kadar şeyler bulursam hepsiniz alıp, hepsini yapacağım. Başkalarıyla savaşmak ve kan çıkıncaya kadar, bok içinde didişmeye <i>mecbur </i>olmadan yaşayacağım. İki elimi lüks bir eşya gibi kıpırdatmadan yorganın üstüne koyacağım. Yorganın altında bacaklarım, yukarıdan aşağıya sıcacık olacak. (sayfa 61)</blockquote>
Peki <i>kendi </i>askerlerine karşı insanlık nasıl bekliyor?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Yalnız kollarını değil, ellerini de açıp, bizi karşılayan bu cömert insanlar! (sayfa 76)</blockquote>
İnsanlığın geninde var olan bir sıkıntı belli ki bu. Yoksa savaşa ihtiyaç olmaz ve birbirini öldürmek için uğraşmazdı. Sosyal düzen oluşurken bu gendeki <i>sorun</i> sosyal düzene de yansımış. Ama insan böyledir işte.<br />
<blockquote class="tr_bq">
İnsan her zaman birini kendine siper eder, dedi. (sayfa 125)</blockquote>
Başkalarını kendimize siper alıyoruz. İnsanlık <i>hiyerarşisinin </i>en üstünden en altına kadar bu sirayet etmiş. Yahut zaten hep vardı(?)<br />
<blockquote class="tr_bq">
Tüfekler de el yazılarına benzerler, hepsi birbirinden farklıdır. (sayfa 184)</blockquote>
Öyle ki hepsi aynı şekilde öldürmektedir insanlığı. Ölen insanlığın propagandası tüm insanlığın aklının kaybetmişliğinin göstergesi.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Tüm insanlığın çılgınlığı yüzünden, onlara zorla kabul ettirilen deli rolünü bir kez oynamak için. (sayfa 245)</blockquote>
Ancak unutulmamalı ki insanın içinde zaten bir delilik mevcut ki deli rolüne çok hızlı uyum sağlayabiliyoruz veya kabulleniyoruz ama ölen yine bizler oluyoruz.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Tüfek hangi taraftan atılırsa atılsın aynı ses çıkarır, aynı dili konuşur. Ama milletler aynı tüfeklerle birbirlerine saldırmaktan çekinmezler. (sayfa 288)</blockquote>
Bizler kimiz? Bizler <i>mutsuz</i> olanlarız.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bu dünyada hiçbir memlekete tek ülke denilemez... Doğru değil mi? Her memleket sınırları içerisinde iki ayrı üke var... Ve her bir memleket birbirine yabancı iki ülkeye ayrılmış. Cephede, orada çok mutsuzlar var; burada geride ise çok fazla mutlular var!..(sayfa 307)</blockquote>
Bizler <i>unutanlarız.</i><br />
<blockquote class="tr_bq">
Biz birer unutma makinesinden başka bir şey değiliz... İnsanlar biraz düşünen fakat özellikle unutan yaratıklardır İşte bizler böyleyiz... (sayfa 338)</blockquote>
Bizler <i>intihar edenleriz.</i><br />
<blockquote class="tr_bq">
Savaşan iki ordu intihar eden tek ordudur, diye bağırıyorduç (sayfa 340)</blockquote>
Bundan kurtulmanın tek bir yolu var.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Savaş düşüncesi ortadan kalkmadıkça, öldürülmedikçe, her devirde boğumaşmalar olacak... (sayfa 341)</blockquote>
Savaş düşüncesinin ortaya çıktığı eşitsizlik de öldürülmüş olacak haliyle.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bütün insanlar eşit olunca, birleşmez zorunda kalacaklar... (sayfa 348)</blockquote>
Peki biz neden eşitsizliği ortadan kaldıramıyoruz?<br />
<blockquote class="tr_bq">
Eğer her ulus, savaş tanrısına günde yüzbinlerce körpe delikanlının taze etini hediye ediyorsa, herhalde bundan faydalanan bir iki kışkırtıcıdır. (sayfa 348)</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
Yalnızca bunlar değil, bir de onlarla birlikte cennetlerinin morfini ile bizleri önce heyecanandıran ve sonra uyutan papazlar var. Ekonomistler, tarihçiler... Ne bileyim ben, daha kimler?.. Sizin kafaınızı teorik cümlelerle allak bullak ederler. (sayfa 351)</blockquote>
Kitap savaşın kanlı tadını aktarıyor ve savaşın ortadan kaldırılması için en temelde neler gerekli söylüyor.<br />
<br />
Katılmadığım bir nokta var, tüm insanlar birleşse ve eşit olsa bile bazıları kendilerinin daha eşit olduğunu savunacaktır. Çünkü bizde var olan bir bozukluk bunu defalarca kanıtlamıştır.<br />
<br />
Tüm kana susamışlar kanın miktarı ve kokusu karşısında bir zaman sonra elbette rahatsız olacaktır, peki o zamana kadar akan kanın hesabını kim verecek?<br />
<br />
Kitap:<br />
<a href="https://www.nadirkitap.com/kitapara.php?ara=aramayap&satici=0&tip=kitap&kitap_Adi=ate%FE&kategori=all&yazar=henri+barbusse&yayin_Evi=&ceviren=&yayin_Yeri=&saticisec=all&dil=0&isbn=&eskiyeni=0&tarih1=&tarih2=&fiyat1=&fiyat2=&siralama=fiyatartan&cilt=0" target="_blank">Nadir Kitap</a><br />
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-16276352819383070862020-02-22T01:38:00.000-08:002020-04-24T00:42:12.132-07:00Ruhun Uzun Karanlık Çay SaatiDouglas Adams'ın Dirk Gently devam kitabı. Şu sokağa çıkmanın yasak olduğu Covid-19 günlerinde Dirk Gently ile dostluk çok <i>bütünsel</i> olacak.<br />
<br />
<a href="https://www.kitapkritigi.net/2020/03/kutsal-dedektiflik-burosu.html" target="_blank">Kutsal Dedektiflik Bürosu</a><br />
<u>Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati</u><br />
<br />
Kitabın en sevdiğim yönlerinden birisi de kapağı oldu. Sarı ceket ve çorap, mavi yelek ve ayakkabı, bordo ayakkabı sizleri ruhunuzun uzun karanlık çay saatinde tanrılarla uğraştığımız bir rüyaya götürüyor.<br />
<br />
Her şey Heathrow Havaalanı'nda başladı. Bir patlamayla ortalık birbirine girer. Haliyle bütüncül dedektifimizin de bir şekilde işin içine gireceğini görebiliyoruz. Ancak bu bütüncül bağlantıların örgüsünün nasıl kurulacağını henüz bilmiyoruz. Dedektifimizin yol bulma yöntemini kullanarak kitabı okudum. Gittiği yeri biliyormuş gibi giden birisinin peşine takılmak suretiyle sayfaların peşinden gidiyorum.<br />
<br />
Kuzey'den gelen bir esinti bizi kitabın sonucuna doğru yavaş yavaş uçuruyor.<br />
<br />
Ya o buzdolabının kapısı açılsaydı?<br />
<br />
Bendeki kitap Alfa Yayınları'ndan İrem Kutluk çevirisiyle Ekim 2018 tarihli ikinci baskısı.<br />
<br />
Kitap:<br />
<a href="https://www.alfayayinlari.com/kitap.php?id=367655">Alfa Yayınları</a>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-76841839070102834672020-02-22T01:06:00.000-08:002020-02-22T01:11:42.627-08:00KasiyerSayaka Murata'nın kaleminden bir market kasiyerini anlatıyor.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Şimdi küçük bilgiler vermem lazım. Bu market, <i>konbini </i>olarak bilinen markettir. Bu marketler haftanın yedi günü, günün yirmi dört saati açıktırlar ve içinde, sıcak hızlı tüketim yiyeceklerden dondurulmuş gıdaya, tornavidadan, çatal kaşığa kadar her şey bulunabilir. Bu marketlerin hedefi de bu zaten. Japonya'ya gitme şansınız olursa bu marketlerin ne kadar çok kolaylık sağladığını görürsünüz. Gece karnınız mı acıktı? Çıkıp bir koşu bi' şeyler alır yersiniz. Benim en çok ziyaret ettiğim Family Mart idi. Kasiyerler para üstünü de doğrudan el ile vermezler, küçük para tepsisine koyarak uzatırlar. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kitabın sayfaları arasında ilerken bazı cümleler var ki tüm vuruculuğu üzerinde topluyor, ama bu vuruculuğu ima ediyor. Japon dili zaten bu şekildedir. İma üslubundadır. Çok kaba bir örnek vereyim. "Kapıyı kapat" demez, "içerisi serin mi oldu" der. Haliyle kitabın bu imalarının çok fazla olduğunu da unutmamak gerekiyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kitabın arka kapağı "Lütfen normal ol artık." cümlesiyle başlıyor. İşte bu benim kitabı daha çok okumaya iten bir durumdu. Bunun sebeplerin biri de <i>normal </i>kavramının iki kültür arasında çok farklı olduğunu biliyorum. İçinde yaşıyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Keiko Furukura toplumun algılarıyla kendi arasındaki algının farkını daha ilkokuldayken hissetmiş. Haliyle topluma karışma yöntemi olarak onları taklit etmeyi seçmiş. Çünkü <i>kendi </i>olduğunda toplum kabulleri dışına çıkmaya başlıyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Furukura Hanım, üniversitenin ilk sınıfında öğrenciyken yeni açılacak olan Smart-Market Hiiro İstasyonu şubesine başvurur ve işi alır ve o zamandan bu zamana yarı-zamanlı olarak çalışmaya devam eder. Ancak çevresindeki herkes onun tam zamanlı bir iş bulması gerektiğini ya da evlenmesi gerektiğini söyler. </div>
<blockquote class="tr_bq">
Market, zorla normalleştiren bir yer. Sen de çok geçmeden kalıba girersin. (sayfa 58)</blockquote>
Kitap böyle başladığında bir başkaldırı olarak düşünüyordum. Ancak bu baş kaldırı sistemden çok bireysel özgürlüğün üzerindeki çevre insanların baskısına karşı olmuş. Furukura Hanım hunharca çalışarak <i>normallerin </i>içerisinde eriyerek normalleşebileceğini bizlere gösteriyor. Standart insan taklidiyle yaşayabiliyor ve bununla mutlu oluyor.<br />
<br />
Kitabın kurgusunda Keiko Furukura'nın tuhaf olduğunu ve bunun bir şekilde doğuştan olduğunu görüyoruz. Ailevi problemi olmadığını da görüyoruyoruz. Keiko sadece <i>olduğu </i>gibi birisi. Çevresini incelediğimizde uyum probleminden dolayı biraz daha sessizleşiyor ve görünmez olmaya çalışıyor. Kasiyer olduğunda da firmanın el kitabındaki insanı taklit etmeye başlıyor ve haliyle üniformayı da giyince kasiyer olarak bilinir hale geliyor, Keiko Furukura değil ve kasiyer oluyor ve yaşamının merkezine bunu alıyor. Uyurken marketin sesleri kendisine ninni oluyor. Daha sonra karşısına mevcut yaşam düzeninin ilkel insanlık düzeninden farkı olmadığını düşünen bir kişi çıkıyor. Bu <i>ilkelliğin </i>üzerinde oldukça duruyor.<br />
<br />
Haliyle günümüz yaşamı da bunun zıttı durumuna düşüyor.<br />
<br />
Kitabın bir başkalıdırı mı yoksa bir ironi mi olduğunu düşündüm. Bir başkaldırı değil ve hayır ironi de değil. Mevcut durumun içerisinde ilkellikten uzak, çalışırak ve tektipleşerek anormalliğini de bu şekilde yaşamak isteyen Keiko Furukura'nın kasiyer olarak çalışmasını okuyoruz.<br />
<br />
Bendeki kitap Turkuvaz Kitap'tan H. Can Erkin çevirisiyle Aralık 2019 tarihli ikinci baskısı.Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-5732445306186371302020-02-09T01:36:00.000-08:002020-02-09T01:36:30.128-08:00Taşrada Düğün HazırlıklarıFranz Kafka kitabı. İki öyküden oluşuyor. Kitabı edinirken tek öykü gibi düşünmüştüm.<br />
<br />
Bendeki kitap Derya Öztürk çevirisiyle Olympia Yayınları'ndan 2019 tarihli baskısı.<br />
<br />
Eduard Raban yağmurlu bir güne adım atar. Yorgunluğunu da kendisiyle birlikte götürmektedir.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bütün gün ofiste canla başla çalıştıktan sonra insan tatil günlerinden bile zevk alamayacak kadar yorgun oluyor. (sayfa 6)</blockquote>
Sevdikleri onu beklemektedir yahut beklediğini sanmaktadır ya da beklemediklerini bile bile <i>Taşrada Düğün Hazırlıkları'</i>na gitmektedir Raban. Kendini bırakıp bedenini göndererek.<br />
<br />
<i>Yoldaki Çocuklar</i> camdan gelirler. Tüm dünyayı gezeceklerdir! Ancak kendisi çok yorgundur! Gidecekleri yerde görecekleri insanlar gariptir.<br />
"Orada garip insanlar göreceksin! Bir düşünsene, asla uyumuyorlar!"<br />
"Peki neden?"<br />
"Çünkü hiç yorulmuyorlar."<br />
"Neden?<br />
"Çünkü aptallar." (sayfa 39)<br />
<br />
Bu sefer kitapta karşılaştığım baskı hataları mevcut. Anlatım hatalarıyla, pekiştirme hatası gördüm. Kişi hatalarında özellikle durdum. Kafka özellikle o şekilde seçmiş olabilir mi diye ancak Raban'a bağladığı bir örgü gerçekleşmedi. Bu yüzden de baskıda hata olduğunu düşünüyorum.<br />
<br />
Bedenimizi gönderip kendinizin kalabileceği bir pazar diliyorum.Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-52568759950945301512020-01-26T03:31:00.001-08:002020-03-24T04:10:44.671-07:00MülksüzlerUrsula K. Le Guin kitabı.<br />
<br />
Kitabın adının altında bir alt başlık daha var: İkircikli Bir Ütopya. Kitabı kurcalanması yahut kitabın beni kurcalaması buradan başladı.<br />
<br />
Ütopya mı değil mi dengesizliğindeki bir kitap. Neresine basarsan orası daha ağır basacak. İster ütopya de ister distopya de istersen yaşamın ta kendisi de ya da fikirlerin çatışması de.<br />
<br />
Kitap Anarres ve Urras adlı iki gezegen ile örgüsünü kurmaya başlıyor. Kitabın ilk sayfalarında bu iki gezegenin krokilerini görüyoruz. Sonra da kitap başlıyor, o kadar sıradan gözüken cümleler hayatın tam olarak kendisini gösteriyor:<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bir duvar vardı.Önemli görünmüyordu. Kesilmemiş alardan örülmüş, kabaca sıvanmışı; erişkin biri üzerinden uzanıp bakabilir, bir çocuk bile üzerine tırmanabilirdi. Yolla kesiştiği yerde bir kapısı yoktu; orada yerin geometrisine indirgeniyordu: bir çizgiye, bir sınır düşüncesine. Ama düşünce gerçekti. Önemliydi. Yedi kuşak boyunca dünyada o duvardan daha önemli bir şey olmamıştı.<br />
Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü.Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.(sayfa 1)</blockquote>
Böylece başlayan kitap bir anda bitiveriyor ve başa döndüğünüzde aynı kelimelerin, aynı cümlelerin ne kadar çok sır barındırdığına hayret ediyorsunuz. Sözcüklerin içinde barındırdığı geçmişi görüyorsunuz.<br />
<br />
Doktor Shevek adında birisinin Dikkatli adında bir gemiyle uçuşa hazırlandığını anlıyoruz ve Shevek ile birlikte <i>yeni dünyayı </i>öğreniyor, bebek gözleriyle bakıyoruz. İşte böylece olayların içine giriyoruz.<br />
<br />
Muhteşem bir kurgu etrafınızı sarıyor. Kitap ilerledikçe her bir zerrenizin kurgu içerisinde dağıldığını hissediyorsunuz. Shevek'in yola çıkışıyla başlıyor. <i>Yol </i>imgesini kitap boyunca takip edeceksiniz. <i>Yol'</i>un çizgiselliği ile Zaman'ın çizgiselliği arasında gidip geleceksiniz. Ama şunu hiç unutmamak gerek, ya çizgisel değilse? Ya da çizgi gördüğümüz ve çizgi dediğimiz bile bir çizgi değilse? Şüpheyi hiç elden bırakmadan bir insana bile nasıl güvenirsiniz?<br />
<br />
Hiçbir şeye güvenemediğiniz bir ortamda gerçeğin ne olduğunu nasıl bileceksiniz?<br />
<br />
Shevek Dikkatli ile yola çıkar. Daha sonra bu yolculuğun Urras'a <i>doğru </i>olduğunu öğreniyoruz. Kurgunun çarkları hızlanmaya başlıyor, Shevek'in neden Urras'a gittiğini, Urras'tan insanların Anarres'e neden geldiğini bile öğreneceğiz.<br />
<br />
Urras ve Anarres, duvarın hangi tarafından bakarsanız artık, biri diğerinin ayı. Urras'takiler Anarres'e göç etmiştir. Yaşam Anarres'te çok çetindir ama hep bir yardım vardır. Kilit yoktur, mülk yoktur. Herkes ihtiyacı kadarını alır çünk fazlasına ihtiyacı yoktur. Urras'ta yaşam çok rahattır, fazlasını bile alabilirsin. Yaşam kolaydır. Mülkiyetçi bir yaşam vardır, kilitler vardır. Fazlasına sahip olanlar olduğu gibi yoksullari yoksunlar sınıfı da vardır.<br />
<br />
Kitabın baş karakteri Shevek'tir ve Shevek'in karşılaştığı, ilişki halinde olduğu insanlar da çevresinde bir bulut şeklindedir.<br />
<br />
Arz kelimesini gördüğüm anda kitabı <a href="http://www.kitapkritigi.net/search/label/Isaac%20Asimov" target="_blank">Asimov</a> kitapları arasında bir uzak galaksiye yerleştirmek istedim. Haliyle Arz'ın çöküşünden ve neredeyse yaşanamaz duruma geldiği bir <i>zamana</i> tekabül ediyor. Arz kelimesinin Asimov'a küçük bir gönderme mi yoksa kelime seçimi mi denk geldi? İkinci seçenek biraz olası ama olsun ben ilk düşünceyi de sevdim.<br />
<br />
Çok yerde Anarres'in anarşist bir düzene sahip olduğu ifade ediliyor. Le Guin de Odoculuğun anarşizm olduğunu söylüyor. Ama ben Odoculukta anarşizm hissetmedim.Mevcut Anarres'ten bahsediyorum Tam tersine en başından beri Odoculuk bir işçi sınıfı ayaklanması olarak gözüme gözüktü. Erkelere değil, mülk sahiplerine bir ayaklanma gibi gözüktü gözüme. Kitabın adından da yola çıkmış olabilir gri hücrelerim. Ancak daha sonra Anarres'teki yaşamı düşünmeye başladım. Öncelikle iyelik yok, özellikle vurgulanan kısım bu. Kimse bir kişiye veya bir nesneye sahip değil. Sadece onları <i>kullanıyor </i>veya <i>paylaşıyor. </i>Buna bilgi de dahil.<br />
<br />
Tabi benim düşündüğüm anarşizm ile ifade edilen anarşizm aynı mı onu da irdelemem gerekiyordu, belki de anarşizm ile ifade edilen başka bir şeydir? Aramıza dönen <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Anar%C5%9Fizm" target="_blank">Vikipedi'ye</a> sorduğumuzda yöneticisizlik anlamına geliyor. <a href="https://sozluk.gov.tr/" target="_blank">Sözlük</a>'ümüze baktığımızda kargaşacılık anlamına gelmektedir.<br />
<br />
Anarres'e geri bakalım; kargaşa yok; kargaşaçı var mı? Belki de Shevek'tir? Yönetimi sağlayan bir devlet yok, sadece işleri dağıtan bir sistem var. Herkes istediğini yapma <i>özgürlüğüne <u>sahip</u></i>. Kitap ilerleyen sayfalarda da bu konuyu da irdeliyor.<br />
<br />
Anarşizme geri dönünce; kelime bağlamında bir anarşi <u>düzeni</u> de göremedim. Benim hissettiğim anarşi daha vahşi bir anarşi değil, iş paylaşımını veya yapılması gerekli işleri dağıtan sistemi bile istememeli. Acaba Shevek anarşist mi?<br />
<br />
Ama şu da bir gerçek bir erk yok, sendikalar var ve herkes istediği sendikaya katılabilir veya istediği sendikayı kurabilir. İşte burada anarşizmin kime karşı anarşizm olduğu ile ilgili konuların tartışılması gerek. Devlet yok. Yerine geçen bir sendika da yok. Ama hayatta kalınması için yapılması gereken işler var. Yardımlaşmak gerek.<br />
<br />
Anarres'in eğitim ve kitap basımı ile ilgili kısımları çok ilgimi çekti. Her isteyen istediği kitabı basabilir ancak kağıt miktarı çok sınırlı Haliyle basılacaklar bir heyet tarafından irdeleniyor...<br />
<br />
Odoculuk belki Urras'ta anarşidir diyebiliriz ama Anarres'te anarşi midir?<br />
<br />
Kitabın sayfaları arasında ilerledikçe Anarres'te yaşam ile ilgili daha detaylı bilgiler alabiliyoruz. Gündelik yaşamda yapılması gereken işler yapılıyor ve ardından ortak yemekhanede buluşuluyor ve yemek yeniyor. İsteyen istediği kadar yiyebiliyor. Ama ihtiyacın fazlasını yemek de toplum tarafından <i>bencillik </i>ile ifade ediliyor. Büyük bir küfür.<br />
<br />
Cinsel yaşam için özel odalar var. İsteyenler kullanabiliyor. Evlilik yok, ama tek eşlilik seçilebiliyor ve böyle çiftler için yaşam alanı yani konut tahsis edilebiliyor.<br />
<br />
Bizler Shevek'in çocukluğundan Urras'a gidişi ve Anarres'e dönüşüne kadar hepsini okuyoruz, görüyoruz. Kurgu efsanevi bir güzelliğe ve akışa sahip. Olayla ortadan başlıyor. Sonra baştan ve sondan yaklaşarak ortada buluşuyor ve daha sonra da günümüze doğru akıyor. Bir zaman girdabı içinde bütünsel yaklaşımla kitabın içinde uçuyoruz.<br />
<br />
Urras ile Anarres arasında bir ticaret anlaşması var. Anarres'ten gerekli madenler Urras'a, Urras'tan da ihtiyaçlar Anarres'e geliyor. Ticaret bir iyelik midir, değil midir?<br />
<br />
İfadeler ve terimler o kadar keskin olmaya çalıştıkça bir o kadar anlamını yitiriyor gibi. Çünkü ortada büyük bir unsur var, insan ve bu insanın konuşabilmesi ve bilgisini yazılı hale getirerek tekrar ulaşabilmesi.<br />
<br />
Bilgilerin üssel olarak büyümesiyle sınıflandırılması da bir o kadar zorlaşıyor. Haliyle keskin tanımlar gri alanlarda kayboluyor ve o griliğe sıkışmışların canı çok yanıyor.<br />
<br />
Sınırın ne tarafından bakıldığına bağlı olarak ya içinde tutuyor ya da dışında. İç ve dış ayrımı için de haliyle sınır yaratma düşüncesi oluşturuluyor.<br />
<br />
Başka bir dünya mümkün ve bu da sınırların yok oluşunun <i>yolculuğuyla </i>sağlanacak. Bu yolculuk bir girdap şeklinde olacak.<br />
<br />
Korona ile cebelliştiğimiz bugünlerde mümkün olduğunca evde kalın, bol bol okuyun! Sağlıcakla!<br />
<br />
Bendeki kitap Metis Yayınları'ndan Levet Mollamustafaoğlu çevirisiyle Ocak 2019 tarihli 20. baskısı.<br />
<a href="https://www.metiskitap.com/catalog/book/5016" target="_blank">Metis Kitap</a>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-87837603429091467862020-01-26T01:21:00.000-08:002020-01-26T01:21:34.610-08:00AteşçiFranz Kafka kitabı. Amerika romanına giriş öyküsü diyebiliriz.<br />
<br />
Kitap iki öyküden oluşuyor: Ateşçi ve Mutsuzluk.<br />
<br />
<i>Ateşçi </i>ile Karl Rossman gemide seyahatin son raddesinde tanışırlar. Karl bir hizmetçi kadının iğfaline uğrayıp kadını hamile bıraktığı için Karl'ın ebeveynleri tarafından Amerika'ya gönderilmiştir ve daha onyedi yaşındadır.<br />
<br />
Karl gemiden ayrılacağı sırada şemsiyesini unuttuğunu fark eder ve yine gemide tanıştğı arkadaşına valizlerini emanet ederek şemsiyesini aramaya geminin derinliklerine döner. Ancak yolunu kaybeder ve Ateşçi ile karşılaşır.<br />
<br />
Ateşçi haksızlığa uğradığını düşünmektedir ve kaptanla görüşecektir. Ancak Karl'ı, dayısı beklemektedir ve Karl'ın bundan haberi yoktur! Peki valiz, kendi varlığımız kadar yalnız mıdır?<br />
<br />
<i>Mutsuzluk </i>sebebimiz ya varlığımız ise ve var olduğumuzu bile bilmiyorsak mutsuz olduğumuzu da bilmiyoruz demektir ama bunu hissediyorsak ve bundan kurtulmak için kapıları kapatmamız gerektiğine ve kendi içmizde kalmak istediğimiz için kapatmaya çalıştığımız bu kapıların sadece kendimiz tarafından kapatılmadığını anladığımızda farkında olmadığımız varlığımızın kendini kapatmasına bile yetisi olmadığını anlamanın dayanılır acısı içinde kıvranmaktan başka çaremiz yoktur. Bir hayalet hafifliğinde.<br />
<br />
<br />Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-25869417002195569592020-01-01T11:04:00.000-08:002020-01-01T11:06:32.847-08:00Aşkımız Eski Bir RomanAhmet Ümit'in yeni kitabı. Kitabın kapağının parça parça yayımlanmasıyla beraber kitabın <i>nedense </i>bir roman olacağını düşünmüştüm. Lakin öyle değil.<br />
<br />
Haliyle beklenti Bir Başkomser Nevzat romanıyken, öykü ile karşılaşınca okuyucu olarak benim dengelerim değişti.<br />
<br />
Kitabı şöyle düşünün; Başkomser'le Tatavla'da birer duble içerken, lafın lafı açtığı zamanlarda Başkomser'in aklına gelen tuhaf olayları anlatıyor. Konu da <i>tutku</i>dan genişlemiş de genişlemiş...<br />
<br />
Kitap üç öyküden oluşuyor;<br />
Aşkımız Eski Bir Roman<br />
Overlokçü Kız<br />
Sergey Nikolayeviç Jerkovskiye Ne Oldu?<br />
<br />
<i>Aşkımı Eski Bir Roman'</i>ın başlangıcı kitabın da hedefini gösteriyor.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bazı vakalarda katilin kim olduğunun giçbir önemi yoktur, cinayet silahı kimin elinde olursa olsun, kurbanı öldüren, aslında kendi tutkusudur. (sayfa 9)</blockquote>
Tutkunun sınırı nedir? Bu soru aslında merak etmenin sınırı nedir olarak aksediyor, haliyle bilim etiği tartışılerken tutku etiğinden hiç söz edilmiyor ya da aslında konu bu kadar derin olmamakla birlikte sadece bir haz peşinde koşmanın ilkel dürtüsü de olabilir.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Okur, hayatı boyunca hiç tanışmadığı, belki de hiç tanışamayacağı bir yazarın kitabını okurken onun en mahrem duygu ve düşüncelerini paylaşır. Yazar anlattığı hikayede, yarattığı kahramanların psikojilerinde aslında okurun ruhuna bir ayna tutmakta, bir anlamda okurun kendiyle yüzleşmesini sağlamaktadır. (sayfa 61)</blockquote>
Pera Palas'ta ölü bulunan bir adamın tuhaf hikayesini okuyoruz.<br />
<br />
<i>Overlokçu Kız </i>ölü bulunduğunda kardeşi elinde bıçakla oradaydı. Gözlerinin feri kaçmış, görmüyordu. Namus mu temizlendi? Namus kimin namusu?<br />
<br />
<i>Sergey Nikolayeviç Jerkovski'ye Ne Oldu</i>ğuna dair ekip kendi içinde çok konuştu. Ancak bu sırrın cevabı en inanmadıklarımızda saklı!<br />
<br />
Siz sevginiz, sevgiliniz için ne yapabilirsiniz? Sevginizi de sevgilinizi de öldürebilir misiniz? Peki bu sevgi midir?<br />
<br />
Kitapla ilgili atlanmaması gereken bir nokta daha var ki Ahmet Ümit kitabı Küçük İskender'e ithaf etmiş.<br />
<br />
Bendeki kitap Eylül 2019 tarihli Yapı Kredi Yayınları'ndan ilk baskısı.<br />
<br />
İyi seneler! Bol huzurlu bol kitaplı bir yıl dilerim.Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-52572802736042171882019-12-23T10:55:00.002-08:002020-03-15T04:42:00.212-07:00Bütün ŞiirleriOrhan Veli şiirlerinin bir araya getirilmiş hali. Öyle özlemişim ki Orhan Veli okumayı! Kitabımı bulamayınca tekrar aldım haliyle.<br />
<br />
Şiirleri listemeleyeceğim yahut bendeki hislerini tek tek yazmayacağım buraya. Kitabın köşelerine yazarım hislerimi belki yahut bir başka kağıda. Çünkü her okuduğumda, bir mısrasından başka mısrası arasında farklı yollarda kayboluyorum.<br />
<br />
Kitabın bir başka güzelliği de Garip kitabının önsözünün de basılması. <i>Garipleri </i>bir de Orhan Veli'den dinleyin.<br />
<br />
Şiirlerin baskılarına ve yayımlarına göre de tasnifleri var.<br />
<br />
Durup durup okurum artık belki bir bahar ayında sokakta yürürken de.<br />
<br />
Bendeki kitap Yapı Kredi Yayınları'ndan Ekim 2019 tarihli 54. baskısı.<br />
<br />
<br />
<br />Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-72990016825604044782019-12-23T10:45:00.001-08:002020-03-08T03:15:44.004-07:00Bir Açlık SanatçısıFranz Kafka kitabı.<br />
<br />
Kitap üç öyküden oluşuyor:<br />
Bir Açlık Sanatçısı<br />
Küçük Bir Kadın<br />
Şarkıcı Josephine Ya Da Fare Halkı<br />
<br />
<i>Bir Açlık Sanatçı</i>'sının hayatını okuyoruz. Profesyonel aç kalmaya olan ilginin yavaş yavaş yitmesini izliyoruz. Bir kafesin içerisinde ortak kanı olarak en fazla kırk gün aç kalan bir kişinin sanatına olan merakın yok oluşunu görüyoruz. Oysa sanatçı çok da bir şey istemiyor sadece aç kalmak istiyordu izleyenlerin ona inanmadığını bilse bile.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Hiç kimse gece gündüz, sürekli olarak açlık sanatçısını izleyemezdi. Bu yüzden de hiç kimse açlığın çok sıkı ve sürekli olduğuna dair ilk elde bir kanıt sunamazdı; bunu yalnızca açlık sanatçısı bilebilirdi. (sayfa 10)</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
Aç kalmanın ne kadar kolay olduğunu biliyordu, oysa diğerleri bunu bilmiyordu. Aç kalmak dünyanın en kolay şeyiydi. Sırrı falan yoktu ama insanlar yine de ona inanmıyordu. (sayfa 10) </blockquote>
Sanatçımı yiten ilginin sebebini de; kendisini <i>gece gündüz sürekli </i>izleyememesini de anlayamıyordu.<br />
<blockquote class="tr_bq">
... o daha fazla aç kalmaya dayanabilirken halk neden dayanamıyordu ki? sayfa (12)</blockquote>
<i>Açlık </i>her şekilde hepimiz kendi açlığımız içindeyiz <i>modern </i>dünyada sanatların tam ortasında.<br />
<br />
<i>Küçük Bir Kadın </i>ile yıldızı barışmadı dersek yeridir.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Eğer bir hayatın küçük parçaları en küçük parçalara bölünebilir ve her bir parçasına ayrı ayrı değer biçilebilirse, hayatımın her bir parçası ona göre bir kusur sayılırdı. Sık sık neden beni böyle gördüğünü merak ediyordum; belki benimle ilgili her şey onun güzellik algısına, adalet duygusuna, alışkanlıklarına, âdetlerine, umutlarına bir zulümdür. (sayfa 24)</blockquote>
<i>Şarkıcı Josephine, Fare Halkı</i>'na şarkılar söylemektedir. Halkı onu dinler, dinler.<br />
<br />
Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip.<br />
<br />
Kafka'nın dünyasına öyküleri okurken Kafka'nın yazdığı saatleri düşünüyorum. <br />
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-2158054568437730692019-12-22T05:15:00.000-08:002019-12-22T05:15:11.045-08:00Bir Köy HekimiFranz Kafka eseri. Çok zamandır okumamıştım ve içten içe bir Kafka okuma özlemim vardı. Bay K.'yi tekrar okumak niyetindeyken diğer kitaplarına yöneldim.<br />
<br />
Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisiyle 2019 tarihli baskısı. Olympia Yayınları'ndan daha önce kitap okumadığımı da farkettim. Böylece tanıştık<br />
hemşehrimle. Kitabın kapak tasarımı da Yunus Karaaslan'a ait. Kapağı da ayrıca değerlendirmek lazım. Pek tabi ki Kafkaesk bir kapak yakışırdı.Küçük bir not eklemeden geçemeyeceğim, bu kitapta basım hatası görmedim.<br />
<br />
Kitap dört öyküden oluşuyor:<br />
Bir Köy Hekimi<br />
Mezar Bekçisi<br />
Reddediş<br />
Tüccar<br />
<br />
<i>Bir Köy Hekimi </i>gece yarısı gelen haberle bir hastasına yardıma gitmek zorundadır!<br />
<blockquote class="tr_bq">
Elbiselerini çıkarın ki bizi iyileştirsin<br />
İyileştirmezse eğer, öldürün onu<br />
O sadece bir doktor, sadece bir doktor.(sayfa 12)</blockquote>
<i>Mezar Bekçisi </i>prensin huzuruna çağrılır. Mezar bekçisi yaşadıklarını anlatır:<br />
<blockquote class="tr_bq">
O çok büyük, bense küçüğüm, o çok kocaman, bense zayıfım, sadece onun ayaklarına vurabiliyorum ama o arada beni havaya kaldırıyor, o zaman yukarıda dövüşüyorum onunla. (sayfa 27)</blockquote>
<i>Reddediş </i>için yurttaş toplanmıştır. Gözler avludadır:<br />
<blockquote class="tr_bq">
Ancak önemli meselelerde yurttaşlar bir reddedişe her zaman bel bağlayabilir. Tuhaf olansa, bu reddediş olmadan hiç kimse öylece hayatına devam edemez, ancak aynı zamanda ret cevabını almak için düşünülmüş resmi durumlar hiçbir şekilde bir formatile değillerdir. (sayfa 43)</blockquote>
<i>Tüccar </i>iş çıkışı evine dönmektedir. Asansöre biner:<br />
<blockquote class="tr_bq">
Gitmek istediğin yer ağaçların gölgesi mi yoksa perdelerin arkası mı yahut da bahçedeki çardak mı? (sayfa 47) </blockquote>
Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-57523542183166387612019-12-22T05:14:00.003-08:002020-02-15T00:02:02.052-08:00Bir Savaşın TasviriKafka öyküsü.<br />
<br />
Misafir olduğu bir akşam yemeğinde çok da yakından tanımadığı bir arkadaşı -tanışı- yanına gelir ve heyecanla yaşadıklarını anlatmaya başlar ve heyecanıyla ortam çok da örtüşmemektedir. Uygun bir dille evden ayrılırlar.<br />
<blockquote class="tr_bq">
Bir işe yaramadığı için elimi ceketimin cebine soktum. (sayfa 9)</blockquote>
Yolda yürümeye başlarlar. Ancak Uykuyla uyanıklık arasındaki sınırda sarhoşlukla ayıklık arasındaki çizgide bocalamaktadır ama belki de değildir.<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
Her hareketin ve her düşüncenin zorlama olduğuna ve birinin bir başkasını koruması gerektiğine kendimi inandırdım. (sayfa 28)</blockquote>
Her aksiyom için kanıt denklemlere ihtiyaç var ki doğruluğu ispatlansın. Doğruluğu ispatlandığında varlığının da kanıtlı olduğu düşünülür. Doğruluğu ispatlayan kanıtları da ispatlayan başka denklemler vardır. Bu silsile uzar gider. Var olmanın ispatı nedir ve var olarak mutlu olabileceğiniz yerleri bulabilir misiniz?<br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
Burada mutlu olabilirim. Çünkü burası gözlerden uzak ve çok güzel. (sayfa 29)</blockquote>
Güzel sizin için nedir? <i>Nehir</i>den karşıya bu kadar karmaşık şekilde geçebilecek miyiz?<br />
<br />
Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip. Kitapta bir yerde baskı hatasına rastladım: çÇünkü... (sayfa 28)<br />
<br />
Varlıkla yokluk, savaşla barış arasındaki perdede gezdiren bir eser.<br />
<br />
Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1973915751194786168.post-70720648180220034232019-11-28T10:53:00.001-08:002019-11-28T11:39:44.617-08:00Vakıf Ve DünyaVakıf serisinin son kitabı. Seriyi oluşturmak bir bilmece halini almıştı... Kitapları okumak ayrı bir güzel, okuma sırasını tartışmak ayrı: yazım sırasına göre mi okumalı yoksa örgü sırasına göre mi?<br />
<br />
Ben örgü sırasını tercih ettim. Sebebi de Asimov'un insanlığın gelişimini ele alışını görmek istedim. Böylece <i>insanın, </i>Galaksi'ye de yayılsa Arz'da sıkışıp da kalsa benzer bir bir tavır sergilemesinin tuhaflığına tanık oldum. Haliyle yavaş yavaş Hari Seldon'ın Psikotarih bilimin de temellerinin nasıl atıldığını görmüş oldum. Yazım sırasına göre okuduğumuzda ileri gidip daha sonra aradaki boşlukları doldurmanın, "ha öyle miymiş" demenin keyfi ise ayrı.<br />
<br />
Vakıf Serisi<br />
<a href="https://www.kitapkritigi.net/2019/07/imparatorluk-kurulurken.html" target="_blank">İmparatorluk Kurulurken</a><br />
<a href="https://www.kitapkritigi.net/2019/08/erisilmez-imparatorluk.html" target="_blank">Erişilmez İmparatorluk</a><br />
<a href="http://www.kitapkritigi.net/2019/08/imparatorluk.html" target="_blank">İmparatorluk</a><br />
<a href="http://www.kitapkritigi.net/2019/09/altn-galaksi.html" target="_blank">Altın Galaksi</a><br />
<a href="http://www.kitapkritigi.net/2019/09/gizli-tanrlar.html" target="_blank">Gizli Tanrılar</a><br />
<a href="http://www.kitapkritigi.net/2019/10/vakfn-snr.html" target="_blank">Galaksi Çöküyor-Vakfın Sınırı</a><br />
Vakıf Ve Dünya<br />
<br />
Golan Trevize <i>Galaksiya'yı </i>tercih etti. Ancak bu karara nasıl vardığından emin değildir bunun için cevap aramaktadır. Aradığı cevabın Arz'da olacağını düşünmektedir. Ancak Arz gerçekten var mıdır varsa nerededir? Pelorat'ın anlattığı mitlerden yola çıkarak kendilerine rota çizecektir. Bu yolcukta Bliss / Gaia bu yolculuğa eşlik edecektir.<br />
<br />
Bu yolculuk aynı zamanda arkeolojik bir kazı tadındadır. Kitap bir arkeolojik kazı gibi ilerliyor. Tek farkı tüm bu zamana tanıklık etmiş olmamız. Hatta bu zamandan fazlasına da tanıklık ettik.<br />
<br />
Seri boyunca tekrar tekrar sorduğum insan geçmişini nasıl unutur sorusunu bu sefer Trevize soruyor, Dom / Gaia'ya:<br />
<blockquote class="tr_bq">
"Galaksi halkı dünyaya dünyaya müdahale ettikten beri binlerce belki de yirmi bin yıl geçti, gezegenimizin kökenini tamamen unutmuş olmamız nasıl mümkün olabilir?" (sayfa 13)</blockquote>
Cevap ise biraz daha acıdır ama benim için tek cevap bu değil!<br />
<blockquote class="tr_bq">
"Yirmi bin yıllık belgeler mi? Her şey dayanaksızlık ve savaş yüzünden çürür, yok olur." (sayfa 13)</blockquote>
Bunun için yüzbinlerce yıla gerek yok. Bu cümle belki de <i>insan kanununlarının </i>birisidir. İnsan güvensizdir, insan çatışmacıdır, birlikte iken bile birlikte değiliz. Bu bir yaradılış getirisi/götürüsü mü yoksa insanlığın kendi seçimi mi?<br />
<blockquote class="tr_bq">
"Hür toplumlarda bir düzensizlik unsuru olduğunu inkar etmiyorum ama bu da insanların yenilik ve değişiklik yetenekleri için ödedikleri bir bedel oluyor. Genelde mantıki bir bedeldir bu." (sayfa 75)</blockquote>
Trevize'nin hürden kastı tabi ki <i>dayanaksızlık ve savaş </i>tercihi değil. Trevize Gaia'daki gibi ortak bilincin özgürlüğü kısıtladığını kişilerin kendine ait bilgilerinin olması gerektiğinin savunucusu durumunda. Bliss / Gaia cevabı ise bir noktada insan kanununlarının yıkılması gerekliliğine işaret ediyor.<br />
<blockquote class="tr_bq">
"O zaman her hırsız ve katil insanlığa hizmet ettğini iddia edebilir." </blockquote>
<i>Dayanaksızlık </i>burada <i>hırsız </i>oldu ve <i>katil</i> de <i>savaş </i>oldu... Güvenemiyoruz çünkü biz varız ve var olduğumuz için de savaşıyoruz. Yenilik ve değişiklik için buna ihtiyacımı var mı sorusu kendiliğinden doğuyor. Eldekileri yitirmeden veya yok etmeden <i>yenileri</i> için çaba sarf edilir mi? Boşluğun oluşması için bu <i>bedel</i>in ödenmesi gerekiyor sonucu ortaya çıkıyor. Ancak <i>bedel </i>sonuç değil <i>yenilik ve değişiklik </i>için bir başlangıç haline dönüşmüş oluyor. Bu silsileyle hırsız ve katilin <i>yenilik ve değişiklik </i>için var olması gerekmektedir yargısını ortaya koyabiliyoruz.<br />
<br />
Başka bir yol mümkün değil mi?! Gaia ortak zihinde, benlikte, varlıkta yenilik ve değişikliğe ihtiyaç duymuyor mu; yoksa bu yenilenme ve değişiklik için dayanaksızlık ve savaşa (hırsızlık ve cinayete) ihtiyaç duymadan <i>yenilik ve değişikliği</i> gereçek kılıyor? Tabi ki ikinci seçenek kendini ortaya koyuyor. Çünkü Gaia -insan hürriyetini de ele aldığımızda- daha özgür: Saklanması, gizlenmesi gereken bir ihtiyaci yok. Ne lazımsa Gaia biliyor!<br />
<br />
Bliss / Gaia ekliyor:<br />
<blockquote class="tr_bq">
"Gaia tecrüve ve fikirle öğrenir ve bu yüzden ne zaman <u>gerekli</u> olrsa o zaman değişir." (sayfa 76)</blockquote>
Gaia'nın bu gerekliliğe nasıl karar verdiğini işlemeyeceğim ancak kısaca istenilen sonuca kullanılan yönteme ulaşamadığında ya istediğin sonucu değiştireceksin -veya sonucu kabulleneceksin ki zaten başka bir sona gitmek istiyorsun- ya da yöntemi değiştireceksin.<br />
<br />
Binlerce yıldır sadece dünya üzerinde çeşitli şekillerde savaşıyor. Bu s<i>avaşın </i>bir yansıması olan ve savaş için icat edilen aletleri görüyoruz. Ya <i>savaş </i>hiç olmasaydı?<br />
<blockquote class="tr_bq">
"Ama savaş olmadığı zaman, bir insana ateş edebilir miydi? Hangi insanoğlu bir silaha ve onu kullanma isteğine sahip olabilirdi? Yalnızca böyle bir gezegende insanlığın yok oluşuyla patolojik olarak..." (sayfa 184)</blockquote>
Savaşın icadı nereye dayanıyor? Hatırlıyor mu benliğimiz yahut genlerimiz? Savaşı hangi atamız icat etti? Tüm seri boyunca defalarca ve farklı şekillerde sorduğum geçmişi nasıl unutabiliyoruz... Nasıl oldu da tüm dünya tarihinin çeşitli safhalarına kan ile yazılan sonuçların atası, savaşın icadını nasıl unuttuk?<br />
<br />
Pelorat "Ama dostum," diye protesto etti. "Bir dili değiştirmemek dejenerasyonun belirtisi değildir. Avantajlar vardır. Yüzyıllar, binyıllar boyun korunan belgeler, anlamlarını muhafaze ederler, tarihsel kayıtlara süreklilik ve yetki kazandırırlar. Galaksinin geriye kalan bölümünde Hari Seldon dönemindeki İmparatorluk emirlerinin dili antika olarak kabu edilmeye başlandı. (sayfa 211)<br />
<br />
Dil değişirse insan geçmişini de unutur. Çünkü kelimelerin anlamı, ifade ettikleri, kelimelere yüklenen duygular değişir. O kelimenin ifade ettiği birikmişlik de değişir, çünkü kelimeyi duyanlar değişir. Bir müzik birisinin tüyleri diken diken ederken aynı müzik bir başkasına hiçbir şey ifade etmez... İşte böylece geçmiş de yavaş yavaş <i>anlaşılmaz. </i>Bu anlaşılmazlıkla da unutma başlar. Geçmişle bağ kopar. Bu anlam katli bir tür <i>savaş </i>olabilir mi? Böylece <i>yenilik </i>için bilgi hafızası için yer açıcı bir etmen olabilir mi?<br />
<br />
Başkası mümkün değil mi?!<br />
<br />
Asimov Robot, İmparatorluk ve Vakıf serilerini bir ütopya ile sonlandırıyor. Başka bir <i>insan / insalık </i>mümkün değil mi, dayanıksızlık ve savaşın olmadığı...<br />
<blockquote class="tr_bq">
Pelorat, "Bunu görmek isterim," dedi. Başını sertçe salladı, gözleri zevkten pırıl pırıldı. "Heyecan verici olacak. Yeni bir şey." (sayfa 444)</blockquote>
<a href="https://www.blogger.com/"></a>Samet Yangınhttp://www.blogger.com/profile/17957539439678444304noreply@blogger.com0