Sayı 10 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sayı 10 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mart 2014 Çarşamba

Alfabe Fanzin Sayı 10

0 yorum

Yeni sayı yine biraz erkenden geldi! Gayet de güzel oldu. Kapak, beklenilenin dışında geldi! İllüstrasyonlara alışmışken bir portre geldi. John Berger'in bir fotoğrafı. 
Ardıcı susturan sessizlik kadar
sabit ve sonsuz ölülerin nabzı...
Kapaklar bu sayıda Murad Adalı imzasını taşıyor. Çizimler Çiğdem Koç'un imzasıyla karşımızda! Arka içkapağı bize Yaşlı Bunak sunuyor.
Muhteviyatı:
Sunuş; Alfabe Kendine İçkin - Canset Er
Düzyazı; Kopuş Anı - Birce Altın
Şiir; Tanrı Buyruğu - Ufuk Aymaz
Şiir; Hakedilmiş Yalnızlıklar Söyleşisi - Burak Çıkırıkçı
Öykü; Ay Büyürken - Ece Çavuşlu
Şiir; Zor Nefes - Hakan Özalpuk
Düzyazı; Bilinen Bir Şey Vardı - Ahmet Aykut
Şiir; Korkuluk - Ömer Kaçar
Şiir; Bir Garip Orhan Veli Portresi - Sergen Yücel
Öykü; Harita - Anıl Alkan
Şiir; Toz/Tad - Beyzanur Avcı
Düzyazı; Sevinç Söz - Fırat Akova
Öykü; Haddinden Fazla Kırmızı - Umut Tugay Temel
Şiir; Renksizliğin Rengi - Mert Öztürk
Şiir; Kış Bitiği - Berk Çetin
Şiir; Uçsuz - Cemil Aydın
Şiir; Küskün Koku - Ertuğrul Tiryaki
Öykü; Milagros - Eyyüp Yıldırmış
Şiir; Denemeye Devam - Emre Gürkan Kanmaz
Şiir; Topla Bavulunu - Uğur Ufuk Çalışkan
Şiir; Günah - Doğuş Serçe
Oyun; Agamemnon - Rodrigo Garcia 
 Dolu dolu bir muhteviyat! Bu sayıda şiirler biraz daha önplanda gibi. Şiir sayısı niteliğinde bir sayı!

Canset Er'in sunuşuyla -Alfabe Kendine İçkin- yeni bir sayı başlıyor!
Duvarları aştığımızda ya da unuttuğumuzda bazı anlar yaşamanın hazzına erişiriz. Ne garip, öleceğini bilen tek varlıktır insan; tek derdi de bu anda kalmak olmalıydı. Oysaki içinde düşünce olmayan bitmek bilmez bir hayatta kalma yarışı içindeyiz. Genç kadın baştan bu yarışı reddetmiş gözüküyor. Doğruları ve yanlışları bizimkilerden farklı. 
Birce Altın Kopuş Anı'nda bir ayrılışı anlatıyor. Farklı bir kopuş bu...
Eğildim ve kulağına fısıldadım:
- “Kelebekler ancak bir kadın teninde ağlar ve zordur hoşça kalı yere düşürmeden söylemek. Hoşça kal.”
Ufuk Aymaz Tanrı Buyruğu şiirine;
Örnek veriyorum:
Bir dua ile bir cenazenin birlikte
Kaç gün yaşayabileceğini bilen biri
İntihar edebilir. 
kıtasıyla başlıyor.

Burak Çıkırıkçı Hakedilmiş Yalnızlıklar Söyleşisi şiirine;
başladığımız yerdeyiz,
ki yalnızlar hep biz der’ler.
dizeleriyle başlıyor.

Ece Çavuşoğlu Ay Büyürken'de gecenin bubi tuzaklarına karşı Asya'nın mücadelesini anlatıyor.
Şimdi bir ileri bir geri volta attığı yüklükten bozma bu odacık onun yirmi yedi buçuk yıllık sığınağıydı. Her noktasına yüz sürmüşlüğü, gözyaşı akıtmışlığı olduğundan çok gerekmedikçe asla kapı dışına adımını atmazdı. Dolunay ve eşik ecinnileri arasında sıkıştığını hissediyor, bebeği daha da sıkı bastırıyordu göğsüne. 
Hakan Özalpuk Zor Nefes şiirine;
O bıçağı saplandığı yerden çıkaramayacaksın evlat.
Daha annenin cesedi soğumadan
Kalbin zaten durmuş olacak 
dizeleriyle başlıyor.

Ahmet Aykut Bilinen Bir Şey Vardı şiirine;
1. İnsanların yoksulluklarıyla zenginleşen kentler kurulmuştu hiçbir mucizesi
ve kitabı olmayan/
Peygamberler tarafından. 
dizeleriyle başlıyor.

Ömer Kaçar Korkuluk şiirine;
Açıyorum bahçe kapısını, umut serpiştiriyorum toprağa.
Gök kargalarla sevişiyor, saat sabahı geçkin. 
dizeleriyle başlıyor.

Sergen Yücel Bir Garip Orhan Veli Portresi şiirine;
Akşam vakti sesi soluğu çıkmaz bir garip
Elinde makas ile kafiye kesiyor.
dizeleriyle başlıyor.

Anıl Alkan Harita'yı anlatıyor bize, insanlık bağlamında... Çiğdem Koç'un çizimi de eşlik ediyor öyküye.
Bir harita koymuştu önüne kısa bir süre önce, kendi çizdiği bir harita. Hiçbir detayını atlamamak için saatlerce seyrettiği, hiçbir kıvrımını kaçırmamak için dokunduğu bir harita. Yağışlı bölgelerini karanlık bıraktığı aydınlığına hiç ulaşamadığı… Belki de çizdiği gün yırtıp atması gereken ama her bir çizgisine ayrı bir anlam yüklediği o haritanın yağmurunda ıslanıyor, karanlığında kayboluyordu şimdi.
Beyzanur Avcı Toz/Tad şiirine;
Dudakları tozlanmıştı adamın
Gördüm yahu kendi gözlerimle gördüm 
dizeleriyle başlıyor.

Fırat Akova Sevinç Söz şiirine;
Yüzü çıkmış, dudakları dikilmemiş bir eskicide seni aradım. O
soyunuk yüzü ne zaman süzsem ayrımsardım; türediğimiz bir gün daha
vasiyetini temize çekiyordu . . . yarına.
dizeleriyle başlıyor.
Umut Tugay Temel Haddinden Fazla Kırmızı'da bir çocuğu anlatıyor 12-13 yaşlarında, Malatya'da. Çocuk büyüyor, kendini Kilyos yakınlarındaki bir kumsalda hatırlıyor, soğuk bekleme odasında, haddinden fazla kırmızılık içinde, bir elma şekeriyle.
Çuval gibi yere yığılırken telaşla beni tutmaya çalışan adamın siluetini saymazsak, o akşamdan görsel hafızama emanet, Japon bayrağından devşirilmiş kıpkırmızı dudaklar kaldı.
Mert Öztürk Renksizliğin Rengi şiirine;
Güzdüşmüş günlerin gölgesindeki sesler
uyutmuyor da avutmuyor da
dizeleriyle başlıyor.

Berk Çetin Kış Bitiği şiirini Ömer Kaçar'a ithaf etmekle birlikte şiire;
Senin hüznün iki başlı bir yumru
Biri denizin tam ortasında
Diğeri gözlerime doluyor
Bunun adına aşk denebilir
kıtasıyla başlıyor.

Cemil Aydın Uçsuz şiirine;
—Zamanı durduramayız belki uyuşturabiliriz.
Deneyimsiz bir çiçeğin ezilmemesiyse şans
Şansa bırakabiliriz martılar gibi ömür boyu-
dizeleriyle başlıyor.

Ertuğrul Tiryaki Küskün Koku şiirine;
Kokladım
kırık vazosuna küsmüş
ergen bir kır çiçeğinin
uçurumun kenarında verdiği
son kokusunu
dizeleriyle başlıyor.

Eyyüp Yıldırmış Milagros'ta kasabaya gelen bir adamın kaçışını anlatıyor. Öyküye Çiğdem Koç'un çizimi eşlik ediyor.
Kasabaya gitmek için bindiğim minibüste, “Bizim buralar çok güzeldir,” diyen bir ses duydum. Bana söylenmemiştir nasılsa deyip üstüme alınmadım. Elimdeki zarfa bakmayı sürdürdüm. “Sana söylüyorum hey!” dercesine koluma hafifçe biri dokundu.
Emre Gürkan Kanmaz Denemeye Devam şiirine;
Denemeye devam bir gökyüzü bulmaya 
Evde halı desenlerini sayan ağzı süt fabrikası çocuğuyla
Bir annenin elinden çay suyunun şakıdığı akşam vakitlerinde
Sıkıyönetimler çağını şiir gibi esnetmeye yarar bilesiniz
İnsan olmak fiilinin merkezkaç kuvvetini bulmayı denemek 
dizeleriyle başlıyor.

Uğur Ufuk Çalışkan Topla Bavulunu şiirine;
Yokluğun sınırları içinde
varlığını icat ettim,
kıyılarına yaşlı ellerin vurduğu;
geçmişinin içinde saygılar barındıran. 
dizeleriyla başlıyor.

Doğuş Serçe Günah şiirine;
Ben seni bir kere daha görebilmek için,
Bildiğim bütün günahları işledim.
dizeleriyle başlıyor.

Rodrigo Garcia'nın Agamemnon adlı oyunundan bir alıntıyla karşılaşmak, çok hoş bir sürpriz oldu! Alıntılanan metin için şöyle de bir açıklama var:
Bu metin, Yeni Metin Yeni Tiyatro 09 adlı kitaptan alınmıştır. Yeni Metin Yeni Tiyatro projesi, çağdaş tiyatro yazınına ve yeni oyun yazım biçimlerine odaklanan, uluslararası ve yenilikçi bir projedir.
 Yaşlı Bunak'ın imzasıyla arka içkapağa gelmişiz bile! Bir sayı daha bitti! Şimdiden yeni sayıyı ve sürprizleri bekliyorum! Neredeyse bir yaşını dolduracak Alfabe!
İmge Kitabevi
Alfabe Fanzin
twitter.com/alfabefanzin
facebook.com/alfabefanzin
alfabefanzin@gmail.com



 
Copyright © Kitaplık
S.Y.