16 Aralık 2012 Pazar

Beyoğlu Rapsodisi

0 yorum

Ahmet Ümit eseri. Birbiriyle ilgisi olmayan cinayetler ve üç arkadaşın bu cinayetlere ışık tutma hevesiyle giriştikleri dedektifçilik oyunu sonunda hiç beklenmedik bir kişinin katil çıkması güzel bir serüven yaşatıyor.

Selim, Kenan ve Nihat, Galatasaray Lisesi öğrenciliklerinden bu yana arkadaşlıklarını sürdürmüşlerdir. Kenan aralarındaki uçarı tiptir. Nihat uysal olan ve arkadaşlarının her zaman yanında olan ve Selim en mantıklıları olan üç kişilik arkadaş grupları yıllara meydan okumuştur. Kenan'ın uçak kazası geçirmesi sonrasında ölümsüzlük arayışı ve bu amacı için, cinayet mahallerinin canlandırılarak fotoğraf sanatını kullanmasıyla beklenmedik olaylar bu üç arkadaşı içine çekmektedir.

Katil kim? Genel soru bu olsa da ilk bölüm sonunda katili buldum. Ancak işin eğlencesini kaçırmamak için daha fazla açmayacağım konuyu. Kitap sizi sonuna kadar çekecektir. Alttaki alıntıyı okumadan önce belirteyim: alıntı katilin kimliğini verecektir! O yüzden katili öğrenmek istemiyorsanız alıntıyı okumayın. Alıntılama sebebim eserin o kısmına katı

"Polisiye romanlarda yazar en büyük otoritedir. Okurla sürekli oyun oynar. Bu romanda otorite ben değilim." (sayfa 406)
Bütün roman boyunca kafama en çok takılan buydu. Katılmama sebebimse otorite yine otoriteliğini kullanmıştır. Bunun da bir kaç örneği mevcut. Bölümler arası geçişlerde kalan karanlık bölge otoritenin otoritesini kullanışına basit bir örnek.

Ahmet Ümit, Beyoğlu tarihiyle harmanlanmış, basit ve yanlış karar almanın sonuçlarıyla bezeli bir eser üretmiş.

Kitap Everest Yayınları'ndan 2003'te ilk baskısını yapmıştır. Elimdeki kitabı Temmuz 2010 tarihli baskısıdır.


Everest Yayınları
KitapYurdu.Com

1 Aralık 2012 Cumartesi

Yedinci Gün

0 yorum
İhsan Oktay Anar'ın son kitabı! Merakla bekleniyordu. Neyseki çıkışıyla edindim bir tane. Yedinci Gün'de olayların akışı biraz daha hızlı ve biraz daha gizli saklı. Bu da kimi zaman takibi zorlaştıryor. Ancak Anar'ın üslubu yine harika!

Eser biraz bilimkurgu biraz fantastik. Bunların İstanbul'da geçmesi de ayrıca güzel. O zamanların sokaklarında dolaştırıyor! Yedinci Gün bir aşk hikayesi aslında. Sevdiğinin peşinden koşan bir adam: İhsan Sait. Sevdiği kadına ulaşmak için zeplin yaptırır. Hayatını anlamlı kılan da bu aşktır. Öncesinde kendine uğraşlar bulan, hayatını öyle ya da böyle idame ettiren bir Moğol. Bir hayalet Döjira'nın resmini getiriyor. Sonra da Döjira'dan bir mektup. Böylelikle İhsan Sait'in hayatı değişiyor. Hayaleti fotoğraflamayı da başarıyor! İş budur ki hayalet aynı kendisi! Hayaletin yüzünde İhsan Sait'ten farklı olarak derin bir yara izi var.

İhsan Sait böylelikle gelecekten gelen Döjira'nın mektubuyle ve fotoğrafıyla, ona kavuşma hayalleri içinde zeplinin bitmesini için uğraşır. Ancak Ali İhsan'la karşılaşır ve Ali İhsan, İhsan Sait'in oğlu olduğunu iddia eder.

Kitabın sonu yine her zamanki gibi güzel! Kitaba başladıktan sonra size bir tavsiye: 20-34223 seri no'lu paranın adının geçtiği sayfaları işaretleyin.

İhsan Oktay Anar Yedinci Gün'le yine harikalar yaratmış ve defalarca okunabilecek bir eser sunmuş.Kitap İletişim Yayınları'ndan 2012 yılında basıldı.




KitapYurdu.Com
İletişim Yayınları Resmi Sitesi
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.