13 Şubat 2014 Perşembe

Kayboluş

0 yorum

Ken Grimwood ile tanıştığım kitap. Çok ilginç bir bilimkurgu eseri.

Elizabeth Austin, 1963 yılında epilepsi ile tanışan, buluğ çağına yeni girmiş bir genç kızdır. Üniversite hayatına kadar epilepsi ile mücadele ederek, sosyal yaşamdan soyutlanmış bir yaşam sürmüştür. Üniversitede David Auistin ile tanışıp evlenmiştir. Evlilikleri kör topal ilerlerken Elizabeth epilepsi ile mücadele için yeni ve deneysel bir tedavi yönteminden haberdar olur. Dr. Garrick ile tanışıp bu deneysel tedaviyi kabul eder. Beynine yerleştirilecek bir çip ile, Elizabeth sara aurasını hissettiğinde bu çipi uyaracak ve böylece sarası başlamadan engellenecektir. Bunun yanı sıra Dr. Garrick Elizabeth'e birden fazla çip takarak, beyninin haritasını çıkartmak ister. Beynin sessiz bölgelerini de uyaracak olan bir dizi çip ile deneyler başlar. 12 numaralı çip, Elizabeth'in hayatını değiştirecektir.

12 numaraları çipin uyarılmasıyla Elizabeth gözlerini Viktoryen İngiltere'de açar! Ancak bunu analaması için, 12 no'lu çipin çok defa çalıştırılması gerekmektedir. Doktorları Elizabeth'in gördüklerini sanrı olarak görürler. Ancak bu sanrıların zararsız bir zevk merkezinde tanımlayamadıkları biçimde olduğunu kabul ederler ve Elizabeth'in çiplerini çalıştıran kumandaya 12 numaralı çipi de çalıştıran bir düğme eklerler.

Elizabeth taburcu olduktan sonra, bu düğmeyle diğer gerçekleği takibe başlar. Bir başkasının -Jenny Curran- zihnindedir, içindedir. Ancak onun bedenini kontrol edemez. Onun hissettiği her şeyi hissederek, Jenny'nin zihnine misafirdir. Jenny'nin kötücül planlarını öğrendikten sonra Jenny'nin bedenini kontrol etmek ister ve bizi çok ilginç bir sona sürekler!

Kitabı okurken ister istemez, acaba zihnimde bana misafir(!) bir başka benlik var mı diye sorgulamak rahatsız ediciydi. Benliğimin içinde benden bağımsız bir benlik kabul edilebilir bir durum değil. Ancak diğer yönden acaba başka bir zihne misafir olabilir miyim düşüncesi de bir o kadar ilginç!

Ken Grimwood kitabını 1976 yılında yayımlamış olmakla birlikte Elizabeth'in hikayesine 1963 yılından başlamıştır. İşin bilim kurgusundan ziyade felsefi kısmıyla ilgilenmek daha güzel.

Elizabeth'in deneyleri kabul etmesi de ayrıca ilginçtir. Beyninde, işlevi bilinmeyen bölgelere yerleştirilmiş yongalarla uyarılacak ve ortaya ne gibi etkilerin çıkacağı meçhul. Ancak buna rağmen hırsla deneyleri kabul ediyor...
Herkesin beyninde farklı bir farkındalık ve algı olduğunu anladım; insanların duyguları benimkilere benzer ancak yine de farklılar. (sayfa 160)
Bendeki kitap; Elif Özkaya ile Seçil Ersek'in ortak çevirisidir. Koridor Yayıncılık, kitabın ilk baskısını 2010 yılında yapmış.
Kitap:
Koridor Yayıncılık
İdefix.com
Kitapyurdu.com




10 Şubat 2014 Pazartesi

Arsen Lüpen Bütün Maceraları-1 813

0 yorum
Maurice Leblanc'un unutulmaz karakteri Arsen Lüpen'in, Güncel Yayıncılık'ın oluşturduğu serinin ilk kitabı. Arsen Lüpen'i okurken, Sherlock Holmes pastişlerini görmemeniz imkansız. Zaten seride Herlock Sholmes karakteri bulunmaktadır ki bu Sherlock Holmes'ün, Maurice Leblanc gözünde ta kendisidir. Bununla birlikte Arsen Lüpen'in köpeğinin adı Sherlock'tur. Bu da kitabı biraz daha ilginç kılmaktadır. Döneminde gerçekleşen hararetli tartışmaları da bugün gibi hissetmemek elde değil! Bu da ayrıca güzel bir tat oluşturuyor. Gönül isterdi ki, döneminde, bu hararetli tartışmayı edebileyim...

Serinin kitapları:
813
Oyun İğnenin Esrarı
Kontes Cagliostro
Saat Sekizi Çaldı

Arsen Lüpen, Kibar Hırsız. Pırlantı Kralı Rudolf Kasselbach, Paris'e gelmiştir. Bu arada peşinde olduğu çok gizli bir projesi vardır. Bu da Arsen Lüpen'i cezbettiği gibi başka insanları da cezbetmektedir. Arsen Lüpen, bu projenin peşine düşer ve Kasselbach ile görüşme ayarlar. Bu görüşme Arsen Lüpen'in incelikli hesaplarıyla gerçekleşir. Ancak ertesi gün dairesine kendisine ziyarete gelenler müfettiş tarafından ölü bulunur ve üzerinden Arsen Lüpen'in kartviziti çıkar. Arsen Lüpen gerçekten Kasselbach'ı öldürmüş müdür? Araştırmalar devam ederken. Kasselbach'ın bankada sakladığı kutusundan "Apoon" kelimesiyle "813" yazan etiket çıkar... Bu gizler birbirini kovalarken ilginç bir hesaplaşmaya şahit oluyoruz.

Arsen Lüpen, -klasik tabir ettiğimiz- Fransız milliyetçisidir. Bunu eser içinde ilerledikçe görüyoruz. Uluslararası durumlarda tutumu aşağıdaki gibi. Bunu bu kadar açık söylediği gibi, bazen de sadece sezdiriyor.
"O zaman benim hizmetime girin! Muhafız alayımın kumandanlığını vereyim size. Kendi kendinizin efendisi olacaksınız. Her türlü yetkiye sahip olacaksınız; polise dahi emredebileceksiniz."
"Olmaz, Efendim."
"Niye?"
"Ben bir Fransızım."
Bir an sessizlik oldu. Cevap İmparator'un hoşuna gitmemişti:
"Ama siz artık her şeyle bağınızı koparmışsınız..."
"Bu bağ kopmaz, Efendim."
Ve Lüpen gülerek ekledi:
"İnsan olarak ben bir ölüyüm, ama Fransız olarak canlıyım. Majestelerinin bunu anlamamalarına akıl erdiremiyorum." (sayfa 379)
Arsen Lüpen'in o meşhur nüktedanlığını ise biraz araştırmak gerekiyor. Zira her zaman yaptığının bir nüktedanlık olduğu anlaşılmıyor. Kendisi söylüyor. Bu da sanki zoraki bir kabullendirme durumu gibi oluyor. Böylece, zaten kabil olan, şişkin egosuyla karşılaşıyoruz. Ancak bazen o nüktedanlığı gerçekten yakalayabiliyoruz.
"Yarın, senin evinde. Kaçta?" (Lüpen)
"Saat birde." (Baron)
"Orada olacağım. Saygılarım."
"Haa, bir şey daha var. Silahlarını beraberinde getir."
"Neden?"
"Dört tane uşağım var; sen tek başına olacaksın."
"Yumruklarım var," dedi. "Parti eşit koşullarda gerçekleşecek demektir."
Arkasını dönüp giderken bir ara dönüp seslendi:
"Bir şey daha var, Baron. Sen yanına dört adam daha al."
"Niye?"
"Karar verdim. Kırbacımla geleceğim." (sayfa 142)
Bendeki kitap Güncel Yayıncılık'tan Saffet Günersel çevirisiyle Eylül 2003 baskısı.

Kitap:
Güncel Yayıncılık
İdefix.com
Kitapyurdu.com


 
Copyright © Kitaplık
S.Y.