1 Nisan 2014 Salı

Kara Nara

0 yorum
Kemal Tahir'in F. M. İkinci ismiyle 1955'te yayımladığı kitabı. Kitabı okuduğunuz zaman, dönemin popüler kültürüne besin için yazılmış olduğu kesinlikle belli. Aşırı argo kullanımı ve Amerikan argosuna özenmesi, "hey dostum senin sorunun ne ha?" tadında bir roman ortaya koymuş. Dönemin popüler kültürünü tahlil etmek için harika bir eser!
Valter Bleyk, namı diğer Kara Nara, hapisten kaçmıştır. Karısı Doroti, kızları Sofi'yi Mayk Hammer'a -hususi hafiye- yardım istemek için gönderir. Ancak Sofi Mayk'ın evinin önünden kaçırılır. Mayk bu kızı tanımıştır ve böylece olayların peşine düşer.

Mayk Hammer karakteri zampara bir tiptir. Yakışıklıdır. Kadınlar karşı koyamaz. Misal Bella adında bir işletmeciyi sorgulamaya gittiğinde çok tuhaf bir sorgulamayla karşı karşıya kaldım. Bunun dışında, devamlı argo konuşan, zeki bir hafiyedir. Kitapta genel olarak herkes argo konuşuyor zaten. 

Ayrıca dikkatimi çeken bir konu da, Mayk Hammer "Şerlok Holmes bu mesleğin piridir." der. 

Kemal Tahir'in müstear isimle yazması, edebi kaygıdan çok parasal kaygıyı işaret ediyor. Dönemin, Türklerin gözünde, Amerikan rüyasını yazıya taşıması ise ayrıca değerlidir. Bunun yanı sıra Mayk Hammer zaman zaman, Fransızca kelimeler kullanıyor. Bu da ayrıca dikkat çekici. Kot pantolonları, kovboy şapkalarıyla Niv York avönülerinde dolaşmak isteyen dönemin gençleri Mayk Hammer'la "amansız" bir takibe başlıyor. 

Okurken eğlendiren, dönemine götüren bir kitap. Mayk Hammer'la da böylece tanışmış oldum. 

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Şubat 2006 baskısıdır. İthaki Yayınları, kitabın ilk baskısının tıpkıbasımını gerçekleştirmiş. Eğlenceli de bir işe imza atmışlar. 
Kitap:

Bir İdam Mahkumunun Son Günü

0 yorum
 Victor Hugo'nun eşsiz eseri! Önce küçük bir oyun sahnesiyle başlayan bir roman. Sahnede, bir yazarın, idam mahkumunun son gününü yazdığı "çirkin" bir kitabı tartışıyorlar. Beğenmemek şöyle dursun, nefret raddesine ulaşıyorlar. Daha sonra roman başlıyor.

İdam mahkumu! Cinayet işlediğini biliyoruz. Ama cinayeti neden işlediğini bilmiyoruz. Victor Hugo bunu anlatmamış. İdam mahkumu önce eski binasından dönüştürülmüş akıl hastanesinde bekletiliyor. Burada idamına daha haftalar var ve itirazların sonucu da bekleniyor. İdam gününe adım attıkça değişimini okuyoruz. Betimlediği ruhsal durumu kavramamak ne mümkün!

Victor Hugo ve onun mükemmel eserlerinden birisi! İdam mahkumunun ağzından okuduğumuz olayın akışı da ayrıca iyi! Kütüphanede mutlaka yeri olması gereken bir kitap. Bir idam mahkumuyla yan yana bir giyotine giderken başınıza sahip olmaya çalışacaksınız.

Bu noktada Bordo Siyah için birkaç söz söylemeli; zira Bordo Siyah benim çocukluk dönemimde çok güzel basımlara imza atarken şu sıralar eski durumunda değil. Nedenini bilmiyorum. Kitabın iç baskısı gayet yerinde, baskı hatası yok. Ancak yine de eski Bordo Siyah tadını alamadım. Kapaktaki köprünün de anlamını hala çözebilmiş değilim. İdam Mahkumu, giyotin alanına giderken köprüden geçiyor, ona istinaden yapıldı desem; bahsi geçen köprü, asma köprü değil! Kapakta ağaç, köprü ve adam siluetleri kaldırılsa güzel bir kapak olabilirdi. Böyle tuhaf bir köprü yerine sadece bir giyotin bile çok yerinde olabilirdi. Eski kapaklarında parmaklık arkasındaki kişi varmış ve gayet de yerindeymiş!Arkapakta altakki olay da sanırım yayınevinin kendisini ifade etmek için oluşturulmuş bir şey. Kapak bu güzel kitaba yakışmamış!
"Onların şapkaları, benimse başım düşecek!" (sayfa 108)
Şu anda bile yakınlarımda, sarayı ve Greve Meydanı'nı saran bu evlerde ve Paris'in her tarafında giden ve gelen, sohbet eden, gülen, gazete okuyan ve işlerine odaklanan insanlar var; mallarını pazarlayan tüccarlar, bu gece için balo kıyafetlerini hazırlayan genç kızlar, çocuklarıyla oynayan anneler var! (sayfa 92)
Kitapta editör Veysel Ataman'ın bir sunuşu da mevcut.  Bendeki kitap Bordo Siyah Yayınları'ndan Mayıs 2013 tarihli Rina Mehyo çevirisidir.
Kitap:
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr

 
Copyright © Kitaplık
S.Y.