16 Temmuz 2018 Pazartesi

Huzursuzluğun Kitabı

0 yorum
Fernando Pessoa kitabı. Gerçek anlamda huzursuzluğun kitabıdır. Okurken sağlam durmanızda fayda var keza tüm hayatınızı, tüm ruh yapınızı tüm temellerini sarsacak karanlıkta bir kitap. Okudukça hayatın karanlık çemberinin giderek daraldığını hissedersiniz. Giderek daralan çemberin için nefes alacak bir yer ararsınız ancak nefes almaya çalıştığınız gerçeklik tam da bu gerçekliktir.
Redicto ad absurdum (sayfa 303) (Saçma olana indirgeme)
İşte hayat bu kadar. Kitaptan herkes kendi hayatına pay biçer. Pessoa'nın muhteşem eseri hepimizin huzursuz hayatını içine almış. Neresinden tutmuştur, neresinden bırakmıştır... Pessoa sanki oturmuş bizleri izlemiş... İnsanı izlemiş, kendini izlemiş... İzlediği yolun sonu da bir yere çıkmış gibi görünmüyor. Sadece parçalanmış hayatlarımızda umutlarımız için yaşıyoruz. Geriye bıraktığımız ise yaşanmamış hayaller yığını oluyor.
Ne uzun yaşadım hiç yaşamaksızın! Ne çok düşündüm hiç düşünmeksizin! (Sayfa 784)
Bu şekilde ilerleyen senfonide kreşendo benim için şurası olmuştur:
 Müzisyen olsam kendi cenaze marşımı yazardım, gayet de haklı olurdum! (sayfa 843)
Bendeki kitap Can Yayınları'nının Minikitap serisinden Saaden Özen çevirisidir.
Bu kitap vesilesiyle kitabın mevcut formuna yeni bir soluk getiren bu tipi de denemiş oldum ve oldukça memnun oldum. Arka cebe bile sığabilecek büyüklükte, taşıması muhteşem kağıttan ayrılamayanlar için enfes bir çözüm. Okuma zorluğu çekerim, aradaki satırlarda zorlanırım sanıyordum ancak incelikle düşünülmüş bir kitap. Dikişli yapısı da okumayı daha da kolaylaştırıyor. Tek bir eksi yön gördüm: Sayfalar oldukça ince, bu da kimi zaman arkada sayfadaki yazıların da görülmesine sebep olmakta. Ancak bunu da kitabın mini halde olabildiğince ince yapılması gayretine bağlıyorum. Kitabı edinirken incelediğim diğer nokta da tam metin kaygısı idi ki bunu da düşünerek tam metin ibaresini görünür şekilde vurmuşlar.


 
 

30 Haziran 2018 Cumartesi

Japonya Günlükleri

0 yorum
Richard Brautigan kitabı. Japonya seyahati esnasında hissettiklerini yazdığı anı-şiir kitabı. Bir anda bitiveriyor.Bittiğini bile anlayamadan kitap bitiyor. Ruhunuzun yalnız sokaklarında kendinizi arıyorsunuz.

Kitabın arka kapağında da zaten;
Yalnız uyuyacağım yağmurlu Tokyo gecesinde
diye alıntılanıyor Brautigan'dan.
Japonya'ya olan ilgisini çok ilginç bir şekilde anlatıyor. Edward Amcası'nın ölümüne Japonların sebep olduğunu anlatıyor kitabın girişinde.

Şiirlerinin başlıkları aşağıdadır:
Japon Haiku Şairi Issa'ya Saygı
Gibi Düşler
Çilek Haikusu
Son Moda Dashiell Hammett'in Gizemli Bir Öyküsü
Yok Oluş Üzerine Kısa Bir Çalışma
12.000.000
Ayakkabılar, Bisiklet
Yollarda Bir Çalışma
Yüzen Şamdanlar
Japon Kadınlar
Japonaya'da Gece Güneş Gözlüğü Takmak
Gelecek
Elektrikli Testere
Gece İçin Gündüz
Alpler
Kurbağasız Japonya
Pahalı Ve Oldukça Lüks Bir Kokteyl Salonunda Büyük Bir Piyano Çalan Genç Bir Japon Kadın
Kimsenin Kimseyle Sevişmediği Yağmurlu Bir Tokyo Gecesinde Kendi Kendine Orji
Tokyo'dan Osaka'ya Otobanda Yolculuk
Fragman #1
Ebedi Uçak Tutması
Nagara, Yellowstone
Kamusal Alanda, Kafelerde Barlarda... vs Şiir Yazmak
Tokyo/11 Haziran 1976
Başlangıç
Nereden Gelip Geçer
Dilin Sessizliği
Kalkma Vakti
Yatağıma Bakarken / 03.00
Taksici
Tokyo/24 Haziran 1976
Gerçekliği Gerçek Yapan
Karşılıksız Aşk
Geçmiş Geri Getirilemez
Fragman #3
Fragman #4
Taş (gerçek

Benim en sevdiğim şiiri Gece İçin Gündüz oldu. Yalnızlığı belki de en hazin hali bu.

Yukarıda arka kapağa alıntılanan mısra ise Kimsenin Kimseyle Sevişmediği Yağmurlu Bir Tokyo Gecesinde Kendi Kendine Orji şiirinden.

Bendeki Kitap Altıkırkbeş Yayın'dan Melis Oflas çevirisiyle ilk baskısı.
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.