27 Ekim 2014 Pazartesi

Bir Zamanlar İzmit

0 yorum
Emekli Orgeneral Hikmet Bayar'ın askerlik öncesi İzmit anılarını derlediği kitap. Kitaptan beklentim daha çok İzmit'in '30'lu '40'lı yıllarının bir betimlemesiydi. Elbette ki o dönemin İzmit'i mevcut. Bu mevcudiyet anılarla bezenmiş durumda. Bunun yanı sıra, 2000'li yıllara da gelinerek dönem karşılaştırılması ve İzmit için çeşitli öneriler mevcut.

Birazcık ismine aldandığımdan olsa gerek anıdan çok bir tarih kitabı beklentisiyle okumaya başladım. İlk sayfalarda da o hissiyatı vermişti. sayfalar ilerledikçe anılar arttı. Anıların da şöyle bir güzelliği var ki o dönemde yaşamış İzmitlileri görmek mümkün!

Orgeneralimizden de beklendiği üzere nizami bir üslup ve kurgu mevcut. Tasniflemeler net çizgilerle belirli. Ama yine de duygular öne çıkıp kendilerini gösteriyorlar.

Anılar, İzmit'le iç içe bir şekilde, ev yaşamından tatil zamanlarındaki gezmelere kadar tüm bir hayatı kapsıyor. Benim en çok içimi burkan ise Körfez'in sularında rahatlıkla yüzüldüğü zamanlardır... Şimdiki durumu maalesef malumunuz...

Bu kitabın bir diğer özelliği de Hikmet Bayar'ın iki ciltlik çalışmasının ilk cildini oluşturması. Kitaba başlamadan hemen önce bunu belirtiyor ve ikinci cildin, askerlik anıları olduğunu anlatıyor.

Bendeki kitap Kastaş Yayınevi'nden Şubat 2002 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr

26 Ekim 2014 Pazar

Alfabe Fanzin Sayı 13

0 yorum
Yaz tatilinin arasından yepyeni bir sayıyla Alfabe Fanzin geri geldi! Kapak yine çok güzel! Kapak Elif Yeğen imzasını taşıyor. İç çizimler Çiğdem Koç'a ait. Arka iç kapak Rita Aktay'a ait.

Ganj'dan Gerçekliğe Doğru ile Alfabe Fanzin bir metin yayımlıyor Önsöz Yerine.

Hemen ardından Tan Doğan'ın Başlangıç şiiri;
geceden başlatmalı çıplaklığı
dizesiyle başlıyor.

Binnur Tekinalp Hakuna Matata öyküsünde bize siyahi vatandaşın öyküsünü anlatıyor.
O akşam dayanamadım saatlere bakma bahanesiyle yaklaştım.
- Buyur abi, dedi, abideki "b"nin üstüne basarak.
- Saat almayacağım, dedim.
- Ben bir şey soracaktım.
Daha sonra Burak Çıkırıkçı, Ölene Kadar Anlattığım, Sade Kendi Hikayemdir. şiirine;
Son çocuk zili çalıyor şimdi.
Kimsesiz, eve dönüyoruz çok zaman sonra.
dizeleriyle başlıyor.

Ömer Kaçar; Bodrum Katından Sesleri anlatıyor bize. Kaotik bir korku... Güvensizlik...
Hii! Bodrumda! Bodrumda kömür torbaları, büyük büyük fareler, kemirgen kobay. Kilo kilo kömür, kilo kilo fare. Peynir, peynir. Ekşimiş peynir kokusu.

Okan Torun Şehir Uykuları ve Gölgeler şiirine;
Dip uykulardan süzüldü çelik dağ sesleri
Köylü çocukların dileksiz ağıtlarıyla inleyen gece
dizeleriyle başlıyor.

Birce Altın Algıdan Anlam'a Eğrilebilmek'te bir uyanışı anlatıyor.
Dublörümü yerime koyup da dışarıdan izlediğimde kendimi dipsiz bir kuyuya düşüşümü tasvirlediğimde diplerde beni bekleyen minderin varlığından emindim sanki.
Gaffari Yılmaz, Bir Günü Bitirmek şiirine;
Zamanın sızıntı yaptığı yerlerde
bir günü bitirmek için mavi aksanlı o güne uyanırsın.
dizeleriyle başlıyor.

Ece Çavuşlu Kuşkonmaz Mahallesi'nin Elmadan Karları hikayesinde bize Alma'nın hayatını anlatıyor, elmayı anlatıyor hayatı anlatıyor.
Kocaman bir ısırık aldı Alma, ağzının kenarından suların akmasına engel olamayarak. Lokmasını çiğnerken gözü elmada yarattığı oyuğa takıldı ve gözlerine inanamadı.
Zeyno Ceren İkiz Sihirbazlar şiirine;
İkiz sihirbazlar sıska, soluk
Tahta kulübede, iki tahta taburede oturup
Sihir yapmadıkları vakit odun yontuyorlar.
dizeleriyle başlıyor.

Önder Şit Çay-Lak' Niyazi'ye ithaf etmiş. Bize öyküsünde "çay"ı ve hayatı anlatıyor.
Kollarımı iki yana açtım, kaç derece, bir ferahlama geldi, serin bir huzur belki de. Kollarımı bileklerimden devirdim öne, yeli  karşıladım. Bağırdım, Niyazi! 
Sude Tankut, Bülbülü Öldürmek şiirine;
1962'de eylül, belki ekim
dizesiyle başlıyor.

Tuba Kır Höyt Babalar! öyküsünde bize Küpeli'yi gösteriyor ve onun mahallesini anlatıyor.
"Napıyon Küpeli, neye baktın?" Sesi tanıyıp arkama dönünce hararet basıyor, dilim dışarı çıkıyor.
Umut Durmuşoğlu Hermavi şiirine;
üzüm bağlarında çalkalandım
gömleğini iliklemeyi unutma Yusuf
dizeleriyle başlıyor.

Gizem Aytekin Bukalemun'da bir isyanı anlatıyor. Bastırılmış bir isyanı...
Yaşamlarının içinde varlığını sürdürebilme adına kamufle olan bu canlıyı teninden yayılan iğrentinin kokusundan hissedebiliyorlardı.
Onur Barış Önal Ay Işığı Doğan Çocuk Odaları şiirine;
Yaralı olanı nasıl ayrıldıysa sürüden
Hayr olan neresinden kibre bulandırıldıysa sonunda
dizeleriyle başlıyor.

Enes Taşbaşı Temmuz Dörtlemi şiirine;
-Islık çalmayı bildiği halde her yeni
Yalnızlığında geçmiş zamanın bir taslak
Olduğunu fark eden adamın söyledikleridir.
dizeleriyle başlıyor.

Mehmet Şimşek Çınar şiirine;
gölgen kanatlarındır
büyümüşsün, epey, ve erken
dizeleriyle başlıyor.

Ülkü Saydan Sivri Kenar'da hayatın köşelerini anlatıyor. Acıtan ve acıtmayan, batan ve batmayan...
Komik! Dünya yuvarlaktır ama hayat köşeli.
Zehra Dilara Kılıç Mucize şiirine;
Vapurları anlatırken ne güzel bir çocuk yanaşır
En parlak gezegen olan yakınlarına
dizeleriyle başlıyor.

Mert Öztürk Teraplaka şiirine;
ilk taşı günahsız olan attı, ıskaladı
ikinci taş kuyuda kaldı, deli başında
dizeleriyle başlıyor.

Bir sayı daha bir anda bitiveriyor! Yeni sayıya çok az kaldı.
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.