Emrah Serbes eseri. Çeşitli yaşlardaki erkek çocuklarının hikayesi. Çok tanıdık, çok bilindik sahneler var içinde. Çoğu öyle aslında. Türkiye gerçekliğinin sokaklardaki, çocuklardaki, erkeklerdeki yansıması. Bir parça dağılmış, bir parça yol arayışı. Bu kitap belki bir erkek için daha anlamlı olacaktır. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız bir parça da aynı. Emrah Serbes bunu yakalayabilmiş bir insan.
Kitaptaki hikayeler:
"1. Anneannemin Son Ölümü.Büyüklerin davranışlarının çocuklar üzerindeki etkilerini bu kadar net görüp bu kadar sade anlatması Emrah Serbes'i bir adım daha öteye taşımıştır. Büyüklerin davranışlarının farkındasızlığı ise daha ne kadar yalın anlatılabilirdi? Emrah Serbes bunları bir araya getirip seni, beni; kendisini yazmış. Bizi yazmış.
2. Zannettiğin Gibi Değil
3. Korhan Ağbi'nin Kardeşi
4. Denizin Çağrısı
5. Cahide
6. Üst Kattaki Terörist
7. Alçakgönüllü Arzular
8. Kimi Sevsem Çıkmazı"
Anneannemin Son Ölümü hikayesinden:
"Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü,şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.(Sayfa 13)
Rastgele bir numara çevirdim, genç bir kız açtı.
'Pardon devlet memuru musunuz?'
'Sapık mısın?'
'Hayır.Memur musunuz?'
'Değilim.'
'Güzel, ben sapık değilim, siz de memur değilsiniz. Peki o zaman bu şehrin en işlek caddesi hangisi acaba? Herkesin bir gün mutlaka geçeceği cadde.'
'Ne bileyin, İstiklal Caddesi herhalde. Sen kimsin?'
'Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralarında karşısına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış biriyim.' (Sayfa 16-17)
Gözlerimi kapadım, Yasemin karşımdaydı. Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen, ha işte o dersin.(Sayfa 17-18)"Kimi Sevsem Çıkmazı öyküsünden:
" 'Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?'Serbes'in her hikayesinde o kadar çok alıntılanacak yer var ki hangisini alıntılasam bilemedim. Her hikaye ayrı ayrı konuşulması anlatılması gerekenleri barındırıyor. Bu konuşmalar bira eşliğinde olmalı. Adabı böyledir.
'Hangisini?'
'Otomatik yanan, sensorlu lamba.'
'Hayır.'
'Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.'
Önüme baktım.
'Neden kırdın?'
Cevap yok.
'Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle...'
'Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?'
'Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.'
'Beni görünce yanmıyordu baba.'
'Nasıl ya?'
'Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.'
'E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.'
'Hadi ya! Sahiden mi?'
'Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.'
Babama sarıldım, yıllar sonra. (Sayfa 141)
Okunası, saklanası, bir eser.
İletişim Yayınları Resmi Sitesi
KitapYurdu.Com