23 Aralık 2019 Pazartesi

Bütün Şiirleri

0 yorum
Orhan Veli şiirlerinin bir araya getirilmiş hali. Öyle özlemişim ki Orhan Veli okumayı! Kitabımı bulamayınca tekrar aldım haliyle.

Şiirleri listemeleyeceğim yahut bendeki hislerini tek tek yazmayacağım buraya. Kitabın köşelerine yazarım hislerimi belki yahut bir başka kağıda. Çünkü her okuduğumda, bir mısrasından başka mısrası arasında farklı yollarda kayboluyorum.

Kitabın bir başka güzelliği de Garip kitabının önsözünün de basılması. Garipleri bir de Orhan Veli'den dinleyin.

Şiirlerin baskılarına ve yayımlarına göre de tasnifleri var.

Durup durup okurum artık belki bir bahar ayında sokakta yürürken de.

Bendeki kitap Yapı Kredi Yayınları'ndan Ekim 2019 tarihli 54. baskısı.



Bir Açlık Sanatçısı

0 yorum
Franz Kafka kitabı.

Kitap üç öyküden oluşuyor:
Bir Açlık Sanatçısı
Küçük Bir Kadın
Şarkıcı Josephine Ya Da Fare Halkı

Bir Açlık Sanatçı'sının hayatını okuyoruz. Profesyonel aç kalmaya olan ilginin yavaş yavaş yitmesini izliyoruz. Bir kafesin içerisinde ortak kanı olarak en fazla kırk gün aç kalan bir kişinin sanatına olan merakın yok oluşunu görüyoruz. Oysa sanatçı çok da bir şey istemiyor sadece aç kalmak istiyordu izleyenlerin ona inanmadığını bilse bile.
Hiç kimse gece gündüz, sürekli olarak açlık sanatçısını izleyemezdi. Bu yüzden de hiç kimse açlığın çok sıkı ve sürekli olduğuna dair ilk elde bir kanıt sunamazdı; bunu yalnızca açlık sanatçısı bilebilirdi. (sayfa 10)
Aç kalmanın ne kadar kolay olduğunu biliyordu, oysa diğerleri bunu bilmiyordu. Aç kalmak dünyanın en kolay şeyiydi. Sırrı falan yoktu ama insanlar yine de ona inanmıyordu. (sayfa 10) 
Sanatçımı yiten ilginin sebebini de; kendisini gece gündüz sürekli izleyememesini de anlayamıyordu.
... o daha fazla aç kalmaya dayanabilirken halk neden dayanamıyordu ki? sayfa (12)
Açlık her şekilde hepimiz kendi açlığımız içindeyiz modern dünyada sanatların tam ortasında.

Küçük Bir Kadın ile yıldızı barışmadı dersek yeridir.
Eğer bir hayatın küçük parçaları en küçük parçalara bölünebilir ve her bir parçasına ayrı ayrı değer biçilebilirse, hayatımın her bir parçası ona göre bir kusur sayılırdı. Sık sık neden beni böyle gördüğünü merak ediyordum; belki benimle ilgili her şey onun güzellik algısına, adalet duygusuna, alışkanlıklarına, âdetlerine, umutlarına bir zulümdür. (sayfa 24)
Şarkıcı Josephine, Fare Halkı'na şarkılar söylemektedir. Halkı onu dinler, dinler.

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip.

Kafka'nın dünyasına öyküleri okurken Kafka'nın yazdığı saatleri düşünüyorum. 
 
 

22 Aralık 2019 Pazar

Bir Köy Hekimi

0 yorum
Franz Kafka eseri. Çok zamandır okumamıştım ve içten içe bir Kafka okuma özlemim vardı. Bay K.'yi tekrar okumak niyetindeyken diğer kitaplarına yöneldim.

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisiyle 2019 tarihli baskısı. Olympia Yayınları'ndan daha önce kitap okumadığımı da farkettim. Böylece tanıştık
 hemşehrimle. Kitabın kapak tasarımı da Yunus Karaaslan'a ait. Kapağı da ayrıca değerlendirmek lazım. Pek tabi ki Kafkaesk bir kapak yakışırdı.Küçük bir not eklemeden geçemeyeceğim, bu kitapta basım hatası görmedim.

Kitap dört öyküden oluşuyor:
Bir Köy Hekimi
Mezar Bekçisi
Reddediş
Tüccar

Bir Köy Hekimi gece yarısı gelen haberle bir hastasına yardıma gitmek zorundadır!
Elbiselerini çıkarın ki bizi iyileştirsin
İyileştirmezse eğer, öldürün onu
O sadece bir doktor, sadece bir doktor.(sayfa 12)
Mezar Bekçisi prensin huzuruna çağrılır. Mezar bekçisi yaşadıklarını anlatır:
O çok büyük, bense küçüğüm, o çok kocaman, bense zayıfım, sadece onun ayaklarına vurabiliyorum ama o arada beni havaya kaldırıyor, o zaman yukarıda dövüşüyorum onunla. (sayfa 27)
Reddediş için yurttaş toplanmıştır. Gözler avludadır:
Ancak önemli meselelerde yurttaşlar bir reddedişe her zaman bel bağlayabilir. Tuhaf olansa, bu reddediş olmadan hiç kimse öylece hayatına devam edemez, ancak aynı zamanda ret cevabını almak için düşünülmüş resmi durumlar hiçbir şekilde bir formatile değillerdir. (sayfa 43)
Tüccar iş çıkışı evine dönmektedir. Asansöre biner:
Gitmek istediğin yer ağaçların gölgesi mi yoksa perdelerin arkası mı yahut da bahçedeki çardak mı? (sayfa 47) 

Bir Savaşın Tasviri

0 yorum
Kafka öyküsü.

Misafir olduğu bir akşam yemeğinde çok da yakından tanımadığı bir arkadaşı -tanışı- yanına gelir ve heyecanla yaşadıklarını anlatmaya başlar ve heyecanıyla ortam çok da örtüşmemektedir. Uygun bir dille evden ayrılırlar.
Bir işe yaramadığı için elimi ceketimin cebine soktum. (sayfa 9)
Yolda yürümeye başlarlar. Ancak Uykuyla uyanıklık arasındaki sınırda sarhoşlukla ayıklık arasındaki çizgide bocalamaktadır ama belki de değildir.

Her hareketin ve her düşüncenin zorlama olduğuna ve birinin bir başkasını koruması gerektiğine kendimi inandırdım. (sayfa 28)
Her aksiyom için kanıt denklemlere ihtiyaç var ki doğruluğu ispatlansın. Doğruluğu ispatlandığında varlığının da kanıtlı olduğu düşünülür. Doğruluğu ispatlayan kanıtları da ispatlayan başka denklemler vardır. Bu silsile uzar gider. Var olmanın ispatı nedir ve var olarak mutlu olabileceğiniz yerleri bulabilir misiniz?

Burada mutlu olabilirim. Çünkü burası gözlerden uzak ve çok güzel. (sayfa 29)
Güzel sizin için nedir? Nehirden karşıya bu kadar karmaşık şekilde geçebilecek miyiz?

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip. Kitapta bir yerde baskı hatasına rastladım: çÇünkü... (sayfa 28)

Varlıkla yokluk, savaşla barış arasındaki perdede gezdiren bir eser.

28 Kasım 2019 Perşembe

Vakıf Ve Dünya

0 yorum
Vakıf serisinin son kitabı. Seriyi oluşturmak bir bilmece halini almıştı... Kitapları okumak ayrı bir güzel, okuma sırasını tartışmak ayrı: yazım sırasına göre mi okumalı yoksa örgü sırasına göre mi?

Ben örgü sırasını tercih ettim. Sebebi de Asimov'un insanlığın gelişimini ele alışını görmek istedim. Böylece insanın, Galaksi'ye de yayılsa Arz'da sıkışıp da kalsa benzer bir bir tavır sergilemesinin tuhaflığına tanık oldum. Haliyle yavaş yavaş Hari Seldon'ın Psikotarih bilimin de temellerinin nasıl atıldığını görmüş oldum. Yazım sırasına göre okuduğumuzda ileri gidip daha sonra aradaki boşlukları doldurmanın, "ha öyle miymiş" demenin keyfi ise ayrı.

Vakıf Serisi
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor-Vakfın Sınırı
Vakıf Ve Dünya

Golan Trevize Galaksiya'yı tercih etti. Ancak bu karara nasıl vardığından emin değildir bunun için cevap aramaktadır. Aradığı cevabın Arz'da olacağını düşünmektedir. Ancak Arz gerçekten var mıdır varsa nerededir? Pelorat'ın anlattığı mitlerden yola çıkarak kendilerine rota çizecektir. Bu yolcukta Bliss / Gaia bu yolculuğa eşlik edecektir.

Bu yolculuk aynı zamanda arkeolojik bir kazı tadındadır. Kitap bir arkeolojik kazı gibi ilerliyor. Tek farkı tüm bu zamana tanıklık etmiş olmamız. Hatta bu zamandan fazlasına da tanıklık ettik.

Seri boyunca tekrar tekrar sorduğum insan geçmişini nasıl unutur sorusunu bu sefer Trevize soruyor, Dom / Gaia'ya:
"Galaksi halkı dünyaya dünyaya müdahale ettikten beri binlerce belki de yirmi bin yıl geçti, gezegenimizin kökenini tamamen unutmuş olmamız nasıl mümkün olabilir?" (sayfa 13)
Cevap ise biraz daha acıdır ama benim için tek cevap bu değil!
"Yirmi bin yıllık belgeler mi? Her şey dayanaksızlık ve savaş yüzünden çürür, yok olur." (sayfa 13)
Bunun için yüzbinlerce yıla gerek yok. Bu cümle belki de insan kanununlarının birisidir. İnsan güvensizdir, insan çatışmacıdır, birlikte iken bile birlikte değiliz. Bu bir yaradılış getirisi/götürüsü mü yoksa insanlığın kendi seçimi mi?
"Hür toplumlarda bir düzensizlik unsuru olduğunu inkar etmiyorum ama bu da insanların yenilik ve değişiklik yetenekleri için ödedikleri bir bedel oluyor. Genelde mantıki bir bedeldir bu." (sayfa 75)
Trevize'nin hürden kastı tabi ki dayanaksızlık ve savaş tercihi değil. Trevize Gaia'daki gibi ortak bilincin özgürlüğü kısıtladığını kişilerin kendine ait bilgilerinin olması gerektiğinin savunucusu durumunda. Bliss / Gaia cevabı ise bir noktada insan kanununlarının yıkılması gerekliliğine işaret ediyor.
"O zaman her hırsız ve katil insanlığa hizmet ettğini iddia edebilir." 
Dayanaksızlık burada hırsız oldu ve katil de savaş oldu... Güvenemiyoruz çünkü biz varız ve var olduğumuz için de savaşıyoruz. Yenilik ve değişiklik için buna ihtiyacımı var mı sorusu kendiliğinden doğuyor. Eldekileri yitirmeden veya yok etmeden yenileri için çaba sarf edilir mi? Boşluğun oluşması için bu bedelin ödenmesi gerekiyor sonucu ortaya çıkıyor. Ancak bedel sonuç değil yenilik ve değişiklik için bir başlangıç haline dönüşmüş oluyor. Bu silsileyle hırsız ve katilin yenilik ve değişiklik için var olması gerekmektedir yargısını ortaya koyabiliyoruz.

Başka bir yol mümkün değil mi?! Gaia ortak zihinde, benlikte, varlıkta yenilik ve değişikliğe ihtiyaç duymuyor mu; yoksa bu yenilenme ve değişiklik için dayanaksızlık ve savaşa (hırsızlık ve cinayete) ihtiyaç duymadan yenilik ve değişikliği gereçek kılıyor? Tabi ki ikinci seçenek kendini ortaya koyuyor. Çünkü Gaia -insan hürriyetini de ele aldığımızda- daha özgür: Saklanması, gizlenmesi gereken bir ihtiyaci yok. Ne lazımsa Gaia biliyor!

Bliss / Gaia ekliyor:
"Gaia tecrüve ve fikirle öğrenir ve bu yüzden ne zaman gerekli olrsa o zaman değişir." (sayfa 76)
Gaia'nın bu gerekliliğe nasıl karar verdiğini işlemeyeceğim ancak kısaca istenilen sonuca kullanılan yönteme ulaşamadığında ya istediğin sonucu değiştireceksin -veya sonucu kabulleneceksin ki zaten başka bir sona gitmek istiyorsun- ya da yöntemi değiştireceksin.

Binlerce yıldır sadece dünya üzerinde çeşitli şekillerde savaşıyor. Bu savaşın bir yansıması olan ve savaş için icat edilen aletleri görüyoruz. Ya savaş hiç olmasaydı?
"Ama savaş olmadığı zaman, bir insana ateş edebilir miydi? Hangi insanoğlu bir silaha ve onu kullanma isteğine sahip olabilirdi? Yalnızca böyle bir gezegende insanlığın yok oluşuyla patolojik olarak..." (sayfa 184)
Savaşın icadı nereye dayanıyor? Hatırlıyor mu benliğimiz yahut genlerimiz? Savaşı hangi atamız icat etti? Tüm seri boyunca defalarca ve farklı şekillerde sorduğum geçmişi nasıl unutabiliyoruz... Nasıl oldu da tüm dünya tarihinin çeşitli safhalarına kan ile yazılan sonuçların atası, savaşın icadını nasıl unuttuk?

Pelorat "Ama dostum," diye protesto etti. "Bir dili değiştirmemek dejenerasyonun belirtisi değildir. Avantajlar vardır. Yüzyıllar, binyıllar boyun korunan belgeler, anlamlarını muhafaze ederler, tarihsel kayıtlara süreklilik ve yetki kazandırırlar. Galaksinin geriye kalan bölümünde Hari Seldon dönemindeki İmparatorluk emirlerinin dili antika olarak kabu edilmeye başlandı. (sayfa 211)

Dil değişirse insan geçmişini de unutur. Çünkü kelimelerin anlamı, ifade ettikleri, kelimelere yüklenen duygular değişir. O kelimenin ifade ettiği birikmişlik de değişir, çünkü kelimeyi duyanlar değişir. Bir müzik birisinin tüyleri diken diken ederken aynı müzik bir başkasına hiçbir şey ifade etmez... İşte böylece geçmiş de yavaş yavaş anlaşılmaz. Bu anlaşılmazlıkla da unutma başlar. Geçmişle bağ kopar. Bu anlam katli bir tür savaş olabilir mi? Böylece yenilik için bilgi hafızası için yer açıcı bir etmen olabilir mi?

Başkası mümkün değil mi?!

Asimov Robot, İmparatorluk ve Vakıf serilerini bir ütopya ile sonlandırıyor. Başka bir insan / insalık mümkün değil mi, dayanıksızlık ve savaşın olmadığı...
Pelorat, "Bunu görmek isterim," dedi. Başını sertçe salladı, gözleri zevkten pırıl pırıldı. "Heyecan verici olacak. Yeni bir şey." (sayfa 444)

19 Ekim 2019 Cumartesi

Vakfın Sınırı

0 yorum
Asimov okumalarına başladığımda bildiğim yeni basım bir kitap yoktu. Ancak İthaki Yayınları tekrar basmayı başarmış. Külliyattan dört kitap basmışlar. Umarım İthaki'nin serisini de incelemeye zaman bulabilirim. Asimov kitaplarının kaybedilmemesi gereken bir hazine olduğunu unutmamak gerek. Sadece bilimkurgu değil.


Kitabın ismine karar verirken ekibin zor zamanlar geçirdiğini düşünüyorum. İsimleri incelediğinizinde Vakfın Sınırı ismini de göreceksiniz. Kitabı okuduktan sonra Galaksi Çöküyor'dan çok Vakfın Sınırı'nı beğendim. Vakfın Sınırı olay örgüsünü hedefler iken, Galaksi Çöküyor, bu kitabın çözüm noktasına işaret etmiş. 

Asimov anadilinde kullandığı kelime katı cismin keskin bitişi için kullanılan bir kelime seçmiş, politik bir anlama gelenden ziyade. Haliyle kitabın özünde yatan kümelerin varlık biçimlerini de işaret ediyor. 

Vakfın hangi sınırı? Vakıf da insanlardan oluştuğu için haliyle insanların sınırları anlamına da işaret etmektedir.

Bu kitapta Trevize adlı bir encümenimiz İkinci Vakfın varlığını sürdürdüğünü iddia etmektedir. Bu savını yüksek sesle söylemeye başlayınca belediye başkanı tarafından yanında Tarihçi Pelorat ile birlikte gönderilir. Pelorat'ın seyahat sebebi Arz'ı aramaktır. Ancak ya Trevize? Sürgünde midir?

Trevize'yi açığa çıkartan arkadaş da belediye başkanı tarafından Trevize'nin peşine takılmıştır.

Diğer yandan İkinci Vakıf gizli varlıklarının tekrar günyüzüne çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Ancak Konuşmacılar bu riskin çok büyük olmadığını düşünmektedirler. Ancak genç konuşmacı Gandibal olayın peşini bırakmaz. 

İlk Vakıf da İkinci Vakıf da Hari Seldon'ın planı için çalışıyor. Sonunda karşı karşıya geleceklerdir...

Kitaplar ilerledikçe hep kafamı kurcalayan bir şey vardı; Arz nasıl unutulur? İlk gezegenimiz nasıl unutulur? Ama sormadığım bir soru daha var: Arz gerçekten ilk gezegenimiz mi? Diğer yandan kayıp kıta, kayıp şehir, kayıp medeniyet, belki de kayıp gezegen... Atlantis.

İnsanlar ilerledikçe geride kalanları unutarak geleceğe mi yer açıyor acaba? Yahut kalanları unuttuğumuz için hiç de bir yere gidemeyip yerimizde sayıyor ama unuttuğumuz için yol kat ettik mi sanıyor?..
Pelorat, "Sanırım uygarlığın ilerlemesi insanın özel yaşamının kısıtlanmasından başka bir şey değil, Golan," dedi.
Bir ada bir gezegen düşünün, ve o gezegene ait olduğunuzu düşünün. O gezegendeki her bir mahluğun her bir düşünce kırıntısını biliyor, her bir kareketini biliyorsunuz. Sokakta gezegerken etrafınızdaki insanların ne düşündüğünü az sora hangi harekete karar vereceklerini biliyorsunuz. Etraftakiler de sizi biliyor. Herkes birbirini biliyor. 

Robotlar da.




16 Eylül 2019 Pazartesi

Gizli Tanrılar

0 yorum
Asimov'un Vakıf serisinin 5. kitabı.

Vakıf Serisi
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor
Vakıf Ve Dünya

Katır'ın egemenliğinde bir geçen bir dönem geçmiştir. Toran ve Bayta'nın oğlu Darell'a bir akşam bir misafir gelir. Ancak bu misafir camdan girmeye kalkar. Darell'in kızı Arcadia bu yabancıyı karşılar.

Darell İkinci Vakfı aramaya devam etmektedir. Düşüncelerinin kendisine ait olmaması fikrini kabul edememektedir. Birinci Vakfın imparatorluğu tekrar kurmasını istemektedir.

İkinci Vakfın yerini bulmak için Kalgan'a ziyaret düzenlenecek ve Katır'ın kayıtlarını inceleyeceklerdir. Böylece Darell ve arkadaşları İkinci Vakfın nerede olabileceğine dair ipuçları araştırılaracaktır. Ancak Arcadia da Katır uzmanı olan babasının arkadaşının aracına binmiştir.

Düşünceleriniz aslında size ait olmadığını bilseydiniz?


14 Eylül 2019 Cumartesi

Altın Galaksi

0 yorum
Asimov'un Vakıf Serisi'ne devam ediyorum.

Vakıf Serisi:
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor
Vakıf Ve Dünya

Hari Seldon neredeyse bir peygamberdir, Hari Seldon planı doğrultusunda Vakıf yenilmez diye düşünülür hale gelmiştir.

Diğer yandan imparatorluğun zaafiyetinden faydalanan dünyalar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu bağımsız kırallar daha sonrasında da Vakıf için birer tehdit oluşturmaya başladılar. Ancak Vakıf ticaret ve teknoloji satarak bu krallıkları kendilerine muhtaç kılmayı başarmıştı. Tüccarlar yönetimine ve ticari anlaşmalara bağlı bir yönetim sistemi Vakıf tarafında hakimdi.

İmparatorluk'ta ise İmparatorluktan geriye kalanlar içine kapanmıştı.Kendi gerçeklikleri içerisinde sıkışıp kalmışlardı.Bu gerçeklikte yaşıyorlardu.

Vakıf'ın İmparatorluk ile temas kurmasıyla kaçınılmaz savaş yaklaşmaktaydı. Ayakta kalan İmparatorluk ya da Vakıf olacaktır...

Sonrasında ayakta kalanla çarpışacak olan bir Değişken galaksiyi hakimiyeti altına alacak!

Asimov farklı yönetim şekillerini galaksi boyutunda uyguluyor. Ancak büyük bir gerçeği hiçbir zaman gözardı etmiyor:
"Yenilgi nedir? Ben savaşlar da gördüm, yenilgiler de. Kazanan, dünyayı yönetimine alırsa ne olur? Bu kimi ilgilendirir? Beni mi? Benim gibi insanları mı?" Alayla başını salladı. Sonra da heyecanla, içten bir tavırla sözlerini sürdürdü. "Beni dinleyin. Bir gezegeni genellikle beş altı şişko tembel yönetir. ..."
Sonsuz bir haziran ayının yine sonsuz sabahında yaşamak istenen huzuru mu aramak tüm galaksinin amacı?

Bu savaşların amacının arayışında telef onlar insanlar daha sonra daha da öfkeli bir şekilde doğuyor.

Katır doğuyor. Vakıf ve İmparatorluk savaşının ayakta kalanından tüm öcünü almak peşinde koşuyor. Başarılı da oluyor.

Katır bir Değişken. Bir anda Galaksiyi hakimiyeti altına almaya başlıyor. Nereden geldiği bilinmiyor, kim olduğu bilinmiyor. Katır sanki hiçlikten geliyor...

24 Ağustos 2019 Cumartesi

İmparatorluk

0 yorum
Asimov'un Vakıf serisinden okumaya devam.

Vakıf Serisi:
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor
Vakıf Ve Dünya

Vakıf serisinde kurguya baktığımızda İmparatorluk Kurulurken'de Hari Seldon nasıl Hari Seldon olmuş onun anlatımı gerçekleşiyor. Erişilmez İmparatorluk'ta Psikotarih gelişimi ve bunun üzerine çalışmalarını görüyoruz. Yani Hari Seldon dönemini okuduk. İmparatorluk'ta ise Hari Seldon sonrası dönemi okuyoruz. Yani Psikotarih biliminin öngördüğü İmparatorluk'un yıkılmasından sonraki dönemi okuyoruz.

Bu dönemde İmparatorluk yıkılmıştır. Vakfın Terminus'a gönderdiği ansiklopediciler çalışmaya devam etmektedir. Ancak zayıflayan imparatorluğa bağlı sınırlarda gerginlik artmaya devam eder ve ilk Hari Seldon krizi ortaya çıkar. Terminus tehtit altındadır ve Anacreon tarafından istila ile karşı karşıyadır. Hari Seldon'ın kaydı da bu zamanda izlenir ve ansiklopediciler kendileri hakkında şok edici bir gerçeği öğrenirler.

Bu noktadan sonra kitap içeriğine daha fazla gireceğim. Haliyle heyecan kaçıran ayrıntılardan bahsedebilirim.

Uğrunda çalıştığınız bir şeyin tamamen hayal ürünü olduğunu hatta sahte olduğunu öğrenseydiniz nasıl hissederdiniz? Bu şey için yapılan yatırım ise çok büyük! Bir gezegen boyutunda bir yatırımdan bahsediyoruz... Güvendiğiniz bir kişinin izinden giderken tüm emeğinizi verdiğiniz çalışmaların bomboş olduğunu güvendiğiniz kişinin ağzından duymanın yıkıcılığı ve yakıcılığı hayal bile edilemez.

İşte Terminus ansiklopediciliğin Hari Seldon ağzından sadece bir kisve olduğunu öğrenmiştir. Ancak diğer yandan da dış tehtit altındadır. Kısıtlı kaynaklarla bu tehtidi savuşturması da gerekmektedir haliyle Galaksi Ruhu dini yayılmaya başlamıştır. Peygamberin ismi ise zor tahmin edilecek bir isim değil, Hari Seldon! Terminus gezegenlerden kişiler toplayarak rahiplik eğitimi verip geri göndermektedir. Terminus bir kutsal gezegen, bir hac gezegeni haline gelir. Ta ki din ve para çarpışması karşı karşıya gelinceye kadar!

Tüccarların zamanı yaklaşmaktadır. Din ile bağladıkları gezegenler yavaşça bu baskından boğulmaya başlamışlardır. Ancak bir taraftan da ticaret gelişmiştir.

Bir toplumu başka bir toplum nasıl yönetibilir? Yönetmek için öncelikle bağlılık gerekir. Haliyle bu bağlılığı oluşturanları incelemek gerekir. Terminus ilk tehtitten sonra çeşitli yardımlarla diğer gezegenlerin gözünde kendilerini iyi göstermişlerdir. Haliyle bilgi ihraç etmeye başlamışlardır. Ancak bilginin tözünü de vermek yerine sadece bilginin sonucunu vermişlerdir. Bunu da din ile gerçekleştirmişlerdir. Din ile bir bağlılık tesis etmişler. Ancak bu tesisin ağırlığı ve baskısı toplumu boğunca nefes almaya ihtiyaç doğar... Diğer taraftan da dinin sağladığı yararların sayısı azalmaktadır. Ticaretle birlikte dışarıdan gelen teknoloji ve rahatlık gelişin durmasıyla bozulmaya başlar. Bu da ikinci bir bağlılık olarak kendini göstermiştir. Haliyle bu rahatlık ve beraberinde gelen kâr ortadan kalkınca kargaşa ortaya çıkmaktadır. Teknoloji ve rahatlık akışını elinde tutanlar ise gittikçe kuvvetlenmektedir.

Böylece Terminus'ta tüccarlar hüküm sürmeye başlar...

Asimov muhteşem bir mantık sıralamasıyla ve bunu sadece olayları anlatmasıyla bilimkurgu temelinde ortaya bir yaşam modeli sermektedir...

Her kitapta Asimov'un kurduğu sistemin kurgudan ziyade tamamen gerçek olması tüm olayların ötesinde bir yerlerde parlamaktadır!

Kitaplar böyle iken haliyle günümüzde yeni baskılarının olmamasını da şaşırtıcı mıdır yoksa beklenmesi gereken bir durum mudur... İkisi de aynı yere gidiyor görünmektedir ama normalleştirmek çok daha tehlikelidir... Hari Seldon gibi bir bilime yani psiko tarihe sahip değiliz. Ancak bir tarihimiz ve bunlardan alabileceğimiz çok büyük dersler var. Normalleştirmenin de sonuçlarını tarihte görebiliyoruz.

Değinmek istediğim bir konu da Galaksi Ansiklopedisi gerçekten bir kisve midir? Dünya'daki tüm bilgilerin olduğu bir ansiklopedi. İşte bunu daha internetin keşfedilmediği zamanlarda Asimov düşünmüş. Tabi bununla birlikte bilgilerin teyidini de düşünmüş. Bilgi kirliliği olmayan bir ansiklopedi.


8 Ağustos 2019 Perşembe

Erişilmez İmparatorluk

0 yorum
Asimov'un Vakıf Serisi'nden kitabı.

Vakıf Serisi:
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor
Vakıf Ve Dünya

Hari Seldon Eto Demerzel ve İmparator'un destekleriyle üniversitede çalışmaktadır. Psiko-tarih bilimi belli bir noktaya kadar gelmiş ve göstergeler imparatorluğun yıkılma olasılığını işaret etmiştir.

Ailesi ile bir noktaya kadar huzurlu sayılabilecek bir hayat yaşamıştır matematikçi. Ancak sonra işler üssel olarak değişmektedir.

Kitap Hari Seldon'un çalışmaya başlamasından sonraki onar yıllık aralıklarını anlatan bir kurguya sahip. Bu kurgunun içeriğinde matematikçinin kariyerini de görmüş oluyoruz.

Buradan sonra kitap içeriğini tartışacağım, heyecan kaçırabilir...

İmparatorluk çatırdarken halkın yönetime katılması görüşleri halk arasında tekrar alevlenmektedir. Bu görüşleri yayının ise aslında imparatorluğun kendisi istemektedir. Bu da bizi kitabın ilk bölümüne götürmektedir. Jo-Jo lakaplı Joranum bu olayın peşindedir. Görünürdeki amacı halkın yönetime katılması, arkadaki amaç ise gücü elde etmek. Entrika burada başlıyor.

Karşılıklı politik hamleleri okurken benim ise aklımda tek bir soru vardı; toplusal ya da kişisel ayırdına varmadan; insan neden iki yüzlü? Asimov'un buna cevabı biraz da Jo-Jo'nun ait olduğu sektörden kaynaklı olduğunu hissettirdi. Ancak maalesef bu cevabı kabul edemedim. Her toplumun içerisinden iki yüzlü çıkmaktadır. Belli ki bu sorunun tek cevabı insanın insan olması ve insan yasalarının bulunmaması. 
Seldon başını salladı. «Eh, aslında ben bu fikri beğeniyorum.»
 «Ben de öyle. Ben de bunu isterim. Tabii Joranum samimi olsaydı ama değil. Her şeyi bir basamak olarak kullanıyor. Bu bir amaç değil, sadece bir yol onun için. Joranum, Dernerzel’i devirmek istiyor. Ondan sonra Cleon’u elinde oynatmak kolaylaşacak. Sonra tahta Joranum oturacak ve kendisi halk sayılacak...
Asimov'un serileri yönetim felsefelerini ve bunların geleceye akislerini işledir. Seldon ve evlatlığı Amaryl ile birlikte psiko-tarihe çalışırlarken Amaryl yeni bir fikirle geliyor. Aslında bu Psiko-tarih denklemlerinin denk olabilmesi yani dengede olabilmesi için gerekli bir yöntem olarak gözüküyor.

Asimov külliyatına ilk başladığımda gelecekte neden bu kadar eski yönetim şekilleri benimsenmiş sorusuna cevap bulamamıştım. Asimov adım adım beni oraya doğru götürüyor düşüncesindeyim.
Meclis üyeleri birbirlerine bağırır, tartışır, gürleyip, şimşekler gibi çakarlar. Sonunda da hiçbir işi başaramazlar. Hari, ben sizin fark ettiğiniz kubbedeki o kırık lambaların yenilenmesi gibi basit bir işi bile yapamam. Bu kaça mal olacak? İşin başında kim bulunacak? Ah, evet, lambaların yerine yenisi takılır ama bu iş birkaç ayı da alır. İşte demokrasi bu.
İnsanlık doğduğu yeri bile unutuyor ama hep eski tipte bir yönetimle idare ediliyor. Gelişmek insanlığın hangi bölümünde gerçekleşiyor?

14 Temmuz 2019 Pazar

Tarikat Siyaset Ticaret

0 yorum
Uğur Mumcu yazılarının tarikat, siyaset ve ticaret başlıkları altında derlemesi.

Yorumsuz olarak başlıkları aşağıya bırakıyorum: (Neden mi yorumsuz? Sence?)

İmambayıldı
Bayram Olmalı
Aman Ağam
Bilinçlenme
Çalış Evladım
Yeni Dizi
Cadde Adları
Bilmece
12 Eylül Ruhuna!
Mekik
Vehbi Bey Amca
Zurna Peşrevi
Paşa Tasarrufu
Hukuk Güvenliği
İsviçre Hesabı
Kime Liberal?
Güdümlü Liberal
Faysal Finans
Araba
Rabıta Ve CIA
İslamcı Bayrak
Özal Ve Kitap
Kamikaze
Pazarlık
Oy Ve Zam
Adını Koymak
Devlet Gibi Adam!
Senaryo!
Alexandre
Ticari Sır!
Komşu Hukuku!
Thomson Radarı
Hupe Ve Ziya
El Ve Cep
Model
Anamur
Ahbap Çavuş
Trilyonun Hesabı
Sel Almış
Bir "Çetin" Örnek
Demans
Sirk Politikacısı!
Avni'nin Atları
Necip Fazıl
Saatli Bomba
Aslanlı Kapı
Sivilleşme!
Açıklıyorum!
Alo! 15 37 99 mu?
Önlem!
CIA Parmağı
Kapalı Kutu
Gehlen Örgütü
MİT ve Görevi
MİT Olayı
Körebe
Adıgüzel mi?
Senet Cinayetleri
Mektup
"Mesut" Bakan
Uyarı ve Yararı
Birader Vakıfları
Gericilik ve Para
Yağma!
Dernek Olayı
Cemre Düştü!
Din Eğitimi
Münafıkun!
Siyasal Hac
TC-Ana
Belgeleriyle
Kafalarında seçim sandığı taşıyan siyasetçiler unutulacak; aydınlara, sanatçılara en acımasız cezaları verenler unutulacak; devket adına yol kesen eşkıya unutulacak; beyinlere dikenli teller dolayanlar unutlacak; kırmızı plakalı arabalara tırmanmış başbakanlar unutulacak; bakanlar unutulacak...
Resimleri ile Dinolar, Arbaşlar; romanları, öyküleri ve yazıları ile Yaşar Kemaller, Aziz Nesinler, Rıfat Ilgazlar, Sabahattin Aliler; şiirleri ile Nazım Hikmetler, Ceyhun Atuflar, Hasan Hüseyinler, Ahmet Arifler hep yaşayacaklar! (Sayfa 84)
Hangi sandıklıların isimleri kaldı aklımızda? Unuttuklarımız bir yana hangi sızılar hep bizimle, ağıtlarımızla?
Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun (Selda Bağcan)
Bendeki kitap um:ag Vakfı Yayınları'ndan Mart 2019 tarihli 32. baskısı.

Kitap:
um:ag Vakfı Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com

İmparatorluk Kurulurken

0 yorum
Asimov'un Vakıf serisi kitabı.

Vakıf Serisi:
İmparatorluk Kurulurken
Erişilmez İmparatorluk
İmparatorluk
Altın Galaksi
Gizli Tanrılar
Galaksi Çöküyor
Vakıf Ve Dünya

Bir matematikçi kuramsal olarak geleceğin matematikle bilinebileceğini anlatmaktadır. Ancak siyasiler bunu matematik geleceği biliyor olarak algılayıp matematikçi Hari Seldon'un peşine düşmüşlerdir.

Kurgusal olarak o kadar güzel sürprizlere haiz ki şüphelendiğim noktaların "işte ben demiştim" haline gelmesi daha da eğlenceli oldu. Kitapta en ilgimi çeken kısım Arz'ın insanların zihninden silinmiş olması. İlk dünya unutuluyor hatta efsanelerde ilk dünyanın adı bile başka isimlere daha sonradan ortaya çıkan dünyalara dönüşüyor... O dünyaların da isimlerini pek tabi ki biliyoruz.

Asimov kitaplarında sosyal durumun da peşine düştüm. Bu kadar ileri medeniyetimizde neler olabilir diye düşünürken Asimov ayakları yere basan "sonuçta insan" dedirten olayları gözler önüne seriyor.



6 Haziran 2019 Perşembe

Uğursuz Gezegen Galaktika

0 yorum
Asimov bu kitabında zaman çizgisini de ele alıyor. İnsanların yaşadığı tek gezegen olan Dünya zamanlarından çok gezegenli bir zamana geçiş yapan basit bir terzinin bir kumpasın içine nasıl adım adım gittiğini okuyoruz.

Galaksi İmparatorluğu serisinin üçüncü kitabı:
Asi Gezegen Tyrran
Tanrılar Ve İmparatorlar
Uğursuz Gezegen Galaktika

Bir adımla dilini bile bilmediği bir zamana geçiş yapıyor Terzi Josepg Schwartz. Tabi önce ne olduğunu anlayamıyor. Bir adım önceki mevsim ile bir adım sonraki mevsim arasındaki fark bile insanı çıldırtabilir düşüncesindeyim. Bir göz kırpması süresinde her şeyin değişmiş olması insanın sınırlarını çok zorlayacaktır. Kendimden düşünüyorum. Adımımla birlikte her şeyin değişmesi halusinatif bir algıdan başka bir şey değildir diye yorumlar idim. Haliyle akıl sağlığı ile ilgili şüpheler oluşabilir...

Terzi yardım istediği, sığındığı bir evde, terziye ne yapılacağı ile ilgili düşünülürken okudukları bir haber ile bu yabancıyı -terziyi- gönüllü olarak bu deneysel tedavi çalışmaları için götürülür. Gönüllü olan yerli ailedir aslında. Terzinin durumdan haberi yoktur ve yerli aile terziyi çalıştırarak kota doldurmalarında kolaylık oluşacaktır.

Tedavinin yan etkilerinden birisi terzinin algıları çok gelişmiştir. Bütünleşme olarak ifade etmektedir. Yerel dili de çok kısa sürede öğrenmiştir. Kişilerin düşüncelerini okuyacak kadar...

Asimov bu kitabında denemelerde bulunmuş gibi duruyor. Haliyle seri halde okuduğum kitaplardan biraz daha farklı kurgu yöntemleri hemen fark ediliyor. Temelde kullandığı verilerde ise bir değişiklik yok. Haliyle işlediği konulardan birisi de uzaydaki yalnızlık.

Kitabı okurken bir konuşma özellikle dikkatimi çekti ve o halini algıladığım şekilde not etmiştim. Terzi geldiği çağlarda insanların sadece Dünya'da yaşadığını ifade ediyor. Buna karşılık gelen yorum ise çok daha güzel. İnsanlar o çağlarda uzaya yolculuk edebiliyor muydu? Edemiyorsa nasıl oluyorsa tüm evrende sadece sizlerin yaşadığını bilebiliyorsunuz? Haliyle ne kadar yalnızız?

Tüm evrende yaşamın bulunması veya evrene yaşamın yayılması insanı özünden kopartamıyor. Asimov bunu incelikle işliyor. Galactica tüm evrende hüküm sürmektedir. İnsalık bu hükümranlığa başkaldırmaya hazırlanmaktadır. Peki bu hükümranlık aşkının kaynağı nedir?
Kine kn duygusu galiba evrensel bir felaket. Dünyalılar gerçekten karşılıklı eşitlik ve hoşgörü istiyorlar mı? Hayır! Büyük çoğunluğu sadece dorukta olmanın peşinde. (Sayfa 165)

5 Haziran 2019 Çarşamba

Tanrılar Ve İmparatorlar

0 yorum
Asimov Galaksi İmparatorluğu serisi kitabı.

Asi Gezegen Tyrran
Tanrılar Ve İmparatorlar
Uğursuz Gezegen Galaktika

Rik, hatırlamamaktadır. Kendi adını bile. Ancak zamanla anılar canlanmaya başlar. Haliyle aslında biliyordur. Yani hatırlamaya başlar. Bu hatırladıkları birilerini çok rahatsız etmeye başlar. Bir kovalamacadır başlar.

Bir Uzay analisti kaybolmuştur ve iletişime geçtiği bilinen son gezegen Florina'dır. Ancak Florina üst katta yaşayan Efendiler tarafından yönetilir. Bu Efendiler Sarklıdır ve sadece Florina'da yetişen kirt üretimini ve gelirlerini ellerinde tutmaktadırlar.

Bu noktada Asimov'un Sarklıların yönetim yapılanmasını muhteşem bir şekilde gözler önüne sunmaktadır. Bu yapılanmayı özetleyen bir deyime sahibiz Türkçemizde: Kraldan çok kralcı olmak. Bu yapılanmada Sarklılar Florina yerlilerinden parlak gençleri seçerler Sark'ta eğitirler ve kentli sınıfı olarak Florina'ya gönderler. İşçilerin yönetimini bu arkadaşlara bırakırlar.

Florina gezegeninde kula kulluk etmeyi çok iyi anlatmıştır Asimov. Efendilerin ise tek dertleri vardır. Bu hırsları pek tabii ki paradır. İnsanlık arzdan galaksiye yayıldığını unutmuştur, hatta Arz'ın varlığını bile unutmuştur. Ancak para hırsını unutmamıştır. Para tabi ki hep bir imge durumunda ve bu imgenin satınaldıkları asıl hırsı oluşturuyor da diyebiliriz belki de.

Sarklılar ise korkmaktadır. Bu korkuyu yenmenin ise tek yolu vardır, sindirme. Florina sindirilimiştir. Ancak bir gerçek vardır ki Florinalıların içlerinde bir yerlerde hala bir bağımsızlık ateşi kor haldedir. Alev almayı beklemektedir. Bu alevin kaynağının Arz'dan gelmesi ise Asimov'un kurduğu evrende ayrı bir güzelliktir. Prometheus, sanat ve ateşi tanrılardan çalmış Arz'daki insalara vermiştir. Bu insanlık evrene yayılmış ve nereden geldiğini bile unutmuştur. Ancak içinde yatan ateşi alevlendirme üzere yine bir Arzlı çıkıp gelmiştir.

Sark'ın dört efendisi vardır. Bunlar Florina'da üretilen kirti çeşitli olaranlarda bölüşmüşlerdir. Aslında topraklar bölüşülmüştür, olağan dengesi halinde günler geçer. Arzlının gelmesi dengeleri değiştirecektir.

Bir insan...


19 Mayıs 2019 Pazar

Asi Gezegen Tyrran

0 yorum
Asimov'un Galaksi İmparatorluğu Serisi kitabı. Robot serisiden ayrı bir yapı sunuyor. Olaylar her ne kadar galaksinin köşelerinde gerçekleşse de insanlığın hep aynı yönde gerilediğinin göstergesidir. Şu güzel 19 Mayıs'a bu kitabın denk gelmesi de ayrı güzel oldu.

Seri:
Asi Gezegen Tyrran
Tanrılar Ve İmparatorlar
Uğursuz Gezegen Galaktika

Farrill Arz'da eğitiminin sonuna gelmiş birisidir. Bir gece yarasını vizifondan gelen sesle uyanır. Bir kumpasın içinde olduğu ve canına kastedildiğini çok geçmeden anlar. Babası Widemos Ranger'idir ve bu olayların babasıyla bağlantılı olduğunu söyleyen de arkadaşı Jonti'dir Arz'dan kaçması konusunda da yardımcı olacaktır.

İşte olaylar böyle başlar.

Bu güzel, güneşli 19 Mayıs'ta, bağımsızlık ateşinin 100. yaşında sürpriz kaçıran içerikle ilerleyeceğim.

Tyrran galaksiyi egemenliği altında tutmaktadır. Bunu da alışılagelmiş savaş taktiklerini değiştirerek başarmış insanlığa kendilerini kabul ettirmiştir. Korku tohumlarını da ekmiş zamanla herkes bunu kabullenmiştir.

Ancak bunu kabullenmeyenler de vardır. Tyrran her yerde bu grupları bulup sahneden indirmekle uğraşmaktadır. Yukarıdakilerin her zaman aşağıya düşme korkusu vardır. Haliyle Widemos Ranger'i peşindedir.

Asimov'un kurduğu evren aslında bizden hiç uzakta değil, tam dibimizdedir. Aktörler kah gezegenlerdir kah insanlar kah ülkeler kah organizasyonlar... Aktörlerin isimleri değişir ancak hedefler hep benzerdir. Gücü elinde tutmak isteyen bir güç, muhalif görünerek gücü eline geçirmeye çalışan bir başka akım, güce tapanlar, gücün insanın kendisinde olduğuna inananlar... Akımlar değişir, bu akımların aktörleri de hep sahnede yer alır.

Tyrran egemenliğinden kurtulmak isteyenler gizli bir şekilde çalışır hatta bunların saklandığı bir gezegenin varlığından şüphe duyulmaya başlanır. Bu gezegen fellik fellik aranır.

İnsan hiç masum değildir. Bundandır ki tarih tekerrürden ibaret hale gelmiştir. Gelecek aslında geçmiştir ve bu yüzden geçmiş hep unutturulur. O yüzdendir ki Galaksi İmparatorlukları'nda insanlığın Arz'dan galaksiye yayıldığı sadece bir efsane haline getirilmiştir ve insanlar buna inanmaz. Bunda şaşırılacak hiçbir şey yok! Yüzümüzüş şu andaki zamanımıza 2019 yılının Mayıs ayının 19. gününe çevirelim. Buraya gelinceye kadarki olaylar akışını inceleyelim.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919 yılında attığı ilk adımdan bu yüzyıllık zamana bakalım ve unuttuklarımıza bakalım. İşte bu çok daha şaşırtıcıdır. Bu kadar kısa sürede nereden geldiğimizi ve yönümüzün ne olduğunu unutup şaşkın şaşkın ortalıkta gezer olduk. Dünya'nın bizlere değil insanlığın geleceğine ait olduğunu unuttuk. Haliyle yurdumuza sahip çıkarken ödediğimiz bedelleri unuttuk. Kula kulluk eder hale geldik yine.

Unutmamak için yazı keşfedildi. Kalemin kılıçtan keskin olduğu defalarca ispatlandı. Yazdıklarından dolayı yazarlar öldürüldü bu dünyada.

Bu unutkanlık halinde küçük uyanışlar, küçük patlamalar muhteşem sonuçlar yaratmıyor ancak iyiye doğru biraz daha yaklaşıyoruz. Lakin Asimov'un distopyalarında bu iyileşmenin yüzbinlerce yıl alacağını görüyoruz. Öyle ki insanlık iyiye ulaşacak ve işte o zaman evrenin sonu gelecek sanırım. Ne olursa olsun sevgi kazanacak.

Umudun tükendiği anlarda Farrill umut buldu. Her şeyin çok güzel olacağına inandı.

19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlık ateşiyle, korkusuzca her şeyin güzel olacağını bilerek, milletle yola çıktı. Unutmuyoruz bağımsızlığı!

10 Nisan 2019 Çarşamba

Robot Öyküleri Antolojisi

0 yorum
Asimov'un eseri. Robot serisi içerisine katmadım. Asimov bu kitabında robotlar olan alakasını aktarmış. Bu ilgi ve alakasını aktarması arasında hikayelerine de yer veriyor.

Kitaba başladığımda Asimov'un önsöz yazdığını sanmıştım, ancak devamı da gelince kitabın dizilimin böyle olduğunu gördüm.

Asimov robot ile nasıl tanıştığını anlatarak kitaba başlıyor. Öykülerinin ardındaki kendi hikayelerini de anlatıyor.

İçerisindeki öyküler:
Robot Al-76 Başıboş Kalıyor
İstem Dışı Zafer
Birinci Yasa
Bir Araya Gelelim
Memnuniyetiniz Garantilidir
Risk
Lenny
Bakış Açısı

Birbiri ardına gelen öykülerin arasındaki ilişki Asimov'un düşünce yapısını da aktarıyor. Haliyle robot gelişimi ve öykülerin gelişimini de gösteriyor.

Kitabın yeni basımı maalesef mevcut değil.
Nadirkitap.com

9 Nisan 2019 Salı

Üç Cisim Problemi

0 yorum
Uzaklardan gelen bir bilim-kurgu kitabı. Adıyla dikkatimi çekti. Cixin Liu ile de bu kitap sayesinde tanıştım.

Oraların esintilerinden çok bir Batı polisiyesi okuyormuş havasında ilerleyen bir kitap. Ancak isimler ile karakterleri eşleştirmekte zorlandım. Çok fazla karakter olmaması okumamı kolaylaştırdı diyebilirim.

Hiçliğin ortasında bir kütle düşünün. Kendi halinde... Adına birinci diyelim. Yanına daha küçük bir kütle koyalım ve adına ikinci diyelim. Güneş ya da Dünya da olabilirdi isimleri. Ahenkle dans ediyorlar. Yanlarına Birinci'yle aynı boyutta bir kütle daha koyalım ve adı Üçüncü olsun. Nasıl bir dans olur?

Bilimadamları intihar etmeye başlamıştır. Bu biliminsanlarınin bir ortak noktası var, bir oluşumun içerisinde fikir sohbetleri gerçekleşmektedir. Bu oluşumun oynadığı da bir sanal gerçeklik oyunu vardır adı da tahmin edilebilir haliyle.

Hikaye iki koldan birlikte ilerliyor. Olayların geçmişini anlatırken diğer kol da olayların mevcutta ilerleyişidir. Haliyle bu iki kol hikayenin sonunda birbirine örtüşür ve gizemin sisleri dağılır. Bu anlatım şeklinde sanki çok uzun bir hikayeye giriş kısmı varmış gibi hissettiriyor. Haliyle isimlere de alışma süresi olduğu için bu giriş uzun oluyor hissiyatından kurtulmak kitabın sonuna yaklaşıldığında oluyor. Bu hissiyata eş olarak kitabı elinizden bıraktığınızda sonrasının merakı ile giriş kısmının çoktan geride kaldığı fark ediliyor.
"Çin'de cüret edip uğruna mücadele verdiğin her fikir yerin dibine batmaya mahkumdur." (Sayfa 13)
Ne kadar uzaklarda bir ülke gibi görünse de ülkenin ismini değiştirerek yerine Türkiye çok ilginç bir hale getiriyor cümleyi. Hele ki bolca saydığımız bu günlerde...
"İnsanlık ve kötülük arasındaki ilişkinin, okyanus ve üstünde yüzen buzdağı arasındaki ilişkiyle aynı olması mümkün müydü? Okyanus ve buzdağı, her ikisi de aynı maddeden oluşuyor." (Sayfa 24)
Buna rağmen medeniyet nasıl ilerlemiştir?

Buradan sonra kitap içerisinden çok fazla merak kaçıran bilgi gelecektir. Kitabı okumamışlar için tat kaçırabilir.

Oluşum içinde yer alan insanlar kötü müdür? Yahut kötülükle aynı maddeden gelmişlerdir? Kitap bilimkurgu temelinde iyi ile kötüyü veya vatansever ile haini ele alıyor. İnsanın kendisini, yapıldığı maddeyi kurcalıyor. Esas karekterin de nanomalzemeci olması ayrıca bir tat katmış buna. İnsanın umut ile dolu olması belki de medeniyetin bu kadar ilerlemesine neden olmuştur. İyiye olan özlem veya umut denebilir belki de. Bu iyi için yapılanlar kötülerden alınan öc müdür ya da iyi için yapılanlar mıdır? Cixin Liu bunları sormuyor. Sadece anlatıyor. Cevap vermek için 400 Dünya Yılı kadar bir zamanınız var.
"Dünya Trisolaris Hareketi'nin en şaşırtıcı yönü pek çok kişinin, insna uygarlığına olan bütün umutlarını terk etmiş, kendi türüne ihanet etmeye hevesli hale gelmiş olmasıydı."(sayfa 305)
 Bu makro durumda da mikro durumda da ele alınabilir. Burada sadece "yine" bencilce bir düşünce yahut kelimeyle yalnız insan ele alınmış. Dış akıllı varlıklar sadece "insanı" mı yok edecek yoksa tüm canlı cansız ekosistemi mi? "Kendi türü"nün ne olduğuna iyice kavramak lazım.

"Kendi türü"nü biraz daha özele indirelim. İnsandan yahut milletten yahut hemşehrilikten yahut komşuluktan yahut aileden yahut kendinden... İnsanın kendisi türünün temelidir çıkarımına ulaşabiliriz. Türümüz nedir ve türümüze karşı umudumuzu yitirmemiz ne anlama gelir?
Tek kollu kadın "Geçenlerde Maple adında bir film çıkmıştı. İzledin mi bilmiyorum. Filmin sonunda iç savaşlarda ölen bir Kızıl Muhafız'ın mezarı önünde bir yetişkin ve bir çocuk duruyordu. Çocuk yetişkin adama 'onlar kahraman mı' diye soruyor yetişkin 'hayır' diyordu. Çocuk 'peki düşmna mı?' diye soruyor, yetişkin yine 'hayır' diye cevap veriyordu. Bu sefer çocuk 'peki kim bunlar?' diye sorunca yetişkin adam 'geçmiş' demişti. (sayfa 291)
Kitap Zeynep Özmeral  çevirisiyle ilk baskısını Kasım 2015 yılında gerçekleştirmiş.

Kitap:
İthaki Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com

31 Mart 2019 Pazar

Kurtarıcı

0 yorum
Asimov'un Robot serisindeki bir diğer kitabı. Bu kitabı İngiltere yolcuğunda bitireceğimi hiç düşünmemiştim. Pek de plansız gerçekleşen bir iş seyahati esnasında kitap tüm gerginliğime eşlik etti.

Robot Serisi:
Ben Robot
Çelik Mağaralar
Güneşin Tanrıları
Robotların Şafağı
Kurtarıcı

Kurtarıcı'da Elijah Baley ölmüştür. Fastolfe da ölmüştür.Elijah'ın hayalleri gerçekleşmiş; Arzlılar gezegenlere açılmışlardır, Göçmen olmuşlardır. Ancak Gladia hala hayattadır. Baley'nin alt ettiği de Auroralı-Kelden Amadiro- hayattadır. Kini sönmemiş bir şekilde yaşamaya devam etmektedir. Yanında Fastolfe'un kızının yanı sıra Gladia'nın da torunu Levular Mandamus da çalışmaya başlamıştır. Planları ise tamamen Arz'ın bitirmek üzerinedir.

Gladia'nın gezegeni Solaria'da ise kimse kalmamıştır. Oraya giden iki gemi ise parçalanmış, gezegene inen insanlardan da bir daha haber alınamamıştır. Daneel Giskard Baley yönetiminde bir gemi daha Solaria'ya ziyaret düzenlemek üzere hazırlanmıştır. Kaptan Baley yanlarına Gladia'yı da almak istemektedir. Kaptan Baley, Elijah'ın torunlarındandır. Gladia kendisine Fastolfe'tan miras kalan Daneel ve Giskard'ı da yanına alarak yola çıkar. Giskard'ın güçleri henüz hala kimse tarafından bilinmemektedir. Ancak Giskard durumu Daneel'e açıklamıştır.

Amadiro'nun kini ve Mandamus'un planları Arz'ın sonunu getirecektir. Daneel ise Giskard bir krizin yaklaştığını bilmektedir ancak bunun ne şekilde; nereden geleceğini bilmemektedir.

Asimov dünya içerisine dünya gizlemiş. Uzaycılar, Arzlılar, Göçmenler hangi topluluktan olursa olsun, aralarında milyarlarca ışık yılı uzaklık olsun, insan insanlığını gösteriyor. Giskard'ın insanlığın bağlı olduğu kuralları matametiksel bir gerçeklikle ortaya koyamasa da seziyor. Haliyle biz de seziyoruz. Bizi bizden iyi kim bilir?

Kitap bittiğinde kitabın bittiğini bir kaç dakika algılayamadım. Sanki biraz daha sayfa olması gerekiyormuş gibi kitaba bakıp durdum.Haliyle Asimov'un külliyatını biraz daha deşmem gerekecek.

22 Mart 2019 Cuma

Robotların Şafağı

0 yorum
Türkiye'de Robot serisi altında bulduğum bir başka kitap. Asimov'un kurduğu temiz nedensellik algoritmasının ardına saklanmış küçük sürprizler ile birlikte tadından yenmez bir başyapıt serisi çıkıyor.

Robot Serisi:
Ben Robot
Çelik Mağaralar
Güneşin Tanrıları
Robotların Şafağı
Kurtarıcı

Bir robot bir insanın dostu olabilir mi? Minvalde koşan Elijah Baley'nin değişimini de okuyoruz bir yandan da. Arz'ın çelik rahminden özgürlüğün gelişinin çark seslerini duyuyoruz. Dost kelimesini Türk Dil Kurumu aşağıdaki şekillerde açıklıyor:
1. isim Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı
"Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın" - Âşık Veysel
2. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo
"Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı." - H. R. Gürpınar
3. Sahibine sevgi gösteren hayvan
"Köpek insan dostudur."
4. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse
"Kitap dostu."
5. sıfat İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
"Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar." - T. Buğra
Bu açıklamalar ışığında ve bir robotun hareket edebilen bir eşya olduğunu da göz önünde bulundurursak masa ile yahut armut koltukla bir insan arasında ne kadar dostluk olursa bir robotla bir insan arasında da o kadar dostluk olabiliyor. Ancak robot insana dostluk etsin diye tasarlanmış olabilir. Robot aslında işini yapıyor. Hissettiği için yapmıyor.

Robotların yapabileceklerinin bir sınırı var mıdır? Örneğin bir robotun çizdiği resim sanat mıdır yahut yazdığı bir öykü sanat mıdır? Tanımlamalar insanları kısıtlayan kıstaslar haline dönüşüyor. Robotlar kendi parmakizlerine -seri numaralarına- has pozitronik beyinlere sahipler. O halde her biri bir eşsiz birey durumuna dönüşüyor. Bu da onların yaptıklarının kabul edilmemesinin etnik köken ayrımcılığına doğru uzanan yolun başını oluşturuyor...

Asimov tanımlamaları yeniden yapıyor!

Aurora'da bir cinayet işlenmiştir. Ölen ise aslında hiç yaşamamıştır. Robot Jander'ın beyni durmuştur. Dr. Fastolfe'un robotudur ve Dr. Falstofe'tan şüphelenmektedirler. Bu da Arz ile Aurora arasındaki gerilimi tırmandırmıştır. Baley ya olayı çözecektir ya da gözden düşeektir... Zor bir görev Baley'nin Aurora'ya gitmesi için bahanedir. Uzayın yeni şafağı Arz'dan mı sökecek Aurora'dan mı...

10 Mart 2019 Pazar

Güneşin Tanrıları

0 yorum
Asimov'un robot serisinden bir kitap daha. Araştırdıkça altında başka kitaplar da çıkacak. Lakin bunların Türkçe baskısı var mıdır daha o kısmını araştırmaya zaman bulamadım.

Robot Serisi:
Ben Robot
Çelik Mağaralar
Güneşin Tanrıları
Robotların Şafağı
Kurtarıcı

Güneşin Tanrıları'nda Elijah Baley Solaria adlı bir gezegenden davet edilmiştir ve orada işlenen bir cinayeti çözecektir. Elijah Baley orada Auroralı R. Daneel Olivaw'ın onu karşılayacağını bilmeden yola çıkar.

Solaria, Nexonlular tarafından yazlık olarak kullanılan bir gezegen durumundan evrilerek insanların tek tek büyük malikanelerde yaşadığı bir gezegen halini almıştır. 20 bin nüfusa sahiptir. Kişibaşı 10bin robot düşmektedir. Yani toplam nüfus yaklaşık 200 milyondur. Bu kitapta Asimov kişilerin etrafındaki fiziki veya hayali duvarlara vurgu yapmaktaktadır. Keza Solarialı sosyolog da buna dikkat çekmiş ve Arz ile Solaria'nın birbirine ne kadar benzediğini ifade etmiştir.

Haliyle duvarların yıkılması yahut gözyüzünün varlığı 'özgürlük'tür yargısına ulaşılmıştır.

Solaria'da insanlar birbirlerini görmezler, sadece görüntülerini görürler. Bu yüzden 3 boyutlu iletişim teknolojileri çok gelişmiştir. Asimov'un burada Eflatun göndermesi de ayrıca hoşuma gitmiştir. Görülen idealin sasdece bir gölgesi, yansıması veya görüntüsü ise ideali gerçekten görmüş olur muyuz? Asimov bunu temel bir toplum sınırına indirerek sorguluyor. Görüşme esnasında çıplak olan bir insan gerçekten müstehçen bir konumda mıdır yoksa görülen sadece görüntünün kendisi olduğu için gizlenecek bir şey yok mudur? Haliyle burada insanların güdülerine de bir çağrı mevcuttur.

Rikaine Delmarre bir embriyo, fetüs haliyle çocuk mühendisidir. İnsanların temasını geçtim, doğrudan doğruya birbirilerini görmeleri Solarialılar için tiksinti uyandırıcı hatta müstehçen bir şey iken Rikaine Delmarre gerçekten nasırlaşmış bir göz ve kalp ile bu işi yapmaktadır. Ancak öldürülmüştür. Neden öldürüldüğüne dair bir sonuca ulaşılamamıştır. Tek şüpheli ise eşidir. Ancak cinayet silahı da bulunamamıştır.

3 Mart 2019 Pazar

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

0 yorum
Uzun öykü ile roman arasında bir yerlerde. Bir beye yazılmış bir mektuptu bu. Bay R.ye mi acaba? Bir kadın ne kadar aşık olabilir ve bu aşkı için ne kadar sabredebilir? Bir kadın aşkı için neleri göze alır? Asıl soru bir kadın için aşk ne demektir?

Stefan Zweig bir arayışı, bir bekleyişi, gerçek olmayacak bir umudun sadece varlığını anlatıyor.

Bir kadın ne kadar bilinmez onu anlatıyor.

Yeni bir beyfendi apartmana taşınır. Taşınma zamanı daha genç bir kız olan bilinmez kadın bu beyfendiye aşık olur. Beyfendinin gece geç saatte evine getirdiği kızları, konuşmaları duyar, görür...

Ancak beyfendinin ondan hiç haberi yoktur... Olmayacaktır da... Ta ki o elim duruma kadar... Peki bu aşk mıdır?

Erişilmezin varlığını Stefan Zweig'tan daha iyi kim anlatabilirdi ki? Erişilmezin neden erişilmez olduğunu yine ondan daha iyi kim gösterebilirdi?

Bendeki kitap İş Bankası'ndan Ahmet Cemal çevirisiyle Ocak 2019 tarihli 21. baskısı.

Çelik Mağralar

0 yorum
Isaac Asimov eseri. Yeni basksısı piyasada yok. Yazıldığı dönem ile okuduğum şu dönem arasındaki farka baktığımda hem yazının önemi hem de bilim-kurgunun gelecekle ilgili fikirleri ortaya atmasının gücünün yadsınamadığını gördüm.1950'lilerde ilk baskısını yapmış yaklaşık otuz yıl sonra Türkçe de basılmış bir kitabı ilk baskısından yarımyüzyıldan fazla bir zaman sonra ben okudum.

Tabi ki daha Robotik El Kitabı'nın 56. baskı yılına ulaşamadık ancak Ben Robot'ta anlatılan gelişimin başlangıç dönemindeyiz. Asimov sanki bana Einstein Paradoks'u yaşatıyor.

Elijah Baley 5. Seviye bir polistir. Uzaycılar tarafında bir cinayet işlenmiştir ve Elijah Baley bunu çözmek için Julius Enderby tarafından görevlendirilmiştir. Ancak yanına bir de Uzaycılar tarafından R. Daneel Olivaw da görevlendirilmiştir.

Arzlılar robotları pek de seven bir toplum sayılamazlar ve etrafı tamamen kapatılmış şehirlerin içinde yaşamaktadırlar ve bu durum onları güvenli hissettirmektedir. Ancak nüfus çok fazla artmıştır.

Kitabın harika yanlarından biri robotların bir tarafta bir im olması ve diğer tarafta birer gerçeklik olması.

Bu iki konunun harmanlanması bilimsel dengelerle birlikte felsefi bir dizilim izlemesinin yanında Baley'nin piposu çok tanıdık bir simaya işaret ediyor.

Sherlock Holmes ve bilim-kurgunun bir araya gelmiş halini Asimov bir arada sunuyor. Diğer yandan da toplumu ele alıyor. Bir Arzlı vatandaş "ben olsaydım onları (robotları) parçalardım" diyor ancak. Bunun o kadar sahte bir gerçeklik belki de riyakarlık yahut ikiyüzlülük olarak adlandırabilirim. Çünkü patron her zaman kar elde etmek ister. Kar elde etmek için maliyet düşürmek gerekli. En önemli iki maliyet kalemi hammedde ve işçilik. İşçilik maliyetlerinin düşürülmesi ile birlikte kar haliyetle artıyor. Haliyle herkes kendi ekonomisinin patronu olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Robotlar rakip durumunda olduğundan dolayı parçalama isteği Arzlılarda oluşuyor.

Bu kadar çok insan nüfusuyla birlikte bu kadar kolay robot üretilebilirken, nüfusun ve doğal kaynakların da dengeli kullanılması gerekmektedir. Aynı zamanda soyun da sürdürülmesi gerekmektedir. O halde doğan çocuklardan hangilerinin yaşayacağına ya da daha doğmadan hangilerinin Arz'a geleceğine karar verme yetkisi kimde olacak?

Geleceğin getirileriyle birlikte bozulmalarını da bu şekilde gözler önüne sermiştir Asimov. Ancak göz ardı ettiği yahut ideal olarak ortaya koyduğu düzendir. Suç çok azalmıştır. Tabi bir yandan da suç nedir tanımlamalarına başlamamız gerekmektedir.

Robot Serisi:
Ben Robot
Çelik Mağaralar
Güneşin Tanrıları
Robotların Şafağı
Kurtarıcı

Asimov evren içinde evren yaratmıştır.

10 Şubat 2019 Pazar

Ben Robot

0 yorum
Isaac Asimov kitabı. Yapay Zeka'yı iyice dillendirdiğimiz şu zamanlara Isaac Asimov 1950'li yıllarda gelişim tarihi ile birlikte görmüştü.

Kitap okuması çok keyifli bir kurguya sahip. Dr. Susan Calvin'in robotlar üzerine anılarını anlatması temeline dayanıyor. Bir zaman sonra bu anıların tarihi bir sırada olduğunu ve bu noktaların mihenk taşı olduğu anlaşılıyor.

Üç Robot Yasası'nı duymayan kalmamıştır:
1) Bir robot, bir insana zarar veremez ya da hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine neden olamaz.
2) Bir robot, insanların verdikleri emirlere uymak zorundadır. Ancak bu emirler Birinci Yasa'yla çeliştiği zaman durum değişir.
3) Bir robot, Birinci ve İkinci Yasalarla çelişmediği sürece varlığını korumak zorundadır.
Robotik El Kitabı 56. Baskı. M.S. 2158

Bu kuralları okuyunca benim gözüme çarpan kuralların 56. baskıdan alınmış olması oldu. 56. baskıya kadar neler olmuştu? Kitabı bitirdiğimde bu sorunun cevabına ulaşırım demiştim ancak bununla ilgili bir bilgi yoktu. Tabi ki bundan sonrasını araştırmam gerekiyordu.

Haliyle bir şey farkettim. Ben Robot, bir evrenin başlangıcıydı yahut bir evrenin gelişiminin özetiydi. Bu evrene ait diğer kitapları toparlamam gerek. Bunun için de daha derin bir araştırma gerekiyor hissindeyim. Belli ki Asimov evreni ve bu evrenin felsefesini anlatmaya çalışmış. Haliyle ortaya çıkan eserleri tasnif edenler müritleri olmuş gibi duruyor. Bilgiler farklı ve süzülmeye ihtiyaç duyuyor. Kimileri Robot serisinin bu kitapla başladığını söylüyor, kimileri bu kitabı seriye bile dahil etmiyor. Tasnifleri gerçekleştirme işini kendime bırakıyorum. Daha sonrasında bu tasnif farklılıkların neden kaynaklandığına da kurcalayacağım.

Hikayeler:
Robbie
Köşekapmaca
Mantık
Şu Tavşanı Tut
Tony
Yalancı
Küçük Kayıp Robot
Kaçış
Kanıt

Kitap robot Robbie'nin öyküsüyle başlıyor. Robbie konuşamayan dadı bir robot. Küçük kızla oyun oynamalarında bir sahtelik gözükmüyor ancak mahalle baskısı da bir yandan artıyor. Hikayede bir çocuğun oyun arkadaşına saf bağlılığını görüyoruz. Robbie'nin bağlılığı ise kodlanmış bir bağlılık.

Köşekapmaca'da Gregory Powell ile birlikte Mike Donovan'la tanışıyoruz. Bu ikili daha sonra da karşımıza çıkacak olan robot uzmanları. Bu görevlerinde onlara eşlik eden
robot Hızlı'ydı. Gönderildiği görevinden çoktan geri gelmesi gerekiyordu ancak dönmemişti ve uzmanlar Hızlı'nın bir döngü içinde olduğunu tespit ettiler. Bu döngünün neden oluştuğunu çözme yöntemleri ile birlikte sorunun oluşmasının temelinde Üç Robot Yasası yatmaktadır. Asimov'un yarattığı evren tamamen bir mantık düzenine sahip. Makineler harika ancak insanların beşeri hallerinden doğan algoritmik düzensilik ve sezgisel iletişim makinelerin bozuk çalışmasına neden oluyor.

Mantık'ta yine Powell ve Donovan bir başka görevde buluyoruz. Bu görevde Şirin onlara eşlik ediyor. Ancak Şirin çok meraklı ve varlık felsefesi üzerine soruları var. Böylece belki de bir robot dini inanışıyla karşılaşıyoruz. Şirin'in kurduuğu mantık ve insanların kurduğu mantığın aynı olmasının robotları insanların inşa etmesine bağlamamak elde değil.

Powell ve Donovan bu sefer Dave ile çalışmaktadırlar. Dave çoklu robot çalışmasının bir sonucuydu. Dave beyin robottu ve kendisine bağlı başka robotlarla bir bütündü. Robotları yönlendiren bir robot ve robotların her biri fiziksel olarak birbirinden ayrı... Dave kendisine bağlı robotları asker olarak yetiştiriyor olabilir mi?

Tony ev robotu olarak tasarlanmış bir robot. Ancak ev sahibesiyle çok fazla yakınlaşmıştır. Tony tasarlandığı şekilde mi davranmıştır yoksa robotta hisler mi vuku bulmuştur? Daha da güzel olan bir insan bir robota aşık olabilir mi?

Yalancı öyküsünde Herbie adlı robotun öyküsünü okuyoruz. Herbie insanların zihninden geçenleri okuyabilmektedir. Bu beklenmedik özellik ilginç sonuçlara neden olacaktır.

Küçük Kayıp Robot'un adı Nestor'dur. Bu robotun birinci yasası biraz değiştirilmiştir. Bu robot diğer robotlardan bu sebeple farklı ve özel üretilmiştir. Bu bilgi de çok gizli tutulmuştur. Ancak bu tehlikeli robot kayıptır.

Kaçış öyküsünde Beyin ile tanışıyoruz. Beyin problem çözme üzerine kurulu bir robottur. Rakip firmanın robotu bozulmuştur ve bu firmadan yardım istemiştir. Soru galaksiler arası yolculuğa dairdir. Ancak işler Donovan ve Powell için soru çözümü kadar basit olmayacaktır. Bir taraftan da Dr. Calvin Beyin'den cevap almaya çalışmaktadır.

Bir belediye başkanı adayıdır Stephen Byerley. Ancak bir politikacı adayın robot olduğunu iddia etmektedir. Kanıt ise onun hiç yemek yerken görülmediğidir. Byerley'in robot olup olmadığının incelenmesi için Dr Calvin'den inceleme istenir. Byerley gerçekten robot mudur yoksa değil midir? Birisi kendisinin robot olmadığını ispatlaması beklenmektedir -belki de soru şu şekilde olmalı: birisi kendisinin insan olduğunu nasıl ispatlar?

Asimov bilim-kurguyla birlikte muhteşem bir felsefe ve polisiye eseri ortaya koymuş. Okumaya başladığınızda kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Kitap bir başucu eseri niteliğinde, tekrar tekrar okuyup Üç Robot Yasası temelinde insan olmayı sorgulatıyor.

Robot Serisi:
Ben Robot
Çelik Mağaralar
Güneşin Tanrıları
Robotların Şafağı
Kurtarıcı

Bendeki kitap Altın Kitaplar'dan Gönül Suveren çevirisiyle. Tabi ki baskısı mevcut değil, sahafları gezmekte fayda var:

Nadirkitap.com

8 Şubat 2019 Cuma

Veronika Ölmek İstiyor

0 yorum
Paulo Coelho kitabi. Veronika ölmeye karar verir ve bahenesi bir dergide Slovenya'nın neresi olduğu bilinmemesidir. İntihar mektubunde buna işaret eden yazılar yazar. Ancak kimse inanmamıştır. Veronika'nın neden ölmek istediği ise bir muallak iken başkalarına yaşama amacı vermeye başlar.

Veronika intihar girişiminde başarısız olur ve gözünü bir hastanede açar. Bu hastanenin bölgedeki meşhur akıl hastanesi olduğunu anlaması da çok uzun sürmez.

Paulo Coelho normal yaşam ile anormal yaşam arasındaki çizgiyi hastane bağlamında açıklamış. Herkes deliyse akıllılık deliliktir kültüne dayanmış. Belki de klişeleşmiş diyebileceğim deli kimdir akıllı kimdir tartışmasını kendi üslubuyla kurcalamış. Okuması keyifli bir kitap haline dönüştürmüş. Akıllılık delilik arasındaki çizgiye bir de birliktelik ve yalnızlık çerçevelerini ekleyerek romantik diyebileceğim bir kitap ortaya koymuş.

Doktor Igor karakteriyse Veronika'nın hayatını yönlendirmektedir. Doktor Igor'la birlikte Paulo Coelho bir konuya daha değinmiş ve geri çekilmiş: Bilim etiği ve bilim sınırları. Haliyle Doktor Igor böyle bir çatışma sununca ortaya çıkan güzel çatışma ortaya çıkıyor.

Doktor Igor Veronika'nın hayatına büyük bir etkide bulunarak, normal hayatın baskısından kaçan bir kişinin anormal insanlar içerisinde normalmiş gibi yahu normal bir yaşam sürmeye çalışırken, normal ile anormal insan kararı verebileceğine inanan bir doktor iki tarafında da aynı etkiyi gerçekleştirmesini bize sahneliyor. Anormal tarafın baskısıyla normal tarafın baskısı arasındaki fark aslında yok imiş. Yahu Dr. Igor'un tek derdi tezi?

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Haldun Pamir çevirisi.

Kitap:
Can Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com

18 Ocak 2019 Cuma

İnce Memed 2

0 yorum
Yaşar Kemal'in İnce Memed'inin hikayesi devam ediyor. Abdi gider Hamza gelir. İnsanlarımızın çatışmalarının, korkularının ve savunmasızlığının hikayesi. İnce Memed efsanesinin insanlara nasıl da güven verdiğinin, ondan güç aldığının hikayesi.

İnsanlarımızın kendisini bilmeme hikayesi bu. Bir sel gibi set yıkmaya gittiklerinde neler olabileceğinin ama korkudan dolayı nasıl donduklarının hikayesi.

İlk kitaptaki toprak kokusunu bu kitapta o kadar alamadım. Bu kitap daha dikenli. Hamza'nın gelişinin umutsuzluğu en derinlerimize işledi. Aynı umutsuzluğu her gün uyandığında zoraki ağaların yanına gidenler hala hissediyor... Adına da pazartesi sendromu diyorlar.

Çukurova'nın üzerinde uçan şahinin ikinci kitabı.

Kitaplar:
İnce Memed-I
İnce Memed-II
İnce Memed-III
İnce Memed-IV
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.