31 Mayıs 2011 Salı

Sinekli Bakkal

0 yorum
Çocukluk yıllarımda adını duyduğum, gerçekten sinekleri olan bir bakkalın etrafında ilerleyen bir roman zannediyordum. Öyle olmadığını öğrendim tabi.Ancak insan çocukluğundaki anılarını kolay kolay unutamıyor.

Sinekli Bakkal mahallesine yavaş yavaş adım atıyoruz.Sinekli Bakkal bir Osmanlı mahallesi ve çok renkli bir mahalle. İmam'ın ailesiyle Sinekli Bakkal'ı adımlamaya başlıyoruz. Sonra Sinekli Bakkal Bakkaliyesi'yle tanışıyoruz. Halide Edip mahalleyi genel olarak bu iki aile üzerinden anlatıyor. Tevfik'le imamın kızı Emine'nin evlenmesiyle işler dallı budaklı olmaya başlıyor. Rabia doğuyor ve Tevfik'le Emine ayrılıyor. Olaylar gelişiyor.

Halide Edip eserinde Osmanlı kişilerini bizlere anlatıyor. Cemiyetinden bakkaliyesine kadar, müslümanında gayrimüslimine kadar...Aksakallı deden yobaz imama kadar herkes var. Kitap sıkmıyor. Dili de gayet rahat bir dil. Tabi artık kullanmadığımız, kullanmayı akıl edemediğimiz bazı bağlaçları, kelimeleri görmemek de olmaz. Kitapta bazı sahnelerde felsefi düşünce tartışmaları da var. Meşrutiyetçilere de değinilmiş. Meşrutiyetçiler olur da onlara karşı olanlar olmaz olur mu? Dediğim gibi, Sinekli Bakkal çok renkli bir mahalle. Osmanlı'da sokak yaşama bakış için bu eser birebir!

Roman iç içe geçmiş, mahallenin güldüren adamı Tevfik'in talihi ya da talihsizliği sonucu başına gelen olaylarla da beslenmiş. Bu olayların mahalledeki yankıları da ayrıca güzel.

Eserin sinemaya ve tv dizilerine uyarlanışı malumunuzdur.
Bendeki kitap Can Yayınları'nın 2007 baskısı. Selim İleri'nin sonsözü de kitaba dahil.

Selim İleri sonsözünde eser için şunları belirtmiştir ki arka kapağa da bu yansıtılmıştır:
Defalarca basılmış, kuşaklardan kuşaklara ulaşabilmiş Sinekli Bakkal, II. Abdulhamit dönemini bir geçmiş zaman dekoru önünde yansıtarak, eskiden yeniye devralınması gereken kültür, sanat ve töre değerleri üzerinde durur. Bir anlamda, yazar ve eseri, tarihi sürelilik arayışı içindedirler.
 Bu cümleler hoşuma gitmişti. İçinde olanlar için güzel bir tespittir bu.

Kitap:
Can Yayınları Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com

29 Mayıs 2011 Pazar

Üç Yanlış Üç Ceset

0 yorum
Agatha Christie'nin kaleminden çıkan bir eser!

Hercule Poirot; parçalanmış bir sırt çantası, asitborik, karbonat, bir pırlanta yüzük, elektrik ampulleri, yeşil mürekkep, bir ayakkabı teki, iki mektup, bir pasaport ipuçlarına sahip. İç içe geçmiş bir olayı aydınlatmak zorundadır. İç içe geçen bu olayları Poirot'un gözünden izleyerek, adım adım ilerleyen hikaye, içine çektikçe çekiyor.

Bir solukta okumuştum. Olasılıkları değerlendirip çoğu sonuca ulaşabilmiştim. Ancak bunları birbirine bağlama konusunda zayıf kaldığımı itiraf etmeliyim. İşte bu noktada kitabın bir güzelliği daha ortaya çıkıyor. Çoğu şeyi sonlara doğru tahmin etsek de birbirine bağlamak Hercule'e kalıyor.

Kitabın orijinal adı Hickory Dickory Dock. Bir öğrenci yurdunda başalayan olaylar bizi, başladığımız noktaya geri getiriyor.

Agatha Christie klasiği...Birbirinden ayrı üç hayatın yurtta karşılaşması...

Eser, Altın Kitaplar'dan, Gönül Suveren çevirisiyle bize ulaşıyor.

Kitap:
Altın Kitaplar Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Olasılıksız

0 yorum
Adam Fawer tarafından kaleme alanınan bu kitap çok konuşuldu.Kitap genel olarak gayet okunaklı, heyecan verici.Hatta bir Amerikan filmi izliyormuşuz hissine kapılmamak da elde değil. Adam Fawer, kurguyu gerçeklere dayandırdığı için daha da bir güzel, daha da bir inandırıcı kitap.Olasılık hesabıyla da az çok iç içe. Güzel vakit geçirtecek bir kitap. Hatta kimi zaman hayal gücümü bile ateşlemişti. Zihnin derinliklerinde gerçekleşen mükemmel olasılık hesapları sizi içine çekecek. Tabi arada sırada ufak tefek kurgusal olaylar da gözümüze çarpmıyor da değil.

Sonunu da gayet merak ettiriyor! Sonuna gelebilmek isteğimi hala hatırlarım.Sürükleyiciliği, kurgusu hat safhada! Kitap kısaca kendinden bekleneni çok güzel bir şekilde veriyor.

Kitabın sinemaya uyarlanacağını düşünüyordum ancak yapılmadı.

April Yayıncılık'tan çıkan bu kitabın 30. baskısına sahibim.Şirin Okyavuz Yener'in güzel çevirisiyle de kitabı tek seferde okudum.


"Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz."
Arka kapaktaki bu cümleye hak vermemek olmaz!

"Atlara, maçlara, kumarhanelere para yatıran veya bir boruda kaç yağmur damlası olduğu üzerine iddiaya giren bir kumarbaz, pek de lehinde olmayan bir olasılığa para yatırmıştır.Poker oynayan profesyonel bir kumarbaz ise, lehinde olan olasılıklara para yatırır.Biri romantik bir hayalperesttir, diğeri ise gerçekçidir.  -Anthony Holden, profesyonel poker oyuncusu-"
Bununla karşılıyor kitap bizi.David Caine'in tüm olasılıkları hesaplayabilme yeteneğini farketmesiyle başlayan macera, sürükleyiciliğinden hiç ödün vermeden, insanı sıkıp boğmadan çok güzel vakit geçirtiyor!

İlk baskısını 2006'da yaptı.


Kitap:
April Yayıncılık
KitapYurdu.Com

27 Mayıs 2011 Cuma

Uçurtma Avcısı

1 yorum
Olaylara uzaktan bakmak kolaydır. Üzerine cümleler kurmak kolaydır. Ancak onları yaşamak "acıyı paylaşmak"tan çok ama çok daha zordur. Afganistan'ın derinliklerine iniyoruz. Oradan Amerika'ya geçiyoruz. Sonra tekrar Afganistan'a dönüyoruz...

Khaled Hosseini, bize Afganistan'ı anlatıyor. Talibanlı, Talibansız... Oralara daha yakından bakıyoruz. Olanları sade bir dille anlatıyor. Çocukluk yıllarında çocukça, olgunluk yıllarında olgunca bir dil... Kitap içine çekiyor ve orada yaşatıyor olanları! Kanımızı donduracak gerçekliklerle karşılaşmak siyasi tüm düşünceleri götürüyor! Geriye kalan katıksız acıyla çocuklar, yaşayanlar başbaşa kalıyor... Hosseini, siyasi yaklaşmıyor olaylara. Bazı noktalarda babadan dinliyoruz. O da ideoliji anlatımı değil. Olanlar...Sadece olanları anlatmış Hosseini...Taliban'ın yaptıkları... İlk başta orada Taliban'a  yaklaşım, değişimi ve halk... Halkı görüyoruz, halk oluyoruz...

Ancak okumak, duygularımızın kabarması olanları değiştirmiyor...

Püren Özgören'in çevirisiyle Everest Yayınları'ndan çıktı. Uçurtma uçurdum Afganistan'da, uçurtma avladım...Dilenci oldum, taşlandım...

Okunması gereken bir kitap. İçinden alıntı yapmayacağım. İçinden bir şey söylemeyeceğim, arka kapağı da aktarmayacağım.İçinde herkes inci bulacak! Mükemmel bir eser...Oralara önyargıyla yaklaşanların da önyargısını kıracaktır Uçurtma Avcısı.

Sinemaya da uyarlandı eser: http://www.imdb.com/title/tt0419887/


Sert ve karamsar değil... O umut, o çocuklara has olan sevgi, her kelimede hissettiriyor kendini.

Tekrar söylüyorum, okunmalı...

Kitap:
KitapYurdu.Com

Arkadaş Islıkları

0 yorum
Orhan Kemal'ın kaleminden bir gençlik öyküsü. Orhan Kemal'in karamsarlığı tüm kitaba işlemiş, her noktada, her virgülde bunu hissetmemek mümkün değil.Reşitlikten başlayıp evliliğe kadar giden, hovardalıkları anlatılan o zamanki mahalle gençlerini anlatıyor Orhan Kemal.

Romanın mutlu sonla bittiğini söylemek isterdim, ancak pek de mutlu sonla bitmiyor. Daha gerçekçi daha olağan bir şekilde bitiyor.Bu da kitabı daha bir başka kılıyor. Bir yaşam kesiti... Eserde birbirinde ince noktalara değinmiş Orhan Kemal. Hovarda bir gencin ailesi... Başka aileler, yavaş yavaş olgunlaşma...Ve dökülme...

Aşk ve ekmeğin karşılatırılması da denebilir. Herkese o ağır bulutlar çökmeyebilir. Bana bu kurşuni ağırlık işlemişti. Annem daha rahat okumuştu bu kitabı. Anneme sormuştum, bu kadar ağır mıydı diye. Olağanmış, hem de çokça.Gördüklerinden anlatmıştı biraz. Orhan Kemal'in gerçekçiliğini böylelikle derslerden ve mantığımdan atıp, annemin söyledikleriyle daha bir kavramıştım.

"Hayatımız sadece aşk, maceradan ibaret değil. Çabucak anladım ki ekmek, her şeyden önce geliyor." 

Hemen hemen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir gençlik öyküsü.


Bendeki kitap Tekin Yayınevi'nde çıkan 6. baskı, 2001 tarihli.
Kitap:
Tekin Yayınevi
KitapYurdu.Com

26 Mayıs 2011 Perşembe

Gayet Ciddiyim!

2 yorum
Gülse Birsel'in Gaglı yılları! Yazarlıkta yükselişe başladığı zamanlar. Gag'ı izlerken gülmeyen yoktur sanıyorum. Tabi, Cem Yılmaz'ın deyişiyle, "daha önce güldüyse"... İlk kitabının gelişi de bu dönemlere denk geliyor ki zaten kapakta da "Gag"ı görüyoruz.Kitap Epsilon'dan çıkma.Bendeki, 20. baskısı, 2004 tarihli. Sanırım o zamanlar çok hızlı tükenmişti ya da paramı yetirememiştim. Belki de ilk çıktığı zamanlarda aldığım baskısı kaybedip tekrar aldım. Kitabı alış hikayem flu da olsa kitabı okurken güldüklerimi, gülümsediklerimi unutmadım. Kitabı, elime aldığımda hala bir sıcaklık, bir yakınlık hissediyorum.

Hayatın içinden bulup çıkardıklarını bizimle paylaşan "a bu da böylemiş" dedirten, bazen bizim de farkında olduklarımızı onun üslubuyla, neşe dolu bir kitap okuyoruz. Zaten kitabın arkasında da;
"Eğlenin diye yazıyorum, başka derdim yok. Vallahi. Gayet ciddiyim!"
diye yazıyor Gülse Birsel. Amacına da ulaşıyor. İçinden en beğendiklerimi alıntılamaya, anlatmaya kalksam tüm kitabı buraya yazmam gerekir!  Mükemmel bir sohbet havasında okuyup, bittiğine üzüldüğüm bir kitap.

Önsöze de şu şekilde başlıyor:
"Hep aynı soru...
'O metinleri siz mi yazıyorsunuz?' "
Onun kalemiyle, onun üslubuyla...

Kitabı yazılarına göre, bölümlendirmiş."Yoga, organik gıdalar ve vejetaryenlik, doğal hayat... Sakın evde denemeyin!" bunlardan birisi. Toplamda 23 bölüm ve bir sürü yazıyla hayatın ta içine dalıyoruz.

Gülse Birsel, Sabah Gazetesi'nde yazmayı hala sürdürdüğünü söylemek lazım gelir.


Kitapta en sevdiğim bölümlerden birini alıntılamadan edemedim! "Dağınıklık" başlığı altındaki yazısı şöyle:
"Evler niye dağılır?
Ben size söyleyeyim.
Evler kendi başlarına yaşayan birer organizmadır. Ve kendi kendilerini dağıtırlar.
'Bunu buraya kim attııı?' diye seslenirsiniz. Kimse cevap vermez. 'Bu bardağı sen mi buraya koydunduuun?' diye bağırırsınız.
'Yoo ben koymadım!'
'Koltuğa kim çiklet yapıştırdıııı?'
Cevap yok.
Evde yaşayan herkes inkâr edince, geriye tek açıklama kalır:
Ev kendi kendini dağıtmakta ve kirletmektedir.
Bulaşıklar, giysi dağları, yastıklar, eski gazeteler, boşalmış bardaklar, dolmuş kuültablaları, kâğıt topları, hepsi de bu alçak organizmanın işbirlikçileridir!"

Gülse Birsel'in elimize aldığımız ilk göz ağrısı bu kitabın yeri diğerlerinden ayrıdır.

 Bir dostla sohbet edip gülmek gibisi var mı?!

Kitap:
Epsilon Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Ozan Beedle'ın Hikayeleri

0 yorum
J. K. Rowling'in kitabıdır.Harry Potter ve Ölüm Yadigarları'nda karşımıza çıkan Ozan Beedle, büyücülük dünyasının masalcısıdır. Anlattığı masalların gerçeklere dayandığı rivayet olunur, büyücülük dünyasında.

Masallara başlamadan önce Rowling bize bir giriş kısmı hazırlamış. Burada kitap hakkında bir kaç söylüyor. Muggle masallarıyla büyücü masallarını karşılaştırıyor. Giriş kısmında Ozan Beedle'ın Hikayeleri'nin yeni çevirisini yapanın Hermione Granger olduğunu söylüyor. Ayrıca Müdire McGonagall, Dumbledore'un bu hikayeler hakkında tuttuğu notları da açarak Hermione Granger tarafından kitaba eklendiğini anlatıyor.Burada Dumbledor'un notları için şunu söyleyebilirim; notlar ondan bize, ölümden sonra ulaşan son kelimeleridir.

Kitap, Diagon Yolu'nda Flourish and Blotts'ta satılan bir kitapmış havasında. Onu gerçek dünyamıza bağlayan iki şey var. Birincisi, J.K. Rowling'in Muggle'lar için -yani biz okuyucular için (Harry Potter serisinde Muggle, büyü yapamayan, sihirsel gücü olmayan anlamındadır.)- düştüğü dipnotları. İkincisi ise kitabın sonunda ek bölüm olarak yazılı ve  kitabın tüm gelirinin bağışlandığı Children's High Level Group adına CHLG Eşbaşkanı Avrupa Parlamentosu Üyesi Winterbourne Baronesi Nicholson'un teşekkür  notu.

CHLG ne olduğu ile ilgili bahsi geçen teşekkür notunda açıklama var. Ben sadece bir bölümünü size aktaracağım:
"Kurumlara yerleştirilmiş ve yalnız bırakılmış çocukların yaşamlarını değiştirmek ve gelecekteki hiçbr neslin bu şekilde acı çekmemesi sağlamaya çalışmak için, J. K. Rowling ve ben 2005 yılında Childeren's High Level Group hayır kurumunu kurduk. Bu terk edilmiş çocukların bir sesleri olsun, öykülerini duyularabilsinler istedik."
Bu aktarımdan sonra Harry Potter dünyasına ve Ozan Beedle'a dönelim.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabında bolca bahsi geçen Üç Kardeşin Hikayesi masalı, kitaptaki son masal ve Ölüm'den kalanlar üzerine aldığı notlar şaşırtıcı! Notlarda bir itiraf bekliyordum. Dumbledore o sevecen üslubuyla konunun sadece bir efsaneden ibaret olduğunu anlatıyor.

Kitaptaki masalları sırasıyla buraya aktarmak istiyorum:

  1. Büyücü ve Zıplayan Kazan
  2. İyi Kader Çeşmesi
  3. Sihirbazın Kıllı Kalbi
  4. Babbitty Rabbitty ve Kıkırdayan Kütüğü
  5. Üç Kardeşin Hikayesi
Birbirinden güzel bu küçük masallar J. K. Rowling'ten bize birer armağan niteliğinde. Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu'nun alıştığımız, o güzel çevirileriyle daha da eğlenceli bir kitap haline dönmüş. Ayrıca kitap J. K. Rowling'in kendi çizimleriyle de bezenmiş durumda.

Büyücü ve Zıplayan Kazan'da iyi yürekli ve Muggle'lara da sihriyle şifa veren bir babanın ölümü ve kötücül oğluna bıraktığı eski püskü kazanın masalını okuyoruz.

İyi Kader Çeşmesi'nde sihirli küçük bir bulmacayla sınan üç cadı ve bir muggle şövalyenin masalını, mutlu sonunu okuyoruz.

Sihirbazın Kıllı Kalbi, aşktan korkan bir sihirbazın kötücül büyülerle kalbini çıkartmasını ve sonuçlarını anlatıyor.

Babbitty Rabbitty ve Kıkırdayan Kütüğü'nde budala bir kral ve onun başına gelenleri okuyoruz.

Üç Kardeşin Hikayesi artık malumunuz.

Yapı Kredi Yayınları'ndan 2009 yılında çıktı.

"Hem güzel, hem korkunç bir şeydir gerçek, çok özen ister."


Kitap:
YKY Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com

24 Mayıs 2011 Salı

Saatleri Ayarlarma Enstitüsü

0 yorum
Hayri İrdal'ın hayatını kendi ağzıyla dinlemeye başlıyoruz. Ahmet Hamdi Tanpınar bize hiciv ve mizah dolu bir eser bırakmış.Samimi bir anlatımla hikayenin içine doğru gidiyoruz. Sonunu az çok kestirmekle birlikte bizi nelerin beklediğini merak etmekten kendimizi alamıyoruz.

Kitabı ilk duyduğumda biraz fantastiktir diye düşünmüştüm. O yıllarda sanırım ortaokuldaydım. Türkçe öğretmenimiz (Cihangir Kılıç - kendisini buradan sevgiyle anıyorum) kitabı anlatmıştı. O zamanlar içime düşen merakla birlikte kitabı elime aldığımda "komik" tasvir edebileceğimiz Hayri İrdal ve onun mülayimliğiyle karşılaştım.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü Hayri İrdal için bir milat ve biz milattan önce ve milattan sonra Hayri İrdal'ı ve olayların onu sürükleyişine tanık oluyoruz. Mizahla dönemin gerçekliğini anlıyoruz. Roman sanki Hayri İrdal'ın anı kitabı havasında bizi bu fantastik gerçekliğe daha da inandırıyor.

Halit Ayarcı'dan velinimetim diye bahseden Hayri İrdal, SAE'nin kurulma aşamasında ne iş yapacaklarını velinimetine soruyor ve Halit Ayarcı'nın cevabı:
"Dostum, işler bizden sonra dünyaya gelmişlerdir. İşleri onları görecek adamlar icat eder. Biz de bunu icat ettik. Bunu bizden evvel kimsenin düşünmemesi veya başka şekilde düşünmüş olması müsbet olmasına mani midir, sanıyorsunuz?Biz iş yapıyoruz, hem mühim bir iş... Çalışmak, zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir. Biz bunun yolunu açacağız.Etrafımıza zaman şuurunu vereceğiz. İçinde yaşadığımız havaya bir yığın kelime ve fikir atacağız. İnsan, her şeyden evvel iştir, iş ise zamandır, diyeceğiz. Bu müsbet bir hareket değil midir?"
SAE'nin bir bakıma amacını ve oluşum hikayesini özetlemektedir.

Halit Ayarcı'nın grafik hazırlaması ise ayrı bir güzeldir ki okursanız eğer o küçük sahneyi göreceksiniz.

Hayri İrdal, Halit Ayarcı'nın tüm azmine ve girişimciliğe yabancı kalmakta, ayak uyduramamakta ve kendi deyimiyle gerçekçi yaklaşmaktadır. Olayları akışına bırakarak kendisinin sürüklenmesini izlemektedir.

SAE'nin tasfiyesine karar verildikten sonra Halit Ayarcı bir tasfiye komisyonu kuruyor...

"Bihakk-ı Hazret-i Mecnun izâle eyleye Hak 
Serimde derd-i hıredden biraz eser kaldı. "  İzzet Molla
Bendeki kitap Dergâh Yayınları'ndan.

Eser İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Özgür Yalım tarafından sahneye uyarlanmıştır. İzlemeye fırsatım olmadı, ancak çok eğlenceli bir oyun olduğundan şüphem yok.


Kitap:
Dergâh Yayınları
KitapYurdu.Com

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Oniki

0 yorum
Napoleon Rusya'ya hareket halindedir. Bir Rus gizli birliği -4 kişidirler- istihbarat için Fransızlara gizli baskınlar vermenin, içlerine sızmanın planlarını yapmaktadır. İçlerinden birisi bir arkadaşından yardım ister ve o arkadaşının onlara Oniki, savaş konusunda yetenekli askerle geleceğini gizli birlikteki arkadaşlarına haber verir. Oniki savaşçının gelmesiyle savaşın seyri değişir. Gizli birlikten diğer üç kişi bu savaşçıların gerçek yüzünü öğrenmeye başlayınca işin seyri değişir...

Kitap Sibel Şakacı tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Can Yayınları'ndan çıkan kitap sizi akıl almaz bir savaşın içine sürüklüyor. Dostluğun, savaşın ve düşüncelerin iç içe olduğu bu kitap Rusların efsaneleriyle besleniyor. Jasper Kent'in kaleminden çıkan eser bilindik bir savaşa bir başka açıdan bakmamızı da sağlıyor. O dönemin Rusyasını da ele almaktadır. Kulaktan kulağa yayılan savaş haberlerinin etkisini ve savaşın kendisinin etkisini de gözler önüne sermektedir.

Jasper Kent ön kapakta şunu da belirtmiştir:
Rusya, 1812.
Bu savaş Napoleon'un işgalci ordusuna karşı son bir direniş olarak başlamıştı, ancak insanoğlunun kendi düşmanına karşı savaşı olarak bitecekti.
Kent, ön sözde masalı bizlere aktararak işe başlıyor. Devamında roman bizi içine çekiyor.Jasper Kent insan ilişkilerine gerçekçi ve sade bir gözle yaklaşmış. Bu gerçekçi yaklaşım fantastikliği biraz daha inandırıcı kılmakta.Genel anlamda akıcı olan roman çözüm kısmı biraz ağır kaldığından sıkıcı olabilir Ancak Oniki savaşçının gizemi çözüldükten sonra savaşçılarla son kalan arasında bir takip başlıyor ve sanki ikinci bir son bizi bekliyormuş hissi uyandırıyor.

Kitap içinde zaman zaman Türklerden de bahsediliyor ve onların bize bakış açısını aktarıyor. Bu da gayet güzel. Belki hoşumuza gider, belki gitmez o ayrı konudur.

Olaylar Aleksey İvanoviç eksenli bizlere aktarılmaktadır. Karısıyla ve metresiyle ilgili düşünceleri de insanları şaşırtabilir. Belki gerçekten böyleydi ya da değildi.İkisini de isteyen bir subay.

Maksim'in bir hain olduğunu öğrenmesi, ancak ona karşı yine de düşmanlık beslememesi hatta onu özlemesi de savaşın düşünce boyutunda olmadığının bir göstergesidir sanırım. Maksim düşünceleriyle Fransız İhtilali'ni destekler. Ancak Rus'tur...

Oniki size iyi vakit geçirtecek, fantastik dünyayla tarihin bir harmanı olarak okunmayı bekliyor.

Kitap:
Can Yayınları
KitapYurdu.Com

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

0 yorum
Harry Potter serisinin son kitabı! Voldermort ile büyük savaşın olduğu kitap.

Kitap İngiltere'de ilk yayımlanışı buradan takip etmiştik. Kitabın adını (Deathly Hollows) gördükten sonra Türkçe çevrisinin ne olacağı konusunda tartışmalar patlak vermişti. Ölüm Yadigarları ismi başta çok yadırganmıştı...Ancak sonradan çevirinin yerinde olması, benimsenmesini sağladı.Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu'ya buradan teşekkürler. Çevirmenlerini Harry Potter'la özdeşleştirdik neredeyse!

Ölüm Yadigarları Ozan Beedle'ın öykülerinden birisi etrafında şekilleniyor. Ölüm'ün karşılaştığı üç kardeş, ve onlara verdiği üç araç... Büyük savaş ve son!

Serinin bitmesini beklemiyorduk aslında. J. K. Rowling'in de popüler kültür kapsamında "tutan" bir şeyin devamını getireceğini düşündük ve Harry Potter'ın devam edeceğini sandık. Ancak J.K. Rowling'in ustaca hareketle Harry Potter'ın tam anlamıyla bittiğini söyledi.

Nefes almaksızın okunacak bir kitap! Düğümün çözülmesi, bu yolda üç arkadaşın karşılaştığı zorluklar ve bununla mücadele etmeleri! Onlar değil de siz savaşıyormuşsunuz gibi!

"Sihir dünyası savaşta! Karanlık Lord iyice güç kazanırken iyiler de boş durmuyor. Yedinci yılında Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na dönmeyen Harry Potter, Dumbledore'un ona bıraktığı görevi tamamlamaya çalışıyor. Yanında - her zamanki gibi- Ron ve Hermione'yle birlikte, bir yandan Voldemort'tan ve onun Ölüm Yiyenlerinden kaçarken bir yandan da Hortkulukları yok etmek, Ölüm Yadigarlarının sırrını keşfetmek zorunda olan Harry, kendi geçmişiyle ilgili de pek çok şey öğreniyor.
İlk kitabı 1997'de yayımlanan Harry Potter dizisi, artık sona eriyor... J. K. Rowling'in yaratıcılığı ve ince işçiliğiyle ortaya koyduğu bu dünyaya veda ederken, dizinin önceki kitaplarından bile daha heyecanlı bir macera sizleri bekliyor.
Yapboz bu kitapla tamamlanıyor!"
Kitabın arka kapağında bunlar yazılı.

Kitabı ilk bitirdiğimde inanamamıştım. Kolay değil! 10 sene... 10 sene boyunca bu efsane ile yaşamak... Hatta bu kitapla büyümek! Üzerine milyonlarca çözümleme yazılan, komplo teorileri üretilen, hikayeler yazılan, hikayeler eklenen bir efsane bitmişti. Hatta internette RPG'leri bile başlamıştı.



" Yara izi ondokuz yıldır Harry'ye acı vermemişti. Her şey yolundaydı."
Serinin tüm kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 

Harry Potter ve Melez Prens

0 yorum
Bu yazı Harry Potter ve Melez Prens kitabının heyecanını kaçırabilecek yazılar içermektedir.

Harry Potter Hogwarts'taki altıncı senesinde İksir dersinde, bulduğu İksir kitabı sayesinde hiç olmadığı kadar iyi bir duruma gelmiştir. İksir dersini de Profesör Snape vermektedir ki Harry ve arkadaşlarının önceki yıllarında onlara etmediği kalmamıştır... Kitabın üzerindeki not Harry'yi düşünceler dünyasına sürükler.
"Bu kitap Melez Prens'e aittir."
Melez Prens'in kim olduğunu merak eden Harry başka sorunlar yüzünden bu merakını unutmuştur. Ancak Profesör Snape ile çatıştığı bir anda Melez Prens'in kim olduğunu öğreniyoruz.

Bu kitapta diğerlerinden farklı olarak Profesör Snape ile Harry'nin geçmişi arasındaki bağlantı ele alınıyor. Aynı zamanda Profesör Snape hakkında daha çok bilgi edindiğimiz bu kitapta Dumbledor ile Snape'in planı işlemeye başlıyor.
Hiç beklenmedik şekilde Dumbledor ölüyor!

"Snape killed Dumbledor."
Bu cümleyle okumuştuk ilk. Çünkü daha çevrisi yapılmamış, kitap Türkiye'de basılmamıştı. ÇatlakKazan.Com'da da üzerine çok konuşmuştuk.Hep bir umut vardı: Dumbledor ölmedi! Ancak ölmüştü...J.K. Rowling bu hareketiyle bizleri şaşırtsa da kaleminden ödün vermemişti. Yazması gerekenleri yazmıştı. Böylelikle Dumbledor'un o babacan sevgisini Harry kaybetmişti.Sanki Harry ile biz de bundan mahrum kalmıştık...

Bu olayla Dumbledor'un hayatına biraz daha yaklaşmıştık....

Harry Potter ve Melez Prens! Gerçeklere yaklaşırken bilinmeyenlerle karşılaşmak!

Eski bir Ölüm Yiyen olan Profesör Snape, iyi tarafta mıydı yoksa kötü tarafta mı...
Kitap:
YKY Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com

Bu kitabın sinema uyarlaması da diğer kitaplar gibi sönük kaldı... Efektler falan... Ama biz her filme hep daha umutla yaklaşmıştık. Ancak Zümrüdüanka Yoldaşlığı uyarlamasından sonra bu film biraz da can suyu oldu biz HP severlere.
Melez Prens'in sinema uyarlaması IMDb linki: http://www.imdb.com/title/tt0417741/

Serinin diğer kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

0 yorum
 Harry Potter serisinin 5. kitabı. Voldemort'a karşı örgütlenme başlıyor! Ancak bu örgüt aynı zamanda yasal olmayan bir hal almaya başlıyor. Dumbledor'a karşı olan kişiler, bu örgüte de karşı bir tutum sergiliyorlar ve Sihir Bakanlığı'nın içine de sızıyorlar! Bu yolda Hogwarts Sihir Bakanlığı'nın baskısı ve bakanlığın görevlendirdiği müfettişe rağmen eğitime devam etmeye çalışıyor.


Harry Potter'ın kehanet dersi aldığı Profesör Trelawney'in önemini bu kitapta keşfediyoruz. Sihir Bakanlı'ığının derinliklerinde bir savaş...Harry'nin vaftiz babasını bu savaş içinde kaybetmesi...

Kitap zaman zaman duygulandıracak, zaman zaman güldürecek. Dostlar hep birlikte bir amaç uğrunda savaşmaya devam edecek!

Fantastik dünyanın derinliklerine indikçe macera da artıyor!
Aşk, dostluk, düşmanlık...

Kitabın sinema uyarlması bizleri yine yarıyolda bıraktı... Kesintiler üzse de bizi özel efektlerle bunu geçiştirmeye çalıştık...
http://www.imdb.com/title/tt0373889/


Kitap:
YKY Online Alışveriş
KitapYurdu.Com


Serinin diğer kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 

Harry Potter ve Ateş Kadehi

1 yorum
Harry Potter serisinin dördüncü kitabında bizi bambaşka ve iç içe bir macera bekliyor! Üç Büyücü Turnuvası tekrar düzenleniyor. Ancak Harry'nin yaşı tutmamasına rağmen dördüncü büyücü olarak Ateş Kadehi'nden adı çıkıyor. Kurallara göre ismi çıkan tüm büyücüler bu tehlikeli yarışmada yarışmak zorundadır.

Harry Dobby'nin de yardımı ile birlikte turnuvada yarışmaya başlamıştır. Ancak onu bekleyen kötücül sürprizler vardır! Hatta bir cana mal olmuştur!

Harry Potter ve Ateş Kadehi'ni elden bırakmak bir hayli zordur. Yarışmanın heyacını insanın her tarafını sarabilecek niteliktedir! Arada hırpanileşen Harry'ye de kızmamak elde değildir. Dostları onu yine yalnız bırakmamıştır.

Harry Potter efsanesi büyüyor!

Serinin filmi kitabın heyacınını tam anlamıyla yansıtamamıştı. Bu yine Harry Potter sevenlerin yüzüne yansımıştı. Hatta bu sefer biraz daha fazla kesintilerle filmi izledik. Bu da hoş olmadı tabi.
http://www.imdb.com/title/tt0330373/

Kitap:
YKY Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com


Serinin diğer kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 
ı

Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

0 yorum
Azkaban, büyü suçları işleyenlerin gönderildiği hapishanedir. Buranın gardiyanları Ruh Emicilerdir ve ilk defa bu gardiyanların elinden bir mahkum kurtulmuştur. Bu mahkum büyücü dünyası gazetesi Gelecek Postası tarafından her gün ele alınmaya başlanır. Hatta ve hatta gerçek dünyada, haberlerde, gazetelerde bu mahkumdan söz edilir.

Harry, vaftiz babası Siriu Black'le tanışır. Bu Harry'nin hayatına büyük değişiklik getirir. Ailesi olarak arkadaşlarını, Hogwarts'ı bellemiştir.Şimdiyse kendini daha güçlü hissetmektedir. Profesör Lupin'in de gerçek kişiliğini öğrenmesiyle ailesine bir adım daha yaklaşmıştır

Büyülü dünyaya bir adım daha... Harry ile birlikte bu dünyayı tanımaya devam ediyoruz.

J.K. Rowling elimizden bırakamayacağımız bir kitap da bizlere sunmuştur! Genelde yaptığım gibi kitabın arka kapağındaki yazıyı da buraya aktarmak istiyorum:
Sirius Blcak adında azılı bir katil, tüyler ürpertici Azkaban kalesinde tam on iki yıl boyunca tutsak kalmıştır.Tek lanetle on üç kişiyi birden öldürüen Black'in Karanlık Lord Voldemort'un hizmetkarı olduğuna kesin gözüye bakılmaktadır. Bir yolunu buluğ Azkaban'dan kaçan Black'in peşinde olduğu tek kişi vardır: Harry Potter. Harry, büyücülük okulunun sihirli duvarları arasındayken, arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikteyken bile güvende değildir. Çünkü aralarında bir hain bulunabilir.
Okuldaki üçüncü yılında Harry'yi, yeni bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni, ilk kez alacağı Kehanet dersi, heyecanlı Quidditch maçları ve büyücülük köyü Hogsmeade bekliyor. Ama Harry'nin öncelikle Sirius Black'in elinden kurtulması gerek. Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, beklenmedi gelişmelerle her sayfasında okuru biraz daha şaşırtan, biraz daha heyecanlandıran bir kitap.
Bu sihirli dünyada yeni yaratıklarla, yeni maceralarla iç içe olacağız. Çok söze gerek yok, okumaya devam!

Kitap:
YKY Online Alışveriş
KitapYurdu.Com


Kitabın film uyarlaması yine yüzüstü bıraktı.. Çok daha kitaba yaklaştırabilecekleri umudunu hep içimizde taşımıştık. Oysa olmadı. Ancak kitaptan tamamen bağımsız kalmamaları da bir artı izleyiciler için. Kitapta olup filmde olmayan çoğu sahne,bölüm; sanırım kitapların film uyarlamalarının başlıca sorunu.
http://www.imdb.com/title/tt0304141/

Serinin tüm kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 

22 Mayıs 2011 Pazar

Harry Potter ve Sırlar Odası

0 yorum
Harry Potter serisinin ikinci kitabıdır. Sevin Okyay'ın çevirisiyle Harry Potter dünyasına biraz daha girmiş buluyoruz. J.K. Rowling bu kitapla bize bir büyücü evini de sunuyor. Bu fantastik dünyaya girdikçe etrafımız daha da sarılıyor. Peron Dokuz Üç Çeyrek'ten geçemeyen Harry ve Ron'un Uçan Araba'yı alıp Hogwarst'a doğru yola çıkmaları Hogwarst macerasına çarpıcı hatta biraz da abartılı bir giriş yapıyor ki Rowling tam olarak da göstermek istediğini gösteriyor. Bunu da Profesör Snape'in ağzından dinliyoruz:
Tren, meşhur Harry Potter ve sadık yardakçısı Weasyle için yeterince iyi değil. Gelişinizle bir patırtı koparmak istedik, öyle mi, beyler?
Olayların gelişimi kişileri çok başka noktalara getiriyor. Bunu bu seride o kadar güzel bir şekilde görüyoruz ki... İnsanlar bu seride o kadar ama o kadar güzel bir şekilde işlenmiştir ki, gerçek hayatta göremeyeceğiniz hiçbir insan bu kitapta yer almaz. İşe insanların kişiliği tarafından bakıyorum.

Sırlar Odası'nda bir yeni kişi ile tanışıyoruz. ünlü budalası Gilderoy Lochart... İşgüzarların şahı bile denebilir.

Harry Privet Drive'da esir gibi yaşamına devam etmektedir. Arkadaşlarından, Hogwarts'tan haber alamamaktadır. Buna içerlenen Harry her şeye öfke duymaya başladığı bir anda, biz ve Harry Dobby ile tanışıyoruz. Harry'yi Hogwarts'a gitmeme konusunda uyarıyor. Ancak Harry buna aldırış edeceğe benzemiyor. Mektuplara mı ne oldu? Okuyunca anlaşılıyor.

Harry'nin arkadaşları da Harry'den haber alamadıkları için Harry'yi görmeye gelirler. Ancak geldikleri araç bir Ford Anglia'dır ve uçmaktadır! Harry Weasley'ler ile onların yaşadıkları ve Kovuk'a gider.Burada Harry ile birlikte bir büyücü ailesinin yaşamını öğrenmeye başlıyoruz. Aynı zamanda da Hogwarts'ın açılma tarihi de yaklaşmaktadır. Okul alışverisi için Diagon Yolu'na giderler. Burada bir kitapçıda eski ölümyiyen Malfoylarla karşılaşırlar...

Peron Dokuz Üç Çeyrek'ten geçmeye yetişemeyen Harry ve Ron uçan arabayla Hogwarts'a giderler ki başlarına geleceklerden habersizdirler.

Şamarcı Söğüt'le tanışıyoruz bu esnada.Okulun hareketli, agresif ağacıdır Şamarcı Söğüt...

Bu kitapta ilerisi için çok sağlam temeller atılmıştır. Zira daha sonraları okuğumuz çoğu şeyle ilk karşılaşmamız burada olmaktadır.

Duvarın içinden gelen sesler Harry, Ron ve Hermoine'yi Sırlar Odasına kadar götürmektedir. Dumbledore'un Zümrüdüanka'sının da gücünü bu kitapta görüyoruz.

Kitabın arkada kapağındaki yazıyı sizle paylaşmamazlık edemem:

Dursley'ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki Harry bir an önce okulu Hogwarts'a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini Dobby ise onu uyarır: Hogwarts'a dönerse, bir felaket olacaktır. Olur da: Sırlar Odası'nın açılmasıyla ortaya çıkan karanlık bir güç Hogwarts'takileri taşa çevirmeye başlar. Harry, hayatını tehlikeye atarak, Oda'nın elli yıllık ölümcül gizemini çözmeye çalışır ve gerçekten de başına gelmedik felaket kalmaz.
Harry Potter'ın okuldaki ikinci yılını anlatan Harry Potter ve Sırlar Odası'nda J. K Rowling bildik öğrenci sorunlarını -kıskançıklar, rekabetler, çekingenlikler- yer yer ürkütücü yer yer komik düşsel öğelerle ustaca iç içe geçiriyor. Dizinin ilk kitabı Harry Potter ve Felsefe Taşı kadar sürükleyici olan bu ikinci kitabı heyecandan soluğunuzu tutarak okuyacaksınız.
Sürükleyiciliği ve heyacanı gerçekten de doğru. Kitabı bırakmakta zorlanıyordum. Serinin her kitabı başlı başına bu şekilde!

Bu kitabın sinema uyarlaması da yine HP severlerini memnun edemedi. Hikayenin eksiltilmesi, kitapta heyecanla okuduğumuz sahnelerin yansıtılmaması gibi nedenlerle bu memnuniyetsizlik oluştu.Süre yüzünden bu memnuniyetsizliğin oluştuğunda hemfikiriz.
Filmin IMDB linki: http://www.imdb.com/title/tt0295297/

Kitap:
YKY Çevrimiçi Alışveriş
KitapYurdu.Com 


Serinin tüm kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 


Harry Potter son sürat devam ediyor!

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Harry Potter ve Felsefe Taşı

0 yorum
Hary Potter! Bomba etkisi yapmıştı... 2001 yılında ilk kıtap çıkmıştı. Her yerde Harry Potter konuşuluyordu. Her gün yeni bir satış rekoru kırıyordu kitaplar. Dört kitap aynı anda çıkmıştı.

İngiliz lugatına kelime kazandırmış bir kitaptır."Muggle"(büyü ile ilişkisi olmayan insan) bu kelimelerden sadece birisidir.

8 kitaplık bir serinin ilk kitabı.Tüm seriyi Yapı Kredi Yayınları bize sundu. Kimi çok sevdi, kimi hiç sevmedi. Ancak bu, serinin efsane olmasını engelleyemedi!

Kitabı merakla elime ilk aldığımda arka kapağındaki açıklamasını okuyuşumu ve iyiden iyiye meraklanışımı unutamam:

Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla yaşamı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır. Yaşayarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.
Sağ Kalan Çocuk... Kitabın ilk bölümü. Harry Potter'la tanışmamız gerçekleşti. Kitap ilerledikçe bambaşka bir dünyaya adım atıyoruz.

Kitabın içinden seçilebilecek bir çok cümle, sahne mevcut! J. K. Rowling'in bize sundu bu fantastik dünya insan ilişkilerini de bolca inceleyen bir dünya.

Kendi dünyamızdan görebileceğimiz bir çok düşünce ürünü Harry Potter ve Felsefe kitabında çeşitli yazarlar tarafından kaleme alındı

Kitabı okurken hayal dünyamız çok çalışıyor! Filminin geleceğini ilk duyduğum zaman sadece bu fantastik öğelerin nasıl görüneceğine odaklanmıştım.

Hayal dünyası uçsuz bucaksız! Kelimelerden kurulan bu dünyaları beyaz perdeye aktarmak o denli zor...
Anlaşılacağı üzere film yetersizdi... Kitabın yerini tutamazdı ki zaten!
Filmin IMDB linki: http://www.imdb.com/title/tt0241527/

Tekrar kitaba dönelim. İlk kitap Ülkü Tamer tarafından çevrildi. Bu çeviri gayet başarılıydı. Zira İngilizce'ye yeni kelimeler katan bir seriyi çevirmeye başlamak... Kelimelerin Türkçe karşılıkları cuk diye oturmuş. Arada ufak tefek orijanal kelimeler de bırakılmış. Ancak bu kitabın okunurluğunu hiç etkilememiş. Tersine orijinallikleri çeviriyi yapaylıktan kurtarmış! Mr Dursley, Bay Dursley olarak çevrilseydi, işin açıkçası, garipserdim...

Kitap bir çocuk kitabı olarak ele alındı ilk zamanlarda. Kitap bir çocuk kitabı olmamakla birlikte daha çok yetişkinlere hitap ediyor bile diyebilirim. Ancak 90'lar kuşağının bu kitap üzerinde ayrı bir hassasiyeti vardır. Çünkü Harry Potter bizimle akrandır.

Gel gelelim Harry, Ron, Hermione üçlüsünün başından geçen maceralar bizi daha yeni maceralara sürüklemiştir. Hagrid'le hüzünlenip, gülmüşüzdür. Mr Weasley ile çocuksu bir yetişkinlik yaşamısızdır.Quidditch oyununu öğrenmişizdir...

Sonraları Harry Potter üzerine bir çok websitesi kuruldu.Bazıları hala yayında, bazıları  kapanmak zorunda kaldı. Kapanan sitelerden birisi de ÇatlakKazan.Com'dur ki bu site kuzenlerin Fatih ve Selçuk yönetiminde, benim moderatörlüğümdeydi. Anlayacağınız bir Harry Potter Severin yazısı bu.

HarryPotter.Gen.Tr'yi hangi HP sever hatırlamaz ki... Sitede Düello Kulübü vardı -bu seri içinde de bahsi olan bir kuluptür ve büyücüler veya cadılar büyülerle düello ederler- serinin içinden sorular sorardı...

Ayrıca HP serisi için genel, ufak bir not, HP severler ufak tefek mantık, kitap hatalarını da tespit etmiştir ki bunları isteyenler Harry Potter hayran sitelerinde bulabilirler.

Gelgelelim Harry Potter ve Felsefe Taşı'nda kısaca olay şudur:

Harry Voldemort adlı kötü büyücünün elinden kurtulur. Ancak annesi babası ölmüştür. Eniştesiyle teyzesinin yanına bırakılır ki zamanla kimin bıraktığı öğreniliyor, ve orada her şeyden habersiz, eziyet içinde büyür. Hogwarts'a alınacak yaşa geldiğinde mektuplar gelir ve böylelikle ne olduğunu öğrenmeye başlar.Harry Potter'ın ilk senesinde Voldemort Harry'i öldürmenin planları içindedir. Felsefe Taşı ile üretilen gençlik iksirinden haberdar olan Voldemort bu taşla eski gücüne kavuşmak ister. Hogwars'ta saklanan taşa ulaşmanın planlarını çoktan yapmış olan Voldemort ile Harry Potter'ın savaşı başlar.

Harry Potter efsanesi böyle başlamıştı.

Kitap:
YKY Online Alışveriş
KitapYurdu.Com



Serinin tüm kitapları sırasıyla:
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı
Harry Potter ve Ateş Kadehi
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Harry Potter ve Melez Prens
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları 

Eşref Saat

0 yorum
Şevket Rado'nun kaleminden çıkan mükemmel bir eser.Önsözünde üstat, şu şekilde belirtiyor:
Senelerdir İstanbul Radyosunda sadece hayatı sevmeyi, çalışmayı, daha iyiyi aramayı, iyiliğe ve doğruluğa kıymet vermeyi telkin ederek vatandaşlarıma faydalı olmak maksadıyla hazırladığım konuşmalardan bir kısmını şimdi bir araya toplarken bu küçük kitabın terbiyeye hizmet edeceğine inanıyorum.
Yemeklere lezzeti veren de o terbiye değil mi ki? İnsana lezzet veren de o terbiye... İşte o terbiyeye çok şey katıyor. Koltukta oturan bir dedeyi, dizinin dibine oturup dinlermişçesine okunuyor kitap. Anılarıyla birlikte biz de gidiyoruz zaman zaman yaşadıklarının yanına. Bazen de o anılarıyla kendimizi karşılaştırıyoruz.

Eşref Saat neymiş onu öğreniyoruz önce büyüğümüzden. Dinlemek için eşref saatimiz geliyor başlıyoruz hayat yolculuğuna... Dostluktan düşmanlığa, çocukluktan ihtiyarlığa...

Üstadın kalemi kuvvetli malumunuz, hiç sıkmıyor, boğmuyor. Dedim ya!O anltıyor, biz dinliyoruz. Eşref saatimiz ne zaman uygun olursa... Okudukça iç ferahlatıyor, "hayatı pembe bir gözlük arkasından seyrettiriyor"*. Nikbin üstadımız...Kendi terbiyeme çok şey katmıştır.

Öyle bir üslup ki kullandığı üslup, insanın beşeriliğini olduğu gibi içine alıyor, her fikre katılma zorunluluğu olmadığını da kibarca bize hissettiriyor.

Benim en çok hoşuma giden noktalardan birisi de şudur: Konu içinde o kadar güzel, o kadar yerinde anılar, minik öyküler, anektotlar aktarıyor ki onlar zihne yerleşiyor. Yol gösterici tabela gibi oluyor.

Kitap üzerine çok konuşabilirim. Ancak çok fazla sizi tutup Şevket Rado'nun sohbetinden mahrum bırakamam.
Kitap:
KitapYurdu.Com


Bendeki baskı Elips Kitap'tan.Okunuşu kolay. Kağıdı göz yormuyor Harfleri de iri. Zira kitap MEB'in ilköğretimler için 100 temel eserinden birisi.

Şevket Rado'yu saygıyla anıyorum.

*s. 130.

20 Mayıs 2011 Cuma

Dönüşüm

0 yorum
Franz Kafka ile tanıştığım kitaptır. Kafka'nın hayatına adım adım ilerlerken beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum. Ta ki o sabah böcek olarak uyanana dek! Şu andaki mantığımız buna izin vermese de neden olmasın diye de düşünmeden geçemiyoruz. Ancak Franz Kafka sanki bu çok olağanmış gibi bunu bize aktarıyor ve bir böceğin sorunlarını görmeye başlıyoruz. Ailesinin duruma yaklaşımını, Gregor Samsa'nın hislerini okuyoruz. Okumakla kalmıyor, yaşıyoruz!

Bordo-Siyah 2008 baskısını okudum. Bir çırpıda.. 1 saatimi almadı. Sonra tekrar okudum, tekrar, tekrar...

"Dönüşüm: Yabancılaşmanın ağırlığı."
Kitabın arka kapağındaki bu not bambaşkadır. Hangimiz kimi zaman uyandığımızda kendimizi yabacılamıyoruz. Böcek gibi hissetmek!

Franz Kafka aileye de bir bakış fırlatıyor. Kardeşi tiksinerek de olsa yanına geliyor, yemek veriyor... Salondan gelen seslere kulak veren Gregor...

Hangimiz çocukluğumuzda en az bir kere anne babanın tartışmasına kulak misafir olmamıştır? Bu kadar çaresizce dinlememiştir...


Franz Kafka, Dönüşüm ile bizlere bambaşka bir dünya sunmuyor aslında. Bizlere olanı gösteriyor!

Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını buraya yazmadan geçemem. Daha önce de söylediğim gibi bendeki kitap 2008 yılı baskılı Bordo Siyah kitabıdır.

Sıradan bir pazarlamacı olan Gregor Samsa, bir sabah sıkıntılı rüyalardan uyandığında kendini tuhaf, devasa bir böcek olarak bulur. İnce, titrek bacakları, çirkin boğum boğum karnının iki yanında, denetimden çıkmış gibi sağa sola sallanmaktadır. Batı edebiyatının ve modernizmin kilometre taşlarından biri olan Dönüşüm, asıl şimdi, yirmi birinci yüzyılın başında, modern insanın derinden yaşadığı "yabancılaşma"dan kaçmanın imkansızlığını, yaklaşık seksen yıl önceden haber vermiş gibidir. Koruyucu bir böcek kabuğunun içine sığınmak, kendini her türlü iletişime, "saçma" olanın bu ete kemiğe bürünmüş biçimi karşısında bile hala rutin hayatı, görevleri hatırlatan "dış" seslere kapamak, kısacası "oyundan çıkmak" bir kurtuluş olduğu kadar, hayatın anlamına uzak düşmenin cezasıdır da.
Kitap:
KitapYurdu.Com

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört

0 yorum
Bir distopya. "Distopya" kelimesini de bu kitapla öğrendim ya! Teleekranlar arasında geçen bir ömür Winston Smith'inki.Kitabı okumaya başlayınca aklıma Köy (The Village) filmi geldi. Dış dünyadan habersizlik. Korku unsurları... Derinlemesine araştırmadım aralarında bağlantı var mı diye...Ancak bildiğim bir şey var ki George Orwell'ın bu kitabının film uyarlaması mevcut. Ninteen Eighty-Four orjinal adıyla çıkmış bir film.

Kitap aslında günümüzde de bazı noktalarda geçerliliğini korumaktadır. Teleekran olmasa da Mobese var... Büyük Birader olmasa da başkaları var.

Neyse asıl konumuz kitap. Bendeki, Can Yayınları'ndan 2000 yılı baskısı.Kitapta ilk dikkatimi çeken bilim-kurgu öğeleriydi. Kitabı okumaya başlayınca farkettim ki George Orwell yeni yepyeni ama kötücül bir dünya oluşturmuş! Kitabın dili gayet anlaşılır. Nuran Akgören çok güzel bir şekilde çevirmiş. Öyle ki George Orwell'ın Okyanusya'da Yenikonuş olarak oluşturduğu dil de çok güzel bir şekilde tercüme edilmiş.
Yenikonuş dili üzerine kitapta bir ek bölüm bulunmaktadır. Bu da bize Yenikonuş'u anlatmaktadır.

Okyanusya... Bizim dış dünyaya kapalı ülkemiz. İçeride halk devrimden sonrasını yaşıyor. Büyük Birader'e tam itaat sağlanmış durumda. Hatta yetmemiş Ördekdil istiyorlar. Yani, düşünmeden sadece itaat!Goldstein halka sunulan kötü adamımız. Gerçekleri, doğruları savunmasına rağmen,kötü adam ilan edilmiş durumda.

Okyanusya bitmek bilmeyen bir savaş içinde...

Büyük Birader halkı bu savaştan koruyan, Goldstein'dan da koruyan kahraman olarak gösteriliyor.

Winston Smith'in belleği işlevini yerine getirmek için çabalıyor ve iç çatışmaları başlıyor.Devrim öncesini anımsamaya çalışıyor.

Ingsos'u başta Winston kendisi anlatıyor. Ancak bu girişte bir noktada Ingsos'un bir icraati halkın durumunun vehametini gözler önüne seriyor. Daha bir gün öncesinde çikolata miktarı 30 g.dan 20 g. düşürülüp ertesi gününde teleekrandan yapılan açıklamada halkın bu sene refah düzeyinin arttığı ve çikolatanın gramajının 20 grama yükseltildiği açıklanıyor.Bittabi halk buna seviniyor.

"Geçmişi denetleyen, geleceği de denetler; şu ânı denetleyen, geçmişi de denetler."
Parti'nin bu sloganı çok şey anlatmakta.

Dil ve düşünce arasındaki bağlantıyı Syme adlı arkadaştan dinlemekteyiz. Dili küçültme üzerine bir nutuk atıyor bize başta.

Okyanusya'daki duruma böylece böyle aşina olmaya başlıyoruz ve Winston Smith günlüğünü tutmaya başlıyor. Ingsos'a aykırı düşüncelere sahip olduğu için düşünce suçunu işlemenin korkusuyla başlıyor günlüğüne. Yüz suçu da görüyoruz sonraları...

Savaş Barıştır
Özgürlük Köleliktir
Bilgisizlik Kuvvettir
Partinin bu sloganları bile toplum üzerindeki tam hakimiyet kurmanın temellerini bize veriyor.

Okyanusya'ya böyle böyle giriyoruz. İster istemez o paranoyaya eşlik etmeye başlıyoruz.Okunması ama mutlaka okunması gereken kitaplardan.

Kitap:
KitapYurdu.Com

Ömrümden Uzun İdeallerim Var!

0 yorum
Suna Kıraç'ın eseridir. Koç Ailesi'ne kızları Suna'dan bakış.Film seyrediyormuşçasına kitap okunuyor. Kitap Suna ve İnan Kıraç Vakfi'ndan çıkmıştır. Tüm gelirleri de Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlanmıştır. Ben bu kitabı bir TEGV gönüllüsü olarak okudum. TEGV'i kendim kuruyormuş gibi oldum bir ara, o zorluklarla ben karşılaşmışım gibi... Peşinden gelen o mutlulukları kitabı okurken ben de yaşadım.

Kitap bir biyogrofi, bir otobiyografi ve aynı zamanda iş yaşamının anlatıldığı bir kitap.Kitabı yayına Rıdvan Akar hazırlamıştır.

Kitabın adından da anlaşılacağı üzere bir sosyal sorumluluk içermektedir. Bu konuda yaptıkları anlatılmaktadır.

Kitapta TEGV kurulmasından başka olarak Vehbi Koç ve aile içinde mektuplaşmalar çok dikkatimi çekmişti. Resmi metin şeklinde olup her şeyin yazılı olmasını  istiyordu.

Kitabın dili gayet rahat. Hatta konuşma dili bile denebilir.Ancak öyle de hafife alınmamalıdır, zira bu dil Suna Kıraç'ın birikmişlerini de gayet güzel bir şekilde ve ustacadır.

Kitap zamanının da şartlarının gerekli kadarını bizlere anımsatmaktadır. Zaten bu anımsatma zamanın geri kalanını tamamlamamıza da yetiyor.

"Çalışmaya başladığım ilk günden itibaren, bu topluluğun profesyonelleşmesi için büyük çaba sarfettim. Sağlığım müsaade ettiği ölçüde de bunu yapmaya devam edeceğim.

Bugüne kadar birlikte çalıştığım her kademedeki arkadaşımdan sevgi, saygı ve ciddiyen gördüm.Bunun için mutluyum. Zaman zaman çalıştığıma pişman olduğum anlar oldu, ama geriye dönüp baktığımda dolu dolu bir hayat ve hatıratımı yazacak kadar güzel ve heyacanlı anı var."
Kitabın arka kapağına Suna Kıraç böyle not düşmüş.

Son sayfalar fotoğraflarla süslenmiş.Bu da ayrı bir tat vermiş.

Bir de kitabın 207. sayfasında Eğitim Gönüllüleri'nin temellerini atışını paylaşmak isterim:
"Ne olacak bu memleketin hali demekle memleketi yönetenleri kıyasıya eleştirmekle bir yere varamayız.Mutlaka bu sorunun çözümünün bir parçası olmak durumundayız. Bu da ancak bir örgütsel hareketle oluşabilir. Eğitim noksanlığı! Yaşanılan tüm olumsuzlukların kökeninde hemen hemen başlıca neden budur. Bunun için eğitim devlete bırakılmayacak kadar önemli bir konudur. Eğitim yalnız özel sektör kuruluşlarının halledeceği bir konu da değildir. Genel eğitim alanında en büyük bir sivil toplum hareketini başlatalım ve devletin özellikle 7-16 yaş grubundakilere verdiği eğitime destek bir program oluşuralım ve nesillerin daha iyi yetiştirilmelerini sağlayalım."

Kitap:
KitapYurdu.Com

Harry Potter Ve Felsefe

0 yorum
Güncel Yayıncılık'tan çıkmış kitaptır. Harry Potter Serisini felsefi açıdan ele alan David Bagget ve Shawn E. Klein tarafından derlenen kitap bir çok kişiden makale içermektedir.İçindekiler sayfası şu şekildedir:

Felsefenin Büyüsü

Gryffindor / Harry'nin Dünyasındaki Karakterler
1. Cesaretli Harry Potter ( Tom Morris)
2. Dursley İkiyüzlülüğü: Kendini Kandırmanın Ahlakı ve Psikolojisi ( Diana Mertz Hsieh)
3. Voldemort'un Yandaşları, Malfoy'un İşbirlikçileri ve Hagrid'in Dostları: Harry Potter'da Dostluk ( Harald
 Thoursrud)
4. Feminizm ve Eşit Fırsat :Hermione ve Hogwarts'ın Kadınları ( Mimi R. Gladstein)

Hufflepuff / Rowling'ın Evreninde Ahlak Anlayışı
5. Cennet, Cehennem ve Harry Potter ( Jerry L. Walls )
6. Sihir, Bilim ve Teknolojinin Etiği ( Benjamin J. Bruxvoort Lipscomb ve W. Christopher Stewart )
7. Kelid Aynası: Dumbledor'un Uyarısına Neden Kulak Asmalıyız? ( Shawn E. Klein )
8. Kreacher'ın Ağıtı: Ayrımcılık, Kayıtsızlık ve Sosyal Adaletin Bir Alegorisi Olarak E.R.I.T ( Steven W. Patterson )

Slytherin / Knocturn Yolu ve Karanlık Sanatlar
9. Hırs Bir Erdem midir? Slytherin Neden Hogwarts'ın Bir Parçası? ( Steven W. Patterson )
10. Çarpıtılmış Bir Düşünce: Kötülüğün Doğası ( David Deavel ve Catherine Deavel )
11. Voldemort, Boethius ve Kötülüğün Yıkıcı Etkileri ( Jennifer Hart Weed )
12. Büyü, Muggle'lar ve Ahlaksal Düşgücü ( David Bagget )

Ravenclaw / Çeşitli Metafizik Konular
13. Peron Dokuz Üç Çeyrek'i Bulmak: Farklı Bir Gerçeklik Düşüncesi ( Gareth B. Matthews )
14. Uzay, Zaman ve Büyü ( Michael Silberstein )
15. Voldemort Neden Ölmüyor? Büyücüler ve Kimlik ( Jason T. Eberl )
16. Kehanetler ve Yaşam: Hogwarts'ta Yazgı ve Özgürlük ( Gregory Bassham )

Hogwarts Emeritus Fakültesi
Hogwarts Fakültesi


Parantez içindeki isimler makale yazarlarına aittir.
Serinin beş kitabını ele almıştır.(Felsefe Taşı, Sırlar Odası, Azkaban Tutsağı, Ateş Kadehi, Zümrüdüanka Yoldaşlığı)

Kitap Harry Potter üzerinden kendi gerçekliğimize bir bakış içermekte. Aklımda kalan bir bölümde Cesaret işlenmekte. "Korku olmadan Cesaret olmaz, Cesaret korkunun üzerine gitmektir" diye belirtmiştir. Neden bilmem ama bu cümle beni etkilemişti.

Dil konusuna değinmem gerekirse akıcı ve rahat bir dile sahip. Okunuşu neredeyse sohbet havasında geçecekmiş gibi. Hani vardır ya bazı hocalar derste samimidir ama otoritesini de bozmaz, sevecen hocalar, öyle işte bu kitap da.

Makalelerin kendi içlerindeki bölümlere tek tek değinmem burada olanaksız.Hayatı genel olarak Harry Potter üzerinden bu kadar güzel bir şekilde ele almak, anlatmak, göstermek kolay iş değil.Fazla pahalı da bir kitap değil. Harry Potter serisini okumuş herkesin -Harry Potter'ı sevsin sevmesin- okuması gereken bir kitap.

Hogwarts'ın Müdürü Aristoteles Olsaydı!

Kitap:
KitapYurdu.Com

 
Copyright © Kitaplık
S.Y.