Emekli Orgeneral Hikmet Bayar'ın askerlik öncesi İzmit anılarını derlediği kitap. Kitaptan beklentim daha çok İzmit'in '30'lu '40'lı yıllarının bir betimlemesiydi. Elbette ki o dönemin İzmit'i mevcut. Bu mevcudiyet anılarla bezenmiş durumda. Bunun yanı sıra, 2000'li yıllara da gelinerek dönem karşılaştırılması ve İzmit için çeşitli öneriler mevcut.
Birazcık ismine aldandığımdan olsa gerek anıdan çok bir tarih kitabı beklentisiyle okumaya başladım. İlk sayfalarda da o hissiyatı vermişti. sayfalar ilerledikçe anılar arttı. Anıların da şöyle bir güzelliği var ki o dönemde yaşamış İzmitlileri görmek mümkün!
Orgeneralimizden de beklendiği üzere nizami bir üslup ve kurgu mevcut. Tasniflemeler net çizgilerle belirli. Ama yine de duygular öne çıkıp kendilerini gösteriyorlar.
Anılar, İzmit'le iç içe bir şekilde, ev yaşamından tatil zamanlarındaki gezmelere kadar tüm bir hayatı kapsıyor. Benim en çok içimi burkan ise Körfez'in sularında rahatlıkla yüzüldüğü zamanlardır... Şimdiki durumu maalesef malumunuz...
Bu kitabın bir diğer özelliği de Hikmet Bayar'ın iki ciltlik çalışmasının ilk cildini oluşturması. Kitaba başlamadan hemen önce bunu belirtiyor ve ikinci cildin, askerlik anıları olduğunu anlatıyor.
Bendeki kitap Kastaş Yayınevi'nden Şubat 2002 tarihli ilk baskısı.
Kitap:
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr
27 Ekim 2014 Pazartesi
26 Ekim 2014 Pazar
Alfabe Fanzin Sayı 13
Yaz tatilinin arasından yepyeni bir sayıyla Alfabe Fanzin geri geldi! Kapak yine çok güzel! Kapak Elif Yeğen imzasını taşıyor. İç çizimler Çiğdem Koç'a ait. Arka iç kapak Rita Aktay'a ait.
Ganj'dan Gerçekliğe Doğru ile Alfabe Fanzin bir metin yayımlıyor Önsöz Yerine.
Hemen ardından Tan Doğan'ın Başlangıç şiiri;
Binnur Tekinalp Hakuna Matata öyküsünde bize siyahi vatandaşın öyküsünü anlatıyor.
O akşam dayanamadım saatlere bakma bahanesiyle yaklaştım.
Ömer Kaçar; Bodrum Katından Sesleri anlatıyor bize. Kaotik bir korku... Güvensizlik...
Okan Torun Şehir Uykuları ve Gölgeler şiirine;
Birce Altın Algıdan Anlam'a Eğrilebilmek'te bir uyanışı anlatıyor.
Ece Çavuşlu Kuşkonmaz Mahallesi'nin Elmadan Karları hikayesinde bize Alma'nın hayatını anlatıyor, elmayı anlatıyor hayatı anlatıyor.
Önder Şit Çay-Lak' Niyazi'ye ithaf etmiş. Bize öyküsünde "çay"ı ve hayatı anlatıyor.
Tuba Kır Höyt Babalar! öyküsünde bize Küpeli'yi gösteriyor ve onun mahallesini anlatıyor.
Gizem Aytekin Bukalemun'da bir isyanı anlatıyor. Bastırılmış bir isyanı...
Enes Taşbaşı Temmuz Dörtlemi şiirine;
Mehmet Şimşek Çınar şiirine;
Ülkü Saydan Sivri Kenar'da hayatın köşelerini anlatıyor. Acıtan ve acıtmayan, batan ve batmayan...
Mert Öztürk Teraplaka şiirine;
Bir sayı daha bir anda bitiveriyor! Yeni sayıya çok az kaldı.
Ganj'dan Gerçekliğe Doğru ile Alfabe Fanzin bir metin yayımlıyor Önsöz Yerine.
Hemen ardından Tan Doğan'ın Başlangıç şiiri;
geceden başlatmalı çıplaklığıdizesiyle başlıyor.
Binnur Tekinalp Hakuna Matata öyküsünde bize siyahi vatandaşın öyküsünü anlatıyor.
O akşam dayanamadım saatlere bakma bahanesiyle yaklaştım.
- Buyur abi, dedi, abideki "b"nin üstüne basarak.Daha sonra Burak Çıkırıkçı, Ölene Kadar Anlattığım, Sade Kendi Hikayemdir. şiirine;
- Saat almayacağım, dedim.
- Ben bir şey soracaktım.
Son çocuk zili çalıyor şimdi.dizeleriyle başlıyor.
Kimsesiz, eve dönüyoruz çok zaman sonra.
Ömer Kaçar; Bodrum Katından Sesleri anlatıyor bize. Kaotik bir korku... Güvensizlik...
Hii! Bodrumda! Bodrumda kömür torbaları, büyük büyük fareler, kemirgen kobay. Kilo kilo kömür, kilo kilo fare. Peynir, peynir. Ekşimiş peynir kokusu.
Okan Torun Şehir Uykuları ve Gölgeler şiirine;
Dip uykulardan süzüldü çelik dağ sesleridizeleriyle başlıyor.
Köylü çocukların dileksiz ağıtlarıyla inleyen gece
Birce Altın Algıdan Anlam'a Eğrilebilmek'te bir uyanışı anlatıyor.
Dublörümü yerime koyup da dışarıdan izlediğimde kendimi dipsiz bir kuyuya düşüşümü tasvirlediğimde diplerde beni bekleyen minderin varlığından emindim sanki.Gaffari Yılmaz, Bir Günü Bitirmek şiirine;
Zamanın sızıntı yaptığı yerlerdedizeleriyle başlıyor.
bir günü bitirmek için mavi aksanlı o güne uyanırsın.
Ece Çavuşlu Kuşkonmaz Mahallesi'nin Elmadan Karları hikayesinde bize Alma'nın hayatını anlatıyor, elmayı anlatıyor hayatı anlatıyor.
Kocaman bir ısırık aldı Alma, ağzının kenarından suların akmasına engel olamayarak. Lokmasını çiğnerken gözü elmada yarattığı oyuğa takıldı ve gözlerine inanamadı.Zeyno Ceren İkiz Sihirbazlar şiirine;
İkiz sihirbazlar sıska, solukdizeleriyle başlıyor.
Tahta kulübede, iki tahta taburede oturup
Sihir yapmadıkları vakit odun yontuyorlar.
Önder Şit Çay-Lak' Niyazi'ye ithaf etmiş. Bize öyküsünde "çay"ı ve hayatı anlatıyor.
Kollarımı iki yana açtım, kaç derece, bir ferahlama geldi, serin bir huzur belki de. Kollarımı bileklerimden devirdim öne, yeli karşıladım. Bağırdım, Niyazi!Sude Tankut, Bülbülü Öldürmek şiirine;
1962'de eylül, belki ekimdizesiyle başlıyor.
Tuba Kır Höyt Babalar! öyküsünde bize Küpeli'yi gösteriyor ve onun mahallesini anlatıyor.
"Napıyon Küpeli, neye baktın?" Sesi tanıyıp arkama dönünce hararet basıyor, dilim dışarı çıkıyor.Umut Durmuşoğlu Hermavi şiirine;
üzüm bağlarında çalkalandımdizeleriyle başlıyor.
gömleğini iliklemeyi unutma Yusuf
Gizem Aytekin Bukalemun'da bir isyanı anlatıyor. Bastırılmış bir isyanı...
Yaşamlarının içinde varlığını sürdürebilme adına kamufle olan bu canlıyı teninden yayılan iğrentinin kokusundan hissedebiliyorlardı.Onur Barış Önal Ay Işığı Doğan Çocuk Odaları şiirine;
Yaralı olanı nasıl ayrıldıysa sürüdendizeleriyle başlıyor.
Hayr olan neresinden kibre bulandırıldıysa sonunda
Enes Taşbaşı Temmuz Dörtlemi şiirine;
-Islık çalmayı bildiği halde her yenidizeleriyle başlıyor.
Yalnızlığında geçmiş zamanın bir taslak
Olduğunu fark eden adamın söyledikleridir.
Mehmet Şimşek Çınar şiirine;
gölgen kanatlarındırdizeleriyle başlıyor.
büyümüşsün, epey, ve erken
Ülkü Saydan Sivri Kenar'da hayatın köşelerini anlatıyor. Acıtan ve acıtmayan, batan ve batmayan...
Komik! Dünya yuvarlaktır ama hayat köşeli.Zehra Dilara Kılıç Mucize şiirine;
Vapurları anlatırken ne güzel bir çocuk yanaşırdizeleriyle başlıyor.
En parlak gezegen olan yakınlarına
Mert Öztürk Teraplaka şiirine;
ilk taşı günahsız olan attı, ıskaladıdizeleriyle başlıyor.
ikinci taş kuyuda kaldı, deli başında
Bir sayı daha bir anda bitiveriyor! Yeni sayıya çok az kaldı.
Yabancı
Albert Camus eseri. Kitabı okurken Meursault bakışına bürünüp uzunca bir süre bu bakışla dünyayı göreceksiniz. O yabancılık, o farketmezlik akışı içinde olaylar Meursault'nun bir Arap'ı öldürmesine kadar uzanıyor. Bir kişi hayatından yola çıkılarak tüm toplum gözler önüne sunuluyor.
Yargılama ile ilgili bölümlerse başlı başına kitaptır gözümde!
Bir gün önce karakola gitmiştik, ben şahitlik etmiş, kadının Raymond'a "hakaret ettiğini" söylemiştim. Raymond bir uyarıyla sıyırmıştı. Benim söylediklerimin doğru olup olmadığını pek araştırmadılar. (sayfa 49)Yabancı, Nobel Ödüllü bir eser ki bu da zaten yeterince anlatmaktadır.
Değinmeden geçemeyeceğim bir diğer durum şudur ki kitabın sonlarına doğru Victor Hugo'nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nü düşünmeden edemedim.
Kütüphanede mutlaka olması gereken kitaplardan birisi.
Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Samih Tiryakioğlu çevirisiyle Ağustos 2014 tarihli 49. baskısı.
Kitap:
Can Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr
24 Ekim 2014 Cuma
Deliduman
Çağlar İyice, kendi hayatını ve kardeşi Çiğdem İyice'nin hayatını anlatıyor bize. Sadece kendi hayatları değil... Çağlar İyice, etrafını, hayata bakışını, olanı biteni kendince anlatıyor bize.
Emrah Serbes bu kitabında da alıp götürüyor. İçimizde kalan -belki de son- ergenlik isyanlarımızı ateşliyor, ergenî bir felsefeyi körüklüyor. Ve tabi ki martılar ve tabi ki "Dosto Reis" ve tabi ki Gezi Parkı. Çağlar İyice, Gezi'ye çok başka türlü sürükleniyor. Herkes bir yana Çağlar İyice ve Mikrop Cengiz bir yana. Karakterlerin tam ortasında Emrah Serbes'in harika kurgusu mevcut!
Partilerin, binaların veya oluşumların isimlerini de Emrah Serbes öyle bir Çağlar İyicevari isimlendirmiş ki, onları ayrıca sevdim.
Okurken kitabın nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Diğer yandan bir İstanbul romanı gibi görünse de bu kitap Körfez'den İstanbul'a uzanır. İzmit'i, Gölcük'ü, Değirmendere'si ve Kıyıdere... Kocaeli'ye daha yakındır İstanbul'dan. Deprem anıtı vardır. Anıttaki tüm isimleri okumanın çok uzun zaman aldığı bir ilçe.
Gezi Parkı'na bir başka türlü bakış bu kitap aynı zamanda. Çağlar İyice tespitleri ayrıca güzel, ayrıca tatlı. Okurken onunla birlikte isyan edip onunla birlikte elektronik sigara içiyorsunuz!
Çağlar İyice, nice isyanlarımız arasında ses bulmuş, geceleri konuşan 17 yaşındaki kardeşimiz. Bir noktadan sonra bir roman karakteri olmaktan ziyade, bir ete kemiğe bürünen insana dönüşür.
Bol "Mayki"li bir kitap. Kitabı okurken, dünyaya mesajımı çay içerek verdim ben de.
Bendeki kitap İletişim Yayınları'nın 2014 tarihli ilk baskısı. Kitabın bir diğer özelliği ise kuzenimden bana gelmiş olması.
Kitap:
İletişim Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr
Emrah Serbes bu kitabında da alıp götürüyor. İçimizde kalan -belki de son- ergenlik isyanlarımızı ateşliyor, ergenî bir felsefeyi körüklüyor. Ve tabi ki martılar ve tabi ki "Dosto Reis" ve tabi ki Gezi Parkı. Çağlar İyice, Gezi'ye çok başka türlü sürükleniyor. Herkes bir yana Çağlar İyice ve Mikrop Cengiz bir yana. Karakterlerin tam ortasında Emrah Serbes'in harika kurgusu mevcut!
Partilerin, binaların veya oluşumların isimlerini de Emrah Serbes öyle bir Çağlar İyicevari isimlendirmiş ki, onları ayrıca sevdim.
Okurken kitabın nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Diğer yandan bir İstanbul romanı gibi görünse de bu kitap Körfez'den İstanbul'a uzanır. İzmit'i, Gölcük'ü, Değirmendere'si ve Kıyıdere... Kocaeli'ye daha yakındır İstanbul'dan. Deprem anıtı vardır. Anıttaki tüm isimleri okumanın çok uzun zaman aldığı bir ilçe.
Gezi Parkı'na bir başka türlü bakış bu kitap aynı zamanda. Çağlar İyice tespitleri ayrıca güzel, ayrıca tatlı. Okurken onunla birlikte isyan edip onunla birlikte elektronik sigara içiyorsunuz!
Çağlar İyice, nice isyanlarımız arasında ses bulmuş, geceleri konuşan 17 yaşındaki kardeşimiz. Bir noktadan sonra bir roman karakteri olmaktan ziyade, bir ete kemiğe bürünen insana dönüşür.
Bol "Mayki"li bir kitap. Kitabı okurken, dünyaya mesajımı çay içerek verdim ben de.
Bendeki kitap İletişim Yayınları'nın 2014 tarihli ilk baskısı. Kitabın bir diğer özelliği ise kuzenimden bana gelmiş olması.
Kitap:
İletişim Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr
15 Ekim 2014 Çarşamba
Kayıp Toprak
Murat Işık romanı. Merak ettiğim bir kitaptı. Öncelikli merakım İzmir doğumlu bir yazarımızın, yabancı dilde yazmak durumu ilginç gelmişti. Bunu ilginç kılan ise Zaza köyü Sofyan'da başlayıp İzmir'e kadar uzanması idi. Kitabı okuduktan sonra olayın İzmir'i de aşıp yurtdışına kadar uzandığını görmek kitabı daha da ilginç kıldı.
Miran Mehmet Uslu... Aşme ve Selim Uslu'nun oğlu... Miran Mehmet gözünden takip ediyoruz. Zaza köyü Sofyan'da yaşayan bu aile evlat acısı da yaşamış bir ailedir. Ancak bir şekilde mutludurlar. Ta ki elim güne kadar...
Miran, kitabın başkahramanı. Anadili Zazaca. Köye atanan öğretmen aileye Miran'ın isminin Türkçe olmasını diretinceye kadar... Bu zamandan sonra ismi Mehmet...
Kitabı okurken Yaşar Kemal, sepyalığını görür gibi oldum. O yörelerin kavrulmuş toprağının kokusunu duydum. Murat Işık'ın bizzat yaşadığı sürgün hayatının ironilerini kitapta gördüm.
İnsanlarımızı ne kadar tanımadığımızın farkında bile değiliz... Murat Işık, bunu ekilmesi zor topraklara ta Hollanda'dan ulaşarak önce Hollandalılara bu kitabı okutmuş...
Kitap yazdıklarının yanı sıra yazmadıklarıyla da çok fazla konuyu mükemmel bir kurguyla bir araya getiriyor. Selim Uslu'ya çok çok kızacağınız dönemler olacağı gibi, ona hak vereceğiniz dönemler de olacak. Murat Işık, Uslu ailesinden yola çıkarak, dönemin, coğrafyanın ve toplumun kesitini sunuyor.
Uslu ailesi zorlu bir coğrafyada filizleniyor!
Kitabın kapağı, kitabı okuyunca ayrıca güzel, ayrıca anlamlı...
Bir çırpıda biten bir kitap içimizden çıkıp sınırları aşmış. Anavatanına Gül Özlen çevirisiyle, Koton Kitap'la geliyor. Bendeki kitap tanıtım sayısı. Kitabın çıkış tarihi Ekim 2014.
Kitap:
Koton Kitap
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
Miran Mehmet Uslu... Aşme ve Selim Uslu'nun oğlu... Miran Mehmet gözünden takip ediyoruz. Zaza köyü Sofyan'da yaşayan bu aile evlat acısı da yaşamış bir ailedir. Ancak bir şekilde mutludurlar. Ta ki elim güne kadar...
Miran, kitabın başkahramanı. Anadili Zazaca. Köye atanan öğretmen aileye Miran'ın isminin Türkçe olmasını diretinceye kadar... Bu zamandan sonra ismi Mehmet...
Kitabı okurken Yaşar Kemal, sepyalığını görür gibi oldum. O yörelerin kavrulmuş toprağının kokusunu duydum. Murat Işık'ın bizzat yaşadığı sürgün hayatının ironilerini kitapta gördüm.
İnsanlarımızı ne kadar tanımadığımızın farkında bile değiliz... Murat Işık, bunu ekilmesi zor topraklara ta Hollanda'dan ulaşarak önce Hollandalılara bu kitabı okutmuş...
Kitap yazdıklarının yanı sıra yazmadıklarıyla da çok fazla konuyu mükemmel bir kurguyla bir araya getiriyor. Selim Uslu'ya çok çok kızacağınız dönemler olacağı gibi, ona hak vereceğiniz dönemler de olacak. Murat Işık, Uslu ailesinden yola çıkarak, dönemin, coğrafyanın ve toplumun kesitini sunuyor.
Uslu ailesi zorlu bir coğrafyada filizleniyor!
Kitabın kapağı, kitabı okuyunca ayrıca güzel, ayrıca anlamlı...
Bir çırpıda biten bir kitap içimizden çıkıp sınırları aşmış. Anavatanına Gül Özlen çevirisiyle, Koton Kitap'la geliyor. Bendeki kitap tanıtım sayısı. Kitabın çıkış tarihi Ekim 2014.
Kitap:
Koton Kitap
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
3 Ekim 2014 Cuma
Guguk Kuşu
J.K. Rowling'in Robert Galbraith müstear ismiyle yazdığı polisiye romanı. Olmuş mu? Hayır olmamış. Başladığım kitabı bitirme alışkanlığından dolayı okuya okuya ancak bu zamanda bitirebildim. Boş Koltuk çok daha derli topluyken bu bana çok dağınık geldi yahut ben çok dağınık okudum.
Cormoran Strike, bir bacağını kaybetmiş savaş gazisidir. Ülkesine döndükten sonra dedektiflikten para kazanmaya çalışır. Eski bir arkadaşının kardeşi, onun için gelir ve intihar ettiği iddia edilen kızkardeşinin öldürüldüğünü düşündüğünden araştırmasını ister ve olaylar gelişir.
Ara ara okuduğum için kişilerin kim olduğunu unuttuğum zamanlar çok oldu. Ancak daha baştan katilin kim olduğunu bilmek -tahminin ötesinde...- okumayı zorlaştırıyor. Kitabın sonunu tahmininizin doğru olup olmadığını teyit için okuyorsunuz. Öyle de oldu.
Bu kitabı müstear kişiye atfediyorum... Kitabın sonunda Cormoran Strike'ın maceralarının devam edeceği söyleniyor... Okuyacağımı sanmıyorum...
Her şey bir yana, engelli bir karakterin baş karakter olması gözümde çok önemlidir! Bu nüans göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir!
Bendeki kitap Pegasus Yayınları'ndan Zeynep Heyzen Ateş çevirisiyle Temmuz 2014 tarihli ilk baskısıdır.
Kitap:
Pegasus Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Cormoran Strike, bir bacağını kaybetmiş savaş gazisidir. Ülkesine döndükten sonra dedektiflikten para kazanmaya çalışır. Eski bir arkadaşının kardeşi, onun için gelir ve intihar ettiği iddia edilen kızkardeşinin öldürüldüğünü düşündüğünden araştırmasını ister ve olaylar gelişir.
Ara ara okuduğum için kişilerin kim olduğunu unuttuğum zamanlar çok oldu. Ancak daha baştan katilin kim olduğunu bilmek -tahminin ötesinde...- okumayı zorlaştırıyor. Kitabın sonunu tahmininizin doğru olup olmadığını teyit için okuyorsunuz. Öyle de oldu.
Bu kitabı müstear kişiye atfediyorum... Kitabın sonunda Cormoran Strike'ın maceralarının devam edeceği söyleniyor... Okuyacağımı sanmıyorum...
Her şey bir yana, engelli bir karakterin baş karakter olması gözümde çok önemlidir! Bu nüans göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir!
Bendeki kitap Pegasus Yayınları'ndan Zeynep Heyzen Ateş çevirisiyle Temmuz 2014 tarihli ilk baskısıdır.
Kitap:
Pegasus Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)