10 Şubat 2014 Pazartesi

Arsen Lüpen Bütün Maceraları-1 813

0 yorum
Maurice Leblanc'un unutulmaz karakteri Arsen Lüpen'in, Güncel Yayıncılık'ın oluşturduğu serinin ilk kitabı. Arsen Lüpen'i okurken, Sherlock Holmes pastişlerini görmemeniz imkansız. Zaten seride Herlock Sholmes karakteri bulunmaktadır ki bu Sherlock Holmes'ün, Maurice Leblanc gözünde ta kendisidir. Bununla birlikte Arsen Lüpen'in köpeğinin adı Sherlock'tur. Bu da kitabı biraz daha ilginç kılmaktadır. Döneminde gerçekleşen hararetli tartışmaları da bugün gibi hissetmemek elde değil! Bu da ayrıca güzel bir tat oluşturuyor. Gönül isterdi ki, döneminde, bu hararetli tartışmayı edebileyim...

Serinin kitapları:
813
Oyun İğnenin Esrarı
Kontes Cagliostro
Saat Sekizi Çaldı

Arsen Lüpen, Kibar Hırsız. Pırlantı Kralı Rudolf Kasselbach, Paris'e gelmiştir. Bu arada peşinde olduğu çok gizli bir projesi vardır. Bu da Arsen Lüpen'i cezbettiği gibi başka insanları da cezbetmektedir. Arsen Lüpen, bu projenin peşine düşer ve Kasselbach ile görüşme ayarlar. Bu görüşme Arsen Lüpen'in incelikli hesaplarıyla gerçekleşir. Ancak ertesi gün dairesine kendisine ziyarete gelenler müfettiş tarafından ölü bulunur ve üzerinden Arsen Lüpen'in kartviziti çıkar. Arsen Lüpen gerçekten Kasselbach'ı öldürmüş müdür? Araştırmalar devam ederken. Kasselbach'ın bankada sakladığı kutusundan "Apoon" kelimesiyle "813" yazan etiket çıkar... Bu gizler birbirini kovalarken ilginç bir hesaplaşmaya şahit oluyoruz.

Arsen Lüpen, -klasik tabir ettiğimiz- Fransız milliyetçisidir. Bunu eser içinde ilerledikçe görüyoruz. Uluslararası durumlarda tutumu aşağıdaki gibi. Bunu bu kadar açık söylediği gibi, bazen de sadece sezdiriyor.
"O zaman benim hizmetime girin! Muhafız alayımın kumandanlığını vereyim size. Kendi kendinizin efendisi olacaksınız. Her türlü yetkiye sahip olacaksınız; polise dahi emredebileceksiniz."
"Olmaz, Efendim."
"Niye?"
"Ben bir Fransızım."
Bir an sessizlik oldu. Cevap İmparator'un hoşuna gitmemişti:
"Ama siz artık her şeyle bağınızı koparmışsınız..."
"Bu bağ kopmaz, Efendim."
Ve Lüpen gülerek ekledi:
"İnsan olarak ben bir ölüyüm, ama Fransız olarak canlıyım. Majestelerinin bunu anlamamalarına akıl erdiremiyorum." (sayfa 379)
Arsen Lüpen'in o meşhur nüktedanlığını ise biraz araştırmak gerekiyor. Zira her zaman yaptığının bir nüktedanlık olduğu anlaşılmıyor. Kendisi söylüyor. Bu da sanki zoraki bir kabullendirme durumu gibi oluyor. Böylece, zaten kabil olan, şişkin egosuyla karşılaşıyoruz. Ancak bazen o nüktedanlığı gerçekten yakalayabiliyoruz.
"Yarın, senin evinde. Kaçta?" (Lüpen)
"Saat birde." (Baron)
"Orada olacağım. Saygılarım."
"Haa, bir şey daha var. Silahlarını beraberinde getir."
"Neden?"
"Dört tane uşağım var; sen tek başına olacaksın."
"Yumruklarım var," dedi. "Parti eşit koşullarda gerçekleşecek demektir."
Arkasını dönüp giderken bir ara dönüp seslendi:
"Bir şey daha var, Baron. Sen yanına dört adam daha al."
"Niye?"
"Karar verdim. Kırbacımla geleceğim." (sayfa 142)
Bendeki kitap Güncel Yayıncılık'tan Saffet Günersel çevirisiyle Eylül 2003 baskısı.

Kitap:
Güncel Yayıncılık
İdefix.com
Kitapyurdu.com


7 Şubat 2014 Cuma

Bu Gece Pera'da

0 yorum

Jale Sancak ile Galapera Kültür ve Sanat Derneği sayesinde tanıştım. Son kitabından önce ilk kitabını merak etmiştim. Bu Gece Pera'da Jale Sancak'ın öykülerini topladığı ilk kitap. Basım tarihi 1989. Öykülerinde şiirsel bir anlatım ve yazım dikkat çekici. Nesir ile nazım iç içe! Haliyle semboller de ağırlıklı.

Jale Sancak dönemin uluslararası ve ulusiçi kültürel etkileşimi öykülerin üzerinde büyük bir çatı oluşturmuş. Türk isimleriyle yabancı isimler iç içe. Kültürel çatışmanın izleri olduğu gibi kültürel birleşmenin de birer yansıması. Bunalmış hayalgücünün, yer yer edebiyata kaçışı, yer yer Amerikan Rüyası arayışı ve yer yer Avrupa sahnelerine çıkışı bunların göstergesi. Dönemi doğrudan anlatmak yerine, insancıl öykülerle, kişileri okuyoruz. 1989 yılında basılmış kitapta şu cümleye ayrıca dikkat çekmek isterim:
Hırant, dışarıdaki amansız çatışmanın bitmesine rağmen sokağa çıkmıyordu artık.(sayfa 75)
İçindeki öyküler şu şekilde:
Eski Sesler
Saint Teofilos'un Güvercinleri
Norma Jean Baker ve Hıfsiye
Sonsuz Bir Dans
Düş
Bu Gece Pera'da, Şükrü Beydeyiz
Yarımada
Alp'in Krallığı
Ressam
Eski Sesler'e Jale Sancak;
Eski bir ses
haziran ikindisini hatırlatıyor. 
dizeleriyle başlıyor ve Kör Hüsniye'nin hayatını bizlere aktarıyor.

Saint Teofilos'un Güvercinleri'ne Jale Sancak;
Saint Teofilos uyandı.
İlkin penceresini açtı.
dizeleriyle başlıyor ve bize Saint Teofilos'u, onun güvercinlerini ve taşıdıkları ruhları anlatıyor.

Norma Jean Baker ve Hıfsiye'ye Jale Sancak;
Öteki adını kullanmayacağım,
Norma Jean Baker diyeceğim ben ona.
dizeleriyle başlıyor. Dönemin kadının maruz kaldığı kültür çatışmasını ve buna bağlı olarak gelişen iç çatışmasını anlatıyor.

Sonsuz Bir Dans'a Jale Sancak, bir uyarıyla başlıyor: Lütfen Yüksek sesle okuyunuz. Kendinizi bir tiyatro sahnesinde hissettirecek bir öykü! Sahnelenen bir aşk öyküsü.

Düş'te Jale Sancak bize Delta'nın gördüğü bir düşü, bir sahne rüyasını aktarıyor.

Bu Gece Pera'da, Şükrü Beydeyiz'e Jale Sancak;
Birlikte çıktık.
Niça'nın kapısını çaldık.
dizeleriyle başlıyor. Zarif Şükrü Bey'in naif hayatı anlatılıyor.

Yarımada'ya Jale Sancak;
Bir geceyarısı yitik denizciler geri dönecekler
yarımada'ya.
dizeleriyle başlıyor. İnsanlı bir yarımada öyküsü böyle başlıyor.

Alp'in Krallığı kitaptaki tek tamamı nesir olan öykü. Genç Alp, ailesi ve Alp'in krallığını okuyoruz.

Ve son olarak, yukarıda alıntıladığım bir cümlesi bulunan öykü, Ressam. Bir ressam anlatılıyor bize yazar dostuyla birlikte.

Sararmış yapraklarıyla geçmişe gittiğim bu hayal aleminden fırlamış gibi duran bir kitap...

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan; Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ait, 1989 baskısı.

Kitap:
Can Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Nadir Kitap
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.