Vakfın Sınırı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vakfın Sınırı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2019 Cumartesi

Vakfın Sınırı

0 yorum
Asimov okumalarına başladığımda bildiğim yeni basım bir kitap yoktu. Ancak İthaki Yayınları tekrar basmayı başarmış. Külliyattan dört kitap basmışlar. Umarım İthaki'nin serisini de incelemeye zaman bulabilirim. Asimov kitaplarının kaybedilmemesi gereken bir hazine olduğunu unutmamak gerek. Sadece bilimkurgu değil.


Kitabın ismine karar verirken ekibin zor zamanlar geçirdiğini düşünüyorum. İsimleri incelediğinizinde Vakfın Sınırı ismini de göreceksiniz. Kitabı okuduktan sonra Galaksi Çöküyor'dan çok Vakfın Sınırı'nı beğendim. Vakfın Sınırı olay örgüsünü hedefler iken, Galaksi Çöküyor, bu kitabın çözüm noktasına işaret etmiş. 

Asimov anadilinde kullandığı kelime katı cismin keskin bitişi için kullanılan bir kelime seçmiş, politik bir anlama gelenden ziyade. Haliyle kitabın özünde yatan kümelerin varlık biçimlerini de işaret ediyor. 

Vakfın hangi sınırı? Vakıf da insanlardan oluştuğu için haliyle insanların sınırları anlamına da işaret etmektedir.

Bu kitapta Trevize adlı bir encümenimiz İkinci Vakfın varlığını sürdürdüğünü iddia etmektedir. Bu savını yüksek sesle söylemeye başlayınca belediye başkanı tarafından yanında Tarihçi Pelorat ile birlikte gönderilir. Pelorat'ın seyahat sebebi Arz'ı aramaktır. Ancak ya Trevize? Sürgünde midir?

Trevize'yi açığa çıkartan arkadaş da belediye başkanı tarafından Trevize'nin peşine takılmıştır.

Diğer yandan İkinci Vakıf gizli varlıklarının tekrar günyüzüne çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Ancak Konuşmacılar bu riskin çok büyük olmadığını düşünmektedirler. Ancak genç konuşmacı Gandibal olayın peşini bırakmaz. 

İlk Vakıf da İkinci Vakıf da Hari Seldon'ın planı için çalışıyor. Sonunda karşı karşıya geleceklerdir...

Kitaplar ilerledikçe hep kafamı kurcalayan bir şey vardı; Arz nasıl unutulur? İlk gezegenimiz nasıl unutulur? Ama sormadığım bir soru daha var: Arz gerçekten ilk gezegenimiz mi? Diğer yandan kayıp kıta, kayıp şehir, kayıp medeniyet, belki de kayıp gezegen... Atlantis.

İnsanlar ilerledikçe geride kalanları unutarak geleceğe mi yer açıyor acaba? Yahut kalanları unuttuğumuz için hiç de bir yere gidemeyip yerimizde sayıyor ama unuttuğumuz için yol kat ettik mi sanıyor?..
Pelorat, "Sanırım uygarlığın ilerlemesi insanın özel yaşamının kısıtlanmasından başka bir şey değil, Golan," dedi.
Bir ada bir gezegen düşünün, ve o gezegene ait olduğunuzu düşünün. O gezegendeki her bir mahluğun her bir düşünce kırıntısını biliyor, her bir kareketini biliyorsunuz. Sokakta gezegerken etrafınızdaki insanların ne düşündüğünü az sora hangi harekete karar vereceklerini biliyorsunuz. Etraftakiler de sizi biliyor. Herkes birbirini biliyor. 

Robotlar da.




 
Copyright © Kitaplık
S.Y.