Sait Faik Abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sait Faik Abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2014 Salı

Sarnıç

0 yorum

Sait Faik Abasıyanık öyküleri. Öykülerin hazin bir hikayesi vardır gözümde. Okunur, bir zaman unutulur ve tekrar hatırlandığında ilk etkisinin yanı sıra yeni etkileri olur. İnsandaki birikmişliğin artışı öykülere bakışı da etkilemektedir. Öyledir ki zaman zaman geriye dönerek öyküleri tazelemekte fayda vardır. Bunun dışında, Sait Faik'in üslubu da insanı ayrıca etkilemektedir.

Çocukluk yıllarımda babamın bir Sait Faik kitabını bulmuştum. Hangi öyküsüydü, hangi kitaptı, hangi yayıneviydi hatırlamıyorum. Sararmış yaprakları ve kitap kokusuyla elime almış okumaya başlamıştım. Öyküden aklımda kalan, "yamaç" olmuş, bir sokağın rampasıydı... O rampayı tekrar bulamadım...

Öykülerin işte böyle de bir etkisi de vardır. İlk etkiyi, ileride tekrar okumakla da edinmek zordur.

İçindeki öyküler:
Sarnıç
Kalorifer ve Bahar
Beyaz Altın
Bir Karpuz Sergisi
Mavnalar
Gece İşi
Hancının Karısı
Loğusa
Ormanda Uyku
Kim Kime
Park
Gaz Sobası
Plaj İnsanları
Davut'un Anası
Grenoble'de İtalyan Mahallesi
Marsilya Limanı

Sarnıç'ta lise hayatından erişkinliğe uzanan bir zaman diliminde, dostluk arkadaşlık ve aşkı anlatıyor Sait Faik.

Kalorifer ve Bahar şehre gelen yeniliklerin çocuklar üzerinden anlatılmasıdır.

Beyaz Altın'da bir katip ile bir köy ağasının ilişkisi ile ambarlarda fazladan ürün çıkmasını anlatıyor Sait Faik. Fazla ürünü fark eden katip tecrübesine bir yenisini ekliyor.

Bir Karpuz Sergisi açmak ister iki arkadaş...

Mavnalar köprü başından, bir arkadaşlık hikayesidir.

Gece İşi gececi bir kahvede bağlanan iştir...

Hancının Karısı, bir adam, bir han ve bir köpek etrafında beklenen...

Loğusa'da yaşı geçmiş bir baba, onun evlenmiş, oğlu ve kızı üç katlı bir evde altlı üstlü oturmaktadır. Baba, genç bir kadınla evlenir...

Ormanda Uyku'da kadın erkek ilişkise bir bakış ve yazma ihtiyacı...

Kim Kime'de kocası ölen bir kadın yardım aramaktadır.

Park'ta bir şehrin uyanışı...

Gaz Sobası köy kahvecisinin köye getirdiği bir başka yeniliktir. Onu diğerlerinden ayıran bir şey vardır...

Plaj İnsanları birtakım insanlar plajda gezinmektedirler.

Davut'un Anası'nda bir dipnot bulunmaktadır: Kurum'da "Davud'un Anası" adıyla yayımlanan bu hikaye, Varlık Yayınları'ndan çıkan kitapta "Davud'un Aynası" adıyla yer almış, ancak "İçindekler" listesinde "Davud'un Anası" olarak geçmiştir. Davut, annesiyle birlikte Ali Öğretmen'inde kalmaktadır. Annesi Ali Öğretmen'e ev işlerinde yardım etmektedir.

Grenoble'de İtalyan Mahallesi'ne girmek insanları neden ürkütür?

Marsilya Limanı uzaktaki yakın bir liman, bir değişim, bir bütün...

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ait olan Yapı Kredi Yayınları'ndan 2010 tarihli 15. baskısı.

Kitap:
Yapı Kredi Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com




3 Aralık 2013 Salı

Semaver

0 yorum

Sait Faik Abasıyanık'ın ilk kitabı. Öyküleri. Şöyle eskide okuduklarıma tekrar bir bakayım dediklerimden; bir sepya film gibi, kokusu, tadı  özleminden.. Ne zaman Sait Faik okusam ilk okuyuşumdan bir an aklıma gelir. Hangi Sait Faik eseriydi hatırlamıyorum, hangi yayınevinden olduğunu da hatırlamıyorum. Babamındı. Eskileri karıştırırken çıkmıştı. Hem öykülerin kendisiyle hem de okuyanın biriktirdiği anılarla ve geçen zamanın birikmişliğiyle mis gibi kitap kokan bir kitaptı! Kaç yaşımda olduğumu da hatırlamıyorum. İşte böyledir Sait Faik benim için.

İlk kitabına bir dönüş yapayım, tekrar okuyayım istemiştim. Bu kitabındaki öyküler:
Semaver
Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Meserret Oteli
Bir Kıyının Dört Hikayesi
Babamın İkinci Evi
İpekli Mendil
Kıskançlık
Bohça
Orman ve Ev
Düğün Gecesi
Şehri Unutan Adam
Üçüncü Mevki
Garson
Birtakım İnsanlar
Benimle Beraber Seyahatten DönenlerSevmek Korkusu
Louvre'dan Çaldığın Heykel
Robenson
İhtiyar Talebe
Bir Vapur
Semaver'de Sait Faik annesiyle yaşayan bir gencin ve annesinin yaşamlarını anlatıyor. Ne zaman okusam bu hikayesini, o semaver kokusunu hissederim, içim titrer. Buhar gibi taşar. Belirtmeden geçemememin sebebi de budur.

Stelyanos Hrisopulos Gemisi'ni Trifon inşa eder. Dede Stelyanos ile torun Trifon birlikte yaşamaktadırlar ve ailenin diğer fertleri ya ölmüştür ya da haber alınamamıştır. Dedeyle torunun gözünden deniz odaklı bir yaşamdan kesit izliyoruz. Hayaller, anılar, birliktelikler...

Meserret Oteli bir geceliğine otele gelen bir ziyaretçiyi anlatıyor. Bir yaşanmışlığın resmini çiziyor.

Bir Kıyının Dört Hikayesi'nde olaylar soğan kayığının ve kayıkçının adaya gelmesiyle başlıyor. Kayıkçıyı üzerine ihtimam gösteren anlatıcı, daha sonra kedilere, daha sonra çocuklara yoğunlaşıyor. Sonra da bir ölüye yoğunlaşıyor. Kayıkçı soğanlarını satıyor.

Babamın İkinci Evi'nde babasıyla yolculuk eden ve babasının ikinci evine ziyarete giden bir çocuğun hikayesi anlatılıyor.

İpekli Mendil ile aşk arasındaki bağlantı bir çocuğun avcundan geçiyor... Çocuğun etrafına toplanmış bir yaşam...

Kıskançlık, bir köyde öğretmenlik yapan bir kişiyi ve bu kişi üzerinden bir evliliği anlatıyor.

Bohça'da evin küçük beyi ile evin beslemesi arasındaki ilişki anlatılıyor. Bunun yanında konak yaşamından bir kesit sunuluyor.

Orman ve Ev bir ormanı, ormanın varlığını ve bu ormana uzak bir yerleşim yerinde bir evi anlatıyor. Arasındaki bağlantıyı bulmak okuyucuya düşen bir görev.

Düğün Gecesi'nde bir evliliğin ilk gecesine ve gününden kesit sunuluyor.

Şehri Unutan Adam bir gün şehre inmek ister. Ama insanları sevmek pek de kolay bir iş değildir!

Üçüncü Mevki vagonda yolcuların hayatları kesişir.

Garson bu hayattan ne ister? Garsonun yaşamı ve mesleği üzerine bir kesit!

Birtakım İnsanlar birtakıım olaylar yüzünden toplanıp valiye gitmek yolundadırlar. Ancak birtakım insanların içinden birisi azıcık geride kalmıştır ve başka birisine bu birtakım insanları sorar.

Bu noktada Sait Faik bize yeni bir bölüm açıyor ve uzaklardan öyküler getiriyor.

Sevmek Korkusu sevmek üzerine bir Sait Fait öyküsü. Sevmek, cinayet olabilir mi? Öleni olmayan bir cinayet?

Louvre'dan Çaldığın Heykel'de çıkışta güvenliğin görmediği bir heykel çalan kişi anlatılıyor.

Robenson olmak üzerine bir öykü.

İhtiyar Talebe'nin yaşı bilinmez. Hayatı bilinmez. Kimdir, bilinmez. Anlatıcı bu ihtiyar talebeye yapılan şakaya şahitlik eder. Sonrasını, çok sonra öğrenir.

Bir Vapur öğrencileri Fransa'ya taşıyan, Tadla adında, Galata Rıhtımı'dda demirli...

Sait Faik her öyküsünde, kendine has üslubuyla aldı götürdü yine... Bakalım tekrar okuyuşum kaç zaman sonrasına tekabül edecek ve o geçen zaman sonra öyküler nasıl olacak... Her öyküde süzülüyormuş hissi...

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ailt Yapı Kredi Yayınları'ndan Nisan 2006 tarihli 15. baskısı.

Yapı Kredi Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com

25 Ekim 2013 Cuma

Birtakım İnsanlar

1 yorum

Sait Faik Abasıyanık romanı ve onun da ilk romanı. Bir takım işler dönüyor bu dünyada bir takım insanların çevresinde. Muhteşem bir kurgu! Bir uzaklaşıp bir yaklaşan olayların cereyanında insan doğasına dair görüntüler mevcut! Mükemmel bir eser!

Bu kitapla birlikte kütüphane sezonumu da açmış oldum!

Olaylara Berber Dimitro'nun dükkanında dahil oluyoruz. Berber Dimitro'dan Ali Rıza'ya sıçrıyoruz ve bir çok karakter daha! Bir takım insanların tadı da burada! Sait Faik öykücülüğünü romanına aktarmış!

Bir dalgalı denizde seyahat misali her an kendimizi başka bir kıyıda bulabiliyoruz! Geldiğimiz kıyıları tam unutmuşken tekrar karşımızda görmekse bir başka şaşkınlık!

Kitaba başlarken şu not dikkatleri çekiyor:
" Birtakım İnsanlar ilk kez 1944 yılında Medarı Maişet Motoru adıyla Yokuş Kitabevi tarafından yayımlandı. Sait Faik kitap nedeniyle yargılandığı için 1952'de Varlık Yayınları tarafından yapılan ilk baskıda kitabın adı Birtakım İnsanlar, romanda geçen "Medarı Maişet" adlı motorun adı da "Ceylânı Bahri" olarak değiştirildi." 
Romanda olaylar birbirine pamuk ipliğiyle bağlıdır. Kimileri bu anlatımı sevmemiştir. Dağınık üslubunun da bir eksi olduğu görüşündedir. Ancak ben bunun tersini düşünmekteyim. Esere uygun bir şekilde insandan insana geçen, insanlar arasındaki bağı, üslupla özdeşleştirmek bir meziyet işidir! İnsan gibi, dağınık bir varlığı hem de sosyal yapısı içinde anlatırken bu dağınık anlatış şekli çok güzel olmuştur.

İstanbul'dan Sakarya'ya kadar uzanan bu olaylar zincirinde insanların hayatlarına yargılayıcı olmayan bakışlarla nazar ediyoruz.
"Ali Rıza Kaşık Adası'na yanaştırdığı sandalını çakıllara çekti. Sonra da hemen, sandalın burnu hizasına bağdaş kurup oturdu. Uzun zaman mühim şeyler düşün. -Mühim diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. Doğru olması bir şey ifade etmez. Bir insanın mühim veya saçma şeyler düşündüğünü nasıl bilebiliriz." (sayfa 36)
" -Benim, dedi, babam bahçıvan ırgadı olmasaydı, ben de sizler gibi adam olurdum, okurdum, okumak bilsem okurdum da uyumazdım." (sayfa 42)
"Artık ne masallar masaldır. Ne hikayeler hikaye. Öyle bir dünya düşünelim ki hiçbir şairi yoktur. Öyle bir memleket düşünelim ki, müzik yasak edilmiştir. " (sayfa 67-68)
Bol karakterli bir roman. Karakterlerin birbirini bulması, bulamaması, anlatılanlar ve anlatılmayarak anlatılanlar! Hepsi iç içe.  Okunması gereken kitaplardan!

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'nden Yapı Kredi Yayınları'nda Ocak 2004 tarihli 6. baskısıdır. Hal böyle olunca İzmit alıntısı yapmamak olmaz:
"İzmit Körfezi bir şimal fiyordu güzelliğini almıştı. Pencereden bir Golfstrim havası giriyor, iki sahil arasında aşı boyaları yer yer gözüken heyula bir şilep geçiyordu."
Kitap:
Yapı Kredi Yayınları
Kitapyurdu.com
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.