Stoner etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Stoner etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2013 Çarşamba

Stoner

0 yorum

"Ne bekliyordun, diye düşündü yine." (sayfa 283)
Stoner, hayattan, yaşamdan, insanlardan ne bekliyordu sorusunu sorduğunda biriktirdikleri arasında geziniyordu. Cevabına çok yakındı. Sanki yaşamı onun değilmiş gibiydi ama bir o kadar onun yaşamıydı. Bir kişide kendini tanıdıklık ve kendine yabancılık ne kadar iç içeyse o kadar büyük bir arayıştı.

Kitabın yazarı, John Williams bizi, eserinin baş karakterinin ismi üzerindeki o hoş kelime oyunuyla karşılıyor! William-S-Toner. Toner'ın temel olarak iki anlamı mevcut. Vücut iyileştirici bir tür merhem,losyon anlamının yanı sıra toz mürekkep anlamına sahiptir. Bu iki anlam da tuhaf bir şekilde William Stoner da birleşmektedir! Ayrıca "stoner", "stone" kelimesinden gelir. Kaya, taş anlamındaki bu kelimeyi de Stoner da vücut bulmuş şekilde görüyoruz! Aynı zamanda "stoner" da "taşçı, taş işleyici" gibi bir anlam vermektedir ki Stoner'ın mesleğine, öğretmenliğine, bir gönderme olup olmadığı düşünmek, gülümsetici bir öğedir.
"William Stoner'ın ismine kazara rastgelen bir öğrenci, çok da üzerinde durmadan onun kim olduğunu merak edebilir; fakat bu merak, gelişigüzel bir soru olmanın ötesine geçmez. Stoner'ın hayattayken kendisine pek de özel bir kıymet vermeyen meslektaşları, şimdi kendisinden nadiren bahsetmektedirler; yaşını almış olanlar için onun adı, hepsini bekleyen sonun hatırlatıcısı, gençler içinse, geçmişe dair hiçbir anlam ve kendileriyle ya da kariyerleriyle ilişkilendirebilecekleri hiçbir kimlik çağrıştırmayan bir sedadır yalnızca." (sayfa 7)
İşte William Stoner! 1891'de Colombia'dan 40 km. uzakta Booneville Köyü yakınlarında küçük bir çiftlikte doğdu.1955 yılında Colombia'da ölene kadar yaşadı.

Kitabın kapağı, Stoner'ı daha fazla anlatamazdı sanıyorum! Kapağı da bir o kadar Stoner... Pencere, sandalye ve Stoner kabartma şeklinde. Kitabı okurken parmaklarım çok kez pencerenin üzerinde gezinmiştir. Belki başka olasılıkları görebilmek içindi.

Doğumundan ölümüne kadar çok da ilginç olmayan bir hayatı takip ediyoruz. Ama bu sıradanlık Stoner'ın hayatını çok çok ilginç kılmaktadır! Çiftçi bir babanın oğludur ve babası onun Colombia'daki Missouri
Üniversitesi'nde ziraat bölümü okumasını ister. İşte hayatının akışı böylece bir değişime başlar.
"Stoner'ın tek çocuk olduğu, meşakkatli işlerin bir arada tuttuğu kimsesiz bir aileydi onlarınki. Akşamları üçü birden, tek bir gaz lambasıyla aydınlanan küçük mutfaklarında lambanın sarı alevine bakarak otururlardı; genellikle akşam yemeği ile yatmaları arasında geçen yaklaşık bir saatte duyulabilen tek ses, dik bir sandalyede bir bedenin halsiz kımıldanması ve ev eskidikçe bir parça esneyen bir tahtanın çıkardığı hafif bir gıcırtı olurdu." (sayfa 8)
Böyle bir aileden çıkıp üniversiteye başlamıştır! Üniversite hayatının ilk yıllarında bir akrabalarının evinde kalır ve akrabalarının işlerini yaparak yemek ve kalacak yer sahibi olmuş olurdu. Kalacak yer de, tavan arasında bir odamsı...

Zorluklar sanki onun başına gelmiyormuş gibidir Stoner. Hep çalışmış, hep çalışmıştır! John Williams'ın mükemmel üslubuyla, cümlelerin dansıyla, kurgunun harikalığıyla bu yaşam akışına dahil olup gidiyoruz. Bir anda bambaşka bir yerde kendimizi bulduğumuzda ve geri dönüp bakmak sepya renginde bir çok filmle karşılaşmayı kaçınılmaz kılar! O noktaya gelinceye kadar izlenen yolun oluşturduğu çizgiler harika bir resmin çizgileridir aslında!
"William Stoner, birkaç dakikadır nefesini tuttuğunu fark etti. Yavaşça nefes verdi, nefesi ciğerlerinden dışarı çıkarken vücudunun üzerinde kımıldayan giysinin farkındaydı, en ince ayrıntısına kadar. Bakışlarını Sloane'dan sınıfa çevirdi. Işık pencerelerden kırılarak sınıf arkadaşlarının yüzlerine yerleşti, öyle ki aydınlanma onların içlerinden geliyor ve bir loşluk karşısında sönüyor gibiydi; bir öğrenci göz kırptı ve ince bir gölge, ayva tüyü gibi gün ışığına yakalanmış bir yanağa düştü. Stoner yazı tablasını sımsıkı kavramış parmaklarının çözüldüğünü fark etti. Esmerliklerine, küt parmak uçlarına anlaşılması güç bir biçimde oturmuş tırnaklara hayretler içinde baktı, gözlerini ayırmadan ellerini çevirdi; kanın bedeninden geçip parmak uçlarına nazikçe ve tehlikeli bir şekilde zonklayarak minik damar ve atardamarlardan görünmeden aktığını hissedebildiğini düşündü." (sayfa 17)
Fark edişi işte böyle başladı, bir arayışın içinde gizlendiğini böyle anladı. Bu noktadan hayatı bambaşka bir rotaya girdi. Stoner, İngilizce Bölümü'ne devam etmeye karar verdi! John Williams bölümler arası geçişi ve gerek genel kurgu, gerekse kitabın bölümün kendi kurgusu içinde süzülmek kaçınılmaz! Kitabın, edebiyatsever için bir başka dikkat noktası ise, akademik anlamda bir edebiyat çevresini işlemesidir. Bunun yanı sıra dönemine Stoner tarzı bir bakışla dikkat kesiliyoruz.

Bir ölüm ne kadar geciktirilebilir? Kitabın son sayfasını okumak istemeyeceksiniz. Daha girişten bildiğiniz bir gerçeği nasıl öteleyebilirsiniz?!

Kitaptaki diğer karakterler de muazzam! Kişilerden, Stoner etkilemiyormuş gibi yapmasına karşılık, etkinin büyüklüğü Stoner üzerinde; kendini zamanla göstermektedir. Stoner'ı Stoner yapan kişileri, olayları bir arada ama ayrı ayrı incelemek insan doğasında saf bir birliktelik anlamındadır. Zaman zaman Stoner'a veya diğerlerine kızmak, belki küçücük bir adımla her şeyin değişeceğini tahmin ettiğimizden ileri geliyordur. Ancak o adımın atılmayışını da gayet iyi anlıyoruz. İnsani bir kitap!

John Williams'ın üslubu da hikayeye uyumlu! Stoner'daki ruhsal değişimleri, cümlelerin yapısından da hissetmek ayrı güzel ve bunu her zaman her yazarda yaşamak olanağı bulunmaz!
"Kendini yaşlı biri olarak düşünemiyordu. Bazen sabah traş olurken, aynadaki yansımasına bakar ve göz yerlerinde boşluk olan gülünç bir maskenin arkasından şaşkınlık içinde onu seyreden bu yüzle hiçbir benzerlik bulamazdı; sanki anlaşılmayan bir nedenle çirkin bir kılığa bürünmüştü, sanki istese fırça gibi beyaz kaşları, darmadağınık beyaz saçları, belirgin kemiklerin üstünde torbalanmış teni, yaşlı gösteren derin kırışıklıkları çıkarıp atabilecekti." (sayfa 256)
Koton Kitap sayesinde okuduğumuz bu kitap, 1965 yılında ilk baskısını yapmış, dilimize çevrilmesi ise 2013'ü bulmuş! Tam da William Stoner'ın başına gelebilecek tarzda bir olay!

Özlem Güçlü çevirisiyle ilk baskısı Kasım 2013 tarihlidir. Bendeki kitap, Koton Kitap Tanıtım Kopyası olmakla beraber, bu kitabın gözümden kaçmamasını sağlayarak bana bu eşsiz kitabı gönderen Koton Kitap ailesine, kitabı yayına hazırlayan Işıl Ölmez'e ne kadar teşekkür etsem azdır!
Kitap: 


 
Copyright © Kitaplık
S.Y.