8 Aralık 2013 Pazar

Louis Lambert

0 yorum
Balzac'tan mükemmel bir eser! Louis Lambert, erken yaşlarda okumaya merakıyla fark edilir. Papaz olan dayısının yanında eğitim görmeye başlar. Bir gün bahçede kitap okurken soylu bir kadın onu fark eder ve zekasını test eder. Sonrasında onun iyi bir okulda okuması gerekliliğine karar vererek onu  -anlatıcımızın da okulu olan- Vendome Koleji'ne gönderir. Bu kolej ki Balzac'ın da eğitim gördüğü kolejdir aslında!

Louis Lambert, Emanuel Swedenborg'dan etkilenen kendi düşünce sistemini kurmak peşindedir! Anlatıcımızıla yakınlaşmaları sayesinde Louis Lambert'i okuyoruz. Anlatıcımızın okuldaki lakabı Şair'dir, Lambert'inkiyse Pythagoras(Pisagor)'dır. Böylece Pythagoras ile Şair için bambaşka bir düşünce akımı, bir öğreniş başlar!

Louis Lambert için Balzac otobiyografisi niteliğinde olduğu söylenir. Bu noktadan yola çıkarsak Lambert'in kurduğu düşünce sistemi Balzac'ı ifade etmektedir. Bunu görmemek elde değil zaten! Balzac'ın kurduğu düşünce dünyasında gezinmenin ve o tuhaf gizemin tadı bambaşkadır! Bu düşünce sistemini oluştururken Lambert'in etkilendiklerinden etkilenip etkilenmediği benim için soru işaretidir. Balzac Lambert üzerinden, düşünce sistemini kurabilmesi için gerekli ortamı idealize etmiş gibidir. Lambert, ufak tefek zayıf bir insandır. Balzac ufak tefek olmasına karşın gayet etine dolgun bir kişidir malumunuz. Bu bariz karşıtlık ile birlikte başka diğer karşıtlıklar, Lambert'in düşünce ortamıyla Balzac'ın düşünce ortamı arasındaki ayrılıkları göstermektedir. Zaman zaman Lambert ile Balzac'ı birbirinden ayıramamak, zaman zamansa ayırmak Balzac'ın kurduğu başka bir dünya, başka bir kelime oyunudur!


Ortamlar farklı olsa da hedefin aynı olduğu da bir başka gerçektir. Balzac, bu gerçekliği Pauline üzerinden bundan şu şekilde ifade etmektedir.
Zihninin gittiği yoldan ben de geçiyorum; bütün dönemeçlerini bilmesem de en azından hedefte onunla buluşuyorum. (sayfa 107)
Balzac'ın zihninde, düşüncelerinde dolaşmanın eşsiz keyfi bambaşka! Kurduğu sistemse daha da başka bir lezzet! Her kütüphanede mutlaka olması gereken bir kitap! Tüm kitap boyunca Louis Lambert'in zihin labirentinde dolaşmak zevkinin yanı sıra, kitabın son kısmında Louis Lambert'in nadir zamanlarda kurduğu, son cümleleri maddeler halinde okumak da çok daha farklı bir tattır!

Louis Lambert aynı zamanda biraz trajik bir kişidir. Başta oluşturmaya çalıştığı düşünce sistemini, sonda talihsiz bir biçimde yaşar! Bu olayın trajedi olup olmadığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Trajedi midir, yoksa iç meleğini bedeninde özgürleştirmeyi başarmış mıdır?

Louis Lambert! Muhteşem ötesi bir kitap, muhteşem ötesi bir karakter! Hayatın tamamı üzerine kurulu, yaşam ötesi düşünceler bütünü yalnız bir insan!
Yaralı işçi, yoksul loğusa, hastalanan orospu, yüzüstü bırakılan çocuk, sakat yaşlı, kötü alışkanlıklar, giderek cinayet, sığınacak bir yer bulabiliyor, şefkat görebiliyor burada; ama bir şey keşfeden, düşünen insana karşı herkes acımasız. (sayfa 68)
Dayısına Paris'ten yazdığı mektupta böyle söylüyor Louis Lambert.

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ait olup Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'dan Oktay Rifat, Samih Rifat çevirisiyle Şubat 2011 tarihli baskısıdır.

Kitap:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com 

3 Aralık 2013 Salı

Semaver

0 yorum

Sait Faik Abasıyanık'ın ilk kitabı. Öyküleri. Şöyle eskide okuduklarıma tekrar bir bakayım dediklerimden; bir sepya film gibi, kokusu, tadı  özleminden.. Ne zaman Sait Faik okusam ilk okuyuşumdan bir an aklıma gelir. Hangi Sait Faik eseriydi hatırlamıyorum, hangi yayınevinden olduğunu da hatırlamıyorum. Babamındı. Eskileri karıştırırken çıkmıştı. Hem öykülerin kendisiyle hem de okuyanın biriktirdiği anılarla ve geçen zamanın birikmişliğiyle mis gibi kitap kokan bir kitaptı! Kaç yaşımda olduğumu da hatırlamıyorum. İşte böyledir Sait Faik benim için.

İlk kitabına bir dönüş yapayım, tekrar okuyayım istemiştim. Bu kitabındaki öyküler:
Semaver
Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Meserret Oteli
Bir Kıyının Dört Hikayesi
Babamın İkinci Evi
İpekli Mendil
Kıskançlık
Bohça
Orman ve Ev
Düğün Gecesi
Şehri Unutan Adam
Üçüncü Mevki
Garson
Birtakım İnsanlar
Benimle Beraber Seyahatten DönenlerSevmek Korkusu
Louvre'dan Çaldığın Heykel
Robenson
İhtiyar Talebe
Bir Vapur
Semaver'de Sait Faik annesiyle yaşayan bir gencin ve annesinin yaşamlarını anlatıyor. Ne zaman okusam bu hikayesini, o semaver kokusunu hissederim, içim titrer. Buhar gibi taşar. Belirtmeden geçemememin sebebi de budur.

Stelyanos Hrisopulos Gemisi'ni Trifon inşa eder. Dede Stelyanos ile torun Trifon birlikte yaşamaktadırlar ve ailenin diğer fertleri ya ölmüştür ya da haber alınamamıştır. Dedeyle torunun gözünden deniz odaklı bir yaşamdan kesit izliyoruz. Hayaller, anılar, birliktelikler...

Meserret Oteli bir geceliğine otele gelen bir ziyaretçiyi anlatıyor. Bir yaşanmışlığın resmini çiziyor.

Bir Kıyının Dört Hikayesi'nde olaylar soğan kayığının ve kayıkçının adaya gelmesiyle başlıyor. Kayıkçıyı üzerine ihtimam gösteren anlatıcı, daha sonra kedilere, daha sonra çocuklara yoğunlaşıyor. Sonra da bir ölüye yoğunlaşıyor. Kayıkçı soğanlarını satıyor.

Babamın İkinci Evi'nde babasıyla yolculuk eden ve babasının ikinci evine ziyarete giden bir çocuğun hikayesi anlatılıyor.

İpekli Mendil ile aşk arasındaki bağlantı bir çocuğun avcundan geçiyor... Çocuğun etrafına toplanmış bir yaşam...

Kıskançlık, bir köyde öğretmenlik yapan bir kişiyi ve bu kişi üzerinden bir evliliği anlatıyor.

Bohça'da evin küçük beyi ile evin beslemesi arasındaki ilişki anlatılıyor. Bunun yanında konak yaşamından bir kesit sunuluyor.

Orman ve Ev bir ormanı, ormanın varlığını ve bu ormana uzak bir yerleşim yerinde bir evi anlatıyor. Arasındaki bağlantıyı bulmak okuyucuya düşen bir görev.

Düğün Gecesi'nde bir evliliğin ilk gecesine ve gününden kesit sunuluyor.

Şehri Unutan Adam bir gün şehre inmek ister. Ama insanları sevmek pek de kolay bir iş değildir!

Üçüncü Mevki vagonda yolcuların hayatları kesişir.

Garson bu hayattan ne ister? Garsonun yaşamı ve mesleği üzerine bir kesit!

Birtakım İnsanlar birtakıım olaylar yüzünden toplanıp valiye gitmek yolundadırlar. Ancak birtakım insanların içinden birisi azıcık geride kalmıştır ve başka birisine bu birtakım insanları sorar.

Bu noktada Sait Faik bize yeni bir bölüm açıyor ve uzaklardan öyküler getiriyor.

Sevmek Korkusu sevmek üzerine bir Sait Fait öyküsü. Sevmek, cinayet olabilir mi? Öleni olmayan bir cinayet?

Louvre'dan Çaldığın Heykel'de çıkışta güvenliğin görmediği bir heykel çalan kişi anlatılıyor.

Robenson olmak üzerine bir öykü.

İhtiyar Talebe'nin yaşı bilinmez. Hayatı bilinmez. Kimdir, bilinmez. Anlatıcı bu ihtiyar talebeye yapılan şakaya şahitlik eder. Sonrasını, çok sonra öğrenir.

Bir Vapur öğrencileri Fransa'ya taşıyan, Tadla adında, Galata Rıhtımı'dda demirli...

Sait Faik her öyküsünde, kendine has üslubuyla aldı götürdü yine... Bakalım tekrar okuyuşum kaç zaman sonrasına tekabül edecek ve o geçen zaman sonra öyküler nasıl olacak... Her öyküde süzülüyormuş hissi...

Bendeki kitap Kocaeli Üniversitesi Merkez Kütüphanesi'ne ailt Yapı Kredi Yayınları'ndan Nisan 2006 tarihli 15. baskısı.

Yapı Kredi Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.