Emrah Serbes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emrah Serbes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mart 2017 Pazar

Müptezeller

0 yorum
Emrah Serbes kitabı. Yine gölgede kalmışları anlatıyor. İflah olmaz bir hayatın ilerleyişini okuyoruz.

Bakır'ın hayatı. Bakır'ın sürüklenişi, Bakır'ın yokluğu... Bakır'ın belki de hiç olmamış hayatı. Hiç mi toplayamazdı acaba? Kendi kendine mi bu hale geldi çevre mi bu hale getirdi onu?

Soyismi Arslan. Ama kükreyemiyor Bakır. Çığlığı hep içinde boğuluyor.

Bakır Arslan'ın hayatını anlatıyor Emrah Serbes.

Kitabın başlangıcı ile bitişi arasında çok bir süre yok. Kitap bittikten sonra hayata küfretmemek de elde değil. Biriktirdiklerimiz nedir bu hayat için?

Babam gülümsemeye çalışırken birden durdu, yine ağlamaya başladı. Elimi omzuna attım, azgın dalgaların kayalıklara attığı iki sandaldık o anda, "Üzülme baba," dedim, ""alt tarafı bir beton parçası ya. Çalışır ederiz, yine alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, söz, alırız bir ev daha."

"Ona üzülmüyorum ki ben," dedi babam. "Her ay evin taksidini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti eliminzden balın gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık." (sayfa 60))

Emrah Serbes Müptezeller, İletişim Yayınları'ndan 2016 yılında. Okuduğum ise birinci baskısı.

Kitap:
İletişim Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr

24 Ekim 2014 Cuma

Deliduman

0 yorum
 Çağlar İyice, kendi hayatını ve kardeşi Çiğdem İyice'nin hayatını anlatıyor bize. Sadece kendi hayatları değil... Çağlar İyice, etrafını, hayata bakışını, olanı biteni kendince anlatıyor bize.

Emrah Serbes bu kitabında da alıp götürüyor. İçimizde kalan -belki de son- ergenlik isyanlarımızı ateşliyor, ergenî bir felsefeyi körüklüyor. Ve tabi ki martılar ve tabi ki "Dosto Reis" ve tabi ki Gezi Parkı. Çağlar İyice, Gezi'ye çok başka türlü sürükleniyor. Herkes bir yana Çağlar İyice ve Mikrop Cengiz bir yana. Karakterlerin tam ortasında Emrah Serbes'in harika kurgusu mevcut!

Partilerin, binaların veya oluşumların isimlerini de Emrah Serbes öyle bir Çağlar İyicevari isimlendirmiş ki, onları ayrıca sevdim.

Okurken kitabın nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Diğer yandan bir İstanbul romanı gibi görünse de bu kitap Körfez'den İstanbul'a uzanır. İzmit'i, Gölcük'ü, Değirmendere'si ve Kıyıdere... Kocaeli'ye daha yakındır İstanbul'dan. Deprem anıtı vardır. Anıttaki tüm isimleri okumanın çok uzun zaman aldığı bir ilçe.

Gezi Parkı'na bir başka türlü bakış bu kitap aynı zamanda. Çağlar İyice tespitleri ayrıca güzel, ayrıca tatlı. Okurken onunla birlikte isyan edip onunla birlikte elektronik sigara içiyorsunuz!

Çağlar İyice, nice isyanlarımız arasında ses bulmuş, geceleri konuşan 17 yaşındaki kardeşimiz. Bir noktadan sonra bir roman karakteri olmaktan ziyade, bir ete kemiğe bürünen insana dönüşür.

Bol "Mayki"li bir kitap. Kitabı okurken, dünyaya mesajımı çay içerek verdim ben de.

Bendeki kitap İletişim Yayınları'nın 2014 tarihli ilk baskısı. Kitabın bir diğer özelliği ise kuzenimden bana gelmiş olması.

Kitap:
İletişim Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr

17 Şubat 2013 Pazar

Behzat Ç. Son Hafriyat

0 yorum

Behzat Ç.nin ikinci kitabı. Emrah Serbes'in sinemaya uyarlanan eseri. Kısaca öyküsü, kendisine Red Kit diyen bir kişiden Harun'a telefon gelir. Köpek gömdüğünü söyler. Harun telefon sapığı diye adamı tersler. Bir kaç gün sonra aynı kişiden bir telefon daha gelir, bir kişiyi daha gömdüğünü söyler. İşler karışır. Behzat Ç. kızının ölümünden sonra konuşmamaktadır. Silahlı çatışmada bir genci vuran adamı vurur. Bunun soruşturması devam ederken, Red Kit'le de uğraşırlar. İşler Emrah Serbes üslubuyla çözülmeye başlar.

 Emrah Serbes bu kitabında, üslubunda bir kaç küçük oynama yapmış. Büyük değişiklikler değil. Bir kaç paragrafta kendini gösteriyor. Şule'nin varlığı Behzat Ç.yi mutlu eder.

Sinema uyarlaması, Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm, adıyladır.

Kendini Ahmet Sanan Süleyman'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendi halinde bir deli. Kitapta da ara ara karşımıza çıkıyor. Başına gelenlerse...

Emrah Serbes'in bu kitabı da okunması gereken kitaplar arasındadır. Ayrıca şunu alıntılamadan da geçemeyeceğim. Harun ile müfettiş arasında geçen konuşma :

" 'Komiser Sabri Özay da olay yerinde miydi o sırada?'
'O kim?'
'Yıllardır beraber çalıştığınız arkadaşınızı tanımıyor musunuz?
'Anlamadım bizim Hayalet'i mi diyorsunuz?'
'Evet. Hayalet lakabıyla biliniyor galiba.'
'Onun adı Sabri miymiş? Ben Sami zannediyordum.' " (sayfa 37)

Kitap, İletişim Yayınları'ndan ilk baskısını 2008 yılında yapmıştır.

İletişim Yayınları Resmi Sitesi
KitapYurdu.Com

14 Şubat 2013 Perşembe

Behzat Ç. Her Temas İz Bırakır

0 yorum

Emrah Serbes'in kitabı. Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Sonunda fırsat buldum. Malum dizi uyarlaması olan bir kitap ve neyle karşılaşacağım konusunda meraklıydım. Emrah Serbes'in üslubunu bilsem de dizisi olan bir kitap... Okurken, ister istemez, dizisiyle bolca karşılaştırdım. Dikkatimi çekense dizinin mükemmel bir kitap uyarlaması olduğudur. Çok eser uyarlamalarda heba olup gitti... Ancak Behzat Ç, kağıttan çıkıp ekranlarda can bulmuş.

Diziyi bir kenara bırakıp kitaba dönelim. Kitapta Betül'ün şüpheli ölümü ana öykü. İntihar anonsuyla Betül'ün olayını ele alıyor Behzat Ç. ve ekibi. Olayları inceledikçe bunun bir intihar değil, cinayet olabileceği şüphesi baş gösteriyor. İşin derinlerine indikçe diğer şubelerle Behzat Ç. kafa kafa geliyor... Küçük cinayet olayları da bu arada ele alanıyor. Emrah Serbes'in o sakin ve net üslubuyla kitap kendine daha da çok bağlıyor.

Diziye tekrar dönmemek olmaz. Zira kitabı okurken çoğu kez karakterler dizideki gibi gözümün önüne geldi. Behzat Ç. için önce diziyi izleyip sonra kitabını okuyanlardan oldum. Bu sebeple acaba başka şekilde olabilir miydi karakterler diye düşündüm. Üzerinde oynama yapabildiğim sadece Akbaba oldu. Oyuncuların da mükemmel performanslarıyla bir kitabın uyarlaması, kitabını alt edecek kadar iyi olabileceğini anladım.

Çok fazla söze gerek yok. Ben gidip bir bölüm Behzat Ç. izleyeyim. Tabi öncesinde Son Hafriyat -Behzat Ç.nin ikinci kitabı.- var.

Kitap İletişim Yayınları'ndan 2006'da ilk baskısını yapmış.

İletişim Yayınları Resmi Sitesi
KitapYurdu.Com

16 Aralık 2012 Pazar

Erken Kaybedenler

0 yorum

Emrah Serbes eseri. Çeşitli yaşlardaki erkek çocuklarının hikayesi. Çok tanıdık, çok bilindik sahneler var içinde. Çoğu öyle aslında. Türkiye gerçekliğinin sokaklardaki, çocuklardaki, erkeklerdeki yansıması. Bir parça dağılmış, bir parça yol arayışı. Bu kitap belki bir erkek için daha anlamlı olacaktır. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız bir parça da aynı. Emrah Serbes bunu yakalayabilmiş bir insan.

Kitaptaki hikayeler:
"1. Anneannemin Son Ölümü.
2. Zannettiğin Gibi Değil
3. Korhan Ağbi'nin Kardeşi
4. Denizin Çağrısı
5. Cahide
6. Üst Kattaki Terörist
7. Alçakgönüllü Arzular
8. Kimi Sevsem Çıkmazı"
Büyüklerin davranışlarının çocuklar üzerindeki etkilerini bu kadar net görüp bu kadar sade anlatması Emrah Serbes'i bir adım daha öteye taşımıştır. Büyüklerin davranışlarının farkındasızlığı ise daha ne kadar yalın anlatılabilirdi? Emrah Serbes bunları bir araya getirip seni, beni; kendisini yazmış. Bizi yazmış.

Anneannemin Son Ölümü hikayesinden:
"Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü,şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.(Sayfa 13)

Rastgele bir numara çevirdim, genç bir kız açtı.
'Pardon devlet memuru musunuz?'
'Sapık mısın?'
'Hayır.Memur musunuz?'
'Değilim.'
'Güzel, ben sapık değilim, siz de memur değilsiniz. Peki o zaman bu şehrin en işlek caddesi hangisi acaba? Herkesin bir gün mutlaka geçeceği cadde.'
'Ne bileyin, İstiklal Caddesi herhalde. Sen kimsin?'
'Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralarında karşısına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış biriyim.' (Sayfa 16-17)
Gözlerimi kapadım, Yasemin karşımdaydı. Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen, ha işte o dersin.(Sayfa 17-18)"
 Kimi Sevsem Çıkmazı öyküsünden:
" 'Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?'
'Hangisini?'
'Otomatik yanan, sensorlu lamba.'
'Hayır.'
'Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.'
Önüme baktım.
'Neden kırdın?'
Cevap yok.
'Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle...'
'Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?'
'Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.'
'Beni görünce yanmıyordu baba.'
'Nasıl ya?'
'Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.'
'E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.'
'Hadi ya! Sahiden mi?'
'Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.'
Babama sarıldım, yıllar sonra. (Sayfa 141)
Serbes'in her hikayesinde o kadar çok alıntılanacak yer var ki hangisini alıntılasam bilemedim. Her hikaye ayrı ayrı konuşulması anlatılması gerekenleri barındırıyor. Bu konuşmalar bira eşliğinde olmalı. Adabı böyledir.

Okunası, saklanası, bir eser.

İletişim Yayınları Resmi Sitesi
KitapYurdu.Com
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.