25 Şubat 2012 Cumartesi

Küçük Prens

0 yorum
Kim bilmez ki Küçük Prensi?! Ancak buraya yazdığım benim kendi küçük prensim değil. Bilmiyorum benimki hangi gezegende şu anda... Bu Küçük Prens bir başkasının Küçük Prensi ve o, bu Küçük Prensi çok seviyor! Küçük Prens'in adı geçtiğinde gözlerindeki parlamayı gördüm. Kendisinin de bir itirafı var: Kitap bittiğinde ağladım.  Bu itirafı yapan kişi Küçük Prens'in dövmesini yaptıracak kadar onu çok seviyor! Çölde onu gördü mü bilemiyorum...

Bilmeyenlere Küçük Prens'i kısaca anlatayım. B612 astreoidinde yaşar. Bir zaman gezegeninde bir tohum filizlenir. Bir güldür. Bu gülle geçinemediğinden dolayı kendi gezegenini güle bırakır ve gezinmeye başlar. Gezegenler görür, görür ve sonunda yolu Dünya'ya düşer.

Küçük Prens'in içinden alıntı yapmaya kalksam tüm kitabı buraya yazmam gerekir! Ancak Küçük Prens'te bende yeri ayrı olan bölüm, Küçük Prens'in astreoidleri gezdiği ve o astreoidlerdeki kişilerle tanıştığı kısımdır.

Antoine De Saint-Exupery mükemmel bir şaheser bırakmıştır. Bize dostunu unutturmadığı için ona teşekkürü borç bilirim!

Şaheserin içindeki resimleri de ayrıca ele almak gerekir ki bu resimler, kitabın üzerinde de belirtildiği gibi, yazarın kendi suluboya resimleriyse bir başka bakmak lazım...

Küçük Prens için söylenecek çok şey var olmasına var da onun güzelliği bu sessizliğinde. Biz büyümeyelim, yeter bu Küçük Prense!

Bu kitabın bir de internet sitesi var ki kitabı oradan da okuyabilirsiniz:
http://www.kucukprens.org/kitap/

Kitabın üç boyutlusu da piyasaya sürülmüş ki hayran olmamak elde değil!
BinBirKitap.Com
KitapYurdu.Com
İdefix.Com

Kitap Mavi Bulut Yayıncılık'tan bendeki Eylül 2010 tarihli 14. baskısı. Türkçe çevirisi Sumru Ağıryürüyen tarafından yapılmış.


Kitap:
BinBirKitap.Com
KitapYurdu.Com



19 Şubat 2012 Pazar

Puslu Kıtalar Atlası

0 yorum
Bir şaheser! İhsan Oktay Anar'la tanışmam bu kitap sayesiyle oldu. Bazı kitaplar bir çırpıda okunur, insan elinden düşüremez. Bu da onlardan. Şimdi ne olacak?.. Kişiler zaman çizgisi boyunca kendi parçalarında geçiyor. Sonunda zaman çizgilerinin kesişimi şaşırtıyor!

Uzun İhsan Efendi evinden çıkmadan bir dünya atlası yazıp çizmek ister. Bu sırada eline Rendekâr'ın kitabı geçer. "Düşünüyorum, öyleyse varım" diyor Rendekar.Uzun İhsan Efendi bunun üzerine düşünüyor.

İhsan Oktay Anar masalsı anlatımıyla alıp götürüyor Konstantiniye'ye. Uzun İhsan Efendi'nin oğlu Bünyamin'in o melun parayla karşılaşma hikayesini okuyoruz. Kişilerin renkliliği, kesişmeleri arasında Konstantiniye sokaklarında geziniyoruz.

Kitabın sonunda, o meşhur paragraf, varlığı tekrar sorgulatıyor. Oğluna bıraktığı Puslu Kıtalar Atlası'nda oğluna yazdığı mektupta okuyoruz:
"Ne var ki ben, kendimle ilgili bazı meseleleri hala çözebilmiş değilim. Rendekâr düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? Galata'da, Yelkenci Hanı bitişiğinde ikamet eden Uzun İhsan Efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi İzmir'de oturan mahzun ve şaşkın adam mı? Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."

Evinden çıkmadan bir atlas çizme peşinde olan Uzun İhsan Efendi, oğlu Bünyamin, eski hırsızlardan o zamanın dilenci kethüdası Hınzıryedi, Büyük Efendi Ebrehe, sakallı maymun Müşteri, Lağımcılar başı Vardapet, Arab İhsan, esirliği Alibaz namı Efrasiyab... Adını unuttuğum diğerleri... Bu Puslu Kıtaların arasındaki Konstantiniye'deler. İhsan Oktay Anar'ın masalsı anlatımıyla okunmayı, yaşanmayı bekliyorlar.

Şaheser İletişim Yayınları'ndan ilk baskısını 1995'te yapmış.Bendeki 36. baskısı 2009 tarihli.

Kitap:
İletişim Yayınları
KitapYurdu.Com
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.