20 Kasım 2013 Çarşamba

Anayurt Oteli

0 yorum
Yusuf Atılgan'dan mükemmel bir eser! Zebercet'in hayatı Gecikmeli-Ankara-Treniyle-Gelen-Kadın geldikten sonra değişmiştir. Zebercet Anayurt Oteli'nde babasından kalma otel katipliği mesleğiyle yaşamaktadır. Uzunca bir zaman tek başına işleri yürüttükten sonra otel sahibi Rüstem Efendi'ni, Zebercet'e yardımcı olması için Zeynep -Ortalıkçı Kadın'ı- işe alır. Çatışmalarla yoğun bir olay örgüsü ve mükemmel bir kurgu!

Zebercet bir mineral adıdır. Alışıla gelinmedik bu isim de Zebercet'in hayatında önemli bir yer tutar, bilinçli veya bilinçdışı olarak.

Kitap olaylar, semboller, çatışmalar ve kahramanları üzerine çok iyi oturtulmuş bir şaheser! Bunun yanı sıra Zebercet'i tanıdıkça, onun takıntılı davranışlarını gördükçe, hayal dünyasına girdikçe Gecikmeli-Ankara-Treniyle-Gelen kadının gerçekliğini de sorgulamamak elde değil!
" Dün gece yemekten dönünce 'Altı gündür bir kere çıktınız dışarı; hep oturur musunuz burada?' demişti. 'Evet efendim, işim bu benim.' 'Güç bir iş. Yardımcınız da yok, iyi dayanıyorsunuz. Gerçekten güç müydü işi? "(sayfa 35) 
" Şaşılacak şeydi yıllardır gerek babasının gerekse onun önemle, aksatmadan her hafta polise gönderdikleri kağıtların orada biryerlere atılması. Yukarıyla bir bağlantı sanırdı bunları. " (sayfa 68)
" Işıklar yandı. Ayağa kalkarken koltuğa tutundu; yanlara, gerilere baktı: Kimi konuşan, gülen kimi asık, kayıtsız yüzler. Hepsi de birbirine ve ona benziyordu bunların; kendileri bilmeseler de bir insanın yapabileceği her şeyi yapabilirlerdi. " (sayfa 91) 
94. sayfanın tamamıysa bambaşka bir tattır! Zebercet'in zihni için çok güzel bir örnektir!

Kitabı okumamış olanlar için bu satırlardan sonrası tehlike arz etmektedir. Kitap içeriği ile ilgilidir.

Zebercet'i ölüme sürükleyen bu tanışma üzerine bir çok olasılıktan, olanaktan geçilir.  Bir çok ölüm olayı geçmektedir.Ancak bunlardan üçü -kendisi, kedi ve Zeynep- Zebercet'in elindendir. Bu kısma değinmemin sebebi, Zebercet'in hayatında var olan o sistematik düzen ölümlere de yansımıştır. Otel üç katlıydı ve saati hep geri kalan Zebercet bıkmadan usanmadan saatini ayarlıyordu. Sonunda bıraktı. Oteli yakacağını düşünmeye başlamıştım! Lakin Zebercet farklı bir olanağı değerlendirdi.

Tehlike sona erdi.

Mutlaka okunması gereken bir eser! Yusuf Atılgan'ın tuhaf kişilerinden Zebercet!

Bendeki kitap Yapı Kredi Yayınları'ndan Eylül 2013 tarihli 26. baskısı.


Kitap:


16 Kasım 2013 Cumartesi

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

0 yorum

Ahmet Ümit'in son kitabı! Bir mükemmel eser! Gezi Parkı Direnişi'ni hikaye içine dağıtışı o kadar güzel ki! O kadar sade bir biçimde her şeyi anlatmış ki... Okunmalı! Bunun dışında Ahmet Ümit'in oluşturduğu paradoksu da o kadar çok sevdim ki! Ayrıca şunu da belirtmeden geçemem İstanbul'da gezerken, bir tabela, bir sokak adı, bir köşe başı karşınıza çıkar ve bi' an Başkomiser Nevzat'la gezdiğinizi düşünürsünüz! Bir roman kahramanının, sokaklarda vücut bulması onun gerçekliği, onun klasikliği adına büyük bir işarettir!

Paradoksun sürprizi kaçırmak olmaz, o yüzden bıyık altından gülümseyerek yeni paragrafa başlıyorum.

Tarlabaşı'nda, bir ıssız sokakta bir kişi öldürülüyor. Başkomiser Nevzat; Zeynep ve Ali'yle bu cinayetin gizemini aydınlatmak peşindedir. Karanlık sokakların, karanlık insanlarıyla birlikte, erken kaybetmiş insanlarının kurduğu bir düzen. Bununla birlikte bu düzen içinde tarafların tutumu taraflar arasında kalanların ezilmesi de kelimelere yansıyor. Anlatılmayanlar da anlatılanlar kadar önemli!
"Rüzgar bile denemez, bir yel. hafif bir esinti, usulca gezindi alnımda, saçlarımda. Sanki günün bütün yorgunluğu bir anda uçup gidivermişti zihnimden, bedenimden. Bir an kendimi gökteki dolunayın, bu gölgeli ağaçların, bu gümüşten havuzun, şu esintinin bir parçası gibi hissettim. İşte o anda duydum sesi. Uğultu gibiydi, evet, ağaçlardan geliyordu. Genç adamın duyduğu ses bu muydu yoksa? Tüylerim diken diken olmuştu, ama kendimi korkutmanın anlamı yoktu. Hemen mantıklı bir açıklama buldu zihnim: Rüzgarın sesi. Elbette rüzgarın sesi. Zaten uğultu gibi, ne söylediği de anlaşılmıyordu. Ama bu büyülü gece, mantıklı açıklamamı çürüttü hemen; uğultu giderek netleşti, bir kız çocuğunun incecik sesine dönüştü. Ardı ardına isimler sıralamaya başladı.'Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Ethem, Mustafa.' Bir dua, bir ilahi, bir tekerleme gibi... 'Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Ethem, Mustafa.' " (sayfa 303)
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'nden mükemmel bir roman!  Pirana, Keto ve Musti ise romanın bambaşka bir güzel rengi! Çok çok konuşturur aslında bu roman... Sessizce rakı kadehine uzanım, puslu gözlerle camdan bakmak adabındadır ancak!

Bendeki kitap, Everest Yayınları'nın Ekim 2013 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
Alfa Yayınları
Everest Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com

 
Copyright © Kitaplık
S.Y.