Franz Kafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Franz Kafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2020 Cumartesi

Bir Köpeğin Araştırmaları

0 yorum
Franz Kafka öyküsü. Bu seferki biraz uzunca çünkü bu kitabında bir köpeğin yaşamını ve yaşamındaki adanmışlıkları okuyoruz.

Köpek olma felsefesini de görüyoruz, köpek olmanın ne demek olduğunu da anlıyoruz, varlığının kaynağına kadar düşünüyoruz.

İnsanlar ne kadar köpekse köpeklerin de o kadar insan olduğunu düşünmemek elde değil.

Köpeğimizin araştırmaları yemek üzerine, toprağın verdiği yemeği neden hava da vermesin? Havanın yemek vermesi için ne kadar beklemek lazım ve ne yapmak lazım?

Belki de yememek lazım.

Kitabın her cümlesini birden fazla kere okumam gerekti. Anlaşılmazlığından değil. Her okuyuşumda bambaşka düşünceler içerisinde kaldım. Köpeğin peşinden gittiğinizi düşünürken kendi kaybolmuşluğunuzda boğulabilirsiniz!

Bu korona salgınında evde kalınız ve bol bol okuyunuz. Unutmayın ki size bir şey olmasa bile virüsü taşıdığınız ve çok sevdiğiniz kişi koronadan dolayı ölebilir!

Sağlıklı günler!

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisi.


9 Şubat 2020 Pazar

Taşrada Düğün Hazırlıkları

0 yorum
Franz Kafka kitabı. İki öyküden oluşuyor. Kitabı edinirken tek öykü gibi düşünmüştüm.

Bendeki kitap Derya Öztürk çevirisiyle Olympia Yayınları'ndan 2019 tarihli baskısı.

Eduard Raban yağmurlu bir güne adım atar. Yorgunluğunu da kendisiyle birlikte götürmektedir.
Bütün gün ofiste canla başla çalıştıktan sonra insan tatil günlerinden bile zevk alamayacak kadar yorgun oluyor. (sayfa 6)
Sevdikleri onu beklemektedir yahut beklediğini sanmaktadır ya da beklemediklerini bile bile Taşrada Düğün Hazırlıkları'na gitmektedir Raban. Kendini bırakıp bedenini göndererek.

Yoldaki Çocuklar camdan gelirler. Tüm dünyayı gezeceklerdir! Ancak kendisi çok yorgundur! Gidecekleri yerde görecekleri insanlar gariptir.
"Orada garip insanlar göreceksin! Bir düşünsene, asla uyumuyorlar!"
"Peki neden?"
"Çünkü hiç yorulmuyorlar."
"Neden?
"Çünkü aptallar." (sayfa 39)

Bu sefer kitapta karşılaştığım baskı hataları mevcut. Anlatım hatalarıyla, pekiştirme hatası gördüm. Kişi hatalarında özellikle durdum. Kafka özellikle o şekilde seçmiş olabilir mi diye ancak Raban'a bağladığı bir örgü gerçekleşmedi. Bu yüzden de baskıda hata olduğunu düşünüyorum.

Bedenimizi gönderip kendinizin kalabileceği bir pazar diliyorum.

26 Ocak 2020 Pazar

Ateşçi

0 yorum
Franz Kafka kitabı. Amerika romanına giriş öyküsü diyebiliriz.

Kitap iki öyküden oluşuyor: Ateşçi ve Mutsuzluk.

Ateşçi ile Karl Rossman gemide seyahatin son raddesinde tanışırlar. Karl bir hizmetçi kadının iğfaline uğrayıp kadını hamile bıraktığı için Karl'ın ebeveynleri tarafından Amerika'ya gönderilmiştir ve daha onyedi yaşındadır.

Karl gemiden ayrılacağı sırada şemsiyesini unuttuğunu fark eder ve yine gemide tanıştğı arkadaşına valizlerini emanet ederek şemsiyesini aramaya geminin derinliklerine döner. Ancak yolunu kaybeder ve Ateşçi ile karşılaşır.

Ateşçi haksızlığa uğradığını düşünmektedir ve kaptanla görüşecektir. Ancak Karl'ı, dayısı beklemektedir ve Karl'ın bundan haberi yoktur! Peki valiz, kendi varlığımız kadar yalnız mıdır?

Mutsuzluk sebebimiz ya varlığımız ise ve var olduğumuzu bile bilmiyorsak mutsuz olduğumuzu da bilmiyoruz demektir ama bunu hissediyorsak ve bundan kurtulmak için kapıları kapatmamız gerektiğine ve kendi içmizde kalmak istediğimiz için kapatmaya çalıştığımız bu kapıların sadece kendimiz tarafından kapatılmadığını anladığımızda farkında olmadığımız varlığımızın kendini kapatmasına bile yetisi olmadığını anlamanın dayanılır acısı içinde kıvranmaktan başka çaremiz yoktur. Bir hayalet hafifliğinde.


23 Aralık 2019 Pazartesi

Bir Açlık Sanatçısı

0 yorum
Franz Kafka kitabı.

Kitap üç öyküden oluşuyor:
Bir Açlık Sanatçısı
Küçük Bir Kadın
Şarkıcı Josephine Ya Da Fare Halkı

Bir Açlık Sanatçı'sının hayatını okuyoruz. Profesyonel aç kalmaya olan ilginin yavaş yavaş yitmesini izliyoruz. Bir kafesin içerisinde ortak kanı olarak en fazla kırk gün aç kalan bir kişinin sanatına olan merakın yok oluşunu görüyoruz. Oysa sanatçı çok da bir şey istemiyor sadece aç kalmak istiyordu izleyenlerin ona inanmadığını bilse bile.
Hiç kimse gece gündüz, sürekli olarak açlık sanatçısını izleyemezdi. Bu yüzden de hiç kimse açlığın çok sıkı ve sürekli olduğuna dair ilk elde bir kanıt sunamazdı; bunu yalnızca açlık sanatçısı bilebilirdi. (sayfa 10)
Aç kalmanın ne kadar kolay olduğunu biliyordu, oysa diğerleri bunu bilmiyordu. Aç kalmak dünyanın en kolay şeyiydi. Sırrı falan yoktu ama insanlar yine de ona inanmıyordu. (sayfa 10) 
Sanatçımı yiten ilginin sebebini de; kendisini gece gündüz sürekli izleyememesini de anlayamıyordu.
... o daha fazla aç kalmaya dayanabilirken halk neden dayanamıyordu ki? sayfa (12)
Açlık her şekilde hepimiz kendi açlığımız içindeyiz modern dünyada sanatların tam ortasında.

Küçük Bir Kadın ile yıldızı barışmadı dersek yeridir.
Eğer bir hayatın küçük parçaları en küçük parçalara bölünebilir ve her bir parçasına ayrı ayrı değer biçilebilirse, hayatımın her bir parçası ona göre bir kusur sayılırdı. Sık sık neden beni böyle gördüğünü merak ediyordum; belki benimle ilgili her şey onun güzellik algısına, adalet duygusuna, alışkanlıklarına, âdetlerine, umutlarına bir zulümdür. (sayfa 24)
Şarkıcı Josephine, Fare Halkı'na şarkılar söylemektedir. Halkı onu dinler, dinler.

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip.

Kafka'nın dünyasına öyküleri okurken Kafka'nın yazdığı saatleri düşünüyorum. 
 
 

22 Aralık 2019 Pazar

Bir Köy Hekimi

0 yorum
Franz Kafka eseri. Çok zamandır okumamıştım ve içten içe bir Kafka okuma özlemim vardı. Bay K.'yi tekrar okumak niyetindeyken diğer kitaplarına yöneldim.

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisiyle 2019 tarihli baskısı. Olympia Yayınları'ndan daha önce kitap okumadığımı da farkettim. Böylece tanıştık
 hemşehrimle. Kitabın kapak tasarımı da Yunus Karaaslan'a ait. Kapağı da ayrıca değerlendirmek lazım. Pek tabi ki Kafkaesk bir kapak yakışırdı.Küçük bir not eklemeden geçemeyeceğim, bu kitapta basım hatası görmedim.

Kitap dört öyküden oluşuyor:
Bir Köy Hekimi
Mezar Bekçisi
Reddediş
Tüccar

Bir Köy Hekimi gece yarısı gelen haberle bir hastasına yardıma gitmek zorundadır!
Elbiselerini çıkarın ki bizi iyileştirsin
İyileştirmezse eğer, öldürün onu
O sadece bir doktor, sadece bir doktor.(sayfa 12)
Mezar Bekçisi prensin huzuruna çağrılır. Mezar bekçisi yaşadıklarını anlatır:
O çok büyük, bense küçüğüm, o çok kocaman, bense zayıfım, sadece onun ayaklarına vurabiliyorum ama o arada beni havaya kaldırıyor, o zaman yukarıda dövüşüyorum onunla. (sayfa 27)
Reddediş için yurttaş toplanmıştır. Gözler avludadır:
Ancak önemli meselelerde yurttaşlar bir reddedişe her zaman bel bağlayabilir. Tuhaf olansa, bu reddediş olmadan hiç kimse öylece hayatına devam edemez, ancak aynı zamanda ret cevabını almak için düşünülmüş resmi durumlar hiçbir şekilde bir formatile değillerdir. (sayfa 43)
Tüccar iş çıkışı evine dönmektedir. Asansöre biner:
Gitmek istediğin yer ağaçların gölgesi mi yoksa perdelerin arkası mı yahut da bahçedeki çardak mı? (sayfa 47) 

Bir Savaşın Tasviri

0 yorum
Kafka öyküsü.

Misafir olduğu bir akşam yemeğinde çok da yakından tanımadığı bir arkadaşı -tanışı- yanına gelir ve heyecanla yaşadıklarını anlatmaya başlar ve heyecanıyla ortam çok da örtüşmemektedir. Uygun bir dille evden ayrılırlar.
Bir işe yaramadığı için elimi ceketimin cebine soktum. (sayfa 9)
Yolda yürümeye başlarlar. Ancak Uykuyla uyanıklık arasındaki sınırda sarhoşlukla ayıklık arasındaki çizgide bocalamaktadır ama belki de değildir.

Her hareketin ve her düşüncenin zorlama olduğuna ve birinin bir başkasını koruması gerektiğine kendimi inandırdım. (sayfa 28)
Her aksiyom için kanıt denklemlere ihtiyaç var ki doğruluğu ispatlansın. Doğruluğu ispatlandığında varlığının da kanıtlı olduğu düşünülür. Doğruluğu ispatlayan kanıtları da ispatlayan başka denklemler vardır. Bu silsile uzar gider. Var olmanın ispatı nedir ve var olarak mutlu olabileceğiniz yerleri bulabilir misiniz?

Burada mutlu olabilirim. Çünkü burası gözlerden uzak ve çok güzel. (sayfa 29)
Güzel sizin için nedir? Nehirden karşıya bu kadar karmaşık şekilde geçebilecek miyiz?

Bendeki kitap Olympia Yayınları'ndan Derya Öztürk çevirisine sahip. Kitapta bir yerde baskı hatasına rastladım: çÇünkü... (sayfa 28)

Varlıkla yokluk, savaşla barış arasındaki perdede gezdiren bir eser.

19 Haziran 2013 Çarşamba

Dava

0 yorum
Franz Kafka'nın tamamlanmamış eseeri. Arkadaşı Max Brond'un derlemesidir. Tamamlanmamış bölümler de kitabın içindedir. Tamamlanmamış bölümleri ayrıca sevdim. Kafka'nın içinde hala umudun olduğu zamanlarda yazdığı bir eser.

Josef K. bir sabah uyandığınında yatağına kahvaltısını beklerken içeriye kendini "gözcü memuru" olarak tanıtanlar girer ve Josef K.'ye tutuklu olduğunu bildirir. Böylece Josef K.'nin hayatı değişir ve suçunun ne olduğunu dahi bilmediği bir suçlamayla davalık olur. İşin tuhaf yanı, Josef K.'nin davası çoktan dilden dile dolaşmıştır. Josef K. bu olaydan sonra tanıştığı herkesin onu çoktan tanıyıp adını duyduğu gerçeğiyle de yüzyüzedir.

" 'Sen Josef K.'sin,' dedi rahip ve kolunu belli belirsiz yukarı kaldırdı.
'Evet,' dedi K. Eskiden nasıl da gururla söylediğini düşünüyordu.
Oysa bir süredir, telaffuz etmek bile zor geliyordu ona; üstelik şimdi ilk kez karşılaştığı insanlar bile adını biliyordu. Tanıştırıldıktan sonra tanınmak ne güzel bir şeydi! (sayfa 187 - 188) "
K. içinde bulunduğu durumun ciddiyetine karşılık elleri kolları bağlıdır ve bugüne kadar mahkemede aklanan kimse olmamıştır. Oysa Josef K. daha suçunu bile bilmemektedir.

Franz Kafka üzerine yağan küllerin griyliği niteliğinde bir eser daha ortaya koymuş! İlk celse ardından orada görevli bir kadınla aralarında geçen konuşma:

" 'Siz burada önemli düzeltmeler yapmaya mı çalışıyorsunuz?'diye sordu kadın. Hem kendisi hem de K. için tehlikeli olabilecek bir şeyler söylüyormuş gibi dikkatli bir hali vardı. 'Başlangıçta burada bulunmadığım, sonunda da öğrenci tarafından yere yatırıldığım için yalnız bir bölümünü dinlemiş olsam da çok hoşuma giden konuşmanızdan çıkardım bu sonucu...' Bir süre sonra, K.'nin elini tutarak, 'Burası çok iğrenç bir yer!' dedi. 'Bazı şeyleri düzeltebileceğinize inanıyor musunuz?' "
Acaba K. gerçekten bir şeyleri değiştirmeye inanıyor muydu?

Bendeki eser Varlık Yayınları'ndan 2012 tarihli Funda Reşit çevirisiyle sekizinci baskısıdır.


Varlık Yayınları Resmi Sitesi
Kitapyurdu.com
İdefix.com

3 Temmuz 2011 Pazar

Şato

0 yorum
Uzun bir bütünleme sınavları arasından sonra yine burada, bir başka kitap... Kaç zamandır elimdeydi, araya giren işler yüzünden ona fazla vakit ayıramamıştım.Bugün onun günü.


Franz Kafka'nın Şato'su. Ama sakın ha Alter Yayıncılık'tan çıkanını almayın. Yayıneviyle kişisel bir husumetim yok. Zaten bu kitap sayesinde onlarla tanıştım. Buruk bir tanışma oldu. Kitapta cümle düşükleri, basım hataları istemediğin kadar... İsimlerin yanlış yazımından söz etmiyorum bile. Elimdeki eser Hasan İlhan tarafından çevrilmiş. Bu kitabın neden bu durumda basıldığı konusunda bir fikrim yok. Yayınevi umarım bu tür eleştirilerle daha da ileriye gidecektir. Bir eksikleri de -bunu onlara da bildirdim- internet sitelerinde bu kitaba ulaşamıyor olmamız. Sanki hiç yokmuş gibi...

Kitabın kapağını beğendim. Kafka'nın o ilginç dünyasına bir başka yaklaşım. Birbirinin aynı insanlar... Bu sizi yanıltmasın Şato'ya özel bir kapak değil. Bu kapak Alter Yayıncılık'tan çıkan Kafka'nın tüm kitaplarına uygulanıyor.

Kafka bu eserinde bir yabancıyı anlatıyor. Acaba kendini mi anlatıyor diye çok düşündüm. Bu düşüncemin sebepleri arasında en belirgin olanı Kadastrocu K.nın "yersiz, yurtsuz" olmasıydı.

Bay K. bir fırtınalı kış gecesi köye geliyor. Bu köyün tüm yönetiminden sorumlu olan Şato'dur ki bu şato ve çalışanları halkın gözünde mutlak mükemmeldir.Beyler diye anlatılan Şato çalışanları hata yapmazlar, çok çalışırlar ve her hareketleri yasalara uygundur.Kadastrocu Bey'in gerçekten kadastrocu olup olmadığı ise bir muallaktır. Kafka bize kadastrocu olarak tanıtmaktadır bu kişiyi. Ancak eser boyunca K.nın Şato'ya ulaşma çabası bulunmaktadır. Bu uğraşları esnasında Köy'den kesitleri, Köy'de yaşamın nasıl olduğunu da görüyoruz.

Kadastrocu Bey'in başına da iki tane yardımcı musallat edilmiştir. "Musallat edilmiştir" diyorum çünkü Bay K. da durumu bu şekilde görmektedir. K.nın Şato'ya girme çabaları esnasında Haberci Barnabas ve ailesinin durumu da inceleniyor. Kitabın en belirgin özelliklerinden birisi de uzun monologlardır. Bu konuşmalar günlük hayatta gerçekleşmesi zor gibi de olsa içinde derin fikirler ve olaylara bakış barındırmaktadır.

Şato, yaklaşık bir haftalık bir süre içinde olan olayları anlatsa da aslında bir hayat boyu insanların bu ve buna benzer şekilde yaşadığını da anlatmıştır. Bay K.nın bakış açısı bu gibi çoğu noktada çakıştığı için Kadastrocu K. kendisi mi diye düşünmemek elimden gelmiyor.

Bay K.nın Friede ile olan aşkı da entrikalar üzerine gibidir. Şato'da dikkat çekici noktalardan birisi de budur; entrikalar. Her zaman her yerde... İnsanlar birbirinden devamlı olarak şüphelenmektedir ve "dedikodu"larını etmektedir. Böyle bir toplumun içinde K. kendine yer arıyor.

Eserde dikkatimi çeken bir şey daha var ki K.nın bazı konular üzerine yalan söylemesi. Belki de yalan değildir bu. K.nın konuşmaları üzerinden kişiliği hakkında çözümleme yapılabilir. Ancak K.nın kişiliğinin "sezdirdikleri" daha başkadır. Bu "sezdirme" işi K.ye özel değil. Kafka eserindeki tüm kişilerinde bunu kullanmış.İnsani duygular ve söylenenler, olaylara başka insanların gözünden bakılması ve hepsinin ortasında Kadastrocu K.

Bay K. hayatımıza fırtınalı bir köyle beraber giriyor ve fırtınalı bir gecede çıkıveriyor. Geride sorularla, sorgularla bırakıyor insanı.

Kitap:
KitapYurdu.Com

7 Haziran 2011 Salı

Aforizmalar

0 yorum
Franz Kafka'nın kaleminden aforizmaları. Okurken bazen kendimi çok salak hissettim; çünkü anlatmak istediğini kavrayamadım! Kafka'nın dünyasına daha da yaklaştığımız bu eserinde Kafka gerçekleriyle karşılaştım. İçlerinden bazıları beni mest etti! Bazılarınıysa -dediğim gibi- anlamakta güçlük çektim.

Kafka'nın 1920 günlüğündeki aforizmalarını da okuyoruz. Kafka'nın düşünce yapısına şaşırmamak mümkün değil!

89. aforizmada "Defterin bu sayfası kayıp" ibaresiyle karşılaştım. O kayıp sayfayı Kafka kendisi mi yırtmıştı? Yoksa başkası mı...Ne olmuştu o sayfaya... Bu düşünceler içinde diğer sayfaya geçtim.

Bendeki kitap Athena Yayınları'ndan İlknur Altun çevirisi.

Kitabın içinde çöpadam tarzı çizimler kitabı daha da güçlendirmiş.Kafısını masaya koymuş adam benim en sevdiğim çizimlerden birisiydi(sayfa:51).

Franz Kafka'nın aforizmalarından bahsedeyim birazcık da. İki kısımdan oluşuyor. "Günah, Istırap, Umut Ve Doğru Yol Üzerine" ilk kısmı oluşturuyor. Daha sonrasında da "O (1920 Günlüğünden Aforizmalar)"
 "Bir merdivenin üzerinde basılmamaktan yeterince çukurlaşmamış basamağı, basamağın kendi açısından, ıssız çatılmış bir tahta parçasıdır yalnız." 59. Aforizma
 Şu final dönemimde ne de güzel değil mi... Eğer üstüme basıyorlarsa, eğer hocalarım beni zorluyorsa ıssız kalmış bir tahta parçası değilim.
" Bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir: Masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü. " Aforizma 11/12
Diller, kelimeler, renkler değişse de bazı şeyler değişmişyor.

" 'Sein' sözcüğü Almanca'da iki anlama gelir: 'Var olmak' ve 'onun olmak.' " Aforizma 63.


Kitap:
Athena Yayıncılık (Tanıtım)
KitapYurdu.Com

20 Mayıs 2011 Cuma

Dönüşüm

0 yorum
Franz Kafka ile tanıştığım kitaptır. Kafka'nın hayatına adım adım ilerlerken beni nelerin beklediğini hiç bilmiyordum. Ta ki o sabah böcek olarak uyanana dek! Şu andaki mantığımız buna izin vermese de neden olmasın diye de düşünmeden geçemiyoruz. Ancak Franz Kafka sanki bu çok olağanmış gibi bunu bize aktarıyor ve bir böceğin sorunlarını görmeye başlıyoruz. Ailesinin duruma yaklaşımını, Gregor Samsa'nın hislerini okuyoruz. Okumakla kalmıyor, yaşıyoruz!

Bordo-Siyah 2008 baskısını okudum. Bir çırpıda.. 1 saatimi almadı. Sonra tekrar okudum, tekrar, tekrar...

"Dönüşüm: Yabancılaşmanın ağırlığı."
Kitabın arka kapağındaki bu not bambaşkadır. Hangimiz kimi zaman uyandığımızda kendimizi yabacılamıyoruz. Böcek gibi hissetmek!

Franz Kafka aileye de bir bakış fırlatıyor. Kardeşi tiksinerek de olsa yanına geliyor, yemek veriyor... Salondan gelen seslere kulak veren Gregor...

Hangimiz çocukluğumuzda en az bir kere anne babanın tartışmasına kulak misafir olmamıştır? Bu kadar çaresizce dinlememiştir...


Franz Kafka, Dönüşüm ile bizlere bambaşka bir dünya sunmuyor aslında. Bizlere olanı gösteriyor!

Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını buraya yazmadan geçemem. Daha önce de söylediğim gibi bendeki kitap 2008 yılı baskılı Bordo Siyah kitabıdır.

Sıradan bir pazarlamacı olan Gregor Samsa, bir sabah sıkıntılı rüyalardan uyandığında kendini tuhaf, devasa bir böcek olarak bulur. İnce, titrek bacakları, çirkin boğum boğum karnının iki yanında, denetimden çıkmış gibi sağa sola sallanmaktadır. Batı edebiyatının ve modernizmin kilometre taşlarından biri olan Dönüşüm, asıl şimdi, yirmi birinci yüzyılın başında, modern insanın derinden yaşadığı "yabancılaşma"dan kaçmanın imkansızlığını, yaklaşık seksen yıl önceden haber vermiş gibidir. Koruyucu bir böcek kabuğunun içine sığınmak, kendini her türlü iletişime, "saçma" olanın bu ete kemiğe bürünmüş biçimi karşısında bile hala rutin hayatı, görevleri hatırlatan "dış" seslere kapamak, kısacası "oyundan çıkmak" bir kurtuluş olduğu kadar, hayatın anlamına uzak düşmenin cezasıdır da.
Kitap:
KitapYurdu.Com
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.