İthaki Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İthaki Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2022 Perşembe

Leibowitz İçin Bir İlahi

0 yorum
Merakla başladığım bir kitap birazcık hayal kırıklığına uğrattı. Nedenlerine gelmeden önce merakımı uyandıran arka kapak yazısıydı.

Nükleer savaş sonrasında dünyadaki yaşam neredeyse yok olmuştur. Cehalet evrensel hale gelmiş ve kitaplar yakılmış, hatta okuma yazma bilenler öldürülmüştür.

Beni yakalayan cümle bu oldu. Buradan sonra kitap içerisinden bilgiler olabilir.
Ben ne bekliyordum? Fahrenheit 451 distopyası değil elbette. Cehaletin yükseliği beni cezbetmişti. Nasıl da benziyor acaba diye. Kitap Hırsızı'nda olduğu bir var oluş çatışması da değil. İnsanlığın nasıl gözünü kan bürüyordu? Savaştan çıkmış bir insanlık nasıl daha çok kan istiyor ve kana doyamıyordu?

Leibowitz İçin Bir İlahi'de elbette bu konular işleniyor. Kitap üç bölümden oluyor. Ben bunları şöyle böldüm: Yakın Sonra, Unutanlar, Savaşanlar. Tarihin tekerrürü üzerine.
Kitap ise şöyle bölümlenmiş:
Fiat Homo -İnsan Olsun-
Fiat Lux -Işık Olsun-
Fiat Voluntas Tua -Senin İstediğin Olsun-

Kitabın ilk bölümü beklediğim gibi başladı. Bir kült yok olmuş kitapları ve bilimi arıyordu. Kültün ilginç amacı kitapları bulup dünyanın geri kalanından saklamaktı. Cehalete olan övgünün nereden geldiğini çok geçmeden öğrendim.
Bunu yapanları taşa tutalım ve karınlarını deşelim ve yakalım onları. Bu suçu işleyenlerin, uşakları ve bilgeleriyle birlikte, soylarını kurutalım; tüm eserlerini, isimlerini, hatta anılarını yakarak yok edelim. Onları mahvedelim ve çocuklarımıza bunun yepyeni bir dünya olduğunu ve daha önce olup bitenleri bilmemeleri gerektiğini öğretelim. Büyük bir saflaştırma yapalım ve dünya yeniden başlasın. (Sayfa 78)

Yıllar geçmiş ve İsa'dan Sonra 3100'lere kadar gelmişiz. Peki Leibowitz bu yıllarında neresinde? Kitaba bu ismi veren kişi kimdir ve ona neden ilahiler okunuyor?

"Beni yanlış anladınız, Sayın Dahim. Keçi suçlanmayacak, tam tersine kutsanıp şereflendirilecek! Aziz Leibowitz'in size gönderdiği taçla taçlandırın onu ve doğmakta olan gün için ona şükranlarınızı sunun. Sonra suçu Leibowitz'e yıkın ve onu çöle sürün. Böylece ikici tacı takmak zorunda kalmayacaksınız . Hani şu dikenli olanı. Onsa sorumluluk diyorlar." (Sayfa 242)

Bunu anlamak için kitabın sonunu bekleyeceğimi düşünüyordum. Sadece ilk bölümün sonunu beklemem gerekiyormuş. Neden bu kadar erken cevaplanmıştı sorum? Leibowitz'in kim olduğunu öğrenince kültün detaylarını okuyacağıma dair umutlarım da söndü. Ezberciler gitti. Kazıcılar unutuldu. Kopyacılar'a teşekkür bile edile edilmez oldu.
"Cehalet kraldır. Onun tahtından indirilmesi birçoklarının işine gelmez. Birçokları bu karanlık monarşi sayesinde parasına para katar. Onlar cehaletin maiyetidir ve onun adına insanları dolandırıp yönetir ve bu arada kendileri daha da zengin olup güçlenirler. Okuryazarlıktan bile korkarkarl, çünkü yazılı söz düşmanlarını bir araya getirebiliecek yollardan birisidir. Sİlahları keskince bilenmiştir ve onları ustalıkla kullanırlar. Çıkarlarının tehdit edilmekte olduğunu hissetiklerinde dünyaya savaşı dayacaklar ve bunu izleyen şiddet bildiğimiz şekliyle toplumsal yapı tamamen harap oluncaya dek sürecek ve yerini yeni bir toplum alacak. Üzgünüm. Ama ben böyle görüyorum." (Sayfa 252)
Kitap zaten bu kültteki bir çömezin pederlik yolundaki sınavıyla başlıyor. Peki neden peder diye de ilk bölümün sonuna kadar kendime sordum. Nereye yönlendirecekti bizi pederler ve Leibowitz'in pederlerle ilgisi neydi ki?

Vikipedi'de Leibowitz adında bir profesör, arama sonuçlarında ilklerde çıkıyor. Ona bir atıf mıydı acaba? Neden bir Yahudi soyadı? Bunu bana sordurtan yine kitabın kendisi oldu. İlk bölümde cehalete karşı kült ya da tarikat yapılanması ikinci bölümde Hristiyan yapılanması olarak karşımıza çıkıyor.

Böyle olunca neden bir Yahudi isminden bahsediliyor? Gel gelelim Leibowitz'in kim olduğunu önceki bölümde öğrenmiştik. İkinci bölümde -yıllarımız İsa'dan Sonra 3700'leri gösteriyor- Leibowitzi'in adı devam ediyor ancak bir geçiş dönemi yaşanıyor. Aydınlanmayla birlikte bir çatışma, bir aç gözlülük çağı doğuyor tekrar. Siyasi yapılanmalar değişiyor ama tarikat bu yapılanmadan hariç kalmak için çaba gösteriyor. 

Sonuncu bölüm; ismiyle uyum içerisinde. Konunun biraz daha toparlanacağını düşünürken biraz daha içe dönüş gibi oluyor. Düşünceler kopuklaşıyor, zamana yayılıyor. Olaylar yine olacağına varıyor. Bu sefer kurtuluş için bir B planı düşünülmüş. Bir kaçış hikayesine bürünüyor. Bir ya da bakış açısını değiştirirsek bir kurtuluş hikayesi.
"Hangisine inanacağız? Ya da aslında fark eder mi? Eğer katliama katliamla, tecavüze tacavüzle, nefrete nefretle karşılık verilecekse, kimin baltasının daha kanlı olduğunu sormanın bir anlamı kalır mı?" (Sayfa 328)
Kitapta ilerlerken dinin bizi kurtaracağını ve ışığa yönelteceğini okumaya başladığımı hissettim. Bu da sonlara doğru beni koparttı. Bir dinin kendi içindeki bölümlerinin kültleşmesinin merkezdeki yapıyı daha da güçlendirerek dini bir sağlamlık sağlıyor. Bunu anlatmak istemiş olabilir mi  Walter M. Miller JR gerçekten? Bu merkezdeki yapılanma insanlığı kurtaracak planlara mı sahip oluyor?

Yahut tarih tekerrürden ibarettir olarak özetleyebilir miyim?
... ne şair ne de dekan agnostik varsayımlarından vazgeçmişler ve şu sonuca varmışlardı: Non cogitamus, ergo nihil sumus (Sayfa 354)
Descartes'ın söylediğinin zıttı galiba. Biz neden hiçiz? Savaşı önleyecek kanunların neden çıkmadığı sormadığımız için? Üçüncü sayfa haberlerinde işlenen cinayette kullanılan silahın nereden temin edildiğinin haberi olmadığı için?

8 Ocak 2021 Cuma

Tuhaf Masallar

0 yorum

Tuhaf Masallar; Ransom Riggs'in kaleminden tuhaf çocukların büyürken dinledikleri masallar. Kıssadan hisseler rahatsız edebilir. Kıssadan hisselere ulaşırken rahatsız yollardan geçilebilir. 

Masalları derleyen Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'ndan Millar Nullings olup çizimler Andrew Davidson'a ait. Syndrigast Yayınları bu masalların okunmasında bizi olanak sağlamış olup İthaki Yayınları sayesinde tuhaf olmayan bizlere ulaşmıştır.

Kitap yayıncının notu ile başlıyor: Elinde tuttuğun kitap yalnızca tuhaf gözler için yazılmıştır.

Önsöz
Şaşaalı Yamyamlar
Çatal Dilli Prenses
İlk Ymbryne
Hayaletlerle Arkadaşlık Eden Kadın
Cocobolo
Saint Paul'ün Güvercinleri
Kâbusları Ehlileştiren Kız
Çekirge
Denizi Zapt Eden Oğlan
Cuthberg Efsanesi

Önsöz Bay Millard Nullings'in Maarif Doktoru Tıp Şirürji Bakaloryası Maliki imzasını taşıyor. Bu masalları neden derlediğine ışık tutuyor.

Şaşaalı Yamyamlar sürüldükleri topraklardan insan etine daha rahat ulaşabildikleri idam cezasının oldukları topraklarla giderken tuhaf bir köy ile karşılaşırlar. Bu tuhafların özelliği kopan, kesilen uzuvlarının yerine yenisi çıkmaktadır! Yamyamlar maden bulmuş gibi sevinmişlerdir eminim!

Çatal Dilli Prenses'in namı diyarları aşmıştır. Güzelliğinden herkes bahsetmektedir. Bu güzelliğin namına kapılan bir prens, prensesi görmeden evlenmeyi kabul etmiştir. Düğün günü tanışacaklardır ve prenses sadece hizmetçisiyle konuşmaktadır! 

İlk Ymbryne masalı benim de içlerinde en çok merak ettiğim masaldı. Tuhafların cadılarla büyücülerle karıştırıldığı dönemde yurtlarından olmuşlardır! 

Hayaletlerle Arkadaşlık Eden Kadın'ın tuhaflığını tanıyoruz ama düştüğü yalnızlığı sadece yapayalnızlar bilir!

Cocobolo masalı bana Uzakdoğu'nun tuhaflarının bir masalı. Bu tuhaflar ki zamanla Cocobolo olur!

Saint Paul'ün Güvercinleri gökyüzündeki huzurun da insanlar tarafından gasp edilmesiyle insanlara savaş açmıştır. Bu savaş hızla tırmanırken bir insan barış için aracı olur.

Kâbusları Ehlileştiren Kız babası gibi doktor olmak ister ancak kendisi daha farklı bir doktor olmuştur. Peki kabuslar da insanları ehlileştirir mi?

Çekirge aslında sevgiye muhtaçtı. Bu tuhafın insandan-insana olan tuhaf ve uzun yolculuğuna eşlik ediyoruz.

Denizi Zapt Eden Oğlan denize çok uzak bir yerde annesiyle yaşamaktadır. Annesinin ölümüyle denize ulaşır ama insanlar onu zapt etmeye uğraşır.

Cuthberg Efsanesi Devlerin yaşadığı dönemden gelen bir masal. 'Dost'un ne olduğunu analatır.

Tuhaf Çocuklar Serisi:
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)
Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Nisan 2017 tarihli ilk baskısı. Aslı Dağlı çevirisiyle bizlere ulaşıyor.

24 Nisan 2020 Cuma

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları Günler Haritası

1 yorum
Tuhaflıklar bitmedi!

Tuhaf Çocuklar Serisi:
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)

Jacob eve dönmüştür. Ailesi akıl hastanesine yatırılmasını düşünmektedir. Hatta yolculuğun hazırlığı tamamlanmış yola koyulacaklardı. Bayan Peregrine ve Tuhaf Çocuklar birden bitiverdiler!

İki dünya arasındaki çizginin yok olmasıyla Jacob denge kurmaya çalışmaktadır. Ancak büyükbabası hakkında beklenmedik keşifler onu Amerika'da bir kovalamacanın içine sokacaktır. Öyle ki durumdan hakkında hiçbir bilgisi yoktur ve kendisini bir savaşın ortasında bulur ki bu sefer düşman gölgelerin kendisi değildir!

Kitap üç günde bitti, yani üslup anımsadığım gibi akıyor, yormuyor. Ancak bu kitap kendim hakkında da küçük bir yolculuk oldu. İlk üçlüyü okuyalı dört sene olmuştu ve ben artık olay örgüsünü unutmuşum. Yaşlanıyorum sanırım! Kitabın içinde ilerlerken bir yandan da önceki kitapları düşünüyordum. Tuhaf Çocuklar'da ne vardı?

Tuhaf Çocuklar dünya tarafından kabul görmemiş tuhaf yeteneklere sahip çocuklardır. Ymbryne'ler tarafından oluşturulan zaman döngülerinin içinde yaşamaktadırlar. Ancak tuhafların peşinde hortlaklar ve gölgeler vardır! İşte bunlara karşı verilen savaştan bizim tuhaflar galip gelmiştir.

İlk üçlüyle dördüncü arasında bu kadar uzun zaman olunca ve kendimle ilgili bu -yaşlandım ve unuttum- cebelleşmesi baş gösterince daha geniş anımsatıcı kısımlar beklemeye başladım. Ancak yoktu. Küçük küçük metinler var. Bunun genişletilmemesinin sebebi de dördüncü kitaptaki olayların ilk üç ile doğrudan bağlantısı olmaması diye düşünüyorum. Abe'in geride bıraktığı sırların peşindeyiz bu sefer.

Jacob tuhaflar dünyasına bir üne kavuşmuştur. Ancak diğer yandan da bir şarlatan olarak görülmektedir. Ymbryne'lere muhalif olan bir hareket de başlamıştır. Tüm bunlarla uğraşırlarken bir tuhaflar dünyasının yeniden yapılandırılması ve gölgelerle yaşanın savaşın yaralarının sarılması için gayret gösterirler.

Bizim tuhaflara Arka Bahçe'de çeşitli görevler verirler ama bastıbacaklar -yüzlerce yıl yaşındalar! (Jacob hariç)- burun bükerler. İşlerin nasıl bir çıkmaza doğru gittiğinden haberleri yoktur ve Abe Portman gerçeğini belki de bilmiyorlar!

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Mayıs 2019 tarihli ilk baskısı.
İthaki.com.tr

Sağlıcakla.

19 Nisan 2020 Pazar

Bütün Hikayleri

0 yorum
Edger Allan Poe'nun bütün hikayelerinin tek cilt altında toplanmış olduğu bu baskıyı yıllardır gözüme kestirmiştim ancak okumak için zaman bulamayacağımdan edinememiştim. Karantina günleri benim için bu zamanı oluşturdu.

Edger Allan Poe'nun dünyalar arasındaki geçişlerini okumak çok güzeldi! Hikayeler tarih sıralamasına sahip olduğu için Poe'nun üslubundaki geçişleri, ilerleyişleri okumak ve hissetmek apayrı bir güzellik oldu!

İlk zamanları daha şiirsel bir üslup varken bu üslubu giderek sadeleşiyor. Zamanın keşfetme ilhamı onda vücut buluyor ve keşif gezilere türlü maceralarla karşılaşmak üzere çıkıyoruz!

Kitabın arka kapağıdan:
Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inanlara adıyorum. - Edger Allan Poe
Kitabın en büyük hadikapı dipnotları notlar olarak kitabın sonuna taşımışlar. 968 sayfalık kitapta ileri geri gitmek zorlayıcı olabiliyor.

Diğer bir problem de İthaki'den beklemediğim baskı hataları! Birden fazlalar. Öyle ki daha ikinci başlıkta karşımıza çıkıyor. "E. A., Poe Üzerine"de ikinci harfin sonunda fazladan bir noktalama işareti, virgül çıkıyor!

Edger Allan Poe'nun Yazmanın Felsefesi ile kitap başlıyor. Kuzgun şiirini örnekleyerek yazınını açıklıyor.

Ardından Charles Baudelaire'in E. A. Poe Üzerine önsözü geliyor. Ben bu kısmı çok hızlı geçtiğimi itiraf edeceğim. Çünkü Poe öyküleri için çok sabırsızdım!

Şişede Bulunan Not ailesi ve vatanı hakkında söyleyecek pek bir şeyi olmayan birisinin denize açılmasıyla yazdıklarını bir şişeye koyarak başına gelenleri okuyoruz. Onları alabora eden neydi?

Berenice ile kuzeni birlikte büyümüşlerdir ve adım adım bir imkansız aşka ilerlemektedir. Var oluşundaki tuhaf anomali güzel dişlere ve bir küreğe bedeldi.

Morelle ile bir arkadaş topluluğunda tanışmışlardı bu başlangıç onların sonuydu.

Bir Aslanın Hayatından Pasajlar (Aslanlaşma) Robert burunoloji üzerine çalışmak istediğini babasına açıklar. Peki nedir burunoloji ve bir burun yoksa nasıl çalışır?

Hans Pfaal Diye Birinin Benzeri Görülmemiş Serüveni'nde Hans Pfaal'ın Rotterdam'da neden olduğu kargaşayı ve Ay'a gidişini okuyoruz! (Öykü 1835 tarihini taşıyor. Ay'a ayak basma 1969 yılında!)

Randevu (Vizyoner) Tanışı kendisini evine davet etmiştir, korkunç gerçek sonda görülecektir.

Bon-Bon sıradışı niteliklere sahiptir. Gece ansızın gelen misafiriyse daha da ilginçtir.

Gölge: Bir Mesel'de gölgeler diyarından bizlere yazandan alacağımız mesele kulak verin!

Nefesini Yitirmek "Blackwood'a Ne Uygun Olan, Ne de Olmayan Bir Öykü. Ya nefessiz kalsaydınız ve hala hareket halinde olsaydınız? Yaşıyor musunuz? Öldünüz mü? Kim inanır!

Veba Kralı'nın karşısına denizciler çıkar! Kendilerini zorla akşam yemeğine davet ettirmişlerdir.

Metzengerstein. Dehşet ve ölümün asırlardır kol gezdiği bir tarihte, bir atın öyküsüdür karşımızda duran ateşler içindeki karanlık!

Dük De L'Omelette ile Şeytan karşı karşıyadır.

Dört Hayvan Bir Arada; İnsan-Zürafa. Şimdi üç bin sekiz yüz otuz senesinde olduğunuzu düşünün.

Bir Kudüs Öyküsü cemaatten bağış toplayanların verdiği bir sınavdır.

Aldatma soyluların düellosudur.

Ligeia gölgeler diyarına gitmiş sevgili Leydi Ligeia! Bu gözler kimin?

Bir Blackwood Makalesi Nası Yazılır? Bu ipuçlarını kullanarak kesinlikle bir makale yazabilirsiniz ipuçlar da Bay Blackwood'un kendisinden!

Kötü Bir Durum: Zamanın Tırpanı'nda Bay Blacwood'tan alınmış derslerle bir makale yazılır.

Sessizlik Bir Masal: (Siope) İblis konuşuyor.

Bitmiş Adam Son Bugaboo ve Kickapoo Seferi'nden Bir Öykü. Fahri Tuğgeneral John A.B.C Smith'in ardında yatan gizem!

Çan Kulesindeki Şeytan Dünyanın en güzel yerinin Hollanda'daki Vondervotteimittis kasabası olduğunu biliyor muydunuz? Ya çan bir kere fazla çalarsa?

Eiros'la Charmion'un Konuşması. Onları gölgeler yahut ışıklar diyarından dinliyoruz!

Girdaba İniş. Denizin en dibine yolculuktan sağ çıkmak.

Julius Rodman'in Günlüğü Kuzey Amerika'daki Rocky Dağları'nı Geçen İlk Uygar İnsanın Anlatısı. Kuzey'e doğru bir keşif gezisi başlar!

Kalabalıkların Adamı tenhada duramaz.

Morgue Sokağı Cinayetleri'ni Mösyö C. Auguste Dupin çözecektir. Mösyö Dupin ile burada karşılaşıyoruz.(Mösyö C. Auguste Dupin ile 1841 yılında tanışıyoruz. Bay Sherlock Holmes ile de 1891 yılında.)

Usher Evi'nin Çöküşü. Kasvetli bir ev kefene sarılmıştır.

William Wilson'ın gerçek adını bilmiyoruz. Sayfayı gerçek adıyla kirletmek istememiştir ancak kendisinden bir tane daha vardır?!

Peri Adası'nda çöken karanlığın içerisinde kaybolan bir peri.

Monos İle Una'nın Konuşması  Gölgelerden gelir sesleri.

Şeytan'la Asla Kafan Üstüne Bahse Girme çünkü bir arkadaş bu bahsi çok fazla tutmak istemiştir..

Bir Haftada Üç Pazar şartı koşmuştur büyük amcası Rumgudgeon evlenmeleri için. Bir haftada üç pazar yan yana gelirse sevdiğine kavuşabilecektir.

Eleonora gençliğinde sevdiği kızdı ve kuziniydi ve yeminini bozacak mıydı?

Oval Portre canlı gibiydi. Belki de canlıydı!

Kızıl Ölümün Maskesi demişlerdi salgın hastalığın adına ve herkesten uzakta kilit altında yaşayacaktı. Maskeli balo verildi!

Marie Rogêt'nin Sırrı "MORGUE SOKAĞI CİNAYETLERİNİN DEVAMI" Mösyö Dupin tarafından çözülecektir. Bu olaya benzer bir kurban başka bir kıtada da yaşanmıştır: Mary Rogers.

Kuyu ve Sarkaç. İdam hükmünüz verilse ne hissederdiniz?

Gammaz Yürek Cehennemden gelen pek çok sesi işitiyordu. Deli miydi?

Altn Böcek bir gizemin ilk anahtarı.

Kara Kedi uğursuzluk mudur? Sizi ele veren bir gerçek midir?

Dolandırıclık Pozitif Bilimlerden Biri üzerine açıklamadır. Yöntemler şaşırtıcıdır!

Bir Engebei Dağlar Öyküsü Augustus Bedloe'nun etrafını sarmıştır. Ölü müdür diri mi?

Gözlük görmenizi sağlar! Aşkın ise gözü kördür.

Balon Şakası hava balonuyla Anlantik geçiliyor!

Hipnoz Altında İfşa kabul edilebilir gerçekler midir?

Diri Diri Gömülüş öldü sanılsa da ölmemiş olanların farkında olmadan toprağın altında kalması!

Uzun Sandık gemiye yüklenmiştir. İçindeki sırlarla birlikte.

Tuhaflık Meleği BİR FANTEZİ Kim demiş tuhaflıkların gerçekleşmediğini?

"Sen Yaptın" Bay Barnabas Shuttleworthy günlerdir ortada yoktur ve çok yakın arkadaşı Yaşlı Charles Goodfellow bir arama ekibi toplamaktadır.

Çalınan Mektup'u Mösyö Auguste Dupin bulabilecek midir?

Bay Thingum Bob'ın Yazın Hayatı bizleri bir editörün kendi ağzından yazın yolundaki ilerleyişini gösteriyor.

Şehrazat'ın 1002. Masalı'nı okuyoruz!

Mumyayla Konuşma sandukanın açılmasıyla başladı.

Sözcüklerin Gücü'nü konuşuyor Oinos ile Agathos.

Zıtlık Şetyanı'nda frenolojistlerin araşatırmalarına dair sonuçları görüyoruz.

Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler'in hipnotizmaya dayandığını baştan belirtelim. Daha önce kimse ölmek üzereyken hipnotize edilmemiştir.

Dr. Karan ile Prof. Telek'in Sistemi bir akıl hastanesinde uygulanmaktadır!

Sfenks kolera salgınında uzaktan yaklaşmaktadır.

Amontillado Fıçısı bir mahzendedir, içinde gölgeler!

Arnheim Arazisi'nin genişliğine bakınız.

Mellonta Tauta "Skylark" Balonunun İçinde'n iğrenç yolculuğun notları vardır.

Aksak Kurbağa kralın soytarısıdır. Şakasını hazırlamış adım adım sona yaklaşmaktadır.

Bir Makaleyi X'lemek sansür müdür?

Von Kempelen'in Buluşu neleri saklayabilir?

Landor'un Yazlığı "Arnheim Arazisi'ne Bir Ek ile Bay Landor'un evini görüyoruz.

Wissahiccon'da Bir Sabah bir geyik gezmektedir.

Eşya Felsefesi dekorasyonun inceliklerini milletler kırınımında görüyoruz.

Nuntucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü bir kısa roman aslında ve Gordon Pym'in denize açıldıktan sonra başından geçen tuhaf olaylara tanık oluyoruz.

Maelzel'in Satranç Oyuncusu Türk olarak da bilinir peki nasıl çalışır?

Astoria ticaret savaşları.

Deniz Feneri Poe'nun bitmemiş öyküsü.

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Dost Körpe çevirisiyle Kasım 2019 tarihli 13. baskısı.
İlknokta.com



9 Nisan 2019 Salı

Üç Cisim Problemi

0 yorum
Uzaklardan gelen bir bilim-kurgu kitabı. Adıyla dikkatimi çekti. Cixin Liu ile de bu kitap sayesinde tanıştım.

Oraların esintilerinden çok bir Batı polisiyesi okuyormuş havasında ilerleyen bir kitap. Ancak isimler ile karakterleri eşleştirmekte zorlandım. Çok fazla karakter olmaması okumamı kolaylaştırdı diyebilirim.

Hiçliğin ortasında bir kütle düşünün. Kendi halinde... Adına birinci diyelim. Yanına daha küçük bir kütle koyalım ve adına ikinci diyelim. Güneş ya da Dünya da olabilirdi isimleri. Ahenkle dans ediyorlar. Yanlarına Birinci'yle aynı boyutta bir kütle daha koyalım ve adı Üçüncü olsun. Nasıl bir dans olur?

Bilimadamları intihar etmeye başlamıştır. Bu biliminsanlarınin bir ortak noktası var, bir oluşumun içerisinde fikir sohbetleri gerçekleşmektedir. Bu oluşumun oynadığı da bir sanal gerçeklik oyunu vardır adı da tahmin edilebilir haliyle.

Hikaye iki koldan birlikte ilerliyor. Olayların geçmişini anlatırken diğer kol da olayların mevcutta ilerleyişidir. Haliyle bu iki kol hikayenin sonunda birbirine örtüşür ve gizemin sisleri dağılır. Bu anlatım şeklinde sanki çok uzun bir hikayeye giriş kısmı varmış gibi hissettiriyor. Haliyle isimlere de alışma süresi olduğu için bu giriş uzun oluyor hissiyatından kurtulmak kitabın sonuna yaklaşıldığında oluyor. Bu hissiyata eş olarak kitabı elinizden bıraktığınızda sonrasının merakı ile giriş kısmının çoktan geride kaldığı fark ediliyor.
"Çin'de cüret edip uğruna mücadele verdiğin her fikir yerin dibine batmaya mahkumdur." (Sayfa 13)
Ne kadar uzaklarda bir ülke gibi görünse de ülkenin ismini değiştirerek yerine Türkiye çok ilginç bir hale getiriyor cümleyi. Hele ki bolca saydığımız bu günlerde...
"İnsanlık ve kötülük arasındaki ilişkinin, okyanus ve üstünde yüzen buzdağı arasındaki ilişkiyle aynı olması mümkün müydü? Okyanus ve buzdağı, her ikisi de aynı maddeden oluşuyor." (Sayfa 24)
Buna rağmen medeniyet nasıl ilerlemiştir?

Buradan sonra kitap içerisinden çok fazla merak kaçıran bilgi gelecektir. Kitabı okumamışlar için tat kaçırabilir.

Oluşum içinde yer alan insanlar kötü müdür? Yahut kötülükle aynı maddeden gelmişlerdir? Kitap bilimkurgu temelinde iyi ile kötüyü veya vatansever ile haini ele alıyor. İnsanın kendisini, yapıldığı maddeyi kurcalıyor. Esas karekterin de nanomalzemeci olması ayrıca bir tat katmış buna. İnsanın umut ile dolu olması belki de medeniyetin bu kadar ilerlemesine neden olmuştur. İyiye olan özlem veya umut denebilir belki de. Bu iyi için yapılanlar kötülerden alınan öc müdür ya da iyi için yapılanlar mıdır? Cixin Liu bunları sormuyor. Sadece anlatıyor. Cevap vermek için 400 Dünya Yılı kadar bir zamanınız var.
"Dünya Trisolaris Hareketi'nin en şaşırtıcı yönü pek çok kişinin, insna uygarlığına olan bütün umutlarını terk etmiş, kendi türüne ihanet etmeye hevesli hale gelmiş olmasıydı."(sayfa 305)
 Bu makro durumda da mikro durumda da ele alınabilir. Burada sadece "yine" bencilce bir düşünce yahut kelimeyle yalnız insan ele alınmış. Dış akıllı varlıklar sadece "insanı" mı yok edecek yoksa tüm canlı cansız ekosistemi mi? "Kendi türü"nün ne olduğuna iyice kavramak lazım.

"Kendi türü"nü biraz daha özele indirelim. İnsandan yahut milletten yahut hemşehrilikten yahut komşuluktan yahut aileden yahut kendinden... İnsanın kendisi türünün temelidir çıkarımına ulaşabiliriz. Türümüz nedir ve türümüze karşı umudumuzu yitirmemiz ne anlama gelir?
Tek kollu kadın "Geçenlerde Maple adında bir film çıkmıştı. İzledin mi bilmiyorum. Filmin sonunda iç savaşlarda ölen bir Kızıl Muhafız'ın mezarı önünde bir yetişkin ve bir çocuk duruyordu. Çocuk yetişkin adama 'onlar kahraman mı' diye soruyor yetişkin 'hayır' diyordu. Çocuk 'peki düşmna mı?' diye soruyor, yetişkin yine 'hayır' diye cevap veriyordu. Bu sefer çocuk 'peki kim bunlar?' diye sorunca yetişkin adam 'geçmiş' demişti. (sayfa 291)
Kitap Zeynep Özmeral  çevirisiyle ilk baskısını Kasım 2015 yılında gerçekleştirmiş.

Kitap:
İthaki Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com

27 Kasım 2016 Pazar

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi

0 yorum
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları üçlemesinin son kitabı.
Tabi set ilk çıktığında yazmıştım bunları. 10. yılının dolduğu bu dönemde serinin altıncı kitabı geliyor!
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Kuşlar Meclisi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)


Diğer iki kitabı okumayanlar için buradaki içerik sürpriz kaçıran durumundadır.

Jacob'ın tuhaf yeteneği tuhafların tek umududur. Ymbryne'ler hortlakların eline düşmüştür. Kurtaramazlar ise tuhaflar dünyasının sonu gelecektir.

Tuhafların dünyasının derinliği gittikçe ilerliyor. Ancak son kitap hortlaklar ve tuhaflar arasındaki çatışmanın köklerine gidiyor. Dünya gizemlerini hala koruyor. Bu da yeni bir seri için umutlandırıyor.

Emma ve Jacob kötülüğün kalbine doğru ilerliyor. Kaçınılmaz savaş vuku bulacak.

Ruhlar Kütüphane'sinin anlamı ise çok daha ilginç. Bu kütüphanenin tarihini ayrı bir kitapta okumak isterim.

Ransom Riggs çok ilginç bir dünya ile bizleri tanıştırdı. Çok hızlı aktı gitti sayfaların arasında. Bu da tuhafların tarihini daha da merak ettirtiyor. Millard'ın kaleminden yeni hikayeler gelir belki...


Bendeki kitap Aslı Dağlı çevirisiyle Eylül 2016 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
İthaki
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
Babil.com


26 Eylül 2016 Pazartesi

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir

0 yorum
Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları serisinin ikinci kitabı.

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Conference of the Birds (Kuşlar Konferansı) (Türkçe tercümesi henüz çıkmadı.)
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıkacak.)

Tuhaflar adadan kurtulmuşlardır. Jakob dedesinden dinlediği insanların hala zaman zaman rüya olduğunu düşünmektedir. Bayan Peregrine kuş formunda sıkışıp kaldığını düşünmektedirler ve ona yardım edecek bir ymbryne aramaktadırlar. Bu onları beklenmedik bir yere götürmektedir ve bu yolda Jakob tuhaflığında yeni noktalar keşfedecektir.

Bu noktadan sonra, ilk kitabı okumamış olanlar için içerik uyarısında bulunmalıyım. İlk kitabın içeriğinden alıntılar, açıklamalar olabilir.

Ransom Riggs, çok ilginç bir dünya yaratmış ve dünyanın kötü karakterleri gerçekten de rahatsız edici boyutta olabiliyor.

Serinin en ilginç noktalarından biri döngüler. Zaman, her zaman için insanlarda büyük bir soru işareti şeklinde kalmıştır. Ransom Riggs, bu soru işaretinin kıvrımlarında geziyor. Döngü yeniden başlatılmadığında döngünün ertesi gününe geçiliyor. Peki yeniden başlamayan döngüde yaşayanlar ertesi günde, geçmişlerini mi yaşıyorlar, yoksa geleceklerini mi? Döngü içerisinde diğer döngülere geçişlerde zamanın diğer bir odasına geçiş gibi oluyor. Daha önceki zamanlara ait bir döngü içerisine girip döngü oluşturulabilir mi?

Daha nice sorular! Zaman göreceliği içinde syndrigasti varlığı büyük tehtit altında!

Kitabın sayfasını açar açmaz bir döngü içine girdiğinizi hissediyorsunuz! Üç gün içinde bitebilen bir kitap.

Bendeki İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Eylül 2016 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
İthaki Yayınları
Dr.com.tr
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com


21 Eylül 2016 Çarşamba

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları

0 yorum
Ransom Riggs ile bu kitap sayesinde tanıştım. Kitabı ilk elime aldığımda fotoğraflar ilgimi çekti. Bu siyah beyaz fotoğraflardan kitabın korkuya yakın bir türde olacağını düşünürken fantastik kurgunun içinden geldiğini okuduktan sonra anladım. Sayfaları çevirdikçe sepya kokusunda bir dünya canlanıyor, renkleniyor.

Altı kitaplık bir serinin ilk kitabı.Seri sırasıyla:
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Kuşlar Meclisi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)

Kitabın çok ilginç yanlarından biri, kitap içinde fotoğraflar, çizimler mevcut! Kitapta çok ilginç bir ortam oluşturmuş. Kitap mı fotoğraflarnda besleniyor, fotoğraflar mı kitaptan ayırt etmek olanaksız.

Fotoğraflarla ilgili şu notu aktarmadan geçemem.
Bu kitaptaki bütün resimler orijinaldir ve çok az rötuş yapılan birkaç fotoğrafın dışında üzerinde hiçbir oynama yapılmamıştır. (sayfa 397)
Abraham Portman'dan torunu Jacob'a geçen bir hikaye aslında bu. Jacob dedesinin anlattığı tuhaf hikayelerle büyümüştür. Büyüdükçe hikayelerin masal olduğuna kanaat getirmiştir. Ancak hayatı değişecektir. Dedesi öldürülmüştür.
"Zamanımız kalmadı," diye fısıldadı. Sonra sarf ettiği gayret yüzünden tir tir titreyerek başını topraktan kaldırıp kulağıma yaklaştırdı: "Kuşu bul. Döngünün içinde. İhtiyar adamın mezarının diğer tarafında. 3 Eylül 1940." Başımla onayladım ama anlamadığımı fark etmişti. Gücünün son kırıntısıyla, "Emerson - mektup. Neler olduğunu onlara anlat, Yakob," diye ekledi.(sayfa 39)
Jakob'un hayatı bu olayla birlikte öncesi ve sonrası olarak değişecektir.

Sayfalar ilerledikçe bir o kadar yabancı ve bir o kadar tanıdık bir dünyanın içinde buluyoruz.

Ransom Riggs'in sade bir anlatımla, yormadan anlatıyor. Bu anlatımla daha da gerçekçilik kazanıyor. Ransom Riggs başka bir döngüden bizlere ulaşıyor.

Kitapla ilgili olarak İthaki Yayınları tekrar aynı hataya düştü! Kitabın yakında filmi geliyormuş ve bu filme özel(!) kapak yapmışlar! Allah'tan bendeki kitap film afişli olan kapak değil, orijinal olan kapak!

Bendeki kitap İthaki Yayınlar'ından Aslı Dağlı çevirisiyle Ağustos 2016 tarihli ciltli 7. baskısı.

Kitap:
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
İdefix.com

31 Ocak 2016 Pazar

Kafes

0 yorum
Josh Malerman kitabı. O kadar çok reklamı döndü ki merak edip okudum. Yazarı aslında bir müzik grubu üyesi. Bu kitap da ilk kitabı.

Kitap hakkında sosyal medyada çok güzel övgüler vardı, bu akıma kapılıp okudum. Şunu net bir şekilde söylüyorum; eğer kitabı okuyacaksınız beklentinizi yüksek tutmayın.

Kitabın temelinde yatan; günümüz akımlarından "çok kötü bir şey olup insanlar ölmeye başlayıp hayatta kalma savaşı eserlerinden. Buradaki belirsizlik, kitabın içinde de mevcut. Yani "ne olduğu konusunda sadece fikir yürütüyoruz, ne olduğuna dair bir cevabımız yok ve insanları bir şey öldürüyor ve biz de bundan korunmaya çalışıyoruz. Belirsizlik; aslında temel bir felsefedir. Bu felsefe güzel işlenseydi belki çok daha farklı yerlere gelebilirdi konu. İşin tuhaf yanı ise bu ne olduğunu bilmediğimiz olaylar "Rusya Raporu" olarak tanımlanıyor. Aslında hala soğuk savaş izlerini taşıyan bir kitap. Belki de bir soğuk savaş silahı olarak bile değerlendirebiliriz bu kitabı.

Rusya Raporu, insanlar sokaklarda, dışarıda herhangi bir yerde bir şey oluyor (insanlık bunu görmek ile bağdaştırıyor) ve bu olan şeyden dolayı çıldırıyor, etrafındakileri ve/veya kendilerini öldürüyor. Böylece salgın başlıyor. Bu noktada "insanların kendilerinden korktuğu" düşünce akımı da yayılıyor, ama bir şekilde onların da delirdiği hissi kitapta yansıtılıyor.

Kitabı Malorie karakterinin gözünden okuyoruz. Hamile olduğunu düşüncesiyle kitap başlıyor. O dönemde de Rusya Raporları gittikçe artıyor ve olaylar başlıyor.

Kitabın kurgusu geçmiş ve şimdiki zaman ikililiğiyle sağlanmış. Hikaye iki koldan akarken sonuca doğru gittiğimizi düşünüyoruz. İşte bu da ikinci kitabın olma ihtimalinin yüksek olduğunun göstergesi.

Kitabın adını her gördüğümde nedense Fermat's Room'u çağrıştırıyordu. Öyle bir şey yok. Zaman geçirmek için güzel bir kitap. Hollywood filmi tadında bir kitap. Çok büyük beklentilerle başlamak lazım. Korku kitabı olarak gösterilmesi de benim için ayrıca ilginç oldu. "İnsan bilmediğinden korkar" mottosu yıllardır işlenen bir konuydu ve bunu tekrar işlemiş olması ile bir çok ödül almış olması da benim verilen ödülleri sorgulamama neden oldu.

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Ekim 2015 tarihli 5. baskısı.

Kitap:
İthaki Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Babil.com


28 Aralık 2015 Pazartesi

Trendeki Kız

0 yorum
İlginç bir kurguya sahip Paula Hawkins kitabı. Yazarı bu kitabıyla tanıdım. Yeterli zamanım olmadığı için yazar hakkında da pek bir araştırma yapamadım.

Öncelikle kitabın polisiye olduğunu belirteyim. Çünkü kitabın türünün ne olduğunu bilmeden kitabı okumaya başladım. Kapağı bunu başardı. Adına ve içeriğine yakışır bir kitap kapağı yapmışlar. İki katmanlı kapak daha da güzel olmuş. Haliyle kapakla ve adıyla beni kendine çeken bir kitap olmuştu.

Rachel, Anna ve Megan üçgeninde gelişen bir kurguya sahip. Tren, Rachel'ın temelinde olan bir olgu, kitabın temelinde ise tren yok.

Yazar, anlatımını da bu iki tren seferi bazında toplamış. Bu da kitabın bir başka güzelliği. Sabah seferi ve akşam seferi gibi... Kitabı okurken zaman zaman tren seslerini duyuyorsunuz. Ancak bundan daha çok kitabın hareketine kendinizi kaptırıyorsunuz.

Rachel, alkolik bir kadındır. Her gün işe gittiği trenden, eski kocasıyla oturduğu eve komşu bir çifti her sabah görmektedir ve onlar üzerine hayaller kurmaktadır. Diğer yandan eski kocası hala Rachel'la oturduğu evde Anna ile yaşamaktadır. Bir gün komşu evde yaşayan Megan kaybolur ve o gece de Rachel aynı sokakta sarhoş bir şekilde gezmektedir. Ertesi gün Megan'ın kaybolduğunu öğrenir. Önüne geçilemez bir merak ve ulaşamadığı hatıralarında olayın cevabının kendinde olduğunu hissetmektedir. Megan'a ne oldu?

Bendeki kitap Aslıhan Kuzucan çevirisiyle İthaki Yayınları'ndan sekizinci baskısıdır.

Çeviriyle ilgili 237. sayfada şu dikkatimi çekti;; "...olası bir yasadışı cinayet ihbarı...". Baskıya kadar herkesin gözünden kaçmış anlaşılan.

Kitap:
İthaki Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com

8 Aralık 2015 Salı

Marslı

0 yorum
Andy Weir'in ilk kitabı. İlk kitabıyla harika bir kurguya imza atıyor. İnsanlığın hayallerini gerçek kılıyor. Bu kadar güzel olan bir kitap harika ve sade bir kapakla piyasaya çıkmıştı.

Filminden sonra, kitap da filmine yenik düşüyor ve kapağı "a filmin kitabı çıkmış" diyenlere pazarlamaya yönelik, filmdeki oyuncunun portresini kapak haline geldi. Maalesef bendeki kitap da o kapaklı.

Kapağın içindeki cevher yine de harcanmış değil. Harika bir kurgu... Elbette kimi noktalarda soru işaretlerimiz oluyor. Yazarın bir diğer özelliği ise yazılımcı olmasıdır. Kitabın her noktasında algoritmik akış hissediliyor ve bu kitabı daha da okunası kılıyor.

Marsta tek başınıza nasıl hayatta kalırsınız?

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Emre Aygün çevirisiyle Ekim 2015 tarihli beşinci baskısıdır.

Kitap:
İthaki Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Babil.com

1 Nisan 2014 Salı

Kara Nara

0 yorum
Kemal Tahir'in F. M. İkinci ismiyle 1955'te yayımladığı kitabı. Kitabı okuduğunuz zaman, dönemin popüler kültürüne besin için yazılmış olduğu kesinlikle belli. Aşırı argo kullanımı ve Amerikan argosuna özenmesi, "hey dostum senin sorunun ne ha?" tadında bir roman ortaya koymuş. Dönemin popüler kültürünü tahlil etmek için harika bir eser!
Valter Bleyk, namı diğer Kara Nara, hapisten kaçmıştır. Karısı Doroti, kızları Sofi'yi Mayk Hammer'a -hususi hafiye- yardım istemek için gönderir. Ancak Sofi Mayk'ın evinin önünden kaçırılır. Mayk bu kızı tanımıştır ve böylece olayların peşine düşer.

Mayk Hammer karakteri zampara bir tiptir. Yakışıklıdır. Kadınlar karşı koyamaz. Misal Bella adında bir işletmeciyi sorgulamaya gittiğinde çok tuhaf bir sorgulamayla karşı karşıya kaldım. Bunun dışında, devamlı argo konuşan, zeki bir hafiyedir. Kitapta genel olarak herkes argo konuşuyor zaten. 

Ayrıca dikkatimi çeken bir konu da, Mayk Hammer "Şerlok Holmes bu mesleğin piridir." der. 

Kemal Tahir'in müstear isimle yazması, edebi kaygıdan çok parasal kaygıyı işaret ediyor. Dönemin, Türklerin gözünde, Amerikan rüyasını yazıya taşıması ise ayrıca değerlidir. Bunun yanı sıra Mayk Hammer zaman zaman, Fransızca kelimeler kullanıyor. Bu da ayrıca dikkat çekici. Kot pantolonları, kovboy şapkalarıyla Niv York avönülerinde dolaşmak isteyen dönemin gençleri Mayk Hammer'la "amansız" bir takibe başlıyor. 

Okurken eğlendiren, dönemine götüren bir kitap. Mayk Hammer'la da böylece tanışmış oldum. 

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Şubat 2006 baskısıdır. İthaki Yayınları, kitabın ilk baskısının tıpkıbasımını gerçekleştirmiş. Eğlenceli de bir işe imza atmışlar. 
Kitap:

3 Mart 2014 Pazartesi

Fahrenheit 451

0 yorum

Ray Bradbury eseri. Mutlaka okunması gereken kitaplardan. Kütüphanenin demirbaşlarından.

Guy Montag bir itfaiyecidir. Lakin görevi söndürmek değil yakmaktır! Toplumun yavaş yavaş kitapları dışlaması sonucunda devletin işe el koyarak görevlendirdiği itfaiye, tüm kitapları yakar! Bir zamanlar itfaiyenin yangınları söndürdüğü gerçeği ise sadece bir efsane haline dönmüştür.

Guy Montag, komşusu 17 yaşındaki Clarisse McClellan ile sohbet etmeye başlar. Bu genç kız farklıdır.
"Bahse girerim ki senin bilmediğin bir şeyi daha ben biliyorum. Sabahları çimenlerin üzerinde çiy tanecikleri olur."
Montag birden bunu bilip bilmediğini anımsayamayınca huzursuz oldu. (sayfa 31)
Bu farklılığı -insanlığı- Guy Montag'ı da etkilemeye başlar. Kendine bile itiraf edemediği gerçeklerle yüzleşmeye doğru adım adım ilerler.

Ray Bradbury oluşturduğu dünya ile çok ilginç bir "gerçekliğe" bizleri götürüyor. Duvar boyutunda televizyonlar insanları mutlu etmekle görevlidir. İnsan mutlu olmak için varsa, kafa karıştırıcı kitaplara neden ihtiyaç duysun ki? Kitapların dışlanması böyle başlıyor. Diğer ilginç nokta ise televizyonun "aile" olarak adlandırılmasıdır. Bu kitap ilk baskısı 1953 tarihindedir! 61 sene öncesi demek! 61 sene öncesinden günümüze uzanan bu eseri bir distopyadan "çağdaş edebiyat" sınıfına almak hata sayılmaz. Kitabın ilerleyen sayfalarında bir şekilde kitap buludurmak cezasından -kitaplarını ve ikametgahlarını kaybederek- ülkenin derinliklerine kaçan bir gruptan bahsediliyor. Kitabı günümüzden ayıran tek şey bu olsa gerek, bizler kitaplarımızı kaybetmeden kaçabilmiş bir topluluğun temsilcileriyiz.
"Orada değildin, görmedin," dedi Montag. "Kitaplarda bir şeyler olmalıydı, hayal edemeyeceğimiz bir şeyler, kadının yanan evde kalmasını sağlayacak bir şeyler; orada bir şeyler olmalı. Bir hiç için kalmazsın."
"Kadın enayiymiş." (sayfa 85)
Kitabı okurken bolca düşündüğüm konulardan biri de bu "kitap savaşları" olmuştu. Böyle bir savaş durumunda olabilecekleri tahayyül etmek tuhaftı. Zira kaçan grupta üniversite hocaları vardı ve bu insanlar öğrenci bulamadıkları için üniversiteler kapanmıştı. Toplumun, kendiliğinden kitaplardan uzaklaşır mı sorusunun doğal cevabının hayır olmasını beklemek, günümüz gerçekliğiyle çelişmektedir. Beatty'nin anlattıklarıyla Fahrenheit 451 toplumu görülerek, günümüz toplumuyla karşılaştırmak sonucunda, Fahrenheit 451'e pek de uzak sayılmadığımız anlaşılır.
Hepimiz birbirimize benzemeliyiz. Hiç de, anayasanın dediği gibi, kimse eşit ve özgür doğmamıştır, herkes eşit yapılır. Her insan bir diğerinin sureti olunca herkes mutlu olur, ortada çekinilecek, korkulacak, herkesin kendisini yargılamasına yol açacak dağlar yok olur. (sayfa 95)
Onlara yarışmalar düzenle, en popüler şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya Iowa'da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur, öyle lanet olası 'olaylarla' tıka basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten "zeki" hissetsinler. (sayfa 98-99) 
 Fahrenheit 451, kitap -imgesiyle değil, doğruca- ile birlikte geleceğin(?) toplumsal zihni bakımından bir kehanet romanıdır.

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Zerrin Kayalıoğlu ve Korkut Kayalıoğlu'nun birlikte çevirisiyle Eylül 2013 tarihli ikinci baskısıdır. Ayrıca Ray Bradbury'nin Şubat 1993'te yazdığı önsözü de içermektedir.

Kitap:
İthaki Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.