Roman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Roman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2016 Pazartesi

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir

0 yorum
Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları serisinin ikinci kitabı.

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Conference of the Birds (Kuşlar Konferansı) (Türkçe tercümesi henüz çıkmadı.)
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıkacak.)

Tuhaflar adadan kurtulmuşlardır. Jakob dedesinden dinlediği insanların hala zaman zaman rüya olduğunu düşünmektedir. Bayan Peregrine kuş formunda sıkışıp kaldığını düşünmektedirler ve ona yardım edecek bir ymbryne aramaktadırlar. Bu onları beklenmedik bir yere götürmektedir ve bu yolda Jakob tuhaflığında yeni noktalar keşfedecektir.

Bu noktadan sonra, ilk kitabı okumamış olanlar için içerik uyarısında bulunmalıyım. İlk kitabın içeriğinden alıntılar, açıklamalar olabilir.

Ransom Riggs, çok ilginç bir dünya yaratmış ve dünyanın kötü karakterleri gerçekten de rahatsız edici boyutta olabiliyor.

Serinin en ilginç noktalarından biri döngüler. Zaman, her zaman için insanlarda büyük bir soru işareti şeklinde kalmıştır. Ransom Riggs, bu soru işaretinin kıvrımlarında geziyor. Döngü yeniden başlatılmadığında döngünün ertesi gününe geçiliyor. Peki yeniden başlamayan döngüde yaşayanlar ertesi günde, geçmişlerini mi yaşıyorlar, yoksa geleceklerini mi? Döngü içerisinde diğer döngülere geçişlerde zamanın diğer bir odasına geçiş gibi oluyor. Daha önceki zamanlara ait bir döngü içerisine girip döngü oluşturulabilir mi?

Daha nice sorular! Zaman göreceliği içinde syndrigasti varlığı büyük tehtit altında!

Kitabın sayfasını açar açmaz bir döngü içine girdiğinizi hissediyorsunuz! Üç gün içinde bitebilen bir kitap.

Bendeki İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Eylül 2016 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
İthaki Yayınları
Dr.com.tr
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com


21 Eylül 2016 Çarşamba

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları

0 yorum
Ransom Riggs ile bu kitap sayesinde tanıştım. Kitabı ilk elime aldığımda fotoğraflar ilgimi çekti. Bu siyah beyaz fotoğraflardan kitabın korkuya yakın bir türde olacağını düşünürken fantastik kurgunun içinden geldiğini okuduktan sonra anladım. Sayfaları çevirdikçe sepya kokusunda bir dünya canlanıyor, renkleniyor.

Altı kitaplık bir serinin ilk kitabı.Seri sırasıyla:
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Gölge Şehir
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Ruhlar Kütüphanesi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: Kuşlar Meclisi
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları: The Desolations Of Devil's Acre (Şeytanın Arka Bahçesi'nin Perişanlığı) (Kitap anadilinde 23/2/2021'de çıktı.)

Kitabın çok ilginç yanlarından biri, kitap içinde fotoğraflar, çizimler mevcut! Kitapta çok ilginç bir ortam oluşturmuş. Kitap mı fotoğraflarnda besleniyor, fotoğraflar mı kitaptan ayırt etmek olanaksız.

Fotoğraflarla ilgili şu notu aktarmadan geçemem.
Bu kitaptaki bütün resimler orijinaldir ve çok az rötuş yapılan birkaç fotoğrafın dışında üzerinde hiçbir oynama yapılmamıştır. (sayfa 397)
Abraham Portman'dan torunu Jacob'a geçen bir hikaye aslında bu. Jacob dedesinin anlattığı tuhaf hikayelerle büyümüştür. Büyüdükçe hikayelerin masal olduğuna kanaat getirmiştir. Ancak hayatı değişecektir. Dedesi öldürülmüştür.
"Zamanımız kalmadı," diye fısıldadı. Sonra sarf ettiği gayret yüzünden tir tir titreyerek başını topraktan kaldırıp kulağıma yaklaştırdı: "Kuşu bul. Döngünün içinde. İhtiyar adamın mezarının diğer tarafında. 3 Eylül 1940." Başımla onayladım ama anlamadığımı fark etmişti. Gücünün son kırıntısıyla, "Emerson - mektup. Neler olduğunu onlara anlat, Yakob," diye ekledi.(sayfa 39)
Jakob'un hayatı bu olayla birlikte öncesi ve sonrası olarak değişecektir.

Sayfalar ilerledikçe bir o kadar yabancı ve bir o kadar tanıdık bir dünyanın içinde buluyoruz.

Ransom Riggs'in sade bir anlatımla, yormadan anlatıyor. Bu anlatımla daha da gerçekçilik kazanıyor. Ransom Riggs başka bir döngüden bizlere ulaşıyor.

Kitapla ilgili olarak İthaki Yayınları tekrar aynı hataya düştü! Kitabın yakında filmi geliyormuş ve bu filme özel(!) kapak yapmışlar! Allah'tan bendeki kitap film afişli olan kapak değil, orijinal olan kapak!

Bendeki kitap İthaki Yayınlar'ından Aslı Dağlı çevirisiyle Ağustos 2016 tarihli ciltli 7. baskısı.

Kitap:
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
İdefix.com

15 Eylül 2016 Perşembe

Oz

0 yorum
Adam Fawer'ın yeni kitabı. Olasılıksız ile hızlı bir çıkış yapıp, Empati ile hayal dünyasını konuşturmuştu. Hala bahsettiğim bu iki kitabı okuyanlar mevcut. Türkiye'de kuvvetli bir hayran kitlesi oluşturmuş. Zaten Adam Fawer bundan bahsetmiş.

Çok zamandır Adam Fawer'dan bir kitap bekleniyordu. Ancak bu şekilde değil. Kitabın arkakapağından:
Yeniden keşfetmeye hazırlan: OZ'u ya da kendini!
Kitabın Oz Büyücüsü'ne bir şeyler göndereceğini bekliyordum ama olayların tekrar yaşanacağı konusunda bir fikrim yoktu. Beklentilerin yüksekliği kitabı okurken okuyucuya bir o kadar kötü hissettiriyor. Böyle olunca da acaba gerçekten Adam Fawer mı yazdı diye düşünmeden edemiyorum.
Yani sonuçta bahsettiğimiz kişi Adam Fawer. Olasılıksız gibi kurgusal be bilimsel zenginliği olan bir kitap, ardından Empati gibi bir kitapla gelip tek atışlık bir kalem olmadığının göstergesi varken bu kitaba büyük heves göstermemek olmazdı. İlk fırsatta da edindim.
"Derken 2010 yılının başlarında Brooklyn'e sürpriz bir ziyaretçi geldi: Egemen. Bizim evin hemen yanındaki Avustralya barında Egemen bana üçüncü kitabımı bitireceğime dair söz verdirdi.Becerebileceğimi sanmadığımdan söz vermek istemedim ama Egemen kolayca reddedilecek biri değildir ve birkaç biranın ardından boyun eğdim." (Teşekkür metninden.)
Acaba Adam Fawer'ı bu kadar zorlamasa mıydık? Evet ortada iki kitap var.

Aslında arka kapakta kitabın ne olduğunu gayet açık söylüyor. Ben sadece buna ihtimal vermemiştim. Adam Fawer'ın başka bir planı vardır diye elime almıştım kitabı. Bir dalgalanma, bir ışınım, bir şeyler olmalıydı. Yoktu. Paralel evren sembolleri, film negatifi bir dünya, ters yüz olmuş kelimeler veya semboller veya başka şeyler... Bu kitapta aradığımı bulamadım. Kalem Adam Fawer'ın kalemi değil gibi. Belki de anlatmak istediği de bu. Hangi Adam Fawer?..

Son sayfadan içerik paylaşacağım. İçerik paylaşım uyarısıdır. Kitabın sonundan; son cümlesinden alıntıdır.
" 'Oz Büyücüsü filmini bilir misin?'
Başıyla evetledi Seymour. Herkes bilirdi o filmi.Çok eskiydi.
'Şey... O filmdeki her şey oldu... Yani benim başıma geldi... Ben... Dorothy benim." (sayfa 381)
Bendeki kitap April Yayıncılık'tan Algan Sezgintüredi çevirisiyle Haziran 2016 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
April Yayınclık
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com

 

13 Eylül 2016 Salı

Elmas Çağı Ya Da Genç Bir Kadının Resimli Okuma Kitabı

0 yorum
Büyük umutlarla başladığım kitap. Zaten yoğunluktan, koşturmaktan kitap okumaya zaman kalmıyor. Okuduğumda da ikinci sayfada sızarken bana bir ilaç gibi gelecektir diye düşünüyordum. Unuttuğum şey kafanın da buna hazır olması, zihnin dinginliği.

Yazarla bu kitabıyla tanıştım. Anlatımının sezgiselliği işleri daha da sarpa sardı. Okurken zihnimi odaklayamıyordum. Ama kitabı da elimden bir türlü bırakamadım. En uzun sürede bitirdiğim kitap ünvanına sahip oldu. Hem sonunu beklerken hem de trajedinin boyutlarını anlamaya çalışırken bir yandan da kendimle uğraşırken kitap eridi gitti.

Neal Stephenson'ın dili çok ilginç. Bilim-kurgu kitabı ancak kimi zaman öyle bir boyuta giriyor ki "siz zaten bunu biliyorsunuz." diyor. Ancak beynim bilse de bilmese de isyan ediyor "ben bunu bilmiyorum" diye. Örneğin bir cihaz adı ortaya atıyor, onun varlığını tespit etmek, ne işe yaradığını falan hep tahayyüle bırakıyor. İşte zaten yorgun, dikkat eksikliği olan zihinde bunu başarmak çok zor oluyor.

Kitapta benim ilgimi çeken kitabın başlığı ve kitap içerisinde konu başlıkları oldu.

Resimli okuma kitabı, nanoteknoloji ile hazırlanmış bir kitap. Kitap bir çocuğu yetiştirmek üzerine oluşturulmuş bir kabileler devri kitabı. Kabileleri teknolojik düşünelim lütfen. Böylece olaylar ilerlemektedir.

Bendeki kitap 6:45 Yayınları'nan Sibel Hacıoğlu çevirisiyle Ekim 2012 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
AltıKırkBeş
Kitapyurdu.com
İdefix.com

20 Mayıs 2016 Cuma

Sıfır Sayı

0 yorum
Umberto Eco'dan harika bir kitap. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Başlangıçta bir gazetenin sıfır sayısı iken sayfalar ilerledikçe işler çok ilginç bir hal alıyor.

Commendator Vimercate bu yayını finanse etmektedir. Simei'yi de bunu yöneten kişidir. Colonna'ya bir iş teklifi gitmiştir. 12 ay boyunca hiç çıkmayacak bir gazetenin öyküsünü yazacaktır ve gazetede yönetici asistanı seviyesinde bir göreve de sahiptir. Bu çıkmayacak gazete için altı kişilik bir ekip kurulmuştur.Maia Fresia ekibin tek kadın üyesidir. Romano Braggadocio ekibin aykırısıdır. Cambria polisiye haberlerde uzmandır. Lucidi gizemli bir kişidir. Palatino'nun bulmacalara arası iyidir. Contanza gazete matbaalarında mürekkep solumuş bir kişiydi. Ekip hiç çıkmayacak bir gazete için çalışıyordu. Ancak işler umdukları gibi gitmeyecekti. İtalya tarihinden dünya tarihine kadar yayılan bir zehir, faşizm ve bir soru, Mussolini hayatta mıydı?

Kitap gazete algısından ve insanların yönlendirilmeleri gerçekliğini ve haberlerin nasıl algılatıldığı göstermektedir, Kitaba da bu hevesle başlamıştım. Hiç çıkmayacak bir gazetenin arka planında neler olduğu merakıyla sayfalara başladım. Sayfalar ilerledikçe tarihin tozları havalanıyor.

" 'Demek ki bu nedenle' dedi Maia, 'o da bütün bu haberlerin çok uzun zamandır ortalıkta dolaştığını, sadece ortak bellekten silindiklerini, mozayiğin parçaarını bir araya getirmek için arşivlere ve kütüphanelerdeki eski gazetelere bakmanın yeterli olacağını söylüyordu.' " (sayfa 172)
Bendeki kitap Doğan Kitap'tan Eren Yücesan Cendey çevirisiyle Ekim 2015 tarihli ilk baskısı.

Kitap:
Doğan Kitap
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com

4 Mart 2016 Cuma

İnsancıklar

0 yorum
Dostoyevski'nin ilk romanı. Kitabın tek özelliği buymuş gibi gösteriliyor tanımlarda. Ama bu kesinlikle yetersiz!

Makar Devuşkin, bir yazıcı memurdur. Görevi evrakları temize geçmekle görevlidir. Mutfaktan paravanla ayrılmış bir odada yaşamaktadır...

Varvara Alekseyevna, Makar Devuşkin'in uzaktan bir akrabasıdır. Varvara Alekseyevna'nın ailesi, Petersburg'a taşınmak zorunda kalır. Babası ekonomik zorluklar ile boğuşurken vefat eder. Annesi ile birlikte, bir akrabalarının himayesinde yaşamaya başlarlar. Bir zaman sonra annesi de vefat eder ve Varvara Alekseyevna tek başına kalır.

Kitap bu iki kişinin mektuplaşması üzerine ilerlemektedir. Küçük insanların küçük yaşamları üzerine bir bakıştır bu kitap. Klasik olmasının sebebi Dostoyevski'nin ilk kitabı olması değildir. Sadece öyleymiş gibi anlatmak nedendir, bilmem.

Bu iki yüce ruh, hem maddi yoksullukları, hem de manevi yoksullukları arasında birbirbirine tutunmuş iki yüce ruhtur. Bu iki ruhun, mektuplaşmasını izliyor, her şeyi onların anlatmasından öğreniyoruz. Tüm sırlarını birbirlerine açmaktadırlar...

Yoksullukların sınırsızlığı...

Kitabın sonu ayrıca güzeldir. Kitaptan sonra ne olduğu konusunda çok kafa yorulsa da olan biten her şey hayalgücünüze kalmıştır.

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Sabri Gürses çevirisiyle Ocak 2014 tarihli ilk e-kitap sürümüdür. Bu sürüm 2013 tarihli 3. basım esas alınmıştır.

E-kitap:
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr

Kitap:
Can Yayınları
Babil.com
İdefix.com
Kitapyurdu.com





31 Ocak 2016 Pazar

Kafes

0 yorum
Josh Malerman kitabı. O kadar çok reklamı döndü ki merak edip okudum. Yazarı aslında bir müzik grubu üyesi. Bu kitap da ilk kitabı.

Kitap hakkında sosyal medyada çok güzel övgüler vardı, bu akıma kapılıp okudum. Şunu net bir şekilde söylüyorum; eğer kitabı okuyacaksınız beklentinizi yüksek tutmayın.

Kitabın temelinde yatan; günümüz akımlarından "çok kötü bir şey olup insanlar ölmeye başlayıp hayatta kalma savaşı eserlerinden. Buradaki belirsizlik, kitabın içinde de mevcut. Yani "ne olduğu konusunda sadece fikir yürütüyoruz, ne olduğuna dair bir cevabımız yok ve insanları bir şey öldürüyor ve biz de bundan korunmaya çalışıyoruz. Belirsizlik; aslında temel bir felsefedir. Bu felsefe güzel işlenseydi belki çok daha farklı yerlere gelebilirdi konu. İşin tuhaf yanı ise bu ne olduğunu bilmediğimiz olaylar "Rusya Raporu" olarak tanımlanıyor. Aslında hala soğuk savaş izlerini taşıyan bir kitap. Belki de bir soğuk savaş silahı olarak bile değerlendirebiliriz bu kitabı.

Rusya Raporu, insanlar sokaklarda, dışarıda herhangi bir yerde bir şey oluyor (insanlık bunu görmek ile bağdaştırıyor) ve bu olan şeyden dolayı çıldırıyor, etrafındakileri ve/veya kendilerini öldürüyor. Böylece salgın başlıyor. Bu noktada "insanların kendilerinden korktuğu" düşünce akımı da yayılıyor, ama bir şekilde onların da delirdiği hissi kitapta yansıtılıyor.

Kitabı Malorie karakterinin gözünden okuyoruz. Hamile olduğunu düşüncesiyle kitap başlıyor. O dönemde de Rusya Raporları gittikçe artıyor ve olaylar başlıyor.

Kitabın kurgusu geçmiş ve şimdiki zaman ikililiğiyle sağlanmış. Hikaye iki koldan akarken sonuca doğru gittiğimizi düşünüyoruz. İşte bu da ikinci kitabın olma ihtimalinin yüksek olduğunun göstergesi.

Kitabın adını her gördüğümde nedense Fermat's Room'u çağrıştırıyordu. Öyle bir şey yok. Zaman geçirmek için güzel bir kitap. Hollywood filmi tadında bir kitap. Çok büyük beklentilerle başlamak lazım. Korku kitabı olarak gösterilmesi de benim için ayrıca ilginç oldu. "İnsan bilmediğinden korkar" mottosu yıllardır işlenen bir konuydu ve bunu tekrar işlemiş olması ile bir çok ödül almış olması da benim verilen ödülleri sorgulamama neden oldu.

Bendeki kitap İthaki Yayınları'ndan Aslı Dağlı çevirisiyle Ekim 2015 tarihli 5. baskısı.

Kitap:
İthaki Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Babil.com


25 Ocak 2016 Pazartesi

Konstantiniyye Oteli

0 yorum
Zülfü Livaneli'nin bir başka eseri. Yine beklediğimden güzel bir eser ortaya koymuş. Çok hoş bir üslupla alıp götürüyor. İstanbul'un her yerine, her tipine...

Zehra, büyük bir firmada holding başkanının asistanıdır. Organizasyon ile o ilgilenir. Konstantiniyye Oteli'nın açılışı da Zehra'nın organizasyonundadır. Merkezde bu otel vardır, uzay ve zamanda bir çok yere, bir çok kişiye kadar ilişkilidir bu otel. İstanbul'un geçmişinden geleceğine, gerçeğinden fantastikliğine bir roman okuyoruz.

Bendeki kitap Mayıs 2015 tarihli baskısı.

Kitap:
Doğan Kitap
İdefix.com
Babil.com
Kitapyurdu.com

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

0 yorum
İlhami Algör eseri. Neredeyse müzikal... Kendisiyle (?) çok konuşan bir başkahramanımız var. Kitaptaki bolca kişileştirme kitabı daha da renkli kılıyor. Bunlar bir yana, bir Müzeyyen'imiz var. Başkahramanımız belki de kendini yazmakla meşgulken çıtladı.

Mozaiği çok iyi harmanlayıp, damıtıp harika bir eserle İlhami Algör bizlere sunuyor.

Soktular sınıflara, "Daha dün annemizin, çiçekli bahçemizin... "
"Hocam," dedik, "yanlış yapıyorsunuz. Biz bahçeli evlerde oturmuyoruz, çiçekler saksıda. Öğlen uykusu bilmeyiz. İcabında numaradan göz yumar, kaşla göz arasında tüyeriz. Bu muhabbet bize uymaz." (sayfa 12)
Boka sarmış bir hikâyeyi, daha derin bir boka sarmak, belki bir çıkış yolu olabilir. (sayfa 45) 
 "Ve üç kişiyle oynanır. Dördüncü katılırsa oyun değişir ve ikili takımlar halinde oynanır. Sonra 'ikili'lerdenbirine, üçüncü biri katılır ve böylece bazıları anlar ki, asıl olan birdir ve bir esastır. Fakat nedense bir'i yarım sayar ve iki yaparak tamamlaya çalışırlar. İki lanet bir sayıdır, kendine yetmez, hep üçe koşar ve sonra sil baştan." (sayfa 55)
Kitap Seda Mit'in desenleriyle bezeli. Kapak resmi de ona ait.  Müzik, fotoğraf, sinema, resim ve yazın, hepsi bir arada İtalyan Yokuşu'ndan aşağı yuvarlanıyor. 

Bendeki kitap İletişim Yayınları'ndan dokuzuncu baskısı.

Kitap
İletişim Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com
Dr.com.tr




11 Ağustos 2015 Salı

Kafamda Bir Tuhaflık

0 yorum
Orhan Pamuk eseri. Mevlut'un hayatı anlatılıyor. Mevlut karakteri üzerinden dönemler anlatılıyor. Üzerinde altı sene çalışılmış. Tabiri caizse etliye sütlüye pek bulaşmamak için altı sene çalışılmış olabilir. Diğer yandan olanlar da malum. Neyse ki kitap tam bir Mevlut tadında. Olayların akışı ve tadı...

Uzun bir ara vermek durumunda kalmıştım. Malum kendi kafamdaki tuhaflıklarla uğraşırken, Mevlut'un kafasındaki tuhaflıkları okumak da çok güzel oldu. Boza ve Türkiye, boza ve Dünya. Boza ve Mevlut.

"Ben yalnızca yürürken düşünebilirim. Durduğumda düşüncelerim de durur; benim kafam bacaklarımla hareket eder." Jean-Jacques Rousseau, İtiraflar (sayfa 447)

"Kafamda bir tuhaflık var," dedi Mevlut.  "Ne yapsam bu âlemde yapayalnız hissediyorum kendimi." (sayfa 192)

Bendeki kitap Yapı Kredi Yayınları'ndan Aralık 2014 tarihli ilk baskısıdır.


Kitap:
Yapı Kredi Yayınları
Kitapyurdu.com
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr

28 Ocak 2015 Çarşamba

Köpekler Ağladığında

0 yorum
Markus Zusak'ın Köpek Düşleri serisinin üçüncü kitabı.

Köpek Düşleri
İt Dalaşı

İt Dalaşı'ndaki hayal kırıklığım bu kitaba önyargıyla yaklaşmama neden oldu. Ancak bu kitap Markus Zusak tarzı olmuş.

Rube ve Cam'in arasında Octavia vardır. İşte bütün mesele bu. Sıradan,

Wolfe ailesi her zamanki gibi hayatlarına devam ettirmektedirler. Cam ve Rube her zamanki gibi yan yanadırlar. Rube çok hızlı kız arkadaş değiştirmektedir. Oysa Cameron daha bir tane bile edinememiştir.

Cam'in arkadaşı yoktur. En yakın arkadaşı, hatta tek arkadaşı Rube'tur. Ancak işler karışacaktır.

Cameron'ın hayatında bir kırılma gerçekleşecektir.

Markus Zusak üslubu ile Wolfe ailesi çok yakışıyor. Bir çırpıda bitti kitap... Bu aileyi özleyeceğim.

Bendeki kitap Martı Yayınları'ndan Nilgün Birgül çevirisiyle Kasım 2014 tarihli ilk baskısıdır.

Kitap:
Martı Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com
Dr.com.tr

27 Ocak 2015 Salı

Düşüş

0 yorum
Albert Camus'dan bir harika eser daha. Üslubu çok güzel!

Hayatın tamamının bir özeti... Tüm hayat içinde.  Jean Baptiste Clamence bize hayatını anlatıyor.
Hele hele hiç sanmayın ki, dostlarınız her akşam size telefon edip dostluk gereği o akşam intihara mı karar verdiniz ya da düpedüz arkadaşa mı ihtiyacınız var, dışarı çıkacak durumda mısınız diye soracaklar. Hayır, eğer telefon ederlerse, bu, sakin olun, yalnız olmadığınız ve yaşamın güzel olduğu bir akşam vakti olacaktır. İntihara ise daha onlar iteceklerdir sizi, onlara göre, kendinize karşı ödeviniz gereği. (sayfa 22)
Mutluluğunuz ve başarılarınız, ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olursanız affedilir. Ama mutlu olmak için başkalarıyla fazla ilgilenmemek gerekir. Bunun üzerine, çıkış yolları kapanır. Ya mutlu ve yargılanır ya da bağışlanır ve sefil olacaksınız. (sayfa 47)
Jean Baptiste biriktirdiklerini anlatıyor!

Alber Camus yine harika bir üslupla mükemmel bir kitap ortaya koymuş.

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Hüseyin Demirhan çevirisiyle Şubat 2014 tarihli ilk sürüm e-kitaptır.

E-Kitap:
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr

Kitap:
Kitapyurdu.com
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr


16 Ocak 2015 Cuma

Kırmızı Pazartesi

0 yorum
Gabriel Garcia Marquez'den harika bir eser daha! Santiago Nasar, Pazartesi günü öldürülecektir ve bunu tüm kasaba halkı bilmektedir! Buna rağmen Santiago Nasar öldürülmüştür.

Her şey bu kadar ortadayken bir insan nasıl öldürülebilir ve bu insanı gerçekte kim öldürmüştür? Cinayet silahını tutanlar mı yoksa bu silahı tutanlara engel olamayan halk mı?

Kırmızı Pazartesi, İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü'dür.

Santiago Nasar'ın ölüm nedeninin ispat durumu ise benim için ayrıca ilginçtir... Diğer bir konu da anlatıcının bu konunun peşine düşmesidir...

Kitap, harika ötesi bir kitap. Üzerine çok fazla söz söylemek haddime değil. 1982 Nobel Edebiyat Ödülü de bunu açıkça söylemektedir.

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan İnci Kut'un çevirisiyle Ekim 2014 tarihli 44. baskısıdır. Kapak tasarımı Utku Lomlu'ya aittir.

Kitap:
Can Yayınları
Kitapyurdu.com
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr

7 Ocak 2015 Çarşamba

Dorian Gray'in Portresi

0 yorum
Oscar Wilde'ın ölümsüz eseri! Defalarca okunacak bir kitap! Bu kitap kendini anlatıyor.

Dorian Gray, İngiltere'de çekiciliği ile nam salmıştır. Basil Hallward -ressam- ona aşk derecesine bağlıdır. Dorian'ın portresini çizmektedir. Bu çizim çalışmalar esansında, Lord Henry de Dorian Gray ile tanışmıştır.

Her karakter bir düşünce akımı gibidir. Aynı zamanda her birey döneminin bir köşesinden gelmiş gibidir. Ancak onlar uzaklardan gelenler değil, tam merkezdendirler.

Bozulmuşluğun sanatla buluşması! Masum görünüşün yalancılığı, yalanın masum görünüşü.

Oscar Wilde bir klasik sunmuştur bize. Hayat üzerine o kadar yalın ve güzel tespitler var ki... Defalarca okunacak bir şaheser!

İçinden alıntı yapmaya kalksam tüm kitabı buraya aktarmam gerekir...

Kurgunun harikuladeliğine söyleyecek tek söz yok. İnsanların bozulmuşluğu ve takındıkları maskeler, o zamandan günümüze ışık tutuyor. Lord Henry'nin sözleri, Basil Hallward'ın davranışları, Dorian Gray'in varlığı...

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Nihal Yeğinobalı çevirisiyle 14 baskı dikkate alınarak hazırlanmış ekitaptır.

Kitap:
Can Yayınları
İdefix.com
Kitapyurdu.com
Dr.com.tr
Babil.com

E-Kitap:
Babil.com
İdefix.com
Dr.com.tr



29 Aralık 2014 Pazartesi

Koku

0 yorum

Jean Baptiste Grenouille zor bir dünyaya -farklı- olarak gelmiştir. Kimse bu farkın ne olduğunu bilemeyecektir ve Grenouille herkesi ürkütecektir. Ta ki Jean Baptiste amacına ulaşıncaya kadar. Ancak o zaman Jean Baptiste hayatı kavrayacaktır.

Patrick Süskind'in muhteşem romanı! Yaşamın bozulmuşluğunu çürük bir yumurta kokusundan daha iyi ne tanımlayabilir ki? Süskind bunu görerek bize klasik bir roman sunmuştur!

Kişilerin yerindeliğini, romanın harika kurgusunu, üslubun muhteşemliğini bir araya gelerek edebiyatın unutulmaz bir kokusunu Süskind bize göstermiş ve inanılmaz bir sonla bunu iyice pekiştirmiştir.

Grenouille "koku" alanında bir dehadır. İnanılmaz bir koku algılayışı vardır. Soyut yaşamına rağmen hayatın tam göbeğindedir! Kalabalık onu sürüklemektedir.

Harika bir roman! Klasik! Grenouille'ün gelişimini okurken diğer yandan da insanlığın gidişatını görüyoruz. Bu gidiş pek de iyi bir gidiş değiştir. Grenouille bir katildir, diğer yandan gözle görülmeyen gerçekleri de bize göstermektedir...
Önce bir dikkati çekmezlik kokusu her gün kullanmalık, peynirsi-ekşimsi insan kokusunu içinde gerçi hâlâ barındıran, ama dış dünyaya sanki, kurumuş ihtiyar adam derisini örten kalın bir keten ve yün tabakasını geçerek geliyormuş gibi yayılan bir koku hazırladı. Bu kokuyu sürünmüş olarak rahat rahat insan içine çıkabilirdi. (sayfa 192)
Bendeki kitap Tevfik Turan çevirisiyle Aralık 2013 tarihli otuzaltıncı baskısıdır.

Kitap:
Can Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Babil.com
Dr.com.tr



22 Aralık 2014 Pazartesi

Sineklerin Tanrısı

0 yorum
William Golding eseri. Adaya düşen bir uçakta bulunan altı ile oniki yaş arasındaki çocukların medeniyet mücadelesi üzerine bir kitap. Çocuklar üzerinden insanların benliğine harika bir bakış, harika bir büyüteç.

Ralph ve Domuzcuk'un tanışmasıyla başlayan hikaye Jack ile Roger'ın ilerleyen bölümlerde dahil olmasıyla devam ediyor. Jack karakterini Roger'ı göre çok daha iyi tanıyoruz. Roger, gizemli, kötücül bir karakter... Davranışlarının sonuçlarının izlerini görüyoruz...

Medeniyetin kurulması ve insanların birlikte yaşaması üzerinde bundan daha güzel ve daha sade bir bakış olamaz. Birlikte yaşayan insanların yavaş yavaş bölünmesi ve bölünmenin ölümcül sonuçlarını okuyoruz. Çocuklar için su ve meyve yemek problem değil; ancak bu sefer de başka şeyler sorun teşkil ediyor. "Korku"nun varlığının etkileri bundan daha iyi gözler önüne serilemezdi!

Olayların gelişmesi işleniş bakımından tam bir klasik! Her kütüphanede olması gereken bir kitap.

Biz büyüklerin çocuklardan alması gereken çok ders var...
En büyük düşünceler en basit olanlarıdır. (sayfa 108)
Düşen uçağın akıbeti konusunda da şüphelerim var...

Kitapla ilgili bir diğer güzellikse Mîna Urgan'ın kaleme aldığı "Sonsöz". Kitaptan sonra onu da okumak bir o kadar güzel.

Bendeki kitap; Mîna Urgan çevirisiyle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları e-kitabı.

E-Kitap:
İdefix.com
Dr.com.tr

Kitap:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Babil.com
İdefix.com
Kitapyurdu.com
dr.com.tr

26 Kasım 2014 Çarşamba

Sefiller

1 yorum

Victor Hugo'nun ölümsüz eseri. Uzun zaman sonra tekrar okudum. Tekrar sinirlendim, tekrar üzüldüm... Hugo'nun o zaman gördüğü gerçekler, varlığını olduğu gibi muhafaza etmiş, hiçbir şey değişmemiş. Yazıldığı o zamandan bu zamana değişim yokken, ilk okuduğum zamandan bu zamana bir değişim beklemek pek de gerçekçi olmaz. Değişmedi, değişmeyecek. Bunlar insanlığın temel taşları...

Çocuklarım, hatta torunlarım da bu kitabı okuyacak! Daha önce okumuş olarında da tekrar tekrar okuması, köşede kıyıda kalmış gizlerini araması gerekmektedir, düşüncesindeyim.

Bu baskının hoşuma giden yanlarından birisi de özel isimlerin de Türkçe okunuş şeklinde yazılmasıdır. Çok az yayın evi bunu yapmayı tercih ediyor. Ben de Türkçe okunuş şeklinde yazılması taraftarıyım.

Jan Valjan'ın ömrünü harika bir kurgu içerisinde okuyoruz. Tekrar tekrar okunmalı! Jan Valjan'ın yaşadıklarını, bugün farklı kıyafetler içerisinde görüyoruz. Dış görünüş değişse de insan aynı insan...

Kitaptan alıntı yapmaya kalksam tüm kitabı buraya taşımam gerekir... Aslında hepimiz biraz sefiliz...

Bendeki kitap, Antik Kitap'tan Ali Çankırılı çevirisiyle Eylül 2011 tarihli baskısıdır.

Kitap
Antik Kitap
Babil.com
İdefix.com
Kitapyurdu.com
dr.com.tr

6 Kasım 2014 Perşembe

Fırtına Takvimi

0 yorum
Dünyanın bir yerinde; Yelnehir.

Fırtına Takvimi Jale Sancak'ın ilk romanı. 2014 Duygu Asena Roman ödülünü de aldı. Harika bir kurgu içerisinde fırtınanın duman ettiği insanlar...

Yelnehir'de, hem sulara, hem de fırtınalara kapılmadan var olma mücadelesi içindeki insanları ve fırtınanın önüne katıp nereye sürüklendiğini anlatıyor. Kitabı okurken o fırtınayı iliklerinizde hissedecek, kalkan tozun görüşünüzü bulandırdığına şahit olacaksınız. Karakterlerin zihninden bakıp, olayları algılayışlarını tek tek göreceksiniz. Bunların hepsi önde, fırtına ta içeride yaşama çabası...

Yelnehir'de milat Berru'nun ölmesi; Berru'dan önce ve Berru'dan sonra. Bu milat çevresinde kişilerin çokluğu, yollarının kesişmesi ve hepsinin içsesi; ve fırtınanın ardında kalan enkaz...

Jale Sancak, şiirsi üslubuyla, harika bir kurguyla bize birçok insan tanıtıyor. Üslubuna alışık olanlar hiç zorlanmadan Yelnehir'de kaybolup gidebilirler. Tanımayanlar için ilk birkaç sayfadan sonra rüzgarın kaldırdığı tozun kokusunu duyacaklardır. Sayfalar ilerledikçe kişilerin Yelnehir'deki yeri, yaşamın onları koyduğu sınıflar tozdan arınıyor. İnsanlar... Hepsinin kendi fırtınası...
Halil ile Kevser'in dolandırılması, üstüne kızları Berru'nun ölümü; Halil'in kızkardeşi Leyla ile öğretmen Yücel'in evlilik süreci, Halil ile Leyla'nın kızkardeşleri Şilan; anneleri Ziyar ve onun anıları... Diğer tarafta Doktor Levent ve eşi Süreyya; aralarında hemşire Nur... Fırtınanın kaldırdığı tozun sakladığı acılar...

Bendeki kitap Kasım 2013 tarihli Kırmızı Kedi Yayınevi'nden ilk baskısı.

Kitap:
Kırmızı Kedi Yayınevi
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr

4 Kasım 2014 Salı

Serenad

1 yorum
Zülfü Livaneli eseri. Beklediğimden çok çok iyi bir kitap! Almanya'dan İstanbul'a uzanan Maximillian Wagner'in öyküsü ışığında başka öyküler canlanıyor. Üç kadın, yaşadıkları acı olaylar Maya Duran'da toplanıyor. Dört kadın, dört öykü ve Maximillian Wagner. Mavi Alay'dan, Yahudi katliamına olaylar, mozaik İstanbul'da iç içe geçiyor, bütünleşiyor.

Kitabı okurken, eğitim sistemimizi bir kere daha sorguladım. Bize gösterdikleri tarih dersleri aklıma geldi, ezberletilen yıllar... Diğer yanda canlı, acı dolu, yakın tarih, saklanan, unutturulmaya çalışılan yaşanmışlıklar...

Ve insanlık adına hala -belki(!)- bir umut... Aşk...

Kitap mükemmel bir kurgu içerisinde. Maya Duran,onun anneannesi ve babannesi, safkan Alman Maximillian Wagner ve onun Yahudi eşi Nadia...
"Elbette anlatıyor" dedim. "Ama benim aklım Süleyman'ın gençlik arkadaşını boğdurmasına takıldı. Niye yaptı acaba bunu?"
"Normal bir nedenden dolayı: İktidarda olduğu için."
"Her iktidar adam öldürür mü?"
"Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar."
"Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?"
"Öyle şey olmaz!"
"Neden?"
Acı bir gülümsemeyle açıkladı:
"İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar."
Güldüm.
"Kusura bakmayın ama profesör, sizin aklınız Hitler'e takılı kalmış. Her iktidar öldürür ne demek? Şimdi ben, saçma bir şey ama, iktidara gelsem öldürür müyüm sizce?"
Omuzlarımdan tuttu, gözlerimin içine baktı.
"Evet!" dedi. "Siz bile öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yol yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli."
Ellerini çekip daha yumuşak bir sesle devam etti.
"Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama başka bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur, insanı dönüştüren bir yoldur. Ancak iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar dönüştüğünüzde, bu yolu tamamlayabilirsiniz."
Kitap bu öykülerden yola çıkarak çok temel eleştirilerde bulunuyor Maya'nın ağzından. Nükteli, ince ve umut dolu... Umut dolu çünkü hala bizim gibi insanların varlığına işaret ediyor.

Mutlaka okunması gereken kitaplardan. Zira gözümüzün önündekini görmememiz için oluşturulan suni  görebilirliği kırıyor, aynanın arkasını gösteriyor.

Bendeki kitap Doğan Kitap'tan Mart 2011 tarihli.

Kitap:
Doğan Kitap
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr

26 Ekim 2014 Pazar

Yabancı

0 yorum

Albert Camus eseri. Kitabı okurken Meursault bakışına bürünüp uzunca bir süre bu bakışla dünyayı göreceksiniz. O yabancılık, o farketmezlik akışı içinde olaylar Meursault'nun bir Arap'ı öldürmesine kadar uzanıyor. Bir kişi hayatından yola çıkılarak tüm toplum gözler önüne sunuluyor.

Yargılama ile ilgili bölümlerse başlı başına kitaptır gözümde!

Bir gün önce karakola gitmiştik, ben şahitlik etmiş, kadının Raymond'a "hakaret ettiğini" söylemiştim. Raymond bir uyarıyla sıyırmıştı. Benim söylediklerimin doğru olup olmadığını pek araştırmadılar. (sayfa 49)
Yabancı, Nobel Ödüllü bir eser ki bu da zaten yeterince anlatmaktadır.

Değinmeden geçemeyeceğim bir diğer durum şudur ki kitabın sonlarına doğru Victor Hugo'nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nü düşünmeden edemedim.

Kütüphanede mutlaka olması gereken kitaplardan birisi.

Bendeki kitap Can Yayınları'ndan Samih Tiryakioğlu çevirisiyle Ağustos 2014 tarihli 49. baskısı.

Kitap:
Can Yayınları
Kitapyurdu.com
İdefix.com
Dr.com.tr
Babil.com
Pandora.com.tr
 
Copyright © Kitaplık
S.Y.